Midas’ı indirmek için QR kodu taratın
Bu kavram finans ve borsa alanında ilgili kişilerin sıklıkla karşılaştıkları ifadelerdendir. Mali işlerle alakalı bireylerin artması “Kotasyon nedir?” sorusunun sorulmasına neden olur. Söz konusu kelime, menkul kıymet borsasında işlem görmekte olan hisse senedi gibi belgelerin çeşitli kriterleri taşıması durumunda piyasada listelenmesini ifade eder. Bunun daha iyi anlaşılabilmesi için menkul kıymet kavramının ve bu alanda işlem gören belgelerin bilinmesi gerekir.
Menkul kıymet, taşınabilir nitelikte mali değeri olan evrak için kullanılan bir isimdir. Hisse senedi, tahvil ve bono bu dokümanların en çok kullanılan türleridir. Menkul kıymet borsası ise bu belgelerin alım satımlarının yapıldığı bir açık pazar yeri olarak tanımlanabilir. Menkul kıymet borsasında işlem görecek olan bir hisse senedinin, bu alanda satışa uygun olmasına ve piyasada listelenmesine kotasyon yani geçer değer denir. Bunun belli şartları ve çeşitleri bulunur.
Kotasyon çeşitleri, şirket hisselerinin yayınlanma zamanına göre ikiye ayrılır. Bir şirketin hisselerinin ilk kez borsa kotunda yer almasına ilk kotasyon denir. Hâlihazırda borsa kotunda bulunan bir senedin pazarda gördüğü ilgiye bağlı olarak artırılmasına ise ek kotasyon denir. Piyasalarda ayrıca para birimleri ile ilgili olarak da geçer değer kavramı kullanılır. Terimin buradaki anlamı hisse senetlerinde bahsi geçenden biraz daha farklıdır. Dolaylı ve dolaysız kotasyon yöntemi para birimlerinin çevriminde kullanılır. Bu işleme döviz kuru geçer değeri de denir.
Bu terim, para birimlerinin karşılığı belirlenirken kullanılır. Miktar geçer değeri olarak da bilinen bu kelime, bir para biriminin döviz ile ifadesidir. Bu konuda yabancı para olarak borsalarda genellikle ABD doları ortak birim kabul edilir.
Fiyat kotasyonu olarak da bilinen bu kavram, yabancı bir para birimin yerel ödeme aracıyla ifadesidir. 1$ = 1.33 TL gösterimi söz konusu terimin Türkiye’deki bir örneğidir.
Bir hisse senedinin piyasada yer alması için belirlenen çeşitli şartlar mevcuttur. Bunlar söz konusu varlığın satışının yapılacağı borsanın ve ülkenin kanunlarına göre belirlenir. Borsa İstanbul geçer değer şartları, farklı piyasa değerlerine sahip şirketler için 3 başlıkta hazırlanmıştır.
Yıldız pazar 300.000.000 TL ve üzeri değere sahip kuruluşları ifade eder. Ana pazar 300.000.000-75.000.000 TL ile sınırlıdır. Alt pazar ise 75.000.000 TL ve altında değere sahip şirketleri ifade eder. Söz konusu türler için faaliyet süresi ve halka arz oranı gibi kriterler de detaylı şekilde belirlenmiştir. Bu konudaki en güncel bilgilere Borsa İstanbul kotasyon yönergeleri başlığından ulaşmak mümkündür.
Kaydi takas, menkul kıymet piyasasındaki üyelerin borç ve alacaklarının hesaben ödenmesidir. Bu ödeme yöntemi aracılığıyla borsada işlem yapan yatırımcıların yükümlülük ve risklerinde azalma meydana gelir.
Kaydi takas nedir sorusunu verilecek cevabı detaylandırmak gerekirse söz konusu sistem, menkul kıymetlerin alım ve satımında fiziki yöntemler yerine virman yoluyla aktarım yapılması sürecidir. Bu süreçte herhangi bir fiziki para akışı söz konusu olmaz. Üyelerin sahip olduğu saklama hesaplarından borçları ve alacakları ödenir.
Kaydi takas işlemini gerçekleştirmekle yükümlü aracı kurumlar bulunur. İlgili kurumlar tarafından verilen virman emri sonucunda söz konusu hesaplara para aktarımı gerçekleştirilir. Üyelerin fiziki belgelerle uğraşmaması ve sahte evrak gibi problemlerin önlenmesi kurumlar tarafından gözetilir. Ayrıca işlemlerin gecikmesi sonucunda oluşması muhtemel mağduriyetler de kaydi takas yöntemini yürüten yetkili mercilerce önlenir.
Kaydi takas sistemi nedir sorusuyla birlikte sistemin özellikleri de merak konusu olur. Menkul kıymetler piyasasında gerçekleştirilen işlemler sırasında borç ve alacakların tasfiye edilmesi bu işlemin temelini oluşturur. Borsa işlemlerini hızlandırma amacı taşıyan bu uygulama, alıcı ve satıcı arasındaki faaliyeti güvenilir bir hâle getirir. İşlem için öngörülen sürenin dışına çıkılmasını önleyerek her iki tarafa da güvence sağlar. Ayrıca belgelerin kaybolması ve geciktirilmesi gibi problemlerin yaşanmasını da önleyerek menkul kıymetler piyasasında işlem yapmayı cazip hâle getirir.
Kaydi takasın özellikleri arasında kıymet borçlarının ve alacaklarının saklama havuzlarında tutulması yer alır. Kaydi sistemin getirmiş olduğu hız ve pratiklik sayesinde borç ödeme ve alacak tahsili kolayca yapılır. Takas konu olan kıymet borçlar ve alacaklar, virman talimatı verildiğinde işleme alınır. İlgili havuzda bulunan meblağ üzerinden ödeme işlemi gerçekleştirilir. Sistem bilgisayar üzerinden ilerlediği için herhangi bir hesap hatası ve mağduriyet meydana gelmez.
Kaydi takas nedir sorusuyla birlikte bu işlemi yapmaya yetkili olan kuruluş da merak edilir. Sermaye Piyasası Kurulu’na bağlı olarak çalışan Takasbank ve MKK (Merkezi Saklama Kuruluşu), Türkiye’de kaydi takas sistemini yürütmekle görevli olan mercilerdir. Sermaye piyasası araçlarını korumakla görevli merkezî kuruluşların yetkileri, kanun ve mevzuatlarla belirlenir. Saklama ve takas işlemini üyeler adına yürüten ilgili kurum, borç ve alacakların kaydını sistemleri aracılığıyla yapar. Dolayısıyla son derece güvenli ve şeffaf bir kaydi takas süreci yürütülür.
Kaydi takas, menkul kıymetler piyasasında hızlı işlem yapmak isteyenlere hitap eder. Bahsi geçen yöntem, takasa konu olan alacaklarını ve borçlarını gelişmiş sistemler üzerinden yönlendirmek isteyenleri memnun eder. MKK tarafından belgelerin sistemde kayıt altında tutulması da söz konusu yöntemi tercih sebebi yapar. Ayrıca gerekli olan belgeler ilgili kuruluş tarafından fiziki olarak da kayıt altına alınır. Bu sayede kayıpların oluşması önlenmiş olur. Bahsi geçen yöntemi tercih ederek menkul kıymetler piyasasında gerçekleştirmek istediğiniz işlemleri pratik ve güvenilir hâle getirebilirsiniz.
‘’Kuponlu ihraçlar nedir?’’ sorusu, finans piyasası katılımcılarının merak ettiği konular arasında yer alır. Kuponlu ihraç, en kısa tanımıyla bir menkul kıymetin dönemsel faiz ödemesini işaret eder. Kupon ödemesi hesaplanırken tahvilin ihraç tarihi ile vade baz alınır. İki dönem arasında verilen yıllık faiz, kupon ödemesinin bedelini ortaya çıkarır.
Kupon terimi, tahvil sertifikalarına iliştirilmiş belgeyi ifade eder. Kuponlu bono veya hamiline yazılı bonolar, faiz ödemesini tahsil etmek için kullanılır. Faiz ödemesini tahsil etmek isteyen yatırımcının fiziki kuponunu ibraz etmesi zorunlu koşullar arasında yer alır.
Kuponlu bonolar, değişken ve sabit olmak üzere ikiye ayrılır. Sabit kuponlu bonolarda faiz oranı ilk ihraç anında sabitlenir. Bu da 6 ayda bir %5 kupon ödemesine denk gelir. İhraçtan sonraki dönemde piyasa faizlerinde düşüş yaşansa bile sabit kuponlu bono üzerinden yatırım yapan katılımcı kazanmaya devam eder. Değişken kuponlu bonolarda ise durum tam tersidir. Kupon oranı piyasadaki güncel faiz değerine bağlı olarak belirlenir.
Hükümetler ve şirketler, finansal operasyonlarını gerçekleştirmek için tahvil çıkarma yöntemini tercih eder. Piyasadan para toplamak için uygulanan bu yöntem, alıcıya faiz ödemesi yapar. Tahvil ihraççıları, belirtilen kupon oranında yatırılan parayı altı aylık veya yıllık periyotlarla geri alır. Bu noktada eurobond terimi devreye girer. Eurobond; şirketlerin veya devletlerin, ülke dışında yabancı para birimleri üzerinden satışa sundukları bir borçlanma aracıdır. Genellikle uzun vadeli borçlanmayı ifade ettiği için uluslararası piyasalarda kaynak sağlamaya ihtiyacı olanların tercihidir.
Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi, küresel piyasalarda USD ve euro cinsinden ihraç gerçekleştirir. Bu para birimlerinin dışında Japon yeni ve İsviçre frangı gibi döviz cinsleri de ihraç edilmeye uygun görülür. 1 yıl ya da daha uzun vadeli devlet tahvilleri, kupon ödemesiz ya da ödemeli olarak ihraç edilebilir.
Kuponlu ihraçlarda, tahviller vadesinden önce alınıp satılabilir. Bu durum yatırım araçlarının piyasa değerlerinde dalgalanmaya neden olur. Fakat bu işlemlerde anapara korunur ve cari getiri, çoğunlukla tahvil kuponundan veya nominal getiriden farklıdır.
Kupon oranı veya nominal getiri hesaplanırken yıllık ödemeler ve tahvilin nominal değeri birbirine bölünerek bulur. Cari getiri ise yıllık ödeme değerinin tahvilin piyasa değerine bölünmesi ile elde edilir. Örnek vermek gerekirse; 1 yıl vadeli, 100.000 TL nominal değerli ve 3 ayda bir %5 kupon faizi ödemeli bir menkul kıymet, yatırımcısına 5.000 TL’lik getiri sağlar. Tüm bu 1 yılın sonunda ise yatırımcının anaparası olan 100.000 TL’nin ödenmesi söz konusu olur. Yatırımcılar ve ihraççıların büyük çoğunluğu anapara takibi için elektronik kayıt tutar.
Yatırımlarını finans piyasalarında değerlendirmek isteyen bireylerin sıkça karşılaştığı terimlerden biri kaldıraçlı işlemdir. Finansal işlemlerde rastlanan kaldıraç uygulaması, az miktarda sermaye ile daha fazla kâr elde etmeyi hedefleyen bir stratejidir. Bu uygulama borsada yapılan yatırımlarda, işlem hacmini artırmayı sağlar.
Kaldıraçlı işlem, yatırım getirisini maksimize etmek amacıyla uygulanır. Söz konusu işlemde gelir ve kâr hedefi, özkaynak yerine borçla finanse edilir. Finans piyasalarında kaldıraç, herhangi bir kaynağın toplam parasal büyüklüğünden daha az miktarda teminat ile al sat yapmayı mümkün kılan bir varlıktır. Oransal olarak ifade edilen kaldıraç 1:10 gibi sayısal veriler şeklinde gösterilir.
Finans piyasalarında işlem yapan tasarruf sahiplerinin temel hedefi kâr elde etmektir. Yatırımın getiri potansiyelini artıran uygulamalardan biri de kaldıraçlı işlemdir. Bu uygulamanın özelliklerinden biri yatırım yaparken borç para kullanımına başvurulmasıdır. Hem firmalar hem de bireyler yatırım getirisini maksimize edebilmek için bu işlem aracılığıyla borç para edinirler.
Kaldıraçlı işlem mantığı, bankalardan kredi veya tahvil gibi borçlanma araçlarını kullanmaya dayanır. Borç olarak alınan kaynaklar, yatırım amacıyla değerlendirilir. Böylece şirketler ve bireyler, borcu kâra çevirebilme becerisiyle finans piyasalarında işlem yapabilir. Bu noktada işlem oranlarını anlık olarak takip edebilmek önem teşkil eder. Kaldıraçlı işlem indikatörü, işlem oranlarının risk analizini yaparak yatırımcıların yol haritası çizmesine yardımcı olur. Kaldıraç kullanarak işlem yapabileceğiniz farklı ekonomi piyasaları bulunur. Bunlar forex, kripto para ve vadeli işlemler piyasasıdır.
Borsa için en önemli noktalardan biri de bilgi olarak kendini sürekli güncellemek, yani bilgiye yatırım yapmaktır. Midas Podcast’te her gün yayınlanan bültenlerimiz ve uzman yorumlarıyla borsaya yönelik tüm merak ettiklerini dinleyerek takip edebilirsin.
Finans piyasalarında yatırım yapmayı sağlayan uygulamalar arasında spot ve kaldıraç işlem bulunur. Spot işlem; hisse senedi, kripto ve forex piyasalarında sıkça kullanılan yatırım araçları arasında yer alır. Bu işlem türünde, finansal ürünler direkt alınır veya satılır. Spot işlemlerde sadece mevcut sermaye ile işlem yapmanız mümkündür. Kaldıraç oranları ile yapılan işlemlerde ise elinizde olmayan yüksek bir meblağ ile yatırım yapmanıza izin verilir. Kaldıraçlı işlem ve spot işlem arasındaki farkları şu şekilde sıralayabiliriz:
Kaldıraçlı işlemle piyasalarda, teminatla asıl sermayeden daha büyük miktarla yatırım yapmak mümkündür. Spot piyasalarda ise borçlanma söz konusu olmadığından elinizde bulunan kaynakları kâr hedefiyle değerlendirmeniz gerekir.
Kaldıraçlı işlem yapmak isteyen tasarruf sahipleri, teminat olarak belirlenen bir oran karşılığında yatırımlarını gerçekleştirirler. Bu uygulamada yatırımın tam değerinin teminat kısmını tasarruf sahibi kendisi yatırır. Kalan miktar ise aracı kurum tarafından borç verilerek karşılanır. Kaldıraçlı işlem hesaplaması sırasında piyasalara özel oranlar devreye girer. Örneğin forex piyasasında kaldıraç oranı en fazla 10:1 olabilir. Yani yatırım değerinin en fazla 10 katına kadar işlem yapılır.
Kaldıraçlı işlem yaparken yatırımcılar piyasa pozisyonlarına odaklanır. İndikatör ve grafik okumaları sonucunda alım-satım ve kaldıraç miktarı belirlenir. Bu noktada oranlar dikkate alınarak kaldıraçlı işlem süresi de belirlenir. Kâr ve zarar dengesi hesaplaması sayesinde işlem süresini belirlemeniz mümkündür.
Kaldıraçlı işlem yapan borsalarda yatırımlarınızı değerlendirirken çeşitli örneklerden faydalanabilirsiniz. Forex piyasasından altınla yapılan bir kaldıraçlı işlem örneği şu şekildedir:
Altının ons fiyatı: 1.000 dolar
Kaldıraç oranı: 10:1
Pozisyon büyüklüğü: 1.000 x 100= 100.000 dolar
Minimum teminat: 100.000:10= 10.000 dolar
Altının ons fiyatı 1.100 dolara yükselirse pozisyon büyüklüğü de 110.000 dolara ulaşır. Aradaki fark ise yatırımcının kârıdır. Bu noktada 110.00 – 100.000=10.000 dolar kâr elde edilir.
Kaldıraçlı işlemlerde yatırımdan büyük kârlar elde edildiği için uygulamanın dikkatli bir şekilde yapması önem teşkil eder. Özellikle söz konusu uygulamada riskleri yönetebilmek için şu kaldıraçlı işlem stratejilerini uygulayabilirsiniz:
Kaldıraçlı işlemlerde kısa pozisyon ve uzun pozisyon gibi yatırım süreçlerini doğru bir şekilde kontrol etmeniz gerekir. Bunun için borsa hesabınızda kâr ve zarar dengesi açısından yeterli miktarda menkul kıymet bulundurmanız önemlidir. Ayrıca kayıp ihtimalini düşürmek için zararı durdur emirlerini de kullanmanız gerekir.
Kaldıraçlı işlem; kripto, forex ve vadeli işlem piyasalarının tümünde yatırım yapmak isteyen bireylerin tercih ettiği bir yöntemdir. Söz konusu yatırım işleminin bireylere sunduğu avantajlar ise şunlardır:
Kaldıraçlı işlem, geleneksel yöntemlerle elde edilen kârın katlanmasına yardımcı olur. Ancak bu noktada uygulamanın risklerini de göz önünde bulundurmak gerekir. Kâr pozisyonunuzu korumak için kolay ve yüksek getirili gibi görünen bu yöntemi iradenizi yöneterek denemeniz önemlidir.
Kaldıraçlı işlem açmayı düşünen tasarruf sahipleri, bu uygulamanın risklerini öğrenmelidir. Yatırım yaparken her alanda olduğu gibi bu işlem türünde de zararları göz önünde bulundurmalısınız. Kaldıraçlı olarak yapılan yatırım işlemlerinin riskleri şunlardır:
Kaldıraçlı işlem zararlarını stop-loss pozisyonu ile minimuma düşürebilir. Kayıpları en aza indirmeye yardımcı olan bu pozisyonda yatırım zarara geçtiği anda satış emri verilir. Böylece kaldıraç riskini düşürebilirsiniz.
Özellikle finans dünyasına yeni adım atmış olan kişiler “Kamuyu Aydınlatma Platformu nedir?” sorusunu merak eder. KAP, Sermaye Piyasası Kurulu ve Borsa İstanbul üzerinden işlem yapmak isteyen kişileri aydınlatmak için oluşturulan bir kuruluştur. KAP, çeşitli yatırım araçları ile ilgilenen kişiler, bu platformu kullanarak doğru bilgiye erişebilmektedir.
Sistemin işletimi Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından yürütülür. Bu platformda kamuya açıklanması gereken bildirimler elektronik imzalı bir şekilde iletilir. Sistem, 7-24 esasına göre çalışır.
KAP sisteminde toplamda Türkiye geneline yayılmış 830’dan fazla şirket ve 700’den fazla fon bulunur. İlgili kuruluşların bildirimlerini hazırlayarak elektronik imzalı bir şekilde sisteme göndermekle yükümlü 3700’den fazla kullanıcı KAP’ta tanımlıdır. Platform, kanunun amaçları doğrultusunda tüm kesimlerin doğru ve anlaşılır bilgiye internet üzerinden erişebilmesine imkân tanır. Ayrıca bu platform bir arşiv niteliğindedir. Kullanıcıların geçmişe dönük bilgilere de erişebilmesini sağlar.
Toplumun tüm kesimlerinin ticari şirketler ve fonlar hakkında bilgi sahibi olma hakkı bulunur. Ayrıca bu kuruluşların da işleyişlerinde açık olmaları güvenilirlikleri açısından önemlidir. KAP sistemine ilgili kanun hükümleri çerçevesinde hangi bildirimlerin yapılmasının zorunlu olduğu detaylı şekilde bildirilir. Zorunlu kamuyu aydınlatma uygulamaları halkın güvenliği açısından da önemlidir.
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda verilen yetkiye dayanarak kurul tarafından çıkarılan tebliğlerde yer alan bildirimlerin yapılması zorunluluğu bulunur. İlgili mevzuatın 128. maddesinin 1. fıkrasına dayanılarak hazırlanmış olan Kamuyu Aydınlatma Formu Tebliği’nde anlatılan usül ve esaslar doğrultusunda şirketlerin halkı ilgili konularda aydınlatması gerekir.
Kamuyu aydınlatma uygulamaları temel olarak iki türe ayrılır. Bu yöntemler zorunlu ve gönüllü olmalarına göre farklı unsurlar içerir. Zorunlu kamuyu aydınlatma uygulamaları, kaynaklarını kanun ve diğer yasal düzenlemelerden alır. Şirketler ve fonlar, bu türdeki bildirimleri yapmakla yükümlüdür. Aylık bildirimler ve haftalık raporlar bu türdeki uygulamalara örnektir. Zorunlu bildirimler, sermaye piyasalarında işlem yapan kişiler için önemli kaynaklar arasındadır.
Gönüllü kamuyu aydınlatma uygulamaları ise yasal düzenlemelerde sunulması gereken bildirimlere ek olarak şirket ve fonlar tarafından kamuoyuna verilen kuruluş bilgileridir. Bu uygulamalar ile şirketler, halkın gözündeki güvenilirliklerini arttırmayı amaçlar. Sürdürülebilirlik raporlamaları bu tür bildirimlere örnek olarak gösterilebilir.
Borsa, çeşitli açıklamalardan ve gelişmelerden etkilenebilir. Borsada payları alınıp satılan şirketler, finans durumlarını ve yatırım planlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu üzerinden yatırımcılarına iletir. Tüm yatırımcılara adil bir şekilde şirkete dair gelişmelerin aktarılması için belirli aralıklarla KAP raporları açıklanır.
Borsada işlem gören şirketlerin KAP açıklaması yapması zorunludur. Yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek her gelişme, KAP üzerinden iletilir. “KAP geldi” terimi, yatırım yapılan şirketin Kamuyu Aydınlatma Platformu üzerinden rapor açıklamasıdır. Açıklanan rapora göre yatırımcılar, yeni hamlelerini planlar.
Menkul kıymet alım satımının gerçekleştirildiği borsada, yatırımcılar farklı kanallar üzerinden kazanç elde edebilir. Oldukça geniş bir işlem ağına sahip olan bu piyasada, yatırımcıları ilgilendiren birçok terim bulunur. Bunlardan biri olan kurtaj, ekonomi terimidir ve İngilizcesi “Brokerage Fee” olarak bilinir. Borsada kurtaj nedir sorusuna, piyasada yapılan işlemler üzerinden alınan komisyon şeklinde cevap vermek mümkündür. Bu komisyon, aracı kuruluşların temel gelir kaynaklarından birini oluşturur.
Borsada işlem yapmak için pek çok aracı kuruluş bulunur. Kurumlar, kişiler adına alım satım işlemini gerçekleştirir ve bunun karşılığında belli bir miktar ücret alır. Bu ücret, yapılan işlem üzerinden hesaplanır ve tahsil edilir. Borsada kurtaj olarak ifade edilen bu kesinti, aracı kurumlar tarafından belirlenir. Komisyon olarak da ifade edilen oran, Serbest Piyasa Kurulu’nun oluşturduğu bazı tanımlamalara göre belirlenir. 2006 yılına kadar üst sınırla kısıtlanan komisyon oranı, günümüzde yalnızca bir alt değer limitine sahiptir. Kuruluşlar, bu değerin altına düşmeden istedikleri oranı belirlemekte serbesttir.
Borsa kurtaj oranı değişkendir. Menkul kıymet alım satımının gerçekleştirildiği bu alan, serbest bir piyasa olduğu için uygulanan kesinti de kurumlara göre farklılaşır. Bu konuda, SPK’nin belirlemiş olduğu bazı kriterler mevcuttur. Kurtaj oranı, binde ikinin altında olamaz. Bir üst sınır belirlenmediği için aracı kurumlarda ortak bir fiyatlandırma zorunluluğu yoktur. Farklı kuruluşlar, istekleri doğrultusunda değişik oranlar belirleyebilir.
İşlem yapan aracı kuruluşlar, komisyon bedeli ile birlikte çeşitli vergileri de tahsil eder. Bu vergiler, ayrı şekilde hesaplanır ve devlete ödenir. Komisyon oranları değişiklik gösterirken vergiler sabit kalır. Bu ücret, tüm kuruluşlardan aynı oranda tahsil edilir.
Borsada kurtaj oranları farklılık gösterebildiği için pek çok kişi miktarın neye göre belirlendiğini merak eder. Özellikle çok sayıda işlem yapan kişiler için bu komisyon oranının hesaplanması önemlidir. Borsada kurtaj nasıl hesaplanır diyenler, işlem yaptıkları aracı kurumdan bilgi almalıdır. Çünkü aracı kuruluşlar, kurtaj oranını kendi inisiyatiflerine bağlı olarak belirler. Bu oranlar, hizmet veren kuruluşlar tarafından net bir şekilde yatırımcıyla paylaşılır. Kişiler, kurumlardan aldıkları bilgiyle giderlerini hesaplayabilir.
Ayrıca yatırımcı, farklı kuruluşların belirlemiş olduğu kesinti oranını da karşılaştırabilir. Bu yöntemle kendisine en yüksek kazancı sağlayacak olan aracı firmayı tercih edebilir. Kurumlar, bu komisyon oranını değiştirme hakkına da sahiptir. Bu sebeple yatırımcıların verileri sık sık kontrol etmeleri faydalı olacaktır.
Kurucu hisse senetleri, Türk Ticaret Kanunu kapsamında düzenlenmiş önemli bir kıymetli evrak türüdür. Bu hisse senetleri, isminden de anlaşılacağı üzere, şirketin kuruluşu esnasında kullanılır. Aynı şekilde bir şirketin kuruluşundan sonraki süreçte de sermaye artırımı amacıyla bu senetlerin çıkarılması mümkündür.
Uygulamada kurucu hisse senetlerine müesses hisseleri, kurucu payları veya hakları gibi isimlendirmeler yapıldığı görülür. Bazı uzmanlar ise kurucu senedi kavramının kullanılmasını daha doğru bulur. “Kurucu hisse senetleri nedir?” sorusunun cevabı kısaca bu şekilde açıklanabilir.
Kurucu hisse senetleri, Türk Ticaret Kanunu’nun çeşitli maddelerinde incelenmiş bir kavramdır. Bu kanun maddeleri içerisinde kıymetli evrak niteliğine haiz olan kurucu intifa senetlerinin genel özellikleri ve kullanım biçimi vardır. Pay senetlerinin nasıl kullanılacağı ve çıkarılacağı konusundaki kurallar gibi önemli detaylar, kanun maddelerinde mevcuttur. Kanunda net olarak anlaşılmayan ve yoruma ihtiyaç duyulan kısımlarda ise doktrin çalışmaları ile soru işaretlerinin giderilmesi amaçlanır.
Kurucu hisse senetlerine yönelik TTK madde 503’de yapılan düzenlemeye göre bu evrak, kişilere pay sahipliği hakları vermez. Ancak bu kıymetli evrak sayesinde net kâra katılmak mümkündür. Aynı şekilde tasfiye sonucunda kalan tutara da katılınabilir ve yeni çıkarılacak paylar alınabilir.
Kurucu pay senedi sahiplerinin kanuna dayanan bir ayrıcalığı daha vardır. Bu da şirkette dağıtılabilecek bir kâr olması durumlarında gündeme gelir. Böyle dönemlerde şirket, kârı paylaşmama kararı verse dahi kurucu hisse senedi sahipleri esas sözleşmede yer alan getiri oranlarını alır.
Kurucu hisse senedi satışı, özellikle şirketler arası birleşmelerin olması hâlinde gündeme gelen bir konudur. Esnaf işletmesi sınırını aşan kuruluşların birleşmesi sırasında ortaya devralan ve devrolunan şirket kavramları çıkar. Burada devralan şirketin bünyesine eklediği kuruluştaki kurucu hisse senedi sahiplerine eşit haklar tanıması bir gerekliliktir. Bunun yanında devralan şirket, tüm intifa senetlerini birleşme tarihindeki değeri üzerinden satın alma zorunluluğuna da sahiptir.
Bu işlemler sayesinde kurucu intifa senetlerinin satışı işlemi gerçekleştirilir ve birleşme durumlarında kıymetli evrak sahiplerinin haklarını aynen korumak mümkün olur. Özellikle birleşme durumunda devralan tarafın devrolunan şirketin ortaklarının hak kaybına uğramaması için uygulaması gereken zorunlu işlemler kanunda özel olarak düzenlenmiştir. Kurucu hisse senedi sahipleri için de kıyas yolu ile benzer düzenlemelerin yapılması gerekir.
Kurucu hisse senetlerinin kullanımı, pek çok avantajı da beraberinde getirir. Kurucu hisse senetleri anlık getirileri olabilen ve kısa süreli kazanım imkânı sunabilen niteliklere sahiptir. Özellikle hisse alım satım alanında gerekli grafik incelemeleri de yapılarak avantajlı yatırımlar elde etmek mümkün olabilir. Uzun süreli yüksek kazançlar sağlama düşüncesinde olan kişiler için kurucu hisse senetleri aylık veya yıllık getiri sunabilecek bir kıymetli evrak olarak da değerlendirilebilir.
Kurucu hisse senetleri açıklaması, sahiplerine önemli avantajlar tanıyan kıymetli evrak şeklinde yapılabilir. Bu müesses paylar, bahsi geçen kuruluşların birleştirilmesi anlarında özellikle devrolunan şirket statüsünde bulunma ihtimalinin olduğu hâllerde son derece avantajlıdır. Bunun yanında senet, sahibine şirket bünyesinde çıkarılacak yeni payları da alma hakkı tanır. Bu açıdan kurucu intifa senetleri, özellikle büyüme amaçlı yatırımlarda değerlendirilmeye uygundur.
Finans sektörüne dair araştırma yapan birçok kişi, “Kesin alış nedir?” sorusunun cevabını merak eder. Kesin alış, para politikasına yönelik açık piyasa işlemleri çerçevesinde bir menkulün doğrudan alımıdır. Piyasada kalıcı para eksikliği olduğunda Merkez Bankası’nın menkul kıymet almasını ifade eder.
Merkez Bankası, kendi portföyü için aldığı kıymet menkulün karşılığında sisteme para verir. Böylece sisteme kalıcı olarak para (likidite) girişi sağlanır. Karşılıklı olarak yapılan bu işlem sırasında alım yapılırken en yüksek fiyatlı emirlere öncelik verilir. Aynı fiyatlı emirlerde ise zaman önceliği esastır.
Açık piyasa işlemlerinden biri olan kesin alış, piyasadaki para dolaşımını kontrolde tutmak için uygulanan etkili bir yöntemdir. Kesin alışın özelliklerinden biri, geri verilmemek üzere bir kıymetin alınmasıdır. Menkul kıymetlerin gelirlerine dayalı borçlanmalar, Merkez Bankası’nın ihraç ettiği likidite senetleri ve kira sertifikaları, Borsa Yönetim Kurulu tarafından uygun bulunan tüm sermaye piyasası araçlarını kapsamaktadır. Bu pazarda TL cinsinden işlem gören devlet içi borçlanma senetleri ve menkul kıymetler de aynı hizmeti karşı taraf verir.
Kesin alış, piyasa likiditesi riski durumlarında gerçekleşir. Para yetersizliği olması veya ekonomik koşulların bozulması gibi durumlarda piyasa fiyatı oluşmaması riski vardır. Kesin alışın avantajlarından biri, öncelikli olarak riskin kısa sürede çözüme kavuşturulmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, risk durumu görüldüğünde enflasyona sebep olmadan doğrudan pazara yönelir. Bankaların müşteri yatırımlarını karşılayamayacağı bir piyasa ortamı oluşacağı düşünülürse Merkez Bankası bu krizin önüne geçmek için doğrudan menkul değer alımı yaparak likidite ihtiyacını karşılamış olur.
Merkez Bankası’nın para rezervlerinde oynamalar yapması piyasa kontrolü açısından önemli bir durumdur. Piyasa kontrolünü sağlamak açısından uygulanan işlemlerden biri olan kesin alış da kısa sürede ve kontrol edilebilir bir seviyede dengeyi kurmayı amaçlar. Menkul kıymetler, Merkez Bankası tarafından işlemin yapıldığı tarihteki fiyat üzerinden ilgili kuruluştan satın alınır. Bu durum, likidite riskini engellemek açısından piyasaya zaman kazandırır. Ayrıca banka müşterilerininin ve büyük yatırımcıların ihtiyaçlarını da karşılar. Kesin alış fiyatlarının kesin olarak bilinmemesi ise bir dezavantaj olarak değerlendirilebilir.
Borsa ile ilgilenenlerin sıkça duyduğu kavramlardan biri olan kullanım fiyatı, opsiyon işlemleri ile doğrudan ilgilidir. Küresel çevrelerde strike price olarak da bilinen bu kavramı anlayabilmek için öncelikle opsiyon sözleşmeleri hakkında bilgi edinmek gerekir. Opsiyon sözleşmesi; bir mal, kıymet veya finansal gösterge üzerinden hazırlanır ve iki taraf arasında yapılır. Bu sözleşmede alıcı tarafın ödeyeceği tutar önceden belirlenir. Bu tutara, opsiyon primi denir.
Opsiyon sözleşmesi; alıcıya, bahsi geçen malı / kıymeti / finansal göstergeyi belirtilen tutar karşılığında belirli bir vadeye kadar satma hakkı verir. Fakat satış işlemi, yalnızca belirlenen bir fiyat karşılığında gerçekleştirilir. İşte bu rakam, kullanım fiyatı nedir sorusunun yanıtıdır.
Kullanım fiyatının özelliklerinden en önemlisi ileri tarihli olmasıdır. Fiyat, şartlar değişmesine rağmen sabit kalır. Bu fiyatın bir diğer özelliği, anlaşmaya tabi olmasıdır. Hem alıcı hem satıcı tarafın kullanım fiyatı üzerinde anlaşmış olması gerekir.
Kullanım fiyatının diğer bir özelliği hem alım hem satım işlemleri için belirlenebilmesidir. Alış ve satış opsiyonları, birbirinden farklı sözleşmeler dâhilinde hazırlanır. Bu sözleşmelerin biri alma, diğeri satma hakkı üzerinden imzalanır. Dolayısıyla bir opsiyon sözleşmesinde alma ve satma hakkının geçerli olduğu fiyatı belirlemek böylece mümkündür.
Piyasada birbirinden farklı opsiyon sözleşmeleri mevcuttur. Her sözleşme için farklı bir belirleme yöntemi kullanmak mümkündür. Örneğin; işleme açılan bir pay opsiyon sözleşmesinin kullanım fiyatı, dayanak varlığına göre belirlenir. Bu işlem için de her bir dayanak varlığın spot piyasadaki kapanış fiyatı baz alınır. Böylece teorik fiyat hesaplama yöntemi kullanılmış olur. Sonuç olarak sözleşme, sekiz farklı kullanım fiyatı seviyesinden işleme açılır.
Bu sekiz seviyenin biri başa baş durumda iken diğeri ise kârdadır. Geri kalan altı seviye ise zararda olarak belirlenir. Aynı zamanda bu standart kullanım fiyatlarına ek olarak farklı rakamlar da belirlenebilir. İşleme açık sözleşmenin standart vadesi içindeki en düşük veya en yüksek kullanım fiyatlarını, %20 altında ya da üstünde bir rakamla belirlemek mümkündür.
“Kullanım fiyatı nedir?” sorusunu son olarak örneklerle açıklamak gerekir. Kullanım fiyatı örneklerinden ilki için elimizde bir X sözleşmesi olduğunu varsayalım. Bu sözleşme, kullanım fiyatı 8 TL olan bir alım opsiyonunu göstersin. Bu durumda X sözleşmesi, yatırımcılara vade sonunda 8 TL fiyatla alma hakkı tanır.
X sözleşmesi; spot fiyat 8 TL’nin üzerindeyken kârda, eşit seviyedeyken başa baş durumda ve altındayken zarardadır. Elimizde bir de satım opsiyonunu gösteren bir Y sözleşmesi olduğunu düşünürsek yine aynı durumlar geçerli olur. Bu durumda yalnızca alım işlemi satım ile değişir.
Konvertibilite, döviz yatırımcılarının sıkça karşılaştığı kavramlar arasında yer alır. Kelime anlamı olarak çevrilgenliğe karşılık gelen bu kavram, dövizler arası dönüştürülebilirliği ifade eder. Döviz kurlarındaki hızlı dalgalanmaları takip edenler ve yeni yatırım fırsatları arayanlar konvertibilite nedir sorusunun cevabını sıkça araştırır. Çevrilgenlik, gerekli özellikleri taşıyan para birimlerinin arasında gerçekleşen serbest değişimi ifade eder. Çevrilgenlik için tüm özelliklere sahip olan dövizlerden ise konvertibl para olarak bahsedilir. Farklı ülkelerin para birimlerinin arasındaki değişimi ifade eden bu sistem, uygulama şekline göre çeşitlenir. Bu çeşitliliğin başlıca nedeni ise ülkelerin paraları arasında değişim gerçekleşirken uygulanan kısıtlama yoğunluğudur.
Konvertibilite, farklı ülkelere ait olan para birimlerinin arasında yapılan değişim işlemlerini ifade eder. Bir ülkenin parasının başka bir dövizle ya da altınla değiştirilmesi çevrilgenlik olarak açıklanabilir. Her ülke kendi para birimi için değişimi yapılabilecek olan dövizleri belirleyebilir. Bu işlem, bir ülkede farklı para birimlerinin de kullanılabileceği anlamına gelmez. Aksine ülkeler kendi paraları için dönüşümü yapılabilecek olan kıymetleri belirli bir parite üzerinden sınırlandırır. Örneğin Amerika’ya seyahat edecek olan kişilerin Türk lirasını önceden ABD dolarına çevirmesi gerekir. Konvertibilitenin koşulları ise şu şekilde sıralanabilir:
Bu koşulları sağlayan ülkelerin para birimleri konvertibl hâle gelir. Dövizlerin ve diğer kıymetli madenlerin arasındaki çevrilgenlik ancak bu koşullar sayesinde mümkün olur.
Konvertibilite, yerel paranın herhangi bir kısıtlama ile karşılaşılmadan kolayca farklı döviz cinslerine çevrilmesini sağlar. Para birimlerinin ve maden cinslerinin değişimi, konvertibilite sayesinde gerçekleşir. Konvertibilite özellikleri ise bu değişim işlemlerine getirilen kısıtlamaların sonucunda belirlenir. Temel olarak zahmetsiz kur değişimini ifade eden bu kavram, kısıtlama yoğunluğuna göre farklı türlere ayrılır. Tam konvertibilite, dövizler arası değişimin hiçbir kısıtlama olmadan gerçekleştirilebilmesini sağlar. Kısmi konvertibilite ise sermaye çıkışlarına çeşitli yasaklamaların ve sınırlandırmaların getirilmesinin sonucunda ortaya çıkar. Son çevrilgenlik çeşidi olan nonkonvertibilite ise paraların arasında değişimin mümkün olmadığı durumları ifade eder.
Çevrilgenlik, ülke ekonomisi ve uluslararası ilişkiler açısından önemli bir iktisat kavramıdır. Konvertibilite, ülkeye ait para biriminin rezerv hâline gelmesini sağlar. Başka bir ülkede de ödeme aracı olarak kullanılabilen para birimi, rezerv olarak sayılır. Konvertibl para, ülkenin yabancı topraklardaki kurumlar ve kuruluşlar aracılığı ile finansal işlemler gerçekleştirebilmesine yardımcı olur. Konvertibilite şartını yerine getiren dövizler, güçlü para birimi olarak da ifade edilir. Para biriminin dönüşüm esnekliği, ticari faaliyetler sırasında kolaylık sağlar. Bu durum, ülkelerin küresel ticarette güçlü bir konuma yerleşmesine imkân tanır.