K

Finans sektöründe sunulan hesap çeşitleri, işlevleri doğrultusunda birbirinden ayrılır. Katılım bankacılığı olarak adlandırılan sistem, fon kullanımı ile kâr eldesi sağlayan projelerden biridir. Kâr ve zarara katılma usulüyle gerçekleştirilen bu sistem, faizsiz bankacılık olarak da adlandırılır. Faizsiz bankacılık sektörünün önemli kavramlarından biri kâr payıdır. 

Kâr payı; tasarruf sahiplerinden toplanan fonların, ticaret ve sanayide değerlendirilmesi sonucu elde edilen kazancın birikim yapmak isteyen kişilere paylaştırılmasıdır.

Katılım bankacılığı, faize değil kâr esasına dayalı olan bir sistemdir. Bu sistemde bankalar; ticaret, ortaklık ve finansal kiralama gibi yöntemlerle tasarruf sahiplerine fon kullandırır. Birikim yapmak isteyen kişilere, havuzdan toplanan fonların kullandırılması sonucu doğan kâr ve zarar dağıtılır. Kâr payı diğer bir adıyla temettü, bir şirketin yıllık faaliyet dönemi sonucunda elde ettiği net kazanç üzerinden sağlanır. Söz konusu sistemde kâra ortak olan tasarruf sahiplerinin elde ettiği kazanç, hisse paylarına göre değişiklik gösterir. Kâr payı oranları, kişinin yatırım miktarına ve birikim hesabına bağlı olarak belirlenir. 

Katılım hesabı, faiz hassasiyeti bulunan birikim sahipleri açısından avantajlı bir seçenek olarak ön plana çıkar. Kâr payı sisteminde, finansmanın değerlendirildiği tüm işlemler faturalandırılır. Faturalı bir şekilde çalışma prensibi sayesinde ise resmî olmayan ticari işlerin önüne geçilir.

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Kâr Payı Nasıl Hesaplanır?

Kâr payı hesaplamasında mevduat sistemlerindeki gibi önceden belirlenen oranlar söz konusu değildir. Katılım bankalarında tasarrufun cinsi ve vade sayısı gibi hususlar göz önünde bulundurularak para havuzu oluşturulur. Tasarruf sahiplerinin ihtiyaç duyduğu finansman desteği de ilgili havuzdan sağlanır. Kâr payı hesabı için ortaya çıkan kazanç veya zarar finansmanın kullanıldığı havuza ait olan hesaplara dağıtılır. 

Kâr payı hesaplamasında anapara ve sabit bir getiri önceden taahhüt edilmez. Tasarruf sahibinin kazancı vade sonunda kesinleşir. Örneğin 100.000 TL’lik kâr payının 95.000 TL’si hesap sahibinin kalan 5.000 TL ise bankanın olur. Katılım bankalarının çalışma prensibinde kesinlikle faiz yoktur. Yalnızca ticaret ve sanayi gibi alanlarda değerlendirilen paranın kârı, tasarruf sahibinin hesabına yansıtılır. Aynı şekilde para işletilirken oluşan zarar da hem müşteri hem de banka tarafından ortaklaşa paylaşılır. Zarar edilen durumlarda müşterinin katılım hesabındaki para miktarı düşebilir.

Kâr Payı ve Faiz Arasındaki Fark Nedir?

Faiz, banka hesabına yatırılan anaparanın belirli bir vade sonucunda elde ettiği getiri olarak tanımlanır. Faizde, borç veren taraf vade ve kâr oranını belirler. Borç alan taraf ise belirlenen oranları kabul ettiği için bir uzlaşma söz konusudur. Faizsiz kazanç esasına dayalı olan kâr payı ise ilgili taraflarca belirlenen vadeye kadar anaparadan elde edilen kazancın, anlaşılan oranda dağıtılan kısmını temsil eder. 

Kâr payına dayalı olarak işleyen banka sistemlerinde, faizin aksine vade dolduğunda anaparanın ne kadar kazanç getireceği belli değildir. Ayrıca kredi ile finanse edilen projelerden zarar edilmesi de ihtimal dâhilinde bulunur. Özetlemek gerekirse faiz ve kâr payı arasındaki fark, vade sonunda kazancın taahhüt edilmemesidir. Kâr payında kazanç oranı paranın değerlendirildiği projenin verimliliğine göre değişiklik gösterir. Yatırım yapılan projenin kâr oranı düşükse tasarruf sahibinin elde edeceği kazanç da az miktarda olur. 

Katılım bankaları tarafından sunulan kâr payında, satışlardan veya değer kayıplarından doğan zarar hesap sahibinin birikim hesabına yansıtılır. Ancak faiz usulüyle işletilen banka hesaplarında herhangi bir değer kaybı olmadan önceden belirtilen oranda miktar birikime yansıtılır. Dolayısıyla faiz sisteminde vade süresinin sonunda anaparanın kazancı net bir şekilde bellidir.

Özellikle finans dünyasına yeni adım atmış olan kişiler “Kamuyu Aydınlatma Platformu nedir?” sorusunu merak eder. KAP, Sermaye Piyasası Kurulu ve Borsa İstanbul üzerinden işlem yapmak isteyen kişileri aydınlatmak için oluşturulan bir kuruluştur. KAP, çeşitli yatırım araçları ile ilgilenen kişiler, bu platformu kullanarak doğru bilgiye erişebilmektedir. 

Sistemin işletimi Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından yürütülür. Bu platformda kamuya açıklanması gereken bildirimler elektronik imzalı bir şekilde iletilir. Sistem, 7-24 esasına göre çalışır. 

KAP Ne İşe Yarar?

KAP sisteminde toplamda Türkiye geneline yayılmış 830’dan fazla şirket ve 700’den fazla fon bulunur. İlgili kuruluşların bildirimlerini hazırlayarak elektronik imzalı bir şekilde sisteme göndermekle yükümlü 3700’den fazla kullanıcı KAP’ta tanımlıdır. Platform, kanunun amaçları doğrultusunda tüm kesimlerin doğru ve anlaşılır bilgiye internet üzerinden erişebilmesine imkân tanır. Ayrıca bu platform bir arşiv niteliğindedir. Kullanıcıların geçmişe dönük bilgilere de erişebilmesini sağlar.

external link icon
betacontent (1)

Borsada Hisse Seçme Rehberi: Beta Katsayısı Mucizesi

KAP Bildirim Yapmak Zorunlu mu?

Toplumun tüm kesimlerinin ticari şirketler ve fonlar hakkında bilgi sahibi olma hakkı bulunur. Ayrıca bu kuruluşların da işleyişlerinde açık olmaları güvenilirlikleri açısından önemlidir. KAP sistemine ilgili kanun hükümleri çerçevesinde hangi bildirimlerin yapılmasının zorunlu olduğu detaylı şekilde bildirilir. Zorunlu kamuyu aydınlatma uygulamaları halkın güvenliği açısından da önemlidir. 

6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda verilen yetkiye dayanarak kurul tarafından çıkarılan tebliğlerde yer alan bildirimlerin yapılması zorunluluğu bulunur. İlgili mevzuatın 128. maddesinin 1. fıkrasına dayanılarak hazırlanmış olan Kamuyu Aydınlatma Formu Tebliği’nde anlatılan usül ve esaslar doğrultusunda şirketlerin halkı ilgili konularda aydınlatması gerekir.

Kamuyu Aydınlatma Platformu Uygulama Türleri Nelerdir?

Kamuyu aydınlatma uygulamaları temel olarak iki türe ayrılır. Bu yöntemler zorunlu ve gönüllü olmalarına göre farklı unsurlar içerir. Zorunlu kamuyu aydınlatma uygulamaları, kaynaklarını kanun ve diğer yasal düzenlemelerden alır. Şirketler ve fonlar, bu türdeki bildirimleri yapmakla yükümlüdür. Aylık bildirimler ve haftalık raporlar bu türdeki uygulamalara örnektir. Zorunlu bildirimler, sermaye piyasalarında işlem yapan kişiler için önemli kaynaklar arasındadır.

Gönüllü kamuyu aydınlatma uygulamaları ise yasal düzenlemelerde sunulması gereken bildirimlere ek olarak şirket ve fonlar tarafından kamuoyuna verilen kuruluş bilgileridir. Bu uygulamalar ile şirketler, halkın gözündeki güvenilirliklerini arttırmayı amaçlar. Sürdürülebilirlik raporlamaları bu tür bildirimlere örnek olarak gösterilebilir. 

KAP Gelmek Ne Demek?

Borsa, çeşitli açıklamalardan ve gelişmelerden etkilenebilir. Borsada payları alınıp satılan şirketler, finans durumlarını ve yatırım planlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu üzerinden yatırımcılarına iletir. Tüm yatırımcılara adil bir şekilde şirkete dair gelişmelerin aktarılması için belirli aralıklarla KAP raporları açıklanır. 

Borsada işlem gören şirketlerin KAP açıklaması yapması zorunludur. Yatırımcıların kararlarını etkileyebilecek her gelişme, KAP üzerinden iletilir. “KAP geldi” terimi, yatırım yapılan şirketin Kamuyu Aydınlatma Platformu üzerinden rapor açıklamasıdır. Açıklanan rapora göre yatırımcılar, yeni hamlelerini planlar. 

Kısaca KOB olarak bilinen kâr – zarar ortaklığı, yatırım araçları için kullanılan bir tabirdir. Kâr-zarar ortaklığı belgesi (KOB) de bu yatırım işlemi sonucunda hazırlanan dokümandır. Bu belge, uzun vadeli fon sağlama kaynağıdır. Bu kaynak, anonim şirketler tarafından kâr ve zarar karşılığı ihraç edilen bir menkul kıymet türüdür. Kâr-zarar ortaklığı belgesi (KOB) nedir sorusu bu şekilde açıklanabilir. 

Bu belge, imtiyazlı paylar ile tahvil ve borç senetleri arasında bir niteliğe sahiptir. Yatırımcıya, söz konusu şirketin kâr ve zararına katılma hakkı tanır. Ancak bir pay senedi olarak değerlendirilmez. Bu yatırımcılar, kârından ve zararından etkilendikleri şirket ile ilgili söz hakkına sahip değildir.

Kâr ve Zarar Ortaklığı Belgesinin Çıkarılmasındaki Amaç Nedir?

Kâr-zarar ortaklığı belgesi (KOB), yatırımcı ile şirket arasındaki anlaşmanın resmiyete dökülmesi amacıyla hazırlanır. Bu sayede şirket kâr elde ettiğinde yatırımcı da hakkını kolaylıkla alabilir. Ancak bu hak, şirketin toplam gelirinden değil yalnızca kârından elde edilir. Ayrıca kâr belirlenen oran üzerinden dağıtılır.

Bu belge sayesinde iki tarafın da mağduriyeti engellenir. Yatırımcı, kâr durumunda olduğu gibi şirketin zararına da ortak olur. Aynı zamanda bu belgenin şirketleri ilgilendiren bir avantajı da vardır. Söz konusu belgelerin kâr payları, şirket tarafından gider olarak yazılabilmektedir. 

Kâr ve Zarar Ortaklığı Belgesinin Geçerlilik Süresi Ne Kadardır?

Kâr-zarar ortaklığı belgesi (KOB), vadeli bir uygulamadır. Bu vade, ortaklık faaliyetlerinin özelliğine göre belirlenir. Muhtelif dönemlerde vade, aylık ve katları şeklinde düzenlenir. Belgenin vadesi en az 1 ay, en çok 7 yıl olabilir. Her bir vadenin sonunda bu belgenin bedelleri defaten ödenir.

Kâr ve zarar ortaklığı belgelerinin tamamında vade ile ilgili açıklamalar bulunur. Sahip olduğunuz belgeyi dikkatlice okumanız ve iyi anlamanız son derece önemlidir. Bu sayede ortaklığınızın geçerlilik süresini göz önüne alarak bütçe ve yatırım planı çıkarabilirsiniz.

Kâr ve Zarar Ortaklığı Belgesi ile Tahvilin Farkı Nedir?

Kâr – zarar ortaklık belgeleri, her ne kadar tahvile benzese de faiz yönüyle ondan ayrılır. KOB’larda faiz ödeme yükümlülüğü yoktur. Yalnızca şirketin kârından faydalanılır. Aynı zamanda şirketin zararından da etkilenildiği için riskli bir yatırım aracıdır. 

Tahvil ile KOB arasında seçim yaparken faiz haricinde göz önünde bulundurabileceğiniz unsurlar mevcuttur. Örneğin tahvil, daha fazla kâr sunarken KOB tasarruf yapmak isteyen yatırımcılar için uygundur. Kısa vadede kâr payı alarak parasını katlamayı hedefleyen bireylerin tahvil yerine KOB yöntemini tercih etmeleri mümkündür. 

Kâr-Zarar Ortaklığı Belgesi (KOB) Nedir?

Katılma intifa senedi, Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere özgü tanıdığı haklardan biridir. Kelime anlamı “yararlanmak” olan intifa, hak sahibine herhangi bir pay tahsis etmez. Bu senet türü sahibine yalnızca mal varlığına dair haklar tanır. İntifa senedi genellikle şirketin kuruluşunda emeği geçen kişiler için çıkarılır. Ancak söz konusu evrak, bu kişilere ortaklık payı ya da yönetimde söz hakkı tanımaz. 

İntifa senedini çıkarmak için ana sözleşmede hükmün yer alması yeterlidir. Bu hüküm, sözleşmenin asıl hâlinde yer almıyorsa değişikliğe gidilerek senet çıkarılabilir. Söz konusu evrak, kurucu hisse senetleri olarak da tanımlanır. Katılma intifa senedi nedir sorusuna bu şekilde cevap verilebilir. 

Katılma İntifa Senedini Kimler Kullanabilir?

Ortaklık payı vermeden mal varlığına ilişkin hakları tanımlayan katılma intifa senedi, kurucular için çıkarılabilir. Ancak bahsi geçen kurucular, şirkete ortak ise bu durum paylarını etkilemez. Çünkü bu senet ortaklık haklarından tamamen bağımsızdır. Anonim şirketin kuruluşunda katkısı olan kişiler, intifa hakkından yararlanarak bu belgeyi kullanabilir.

Söz konusu senedini kullanabilecek kişilerden birisi de eski pay sahipleridir. Bu noktada önemli olan kişinin sahip olduğu pay bedelinin kanuna uygun olmasıdır. Katılma intifa senedi, bahsi geçen eski pay sahiplerinin yanı sıra alacaklılar için de çıkarılabilir. Bu kıymetli evrak, anonim şirketin eski hissedarları ve alacalıklar dışında benzer haklara sahip olanlar tarafında da kullanabilir. Bu aşamada önemli olan bu senedin, şirketle ilgili ve lehine kullanacak kişiler için çıkarılmasıdır. 

external link icon
ekonomi-ve-para

Net Nakit Pozisyonu En Güçlü 10 Şirket

Katılma İntifa Senedi Sahiplerinin Hakları Nelerdir?

Türk Ticaret Kanunu’na göre katılma intifa senedi olan kişilere, şirketten pay hakkı verilmez. Bu kıymetli evrak, sadece şirket kârının bir kısmı için kişiye haklar tanır. Kurucu hisse senedi olarak da tanımlanan belge, yalnızca genel kurul tarafından alınan kararla yok sayılmaz. Bu noktada katılma intifa senedine sahip kişiler, belgenin feshi için onaylama veya yok sayma hakkına sahiptir. 

Sahibine yalnızca mali haklar tanıyan bu senet, oy kullanma veya dava açma gibi idari yetkiler vermez. Ancak söz konusu evrak, sahibini şirketin ettiği zarardan korur. Katılma intifa senedi, kişi pay sahibi değilse bireye şirket yönetiminde söz söyleme yetkisi de vermez. Bu belge kişiye şirket kâr ettiğinde ya da yeni sermaye ve tasfiye artığı oluştuğunda talep hakkı verir. 

Menkul kıymetler kredisi, BIST tarafından işleme konulan pay senetlerinden daha fazla alım yapılmasına imkân tanır. Tüm bu alımlar, kredili menkul kıymet işlemleri olarak adlandırılır. Açığa satış ve ödünç işlemleri ile hisse senedi alımları da bu kategoride yer alır. Kredili menkul kıymet işlemleri nedir sorusu, bu şekilde kısaca cevaplanabilir. 

Her yatırımcının bir müşteri portföyü vardır. Bu portföyde; pay senedi, döviz, fon ve benzeri menkul kıymetler de yer alır. Menkul kıymetler kredisi sayesinde bu değerler, teminat olarak kabul edilerek BIST’te işleme konulur. Ancak bu işlem, kredilidir. 

Kredili Menkul Kıymet İşlemleri Nasıl Yapılır?

Kredili menkul kıymet işlemleri için çoğunlukla bankaların internet şubeleri kullanılır. Bir örnekle anlatmak gerekirse menkul kıymet işlemlerinden biri olan hisse senedi alım sürecine göz atılabilir. Bu işlemi tamamlamak için takip edilmesi gereken adımlar şunlardır:

İlgili menüye giriş yaptıktan sonra karşınıza çıkan seçeneklerden dilediğinizi tercih edebilirsiniz. Tercihiniz sırasında hisse senetlerinin kâr ve zarar durumlarını, alabileceğiniz risk oranını, bütçenizi göz önünde bulundurmanızda fayda vardır. Bu işlemi tamamlamak için ödeme adımına geçtiğinizde nakit veya takas alternatiflerinden birini kullanmanız mümkündür.

Kimler Kredili Menkul Kıymet İşlemlerinden Faydalanabilir?

Kredili menkul kıymetler işlemlerinden yalnızca tekil / bireysel hesap sahipleri faydalanabilir. Örneğin işletme hesabı üzerinden bu işlemi gerçekleştirmeniz mümkün değildir. Eğer bu şartı karşılamıyorsanız bankanızda bir vadesiz yatırım hesabı oluşturabilirsiniz. 

Yatırım hesabınızdaki başlangıç öz kaynak oranının SPK’nın Kredili Menkul Kıymet İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi Mevzuatı’nda belirtilen hesaplama yöntemine göre %50 olması da şarttır. Portföydeki hisse senetlerinin veya öz kaynak oranının değişmesi, kredi limitinde farklılık oluşturur. Ancak yatırımcı olmaya devam edebilmeniz için portföyünüzdeki öz kaynak oranının %35’in altına inmemesi gerekir. Bu şartları yerine getiren tüm bireylerin söz konusu işlemden faydalanması mümkündür.

Kredili Menkul Kıymet İşlemlerinde Faiz Oranları Nasıldır?

Kredili hisse senedi alımı faiz oranları, Borsa İstanbul Borçlanma Araçları Piyasası / Repo – Ters Repo Pazarı’nda belirlenir. Bu pazarda oluşan en kısa vadeli repo işlemlerinin ağırlıklandırılmış ortalama faizi işleme sokulur. Bu rakam ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın bir haftalık repo borç verme faiz oranı karşılaştırılır. Bu kıyas sonucu tespit edilen en yüksek faiz oranı, 2.5 ile çarpılır. Bu çarpma işleminin sonucunda elde edilen rakam, kredi faizi olarak belirlenir. 

Kredili Menkul Kıymet İşlemleri Nedir?

‘’Kuponlu ihraçlar nedir?’’ sorusu, finans piyasası katılımcılarının merak ettiği konular arasında yer alır. Kuponlu ihraç, en kısa tanımıyla bir menkul kıymetin dönemsel faiz ödemesini işaret eder. Kupon ödemesi hesaplanırken tahvilin ihraç tarihi ile vade baz alınır. İki dönem arasında verilen yıllık faiz, kupon ödemesinin bedelini ortaya çıkarır. 

Kupon terimi, tahvil sertifikalarına iliştirilmiş belgeyi ifade eder. Kuponlu bono veya hamiline yazılı bonolar, faiz ödemesini tahsil etmek için kullanılır. Faiz ödemesini tahsil etmek isteyen yatırımcının fiziki kuponunu ibraz etmesi zorunlu koşullar arasında yer alır. 

Kuponlu bonolar, değişken ve sabit olmak üzere ikiye ayrılır. Sabit kuponlu bonolarda faiz oranı ilk ihraç anında sabitlenir. Bu da 6 ayda bir %5 kupon ödemesine denk gelir. İhraçtan sonraki dönemde piyasa faizlerinde düşüş yaşansa bile sabit kuponlu bono üzerinden yatırım yapan katılımcı kazanmaya devam eder. Değişken kuponlu bonolarda ise durum tam tersidir. Kupon oranı piyasadaki güncel faiz değerine bağlı olarak belirlenir.

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Kuponlu İhraçlar Kimler için Uygundur?

Hükümetler ve şirketler, finansal operasyonlarını gerçekleştirmek için tahvil çıkarma yöntemini tercih eder. Piyasadan para toplamak için uygulanan bu yöntem, alıcıya faiz ödemesi yapar. Tahvil ihraççıları, belirtilen kupon oranında yatırılan parayı altı aylık veya yıllık periyotlarla geri alır. Bu noktada eurobond terimi devreye girer. Eurobond; şirketlerin veya devletlerin, ülke dışında yabancı para birimleri üzerinden satışa sundukları bir borçlanma aracıdır. Genellikle uzun vadeli borçlanmayı ifade ettiği için uluslararası piyasalarda kaynak sağlamaya ihtiyacı olanların tercihidir. 

Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi, küresel piyasalarda USD ve euro cinsinden ihraç gerçekleştirir. Bu para birimlerinin dışında Japon yeni ve İsviçre frangı gibi döviz cinsleri de ihraç edilmeye uygun görülür. 1 yıl ya da daha uzun vadeli devlet tahvilleri, kupon ödemesiz ya da ödemeli olarak ihraç edilebilir. 

Kuponlu İhraçlarda Anaparanız Korunur mu?

Kuponlu ihraçlarda, tahviller vadesinden önce alınıp satılabilir. Bu durum yatırım araçlarının piyasa değerlerinde dalgalanmaya neden olur. Fakat bu işlemlerde anapara korunur ve cari getiri, çoğunlukla tahvil kuponundan veya nominal getiriden farklıdır.  

Kupon oranı veya nominal getiri hesaplanırken yıllık ödemeler ve tahvilin nominal değeri birbirine bölünerek bulur. Cari getiri ise yıllık ödeme değerinin tahvilin piyasa değerine bölünmesi ile elde edilir. Örnek vermek gerekirse; 1 yıl vadeli, 100.000 TL nominal değerli ve 3 ayda bir %5 kupon faizi ödemeli bir menkul kıymet, yatırımcısına 5.000 TL’lik getiri sağlar. Tüm bu 1 yılın sonunda ise yatırımcının anaparası olan 100.000 TL’nin ödenmesi söz konusu olur. Yatırımcılar ve ihraççıların büyük çoğunluğu anapara takibi için elektronik kayıt tutar. 

Kurumsal yatırımcılar, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından belirlenen kurallara uygun şekilde kurum ya da bireyler adına fon aktarım yetkisi verilmiş tüzel kişilerdir. Buna ek olarak şirket düzeyinde de ortaklık amacıyla, sigorta firmaları, vakıflar ya da sendikalar tarafından fon yönetimi yapılabilir. Bunlar gibi tüm yatırım aşamaları tüzel kişiler tarafından yürütülür. Kurumsal yatırımcı tanımına göre bu kişiler küçük sermayedarların tasarruflarını toplayarak getiri sağlayan ihtisaslaşmış finansal oluşumlardır. Kurumlar ve tüzeller ise farklı şirketlere yatırım yaparak olduğundan farklı bir sektöre yönelmek isteyebilir ya da firmada söz sahibi olmayı amaçlayabilir. 

Kurumsal yatırımcılar kimlerdir sorusunun cevabını daha iyi açıklamak için bir örnek verilebilir. Bu bağlamda; A şirketinin B firmasına ya da tüzel kişisine belirli bir oranda ücret ödemesi ve kâr sağlamak amacıyla veya ortaklık güderek fon aktarması durumu yaşanabilir. Bu olayda A isimli oluşuma kurumsal yatırımcı denir. Ayrıca, bireylerin tasarruflarını toplayarak elde ettikleri fonları daha yüksek verimlilik kazanmak amacıyla yatırıma aktaran finansal kurumlar da mevcuttur. Kurumsal yatırımcılar; menkul kıymet, gayrimenkul ya da risk sermayesi ortakları olabilir. Tüm bunlara ek olarak portföy yönetim şirketleri de kurumsal sermayedarlık yapabilir.

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Kurumsal Yatırımcıların Özellikleri Nelerdir?

Müessese sermayedarlarının genel özellikleri arasında para ve fon birikimi bulunur. Bu aşamada kurumsal yatırımcı nasıl olunur sorusunun yanıtından bahsetmek gerekir. Şirketler ve vakıf gibi oluşumların bankalarda açtığı hesapların havuzda toplanması tüzel kişilere bu niteliği kazandırır. Bahsi geçen oluşumların ortak amacı, kâr etmek ve yüksek verimlilikte fon aktarımı gerçekleştirmektir. Kurumsal yatırım şirketleri ise bireylerin ya da diğer tüzel kişilerin tasarruflarını risk yönetimini ve piyasayı baz alarak fayda sağlayacak alanlara yöneltir. Bu sermayedarlar, hisse senedi ve tahvil gibi piyasalarda likiditenin artırılması için oldukça olumlu etkilere sahiptir.

Kurumsal Yatırımcılar ve Özel Yatırımcılar Arasındaki Farklar Nelerdir?

Bu iki kavramın aralarındaki ayrımlar sermaye yönetim şirketleri gibi oluşumlar açısından önemlidir. Özel ve kurumsal yatırımcılar arasındaki ayırt edici farklılıklardan biri, müessese sermayedarlarının hem kendi varlıklarını hem de dış fonları yönetmesidir. Kurumsal yatırımcılar özele kıyasla çok daha fazla miktarlarda yatırım yapar. Bunun amacı ise kişisel kazanç değil, kuruluşların ve müşterilerin ekonomik kazanımlarıdır. 

Özel yatırımcılar işlemleri kendisi için gerçekleştirirken, kurumsal yapılar Sermaye Piyasası Kurulu’nun öngördüğü kurallara uygun olarak kâr artırımı sağlamak durumundadır. Bireysel sermayedarlar için risk yönetimi çok daha fazla önem taşır. Bunun nedeni kurumsal yatırımcıların olanaklarının ve piyasa alanlarının çok daha fazla olmasıdır.

Kurumsal Yatırımcıların Avantajları ve Dezavantajları Nelerdir?

Kurumsal yatırımcıların avantajlarından biri geniş alanlara yönelebilmeleridir. Böylelikle birbiriyle ilişkili olmayan piyasalara fon aktarımı sağlanabilir ve pek çok farklı fırsattan yararlanılabilir. Sermayedarlar belirli piyasa bilgisine ve kapsamlı borsa deneyimine sahiptir. Böylece finansal sağlayıcılar özel yatırımcılara çok daha detaylı tavsiyelerde bulunabilir. Kurumsal sermayedarların dezavantajlarından biri ise piyasalardaki düşüş trendini artırabilir veya azaltabilir olmalarıdır. Bu durum nedeniyle özel yatırımcılara kıyasla hareket alanları daha kısıtlıdır.

Kaydi takas, menkul kıymet piyasasındaki üyelerin borç ve alacaklarının hesaben ödenmesidir. Bu ödeme yöntemi aracılığıyla borsada işlem yapan yatırımcıların yükümlülük ve risklerinde azalma meydana gelir. 

Kaydi takas nedir sorusunu verilecek cevabı detaylandırmak gerekirse söz konusu sistem, menkul kıymetlerin alım ve satımında fiziki yöntemler yerine virman yoluyla aktarım yapılması sürecidir. Bu süreçte herhangi bir fiziki para akışı söz konusu olmaz. Üyelerin sahip olduğu saklama hesaplarından borçları ve alacakları ödenir.

Kaydi takas işlemini gerçekleştirmekle yükümlü aracı kurumlar bulunur. İlgili kurumlar tarafından verilen virman emri sonucunda söz konusu hesaplara para aktarımı gerçekleştirilir. Üyelerin fiziki belgelerle uğraşmaması ve sahte evrak gibi problemlerin önlenmesi kurumlar tarafından gözetilir. Ayrıca işlemlerin gecikmesi sonucunda oluşması muhtemel mağduriyetler de kaydi takas yöntemini yürüten yetkili mercilerce önlenir.

external link icon
ucuzkalanlar (1) (1) (1) (1)

Güçlü Sektörlerin Rasyolarına Göre Cazip Hisseleri

Kaydi Takasın Özellikleri Nelerdir?

Kaydi takas sistemi nedir sorusuyla birlikte sistemin özellikleri de merak konusu olur. Menkul kıymetler piyasasında gerçekleştirilen işlemler sırasında borç ve alacakların tasfiye edilmesi bu işlemin temelini oluşturur. Borsa işlemlerini hızlandırma amacı taşıyan bu uygulama, alıcı ve satıcı arasındaki faaliyeti güvenilir bir hâle getirir. İşlem için öngörülen sürenin dışına çıkılmasını önleyerek her iki tarafa da güvence sağlar. Ayrıca belgelerin kaybolması ve geciktirilmesi gibi problemlerin yaşanmasını da önleyerek menkul kıymetler piyasasında işlem yapmayı cazip hâle getirir.

Kaydi takasın özellikleri arasında kıymet borçlarının ve alacaklarının saklama havuzlarında tutulması yer alır. Kaydi sistemin getirmiş olduğu hız ve pratiklik sayesinde borç ödeme ve alacak tahsili kolayca yapılır. Takas konu olan kıymet borçlar ve alacaklar, virman talimatı verildiğinde işleme alınır. İlgili havuzda bulunan meblağ üzerinden ödeme işlemi gerçekleştirilir. Sistem bilgisayar üzerinden ilerlediği için herhangi bir hesap hatası ve mağduriyet meydana gelmez.

Kaydi takas nedir sorusuyla birlikte bu işlemi yapmaya yetkili olan kuruluş da merak edilir.  Sermaye Piyasası Kurulu’na bağlı olarak çalışan Takasbank ve MKK (Merkezi Saklama Kuruluşu), Türkiye’de kaydi takas sistemini yürütmekle görevli olan mercilerdir. Sermaye piyasası araçlarını korumakla görevli merkezî kuruluşların yetkileri, kanun ve mevzuatlarla belirlenir. Saklama ve takas işlemini üyeler adına yürüten ilgili kurum, borç ve alacakların kaydını sistemleri aracılığıyla yapar. Dolayısıyla son derece güvenli ve şeffaf bir kaydi takas süreci yürütülür. 

Kaydi Takasın Kullanımı Kimler için Uygundur?

Kaydi takas, menkul kıymetler piyasasında hızlı işlem yapmak isteyenlere hitap eder. Bahsi geçen yöntem, takasa konu olan alacaklarını ve borçlarını gelişmiş sistemler üzerinden yönlendirmek isteyenleri memnun eder. MKK tarafından belgelerin sistemde kayıt altında tutulması da söz konusu yöntemi tercih sebebi yapar. Ayrıca gerekli olan belgeler ilgili kuruluş tarafından fiziki olarak da kayıt altına alınır. Bu sayede kayıpların oluşması önlenmiş olur. Bahsi geçen yöntemi tercih ederek menkul kıymetler piyasasında gerçekleştirmek istediğiniz işlemleri pratik ve güvenilir hâle getirebilirsiniz.

Açık piyasa işlemleri kapsamında Merkez Bankası’nın kalıcı olarak piyasaya menkul değerler satmasına kesin satış denir. Finansla ilgilenenler tarafından sıklıkla sorulan “Kesin satış nedir?” sorusuna, para politikalarına yönelik olarak Merkez Bankası’nın gerçekleştirdiği satış türü şeklinde yanıt verilebilir. 

Piyasada likidite fazlası olduğunda Merkez Bankası portföyünde bulunan menkul kıymeti satıp geri verilmemek üzere parayı keser. Böylece piyasadaki likidite dengesi korunur. Her ekonominin finansal yapısına uygun şekilde likidite oranının maksimum seviyede olması istenir. Ancak likidite fazlalığı belirlenen sınırı aştığında ekonomik denge etkilenir. Merkez Bankası tarafından yapılan satış işlemleri de bu dengeyi korumaya yöneliktir.

Kesin Satışın Özellikleri Nelerdir?

Bu terimin iktisattaki diğer tanımı taşınır bir değerin doğrudan satışıdır. Kesin satışın özelliklerinin başında, nakit işleminin fazla olduğu bir ekonomide gerçekleşmesi gelir. Merkez Bankası bu açık piyasa uygulamalarını bono gibi menkul kıymetlerle gerçekleştirir. Örneğin Merkez Bankası piyasadan yüklü bir miktarda bono satın alırsa para hacmi artar. Bununla birlikte bono fiyatları artarken faiz oranları düşer. Satılan menkul kıymetler Merkez Bankası İstanbul Şubesi’ndeki serbest depolara veya EMKT (Elektronik Menkul Kıymet Transferi) sistemine aktarılır. 

Merkez Bankası’nın para tabanını artırmaya yönelik yaptığı menkul değer satışları, piyasadaki likidite fazlası sorununu çözer. Para tabanında bazı faktörlerin etkisi görülerek yapılan değişiklikler defansif açık piyasa işlemi olarak geçer. Bir tehdit olmadan Merkez Bankası para tabanında değişikliğe giderse buna ofansif açık piyasa işlemi denir. Kesin satış her iki durumda uygulanan açık piyasa işlemlerindendir. 

external link icon
ucuzkalanlar (1) (1) (1) (1)

Güçlü Sektörlerin Rasyolarına Göre Cazip Hisseleri

Kesin Satışın Sağladığı Avantajlar Nelerdir?

Kesin satış, ekonomideki finansal istikrarı sağlamak açısından önemli bir açık piyasa işlemlerinden biridir. Ekonominin dengede olması için piyasadaki nakit miktarının istenilenin altında ve üstünde olmaması gerekir. Merkez Bankası’nın piyasadaki likidite fazlalığını önlemek adına yaptığı kesin satışın avantajları vardır. 

Öncelikle bu yöntem, piyasadaki dengenin korunması açısından etkili ve hızlı bir yöntemdir. Bununla birlikte kesin satışın etkileri ölçülebilir ve kontrol edilebilir niteliktedir. Ayrıca ufak alım satımlarla gerçekleştirilebilen bu açık piyasa işlemi, para tabanında küçük oynamalara izin verir. Gerekli görüldüğü durumlarda ise tersine çevrilebilir. 

Kredi arzı daralması ekonomide likiditenin azaldığını gösterir. Daralma durumunda yatırım sermayesi elde etmek zorlaşır. Bu da ekonomik parametrelerin durgunlaşmasına neden olur. Kredi arzı temel anlamda bankaların ve yatırımcılara kaynak sağlayan kuruluşların, kredi verme kapasitelerinin azalmasıdır. 

Arz daralması durumunda kişiler kredi almakta ve yeni yatırımlar yapmakta zorlanır. Bu durumda bazı sektörlerde iflaslar da söz konusu olabilir. Çünkü reel piyasalarda kredi kullanımı yalnızca yatırım yapmak için değil, mevcut borçları ödemek adına da tercih edilen bir yöntemdir. Arz daralması durumunda ekonominin değişik göstergelerinde olumsuz etkilerin olabileceğini belirtmek gerekir. Kredi arzı nedir sorusuna cevap verdikten sonra şimdi de daralmaya neden olan faktörlere geçelim.

Kredi Arzı Daralması Neden Olmaktadır?

Kredi arzını etkileyen faktörleri sayarken öncelikle para politikasını yöneten çevrelerin etkilerine değinilmelidir. Para otoritelerinin uyguladığı bazı politikalar kredi arzını etkileyebilir. Para otoriteleri, sıkı politikalar uyguladığı zaman bu daralmanın görülebileceğini belirtmek gerekir. Öte yandan firmalar ve tüketiciler de kredi arzını etkileyen faktörlerin arasında yer alır. Fakat temelde kredi arzındaki daralma para politikaları ve yüksek faiz oranları ile alakalıdır. 

external link icon
ucuzkalanlar (1) (1) (1) (1)

Güçlü Sektörlerin Rasyolarına Göre Cazip Hisseleri

Kredi Arzı Daralması Nasıl Takip Edilmelidir?

Kredi arzı, para politikasını yönetenlerin istikrarlı bir ekonomi oluşturmaları ile son bulur. Bu anlamda ideal faiz oranları ve yatırımcıların kendilerini güvende hissedebileceği bir piyasa, daralmanın önüne geçebilir. Özellikle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın para arzı politikaları bu durumun temel belirleyicisidir. 

Bilindiği gibi borçlu alacaklı ilişkisinde her zaman risk alan taraf alacaklıdır. Bankalarda belirli sebeplerden dolayı arz daralması yaşanabilir. Kredi azalması kredi talep iştahını da kesintiye uğratır. Ekonomi otoriteleri parasal aktarım mekanizmalarını doğru yönettiklerinde kredi arzı daralmasının da önüne geçilmiş olur. 

Kredi Arzı Daralmasının Sonuçları Nelerdir?

Arz daralması nedir sorusunun cevabı, birtakım sonuçların da belirginleşmesini sağlar. Bunlardan ilki, piyasalarda nakit ihtiyacının artmasıdır. Tüm sektörlerde yatırım işlemleri likidite ile gerçekleştirilir. Bu nedenle yeni adımlar atmak, borç ödemek ve yatırım faaliyetlerinde bulunmak için kredi arzının fazla olması gerekir. Nakit beklentisinin kısıtlı olması ve kredi alamamak, yatırımcının önünü görememesine sebep olduğundan ekonomik büyümeyi de duraklatır. 

Daralma; yatırım alanlarının azalmasına neden olur. Bankaların kredi verebilme kabiliyetleri ve faiz oranları, yatırımcıların ülke ekonomisine karşı duydukları güveni artırır. Kredi arzı daralması nedir ve sonuçları nelerdir sorusunun cevabı, dengeli bir ekonominin yatırımcı açısından ne kadar önemli olduğunu vurgular.