A
Analitik Bilanço

İşletmelerin ilgili gider ve gelir kalemlerinin toplandığı finansal tablo olan bilanço, aktif ve pasif olmak üzere iki farklı taraftan oluşmaktadır. Aktif kalemleri kendi içerisinde dönen varlıklar ve duran varlıklar olarak ayrılmaktadır. İşletmenin ilgili faaliyet döneminde var olan ve ilgili dönemde fayda sağlayan varlıkları, dönen varlık olarak isimlendirilmektedir. Dönen varlıklar denildiğinde, işletmenin maksimum 1 yıl içerisinde paraya çevirebileceği varlıkları kastedilmektedir. 

Dönen varlıklar içerisinde işletmenin sahip olduğu nakit ve nakit benzerleri, stokları ve ticari alacakları yer almaktadır. İşletmenin ilgili faaliyet döneminden daha uzun süre tüketebildiği veya kullanabildiği varlıkları ise duran varlıklar olarak adlandırılmaktadır. İşletmenin sahip olduğu makine, teçhizat, bina, arsa ve arazi, haklar ve şerefiye gibi kalemleri duran varlıklar içerisinde bulunur. 

Pasif taraf içerisinde ise; kısa vadeli yabancı kaynaklar, uzun vadeli yabancı kaynaklar ve özkaynaklar bulunmaktadır. Kısa vadeli yabancı kaynaklar, işletmenin ilgili bilanço tarihi itibariyle 1 yıldan daha kısa sürede ödemek zorunda olduğu ve/veya ödemesi öngörülen borçlarını göstermektedir. Kredi kurumları başta olmak üzere; işletmenin ilişki içerisinde olduğu üçüncü kişilere ve sermaye piyasasından olan borçları ise uzun vadeli yabancı kaynaklar içerisinde yerini almaktadır. Uzun vadeli yabancı kaynaklarda vade, 1 yıldan uzundur. Bir diğer ifade ile işletme, uzun vadeli yabancı kaynaklar içerisinde yer alan borçlarını ilgili bilanço tarihi itibariyle 1 yıldan daha uzun sürede ödemesi gerekmektedir. Pasif taraf içerisinde yer alan özkaynaklar ise, işletme sahip veya sahiplerinin koymuş oldukları sermayeleri bir diğer ifade ile işletme sahiplerinin paylarını içermektedir. 

Analitik bilanço ise tanım itibariyle, bilanço içerisinde bulunan aktif ve pasif taraftaki hesapların önce karşılıklı birbiriyle netleştirildiği ardından da gruplandırılarak toplu hale getirildiği bilanço olarak ifade edilmektedir. TCMB tarafından düzenlenen ilgili bilanço, ayrıntıları içermeyen yapısına ek olarak; para politikasının etkin bir şekilde işlemesinde geçerli olan kalemleri dikkate almaktadır. Ülkemizin para otoritesi olan TCMB bilançosu toplam itibariyle düzenlenirken para politikası işleyişini etkin hale getiren kalemleri dikkate almasından dolayı ayrıntıları da içermemektedir. 

Merkez Bankası analitik bilançosu da aynı şekilde kendi içerisinde aktif kalemler ve pasif kalemler olarak ikiye ayrılmaktadır. İlgili kalemlere yakından bakıldığında aktif kalemler de kendi içerisinde iç ve dış varlıklar olarak iki farklı gruba ayrışmaktadır. Aktif ve pasif taraf Merkez Bankası analitik bilançosunda da söz konusudur. İç varlıklar ve dış varlıklar olmak üzere ikiye ayrılan aktif taraf; Merkez Bankası parası ve toplam döviz yükümlülüklerinden oluşan pasif taraf bulunmaktadır. İşletmelerin analitik bilançosu ve Merkez Bankası analitik bilançosu arasında fark vardır. İlgili fark, işletmelerin kâr amacı gütmesi; Merkez Bankasının ise kâr amacı gütmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden de, her iki analitik bilanço aynı şekilde yorumlanmamaktadır. 

external link icon
betacontent (1)

Borsada Hisse Seçme Rehberi: Beta Katsayısı Mucizesi

TCMB Analitik Bilançosu Hangi Kalemlerden Oluşmaktadır?

Merkez Bankası bilançosu içerisinde yukarıda bahsedildiği üzere iki farklı taraf bulunmaktadır. Analitik bilanço içerisindeki hesaplar ise, para politikasının etkin bir şekilde işlemesini sağlayan hesaplardır. Aktif ve pasif olarak adlandırılan ilgili taraflar kendi içerisinde ayrılmaktadır. İç varlıklar, dış varlıklar ve değerleme hesabı olarak üç tane ana kalem aktif tarafı oluşturmaktadır. 

Dış varlıklar, para otoritesinin ilgili kaynakları ile satın almış olduğu ve elinde bulundurduğu yabancı paraları ve altınlardır. Dış varlıklar içerisinde bulunan yabancı paralar ise, banknot olabileceği gibi; yabancı para menkul kıymetler de olabilmektedir. TCMB analitik bilançosundaki dış varlıkların büyük bir kısmını brüt döviz rezervleri oluşturmaktadır. Merkez Bankası alacaklarını gösteren aktif tarafın ikinci ana kalem ise iç varlıklardır. 

İç varlıkların artışı ile, Türk Lirası miktarı artışı kastedilmektedir. İç varlıkların Türk Lirası unsurları içermesinden kaynaklı olarak iç varlıkların artışı TL miktarı artışı ile ilişkilidir. Aktif tarafın son ana kalemi olan değerleme hesabı, Merkez Bankası tarafından üstlenilen kur riski sebebiyle para otoritesinin uğramış olduğu zararların toplamıdır. Tam tersi düşünüldüğünde ise, kur riski sebebiyle Merkez Bankasının gelir elde etmesi halinde ilgili analitik bilançonun pasif tarafına yazılmaktadır. TCMB analitik bilançosunun pasif tarafının ana kalemleri ise şöyledir:

Pasif tarafın ilk ana kalemi olan toplam döviz yükümlülükleri, bankanın döviz cinsinden borçlarıdır. Ayrıca toplam döviz yükümlülükleri ana kalemi dış yükümlülükler ve iç yükümlülükler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Merkez Bankasının ilgili borcu dışarıdan alması halinde borç toplamı dış yükümlülükler hesabına yazılmaktadır. İç yükümlülükler hesabı ülke içerisinde bulunan döviz miktarını göstermektedir. 

Pasif tarafın ikinci ana kalemi olan Merkez Bankası Parası ise, Merkez Bankasının TL cinsinden borçlarını içermektedir. TL cinsinden borç ile anlatılmak istenen, açık piyasa işlemlerinden kaynaklanan borçlarıdır. Merkez Bankası Parası formülüne yakından bakıldığında; açık piyasa işlemleri, kamu mevduatı ve rezerv para toplamı olduğu görülmektedir. İlgili formül içerisinde yer alan rezerv para, Merkez Bankasının piyasadan aldığı borç toplamıdır. Toplam içerisine yakından bakıldığında; nakit tutarlar ve bankalar bünyesindeki mevduat hesapları bulunmaktadır. 

Aracılık

Aracılık, iki taraf arasında uzlaşma sağlamak için yapılan faaliyettir. Bu eylem, borsa alanında yatırımcı ve karşı taraf arasında arabuluculuk işlemlerini yerine getirmek için gerçekleştirilir. Ayrıca bu uzlaşma faaliyeti yatırımcıyı bilgilendirmeyi de kapsar.

Aracılığın Özellikleri Nelerdir?

Aracılık, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından aracı kurumlara verilen yetkidir. Aracı kurumlar, sermaye piyasası faaliyetlerinde yer almak için kurulur. Bu kurumlar yatırımcılar adına hizmet veren anonim şirketlerdir. Anonim kurumların yanı sıra bankalar da bu görevi üstlenir. Bu tür yapılar ve bankalar arasında söz konusu görev farklılık gösterebilir. Her iki kurum da aracılık analizi sayesinde yatırımcıların sermayesini doğru bir şekilde değerlendirmesini mümkün kılar.

Anonim şirketler Kurul’dan yetki belgesi almak zorundadır. Her yapılan arabuluculuk işleminde kurumlar izin almalıdır. Sunulan finansal hizmete ya da ürüne dair aracı kurumlar tarafından gerekli izinlerin alınmış olması gerekir. Aksi takdirde işlemler geçici ya da sürekli olarak durdurulur. 

Aracı kurumlar, alım satım doğrultusunda sözleşmeler hazırlar. Bu sözleşmelerde tarafları tanıtıcı bilgiler yer alır. Ancak aracı kuruluşlar müşterinin kimliğini tespit etme sorumluluğuna sahip değildir. 

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Aracılık Faaliyetleri Nelerdir?

Aracılık hizmetleri veren kurumlar, hisse senedi ticaretinde yatırımcı ile piyasa arasında köprü görevi görür. Buna ek olarak anonim kurumlar yatırımcıyı bilgilendirir. Yapılan her arabuluculuk için kuruluş işlem başına komisyon alır. Aracılık yapan kurumlar aynı zamanda halka arz konsorsiyumlarında yer alır. Burada yer alan anonim kurumlar yeni hisse senetlerinin ihraçlarında görev üstlenir. Bunların yanı sıra aracı kurumlar, ekonomik ve finansal göstergelerin alım satımında da yer alabilir. 

Mal, kıymetli madenler, dövize dayalı işlemlerde alım satım yapılırken aracı kurumlar devreye girer. Bu kurumlar yatırım danışmanlığı ve portföy yöneticiliği hizmetleri sunar. Ayrıca bu kurumlar sermaye piyasası araçlarının ihracında da aracı olabilir. Hatta bu malların halka arz yoluyla satışına aracılık edebilirler. Sermaye piyasası araçlarının geri alımı ya da satımı faaliyetlerini de gerçekleştirirler.

Anonim aracılık şirketlerinin yanı sıra bankalar da bu eylemi gerçekleştirebilir. Bankalar önceden ihraç edilen sermaye piyasası araçlarının borsa dışında alım satımında aracı rolünü üstlenir. Buna ek olarak borsada hisse senedi işlemleri haricindeki faaliyetler için de bu eylemi gerçekleştirebilirler. Bankalar aynı zamanda ekonomik ve finansal göstergelerin alım satımında aracı rolü üstlenebilir. Ek olarak değerli mal ve madenlerin alım satımında aracılık faaliyetlerini yapabilirler.

Mevduat kabul etmeyen bankalar, sermaye piyasası araçlarının ihracında ya da halka arzında aracı rolü üstlenebilir. Aynı zamanda bu bankalar portföy yöneticiliği ve yatırım danışmanlığı faaliyetlerinde de aracı olur. Aracı kurumlar; bunların yanı sıra açığa satış, menkul kıymetleri ödünç alma ve verme gibi işlemlerde de yer alabilir. Ayrıca anonim kurumlar kredili menkul kıymet işlemlerinde de aracılık görevini üstlenebilir.

Akreditif

Akreditif nedir sorusu, kısaca bir ödeme yöntemi şeklinde cevaplanabilir. Tarafların ilk defa ticaret yaptığı durumlarda alıcı ve satıcı birbirini tanımaz. Bu yüzden kişiler, birbirine karşı olan sorumluluğu bankalar aracılığıyla resmîleştirir. Lehtar sıfatıyla hareket eden bankanın düzenlemiş olduğu belge, akreditif olarak kabul edilir. 

Akreditif Özellikleri Nelerdir?

Akreditif özelliklerinin başında kredi limiti gelir. Taraflar, birbirlerine karşı sorumluluklarını resmîleştirmek için bir kredi belgesi kullanılır. Bu şekilde büyük miktarların ödemesi gerçekleştirilebilir. Ek olarak bu yöntem, uzun vadeli işlemler için de tercih edilebilir. 

Dış ticaret işlemleri bazı riskler taşıyabilir. İthalatçı ve ihracatçı riskleri en aza indirmek için bu yöntemi tercih eder. Akreditif, ihracat esnasında bankalar tarafından düzenlenir. Anlaşma sağlandığında işlem için bir metin hazırlanır. Bu yazıda, ithalatçının ihracatçıya vermesi gereken belgelerin zamanı ve karşılığında ödenecek tutar yer alır. Belgeye göre ihracatçı, yüklemeyi yaptıktan sonra ödemeyi alacağını bilir. İthalatçı da istediği zaman diliminde malları teslim alacağına emin olur. 

Bu işlem sırasında, ihracatçı ya da nakliyeci gerekli belgeleri ibraz etmek zorundadır. Bu belgeler, finansal özellik taşıyabilir veya kambiyo senedi vasfında olabilir. Ek olarak ticari belgeler için çek listesi gereklidir. Nakliye belgeleri, işlemin gerçekleşmesinde önemli rol oynar. Taşıma belgeleri olarak bilinen konşimentonun da ibraz edilmesi gerekir. 

Akreditif İşlemlerinde Tarafları Kimlerdir?

Akreditif taraflarından bir tanesi lehtar yani ihracatçı olur. Bir diğer taraf ise amir, yani ithalatçıdır. Bunların yanı sıra tarafların bankaları da vardır. Amir banka, ithalatçının işlemi açtığı kurumu ifade eder. İhbar bankası ise ihracatçının ülkesinde yer alır ve aynı sıfatla iş görür. Bankalar, açılan işlemi tacire bildirir. Bu kurumlar dışında teyit bankası da vardır. Bu şirket, işlem teyitli açıldıysa devreye girer. İhracatçının ülkesindeki işlemi gerçekleştiren şirket, ihbar kurumu ile aynı olabilir. Bankalarda kredi limiti varsa ihbar ve teyit kurumları farklı seçilebilir. 

external link icon
ekonomi-ve-para

Net Nakit Pozisyonu En Güçlü 10 Şirket

Akreditif Türleri Nelerdir?

Akreditif işlemi, farklı çeşitlere sahiptir. Akreditif türleri; ödeme koşulları, şekil şartları ve verdikleri güvenceler doğrultusunda üçe ayrılır. 

Ödeme Yöntemleri

Akreditif sürecinde üç farklı ödeme yöntemi bulunur. Bunlar; peşin, vadeli, kabul kredili ödeme biçimleridir. Peşin ödemede ithalatçı parayı verir ve ihracatçının malları göndermesini bekler. Bu yöntem, ihracatçı için en güvenli seçenektir. 

Vadeli akreditif ödeme şeklinde ise ihracatçı sattığı mala dair ithalatçıya belli bir süre içinde ödeme yapar. Bir malın alım satımında anlaşmaya varıldıktan sonra karşı tarafa ilgili detaylar doğrultusunda fatura gönderilir. 

Akreditifli ödemede kabul kredili yöntem de tercih edilir. Bu yöntem, açılan vadeli akredifteki parayı zamanı gelmeden kullanma hakkı verir. Kabullu kredide poliçe düzenlendiği için bu işlem vadeli yöntemden farklıdır.   

Şekil Şartları 

Şekil şartları açısından bu işlem, dönülemez ve dönülebilir olmak üzere ikiye ayrılır. Dönülebilir şekil şartında uyarı olmadan amir istediği zaman işlemi iptal edebilir. Bu şekilde açılan işlemlerde alıcı zararlı çıkabilir. Satıcıyı mal bedelini tahsil etmek zorunda bırakabilir. 

Dönülemez teyitsiz akreditif maddeleri arasında, “Lehtarın rızası olmadan işlem iptal edilemez.” ibaresi yer alır. Bu madde, ödemeyi güvenceye alır ve ihbar bankasının ödeme sorumluluğunu kısıtlar. Dönülemez teyitli işlemde satıcının ülkesindeki teyit bankası, kendi taahhüdünü işleme ekler. Bu sayede akreditif işlemi sıkıntısız bir şekilde gerçekleşebilir.

Verdikleri Güvenceler

Akreditif, verilen güvenceler doğrultusunda teyitli ve teyitsiz olmak üzere ikiye ayrılır. Teyitli işlem, ihracatçı açısından en güvenilir ödeme yöntemi kabul edilir. Belgeleri eksiksiz teslim ettiği zaman teyit bankası, amir kurumun onayını beklemeksizin ihracatçıya ödeme yapar. Bu sayede akreditif masrafları aksamadan alınır. Teyitsiz işlemlerde ise belgeler, amir bankaya gönderilir ve kurumun ödeme yapması beklenir.

Ayı Piyasası

Ayı piyasası, ekonomik süreçlerde sık kullanılan bir kavramdır. Diğer adı bear markets olan terim, fiyatların sürekli olarak düşme eğiliminde olmasını ifade eder. Özellikle kripto para dünyasında sıklıkla duyduğumuz bu kavram, ayıların doğal davranışlarından esinlenilerek türetilmiştir. Ayı etkisinin varlığından söz etmek için fiyatların, uzun bir süre aşağı yönlü hareket ettiğini görmek gerekir. Örneğin; son tepe noktasından %20 aşağıda olan ve düşmeye de devam eden bir kripto para için, ayı piyasasının oluştuğu söylenebilir.  

Özetle “Ayı piyasası nedir?” sorusuna “Piyasanın herhangi bir ürün ile ilgili karamsar bir tablo çizdiği ve fiyatların buna bağlı olarak düşüş eğiliminde olduğu süreç.’’ şeklinde cevap verilebilir. Bu piyasa eğilimi, genellikle ülkelerin ekonomik durumu ile bağlantılıdır. Yani savaş, salgın, doğal afet, ekonomik kriz, yüksek enflasyon gibi faktörler, ayı piyasası şartlarının oluşmasında bir etkendir.

Ayı Piyasası Özellikleri Nelerdir?

Ayı piyasası özellikleri incelendiğinde temel niteliğin düşüş eğilimi olduğu görülür. Böyle bir ortamda yatırımcılar, alım satış işlemlerini gerçekleştirmeye çekinirler. Belirsizliğin söz konusu olduğu şartlar altında yatırımcı, kâr veya zarar ihtimalini kestiremez. Düşüş trendli piyasa işlemlerinin devam ettiği süreçte ekonomi de enerjisini kaybeder. Alım satım işlemleri, durma noktasına gelir. Süreçte birçok firma, işçi çıkarmaya başlar ve işsizlik artar.

Boğa piyasasının tam tersi şekilde ifade edilen bu piyasada, hisse satışı daha yüksektir. Özellikle açığa satış bu panik atmosferinde en sık başvurulan çıkış yöntemidir. Ayrıca belirtmek gerekir ki fiyatların düşüş eğiliminde olduğu bu şartlarda, çıkışlara da rastlamak mümkündür. Yani bu piyasada, kâr etme ihtimalinin olmadığı söylemez. Bu iniş çıkışlar, fırsata çevrilirse düşüş eğilimi yatırımcıların lehine sonuçlanabilir. Bireyler kâr etmek için piyasayı iyi gözlemlemeli, doğru zamanda doğru noktada harekete geçebilmelidir. 

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Ayı Piyasası Ne Kadar Sürer?

Ayı piyasasında düşüş eğiliminin ne kadar süreceğini söylemek zordur. Şartlar; ekonomik büyüme, yatırımcıların his ve yönelimleri gibi faktörlere bağlı olarak şekil alır. Örneğin ekonomik büyüme tablosunun yansıttığı iyimserlik boğa piyasasını, yüksek enflasyon ve durgunluk ise ayı piyasasını doğurur. Yatırımcılar, bu durumun en az 6 ay süreceğini göze alır. Savaş ve salgın gibi sebeplerle bu sezon doğmuş ise bu süreç, daha da devam edebilir. 

Fakat ekonomik büyüme ve istikrarlı piyasa koşulları, yatırımcıların önlerini görebilmelerini sağlar ve dolaylı olarak ayı sezonunun bitmesini kolaylaştırır. Bu şartlar altında sık karşılaşılan, ayı tuzağı kavramına değinmek gerekir. Ayı tuzağı, genel anlamda yükseliş trendi görülen piyasada kısa süreli düşüş yaşanması, bu durumun ise yatırımcı tarafından uzun vadeli algılanmasını ifade eder. 

Arbitraj

Arbitraj, piyasalar arasındaki fiyat farklılıklarından yararlanarak döviz, hisse senedi ya da kıymetli madenleri alıp satmak suretiyle kâr etme mantığına dayanan bir finansal işlemdir. Bu tür işlemlerin en büyük avantajı, çok küçük risklerle ya da tamamen risksiz şekilde kazanç sağlamayı mümkün kılmasıdır.

Dövizlerin ya da birden fazla piyasalarda işlem gören değerli maden ve menkul kıymetlerin değerlerleri, piyasadan piyasa farklılık gösterebilir. Bu bilgi üzerinden “Arbitraj nedir?” sorusu gündeme gelir. Bu işlem dövizlerin, hisse senetlerinin ya da altın gibi madenlerin düşük fiyatla işlem gördüğü piyasalardan alınarak diğer piyasalarda daha yüksek fiyattan satılmasıyla kâr edilmesidir.

Arbitraj yapmak, teorikte risksiz bir işlem olmasa da pratiğe dökülmesi göründüğü kadar kolay değildir. Zira bilgi akışının yoğun bir hıza eriştiği günümüzde fiyat farklılıklarını tespit etmek ve bunları değerlendirmek son derece güçleşmiştir. Dolayısıyla arbitraj uygulaması, artık daha çok bu işlemler için özel olarak geliştirilmiş yazılım ve algoritmalar yardımıyla yapılır hâle gelmiştir.

external link icon
growth (1)

En Yüksek Yıllık Kâr Büyümesi Açıklaması Beklenen Şirketler

Arbitraj Nasıl Yapılır?

Arbitraj işlemlerinde alım ve satım işlemleri eş zamanlı olarak yapılır. Bu sayede iki fiyat arasındaki farkın değişmemesi sağlanır. Bu tür işlemler için spot fiyat ve vadeli fiyat arasında bir farklılık oluşması gerekir. Bu fiyatlar arasındaki farklılık bir oran üzerinden ele alınır. Arbitraj oranı olarak da bilinen bu rakam aşağıdaki formülle hesaplanır.

[Spot Fiyat – Vadeli Fiyat] / Vadeli Fiyat = Dolaylı Kotasyon Para Birimi Faizi – Dolaysız Kotasyon Faizi

Arbitraj hesaplama olarak da isimlendirilebilecek bu yöntem, işlemi yapan kişi ya da kurumun elde edeceği kârın öngörülmesi açısından son derece kullanışlıdır. Arbitraj örnekleri, bu tür işlemlerin daha kolay anlaşılmasına yardımcı olur. Döviz kurları üzerinden bir örnek verelim:

1 doların Türkiye’de 10,60 TL’ye, ABD piyasasında ise 10,75 TL’ye satıldığını varsayalım. Bakıldığı zaman doların Türkiye piyasasında daha ucuz olduğu rahatlıkla görülebilir. O hâlde Türkiye’den dolar alıp, aldığımız bu dolarları ABD piyasasında yeniden Türk lirasına çevirelim. Bu işlem sayesinde her 1 dolardan 0,15 TL kâr edilir.

Arbitraj Türleri Nelerdir?

Bu tür işlemler kendi içlerinde üç farklı gruba ayrılır. Arbitraj çeşitleri şunlardır:

Döviz Arbitrajı

İki ayrı piyasalardaki kur farklılıklardan yararlanılarak yapılır. Özellikle volatilitenin arttığı dönemler, bu tür işlemler için idealdir. Yukarıda bahsettiğimiz örnek, bu gruba dâhil edilebilecek işlemlerin tipik bir uygulamasıdır. 

Çapraz Kur Farklılıklarına Bağlı Arbitraj

Bu tür işlemlerde üç farklı para birimi sürece dâhil olur. Para birimleri arasındaki çapraz kur farklılıkları, kârlı bir işlem için uygun şartları oluşturur. Yani burada değerlendirilen, farklı  piyasalarda arasındaki fiyatların arasında makasın açılması değil, çapraz kur farklılıklarıdır. Dolayısıyla böyle uygulamalarda iki yerine üç farklı işlem yapılır. 

Üç Uçlu Arbitraj

Bu işlemlerde de üç para birimi ele alınır. İkisi arasında, üçüncü birime göre bir denge olması gerekir. Söz konusu dengenin oluşmaması kâr fırsatı doğurur.

Apel

Apel kavramı hem borsa ile hem de genel anlamda ticaretle ilgilenenlerin aşina olduğu kavramlardandır. Apel, ödeme çağrısı anlamına gelir. Özellikle anonim ortaklık süreçlerinde kullanılır. Bilindiği gibi anonim ortaklıklar tek borç ortaklığı şeklinde kurulur. Yani pay sahiplerinin tek bir borcu olur. Her bir pay sahibi, taahhüt edilen borcun kendisine düşen kısmını ödemelidir. 

Ortaklıkların kurulması aşamasında ya da sermaye artırımı sürecinde nakdi sermaye taahhüt edilmişse pay bedelinin dörtte biri ortaklar tarafından ödenmelidir. Bu model genel kurul ya da sözleşmeler yoluyla daha yüksek bir oranda da saptanabilir. İşte apel çağrısı burada devreye girer. Bu çağrı ile ortaklıktaki pay sahiplerinin borçlarını ödemeleri hedeflenir. Türk Ticaret Kanunu’nda herhangi bir ortaklık neticesinde ortaya çıkacak hak ve yükümlülükler ayrıntılı bir şekilde tanzim edilmiştir. Bu çağrıda kanun koyucu tarafından ortaklık işlemlerinin sürekli ve kesintisiz devam etmesini sağlamak amacıyla geliştirilen bir ödeme yöntemidir. “Apel nedir?” sorusunu yanıtladıktan sonra ayrıntılara ve örneklere geçelim.

Apel,Türk Ticaret Kanunu’nun 406. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre ortaklık sözleşmesinde başka bir hüküm bulunmadığı takdirde ortaklar pay bedellerini ödemek durumundadır. Bu payların bedeli de ilan yoluyla istenir. Özellikle pay bedellerinin taksitle ödenmesi söz konusu olduğunda yönetim kurulu apel çağrısında bulunur. Bu çağrıyı alan katılımcılar, ödeme yükümlülüklerini yerine getirmelidirler. Apel vermek ticari hayatta sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.

external link icon
betacontent (1)

Borsada Hisse Seçme Rehberi: Beta Katsayısı Mucizesi

Apel İşleminin Önemi Nasıldır?

Ödeme çağrısı ortakların taahhütlerini yerine getirebilmeleri ve işleyişin devam etmesi için gerekli bir işlemdir. Bu çağrı neticesinde ortakların taahhüt ettikleri şekilde ödeme yapmaları gerekir. Örneğin sermaye borcu ortaklığı, kuruluş aşamasındaki ana sözleşmenin ve sermaye artırımında da iştirak taahhütnamesinin imzalanmasıyla doğar. Sözleşmede ya da taahhütnamede ne şekilde ödemesi gerektiği belirtilir. Nakit taahhüdü nakit yerine ayrı bir ödeme şekli ile ifa edilemez. Ayrıca bu çağrının ortaklar arasında eşitsizliğe neden olmayacak şekilde yapılması gerekir. Bazı ortaklara taahhütlerini yerine getirmeleri için ekstra zaman tanınmamalıdır. Yine sadece belli kişi veya gruplara yönelik apel çağrısı da gerçekleştirilemez. 

Bu çağrı, şirket kurulurken veya sermaye artırımına giderken pay sahiplerinin sonradan ödemeyi veya taksitle ödemeyi taahhüt ettikleri tutarların ödenmesi için açılan bir ilandır. Bu ilanın nasıl yapılacağı da sözleşmelerde belirtilebilir. Çağrı bazen bir gazete ilanı yoluyla bazen de kararlaştırılan diğer yöntemlerle yapılır. Pay sahipleri bu çağrıdan sonra ödeme işlemlerini taahhüt ettikleri şekilde gerçekleştirmelidir. Ödemenin gerçekleştirilmediği durumlarda borç temerrüde düşer. Bu durumdada pay sahibi hakkında iskat yani çıkarma işleminin gerçekleştirilmelidir. Ayrıca yeni düzenlemeler ile birlikte, şirket kurulurken sözleşmede ödeme miktarları ve zamanlarına ilişkin hükümler yer alıyorsa apel çağrısına gerek kalmaz.

Anonim Şirket Nedir?

Anonim şirket, kanuna uygun her amaç üzerine kurulabilen tüzel kişiliktir. Yatırımcılar, yeni bir işe atılmak veya var olan işletmeyi büyütmek için bu şirket tipine yönelir. Durum böyle olunca anonim şirket nedir, bilmek gerekir. Anonim şirket, adından da anlaşılacağı üzere hisseleri nama yazılı olmayan yatırım türüdür. Bu topluluk, borçlarından dolayı yalnızca mal varlığıyla sorumludur. Sermaye şirketi olmanın bütün özelliklerini taşıyan anonim kuruluş, tüm ekonomik faaliyetlerde aynı şekilde varlığını sürdürebilir. 

Çoğunluk esasıyla yönetilen bu sistem, tek kişiden veya sayısız ortaktan oluşabilir. Anonim şirket, tescilin ardından tüzel kişilik kazanır. Şirketin ortakları da gerçek veya tüzel kişiliklerden oluşur. Ancak ortak sayısı fark etmeksizin bu şirket türünün sermayesi, en az 50.000 TL olmalıdır. Halka açık olmayan şirketlerde ise bu rakam 100.000 TL’den daha az olamaz. 

Anonim Şirket Özellikleri Nelerdir?

Anonim şirket, Türk Ticaret Kanunu’na göre belirli ilkelere sahiptir. Bu tip kuruluşlar; çoğunluk, mal varlığının korunması, dışarıdan yönetme, kuruluş, işleyiş, devletin ilgilenme yetkisi ve sona erme ilkeleriyle yönetilir. Çok veya tek ortaklı topluluk, yönetim kurulu tarafından temsil edilir. En fazla 3 yıl süreyle görev yapabilen kurul, bir veya daha fazla kişiden oluşabilir. 

Diğer anonim şirket özellikleri, kanunlar çerçevesinde belirlenir. Kanunen yasak olanlar dışında, şirketin kurulma amacının açık olarak belirtilmesi şarttır. Şirket, ticari bir unvanla kurulmalı ve faaliyet alanını tescil ettirmelidir. Bu ortaklık türünde, hisse devri diğerlerine göre daha kolay gerçekleşir. Anonim şirket avantajları ise hisse senedi ve tahvil çıkarma haklarına sahip olmasıdır. 

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Anonim Şirketlerde Kaç Ortak Bulunur?

Anonim şirket, kuruluş kolaylığıyla yeni bir iş alanına atılmak isteyenlerin oldukça ilgisini çeker. Bu türün en büyük avantajı, ortak sayısı için üst sınır bulunmamasıdır. Anonim topluluklar, en az bir kişiyle kurulabilir. Bu oluşum, daha sonra halka açılarak sınırsız ortağa sahip olabilir. 

Anonim şirket türleri, kuruluş şekillerine ve özelliklerine göre birbirinden ayrılır. Ani, tedrici, tür değiştirme, birleşme ve özel kanunlara tabi olarak şirket, kurulabilir. Ayrıca ortak sayısı da farklı anonim türlerinin ortaya çıkmasını sağlar. Halka açık ve halka kapalı şirketler, bunlar arasında ilk sırada yer alır. Özel kanunlarla kurulan kamu şirketleri ve çok uluslu şirketler de bunlardan sayılır. İki veya daha fazla şirketin kâr amaçlı birleşiminden meydana gelen holdingler de anonim topluluklar arasında bulunur. 

Anonim Şirketin Kuruluş Aşamaları Nasıldır?

Anonim şirket, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı izniyle kurulur. Anonim şirket kurmak isteyenlerin bazı belgelere sahip olması gerekir. Bunlar; şirket unvanı, ortakların ikametgâh belgesi, ortakların kimlikleri, merkez adresi, sermaye tutarı ve payları, yasal temsilci ve kira sözleşmesidir. Ana sözleşmeyi oluşturduktan sonra anonim şirket kuruluşu için MERSİS sistemine kayıt olmak gerekir. MERSİS kayıt numarasıyla birlikte sözleşme, ortaklar tarafından noter huzurunda imzalanır. 

Vergi numarası ve noter imzalı belgelerle banka hesabı açmak gerekir. Sermayenin minimum yüzde 25’i bu hesaba yatırılır ve hesaba bloke konur. Ardından Ticari Sicil Gazetesi ve Vergi Dairesine gerekli belgeler ulaştırılır ve şirket kontrol aşamasına geçer.  Onay sürecinin ardından şirketi, ticaret veya sanayi odasına kayıt ettirmek yeterlidir. 

Acente

Acente, günlük hayatta sıklıkla karşılaşılan kavramlar arasındadır. Bu aracı kuruluşa pek çok iş kolunda rastlamak mümkündür. Bu bağlamda acente nedir sorusu sorulabilir. Söz konusu soru, bir ticari işletme adına anlaşmalar yapan kuruluş olarak yanıtlanabilir. Acente, taraflar arası akde dayanarak belirli bir bölgede ticari faaliyette bulunan aracı kuruluştur. Asıl ticari işletme adına sözleşmeler düzenleyerek hizmet sağlar. 

Aracı kuruluşlar ticari vekilden ve temsilcilikten farklı çalışır. Bu tür işletmeler Türk Ticaret Kanunu’na göre tanımlanır ve çalışma çerçeveleri belirlenir. Herhangi bi konuda doğrudan hizmet sağlamazlar; yalnızca bağlı oldukları sözleşme uyarınca çalışırlar. Hizmet sunma konusundan esas şirket sorumludur. Temsilci şubeler gerçekleştirdikleri sözleşmeler üzerinden belirli bir oranda komisyon alır. Bu ücret kimi durumlarda bir yönetmelik veya kanun ile belirlenir. Bazı durumlarda ise hizmet karşılığında alınacak bedel, esas şirket ve acente arasında yapılan antantlar ile belirlenir.

Temsilci şube olarak hizmette bulunan pek çok iş kolu mevcuttur. Acente örnekleri denildiğinde akla ilk gelenlerden biri sigortacılardır. Sigorta şubeleri, şirketler adına işlem yapan ticari kurumlardır. Seyahat rezervasyonu sağlayan temsilcilikler de bu çalışma şekline verilebilecek bir diğer örnektir. Bu işletme modelinde de aracı kurum, tatil hizmeti sağlayan oteller ve tur şirketleri adına satışta bulunur.

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Acente Özellikleri Nelerdir?

Acente özellikleri hizmet sağlanan alana göre farklılık gösterebilir. Ancak bu işletmelerin çalışma prensipleri, görev ve sorumlulukları Ticaret Kanunu’nda açık şekilde belirtilmiştir. Temsilci şubeler kanunda belirtildiği üzere gerçek veya tüzel kişi olabilir. Bu işletmelerin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne kayıt olmaları zorunludur. Temsilci kurumlar, sundukları hizmetle ilgili olarak tüketicilere karşı sorumludur. Bu sorumluluk Tüketicilerin Korunması Hakkındaki Kanun’da belirtilen hususlarla sınırlıdır. 

Sunulan hizmetin kalitesi ve hizmette meydana gelen kusurlardan temsilci kurum sorumlu değildir. Acenteler, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında meslekleri vasıtasıyla edindikleri bilgileri korumakla yükümlüdür. Bu kurumlar, ellerindeki verileri bilgi sahibi kişinin izni olmadan paylaşmama hususunda da sorumludur. 

Acente Ne İş Yapar?

Acente bir çeşit aracı kurumdur. Bu kurumların kendileri bir hizmet sunmaz. Görevleri hizmeti sağlayan şirket ile kişiler arasında bağlantı kurmaktır. Söz konusu kuruluşlar hizmet kapsamlarını kendileri belirlemez. Verilecek olan hizmetin içeriği, süresi ve kapsamı gibi konularda esas şirkete bağlıdırlar. Bu nedenle aracı kurumların, hizmette meydana gelen aksamalar ve yetersizlikler gibi konularda sorumluluğu bulunmaz.

Acenteler, komisyon usulü çalışır. Bu kuruluşlar anlaşmalı oldukları ve temsilciliğini yaptıkları şirket için gerçekleştirdikleri sözleşmeler üzerinden belli oranlarda komisyon elde eder. Aracı kurumların sağladıkları hizmete karşılık olarak aldıkları paya istihsal denir. İstihsal oranı yapılan işleme göre değişiklik gösterir. Örneğin, hayat sigortası hizmeti için belirlenen istihsal oranı en fazla %10 olabilir. Bu değer yönetmelik ile belirlenmiştir. Ancak kimi özel sigortalar için böyle bir sınırlama bulunmaz.

Açık Piyasa İşlemleri

Açık piyasa işlemleri; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın piyasada dolaşan para miktarını kontrol etmek maksadıyla hazine bonosu, hisse senedi veya tahvil alım satımına gitmesini ifade eder. Burada asıl amaç, para arzını istenen yönde etkilemektir. Ülkemizde açık piyasa işlemleri, Merkez Bankası tarafından likiditeyi düzenlemek amacıyla kullanılır. Bu işlemlerin genel hatları, Merkez Bankası Kanunu’nun 52. ve 56. maddelerinde çizilmiştir. APİ yalnızca para politikası hedefleri ile gerçekleştirilebilir, hazine ya da kamu kurum ve kuruluşları için kredi sağlamak amacıyla yapılamaz. Ayrıca kanuna göre bu işlemlerin vadesi, 91 günden fazla olamaz. 

TCMB, açık piyasa işlemlerini birkaç işlem türünü kullanarak gerçekleştirir. Açık piyasa işlemleri, etkileri tam olarak ölçülebildiği için son derece avantajlıdır. Ayrıca APİ’ler, kontrol edilebilir ve tersine çevrilebilir bir yapıya sahiptir. Bu da açık piyasa işlemlerini daha güvenilir bir hâle getirir. Açık piyasa işlemleri, küçük alım-satımlar yoluyla da gerçekleştirilebilir. Bu durum, para tabanı üzerinde minimal değişikliklerin yapılmasına dâhi izin verir. Tüm bu avantajlar ve hızlı sonuçlar ortaya koymasından ötürü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, açık piyasa işlemlerini sıklıkla tercih eder.

“Açık piyasa işlemleri nedir?” sorusuna yönelik olarak “TCMB’nin likidite miktarı ve politika faizini düzenlemek için yaptığı alım satım gibi piyasa işlemleridir.” şeklinde bir cevap verilebilir. Merkez Bankası, belirli dönemlerde para tabanında meydana gelen değişiklikleri etkilemek maksadıyla açık piyasa işlemleri gerçekleştirebilir. Örneğin, yılbaşı tatili ya da bayram öncesi gibi tarihlerde para tabanındaki değişiklikleri bertaraf etmek için açık piyasa işlemleri yapılır. Bu amaçla yapılan işlemlere defansif açık piyasa işlemleri denir. Merkez Bankası, herhangi bir tehdit algılamadığı durumlarda da para tabanını değiştirmek için bu işlemleri yapabilir. Bu tür durumda yapılan işlemler, ofansif ya da dinamik açık para işlemi olarak adlandırılır.

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Açık Piyasa İşlem Türleri

Açık piyasa işlem çeşitlerinden ilki, depodur. Depo; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bankalara belirli vade aralıklarında teminat ve limitleri doğrultusunda mevduat olanağı sunmasıdır. Repo ise piyasada geçici olarak likidite sıkışıklığı yaşandığı zamanlarda başvurulan bir işlemdir. Repo işlemleri, likiditenin kısıtlı bir süre için artırılmasını amaçlar. 

Ters repo, adından da anlaşılacağı üzere repo işlemlerinin tam tersi yönünde yapılan satış faaliyetidir. Burada Merkez Bankası, açık piyasa işlemleri yapmaya yetkili kuruluşlara belirli sözleşme maddeleri kapsamında portföyündeki kıymetlerin satışını gerçekleştirir. Ters repoda kıymetler, ileri bir tarihte geri alınmak üzere satılır. Ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası; piyasadaki likidite miktarını kontrol etmek maksadıyla doğrudan alım-satım, likidite senedi ihracı ve Türk lirası depo alım ihalesi işlemlerini de gerçekleştirebilir. 

Açığa Satış Nedir

Açık pozisyon, yatırımcıların düşmekte olan bir finansal varlıktan kâr etmek üzere başvurdukları bir alım-satım stratejisidir. “Short position” olarak da bilinen açık pozisyonda önce yüksek fiyattaki varlıklar ödünç alınır. Ardından fiyat düştüğünde bu varlıklar gerçekten satın alınıp aracıya iade edilir.  

Açık pozisyon ne demek sorusunun cevabı borsa işlemleri kapsamında incelenmelidir. Bu strateji, hisse senetlerinin değerindeki düşüşten kazanç elde etmek üzere kullanılabilir. Normalde yatırımcılar, fiyatı yükseldiğinde satıp kâra geçmeyi planlayarak hisse senedi alır. Açık pozisyon ise bu durumun tam tersidir. Yatırımcılar, aracı kurumdan özel bir hesap dâhilinde ödünç olarak aldıkları hisseleri satarak açık pozisyon yaratır. Bu sürece açığa satış denir.

Ayrıca Borsada Short Ne Demek içeriğimize de göz atabilirsiniz. 

Aracı kurumlar, yatırımcılar tarafından istenilen hisseleri ellerinde bulundurdukları büyük stok envanterinden ya da başka bir firmadan tedarik ederek ödünç verme yoluna gidebilir. Bu işlemde aracının beklentisi doğal olarak ödünç verdiği hisseleri bir süre sonra geri almaktır. Ayrıca açığa satış işlemi sırasında yatırımcıdan belli ücretler de talep edilir. Açığa satışta yatırımcı öncelikle hisse senetlerini aracı firmadan ödünç alır. Ardından bunları üçüncü bir kişiye satar. Hisseleri ödünç alıp üçüncü bir kişiye satarak açık pozisyon yaratan yatırımcı, bu varlıkları aracı firmaya iade etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğünü yerine getirmek üzere aynı miktarda hisse senedini yeniden satın almalıdır. 

external link icon
growth (1)

En Yüksek Yıllık Kâr Büyümesi Açıklaması Beklenen Şirketler

Yatırımcı, açığa satış yaptığı zamana göre yeniden aldığı hisselerin fiyatında bir düşüş meydana gelmişse bu durumdan kâr elde eder. Açık pozisyonda alış işlemi yüksek fiyattan yapılırken satış işlemi düşük fiyattan gerçekleştirilir. Böylece bir varlığın değerinin yükselmesi yerine düşüşünden bir kazanç sağlanmış olur. Bu strateji genellikle birkaç günlük ya da haftalık kısa vadeli düşüş beklentileri söz konusu olduğunda uygulanır. Açık pozisyonda varlığın değeri düşerse para kazanılacağı gibi değer yükseldiğinde ise kayıp yaşanır. 

Örnek olarak; Jale Hanım ünlü bir otomotiv firmasının çıkardığı yeni modeli için geniş çaplı bir geri çağırma başlatacağı duyumunu alsın. Bu durumda Jale Hanım, geri çağırmanın yüksek maliyetler ve olumsuz haberler sebebiyle firmanın hisse değerinin birkaç hafta içinde düşeceğini öngörerek açık pozisyon almaya karar verir. Bu doğrultuda Jale Hanım 100 adet hisseyi aracıdan ödünç alıp o günkü kapanış fiyatı olan 34 TL’den başka bir yatırımcıya açığa satar. İki hafta sonra geri çağırma haberlerine karşılık gelen tepki satışlarıyla hisse fiyatı 28 TL’ye geriler. Jale Hanım hemen bu fırsatı değerlendirip 100 adet hisse satın alır ve bunları ödünç aldığı önceki hisselerin yerine aracı kuruma iade eder. Bu durumda;

  1. Ödünç alınan 100 hisse 34×100=3.400 TL’ye satılır.
  2. Tekrar alınan 100 hisse için 28×100=2.800 TL ödenir. 
  3. Böylece Jale Hanım 3.400-2.800=600TL kâr eder. (Bu tutardan komisyon ve diğer masrafların düşüleceği unutulmamalıdır.)