Midas’ı indirmek için QR kodu taratın
Futures piyasanın Türkçe karşılığı, vadeli pazardır. Futures piyasa, ileri bir tarihte teslim edilecek ürünlerin sözleşmelerinin alınıp satıldığı pazar olarak tanımlanır. Bu piyasalar, eylem ileri bir tarihte gerçekleşeceği için “futures” adını alır.
Peki daha geniş tanımıyla futures piyasa nedir ve nasıl işler? Futures piyasaların işleyişine göre öncelikle satılacak bir ürün olması gerekir. Bu; altın ve gümüş gibi kıymetli metaller, ham petrol, buğday, doğal gaz, döviz, hisse senedi endeksleri, tahviller, menkul kıymetler veya farklı mallar olabilir. Ardından ürünün fiyatı belirlenir. Bu fiyat, malın güncel değerine göre hesaplanır ve sabitlenir. Böylece satın alma günü geldiğinde değer değişmez.
Malın teslim tarihi de belirlendikten sonra ürünün alım satımına yönelik taahhütlü bir sözleşme hazırlanır. Bu sözleşmede teslim tarihi ve yeri gibi bilgiler belirtilir. Teslim edilecek varlığın tipi, sözleşmenin süresi ve tutarları gibi bilgiler de aynı belgede yer alır.
Güçlü Sektörlerin Rasyolarına Göre Cazip Hisseleri
Futures piyasaların özelliklerinden biri, üyelik esasına göre çalışmasıdır. Bu nedenle sözleşmelerin el değiştirmesi söz konusudur. Futures borsada yapılan işlemler, resmî piyasalarda gerçekleşir ve bir teminat mekanizmasına bağlanır. Bu özellikleriyle futures piyasalar, güvenli pazarlar olarak değerlendirilir. Ayrıca futures kontratlarının içerikleri ve vaatleri standarttır.
Futures piyasalar, sıklıkla tercih edilen finansal araçların arasında yer alır. Bu piyasaların temel amacı riskten korunmaktır. Yatırımcılar, bu piyasaya girerek bir dayanak varlığın pazar fiyatı yönü için spekülasyon yapabilir. Aynı zamanda işlem maliyetlerinin düşük olması da futures piyasaların avantajlı özelliklerindendir.
Türkiye’de futures piyasaların ilk örneği 2005 yılında ortaya çıkmıştır. 4 Şubat 2005’te İzmir’de Vadeli İşlemler Borsası’nın kurulmasıyla futures piyasalar hayatımız girmiştir. ABD’de NYMEX, Avrupa’da ise EURONEX, futures piyasaların önemli örneklerindendir.
Dr. Öğr. Üyesi Lokman Kantar’ın hazırladığı, döviz futures sözleşmesi alıcısının karşılaştığı pozisyonu ve kar/zarar durumunu gösteren tablo, vadeli piyasaları açıklamak için iyi bir örnektir. Tabloyu aşağıda görebilirsiniz.
Tarih | Vadeli Fiyat | Futures Pozisyon | Başlangıç Teminatı (%10) | Sürdürme Teminatı (%75) | Kar / Zarar Hesabı | Kayıp / Kazanç | Teminat Hesabı |
14.06.2017 | 3,2 | 320.000 | 32.000 | 24.000 | 32.000 | ||
15.06.2017 | 3,25 | 325.000 | 32.000 | 24.000 | 325.000 – 320.000 | 5.000 | 37.000 |
16.06.2017 | 3,23 | 323.000 | 32.000 | 24.000 | 323.000 – 325.000 | -2.000 | 35.000 |
17.06.2017 | 3,15 | 315.000 | 32.000 | 24.000 | 315.000 – 323.000 | -8.000 | 27.000 |
18.06.2017 | 3,12 | 312.000 | 32.000 | 24.000 | 312.000 – 315.000 | -3.000 | 24.000 |
19.06.2017 | 3,26 | 326.000 | 32.000 | 24.000 | 326.000 – 312.000 | 14.000 | 38.000 |
Faiz, ekonomi ve finans sektörünün önemli kavramlarından bir tanesidir. Günlük hayatta da sıkça duyulan bu terim, en kısa tanımı ile banka ya da benzeri bir kurumdan alınan borç paranın kullanımına karşılık verilen ücrettir. Ücret oranları, çeşitli kriterlere göre değişiklik gösterir. Ülke ekonomisinin durumu, bu terimin oranlarını belirleyen faktörler arasında yer alır. Oranların belirlenmesinde ekonomi ile ilişkilendirilen olaylar da göz önünde bulundurulur. Merkez bankasının uyguladığı politikalar, buna örnek olarak verilebilir.
Faiz, başka bir tanımla banka ve benzeri yerlerin kişilere ödünç olarak sunduğu varlıklardan elde ettiği kazanç şeklinde özetlenebilir. Bu kazancın yüzdesine de faiz oranı adı verilir. Ev satın alma, şirket kurma ve eğitim kredisi gibi pek çok alanda bu terim ile karşılaşabilirsiniz. Geri ödenmesi gereken miktar, ödünç alınan miktardan daha fazla olur. Bu, kredinin kullanım süresi boyunca paranın değer kaybetmemesi için yapılır. Alınacak faiz, anapara tutarı üzerinden hesaplanarak belirlenir. “Faiz nedir?” sorusunun cevabı bu şekilde özetlenebilir.
Borsada Hisse Seçme Rehberi: Beta Katsayısı Mucizesi
Faiz oranları, her ülkenin merkez bankası tarafından belirlenir. Ele alınan ilk konu, ülkenin enflasyonudur. Enflasyon, mal ve hizmet fiyatlarının artması nedeniyle kişilerin satın alma gücündeki düşüşü ifade eder. Bu durum, halk dilinde ”hayat pahalılığı” şeklinde özetlenir. Enflasyon, ekonomi ile ilişkili terimlerden bir tanesidir. Enflasyonun belirlenmesinde çeşitli kriterler göz önünde bulundurulur. İthalat/ihracat, döviz kuru, ekonomik veriler, istihdam ve kamu fiyatları bu aşamada büyük önem taşır. Bu kriterlerin takibi sonucunda ülkedeki enflasyon durumu ortaya çıkar. Merkez bankası, bu kriterleri göz önünde bulundurarak uygun oranları belirler. Halk ile paylaşılan oranlar, şeffaflık ve açıklık ilkesine bağlıdır. Üretici ve tüketici, açıklanan oranlara göre önlemini alır. Faiz ve enflasyon arasındaki ilişki, bu şekilde özetlenebilir.
Faiz türleri, pek çok kritere bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Karşılaşabileceğiniz kriterler arasında borcun/alacağın yapısı, türü ve vadesi yer alır. Bu terimin çeşitleri aşağıdaki gibi sıralanır:
Bu terim, bankaların kullanıcıları için oluşturduğu mevduat hesaplarına yatırılan paranın getirisi olarak bilinir. Diğer bir ifade ile bankaya para yatırdığınızda elde edebileceğiniz maddi değerdir. Mevduat hesabından getiri elde etmek için paranızı belirli bir süre bankada tutmanız gerekir. Mevduat getirisi, bireysel ya da kurumsal olarak açılabilir. Vadeli seçenekleri değerlendirerek yatırımlarınızı artırabilir, kâr elde edebilirsiniz.
Bu tür, vadeli ve vadesiz mevduat olmak üzere iki kısma ayrılır. Vadesiz mevduat türünde herhangi bir getiri yer almaz. Vadeli mevduat türünde ise oranlar banka tarafından belirlenir. Getiri oranları, yatırdığınız paranın miktarına göre değişiklik gösterir. Bankaların bazı dönemlerde gerçekleştirdiği kampanyalar da getiri oranlarında farklılığa neden olabilir.
Bu terim, adından da anlaşılacağı üzere bankaların uygulamakta olduğu bir getiri çeşididir. Bankalar, kredi ve mevduat olmak üzere iki farklı uygulamaya sahiptir. Bu türlerin açıklamalarını faiz çeşitleri başlığı altında bulabilirsiniz.
Devlet faizleri, nominal ve reel gibi çeşitli terimleri içerir. Nominal faiz oranı, enflasyon hesaba katılmadan önceki getiri oranı şeklinde ifade edilir. Reel ise enflasyonun oluşturduğu etkilerin çıkarılması sonucunda ortaya çıkan getiri oranıdır. Bu oranı bulmak için şu formülü kullanabilirsiniz:
Nominal Faiz Oranı – Beklenen Enflasyon Oranı = Reel Faiz Oranı
Bu oranları enflasyon oranına göre düzenlemek, paranın alım gücündeki değişimi gösterir. Enflasyon oranının faizden yüksek olması durumunda reel getirinin negatif yönde büyüdüğü görülür.
Bu terim, kişi ya da kurumların çektiği kredilerden alınan bir getiri oranıdır. Bankalar, kişi ve kurumların ihtiyaç duyduğu pek çok kredi çeşidine sahiptir. Bunlar; bireysel, konut, KOBİ ve taşıt kredisi gibi pek çok seçeneğe ayrılır. Getiri oranları, tercih edilen kredi türüne göre çeşitlilik gösterebilir. Kişiler, ihtiyaç duyduğu kredi türüne kolayca başvurabilir. Bankalar ise belirlediği kurallar doğrultusunda başvuran kişinin krediye uygun olup olmadığını belirler. Olumlu sonuç alan kişiler ise kredi kullanmaya başlayabilir.
Tahvil ve bono faizi, devlet tarafından uygulanan getiri türlerinin arasında yer alır. Devlet, kamu harcamaları sonucu oluşan açıkları kapatmak için borçlanır. Devlet tahvilleri bir yıldan uzun, hazine bonosu ise bir seneden kısa olur. Hazine bonolarında genellikle ihale yöntemi kullanılır. Pek çok banka, birinci el olarak adlandırılan bonoları alır ve kârla piyasaya satar. Böylece birinci ve ikinci el gibi pek çok fiyat oluşur.
Bu terim, vadesine iki yıl kalan ve devlet tahvillerinde en çok işlem gören getiri türlerinden bir tanesidir. Bu türün üç ya da altı ayda bir kupon ödemesi bulunur. Gösterge getiri oranının yükselmesi, ülkenin makro ekonomik gelişmeleri ile ilgili olabilir. Bu gelişmeler aşağıdaki gibi sıralanır;
Merkez Bankası, her ülkenin para politikalarını belirlemekle yükümlüdür. Basılacak paranın miktarına ve borç verilen paranın getirisine karar verir. Gelişmekte olan pek çok ülkede faiz, ekonomik dengenin kurulmasında büyük bir rol oynar. Faiz artırımının hem olumlu hem de olumsuz etkileri mevcuttur.
Bu terim, dışarıdan sıcak para girişinin yapılmasını ve piyasanın rahatlamasını sağlar. Ulusal para değer kazanarak enflasyonu düşürür. Diğer yandan yatırımların düşmesine de neden olabilir. Faizlerin artması, tüketim miktarını azaltır. Böylece kaynak bulmak son derece kolay olur. Tüketimin düşük olması nedeniyle enflasyonda gerileme görülür ve sonuç olarak yatırım maliyeti artar. Söz konusu maliyetlerinin artması, yatırımları da dolaylı olarak engeller. Bu artırım şeklinin olası etkileri, aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Faiz hesaplama işlemi, basit ve bileşik olmak üzere iki farklı yöntem ile kolayca yapılabilir. Basit faizde tek dönem için anapara üzerinden belirli bir oranda getiri hesaplanır. Bu tür, genellikle kısa vadeli (1 yıldan az) kredi işlemlerinde uygulanır. Burada asıl amaç, paranın artırılmasıdır. Yatırımcı kişi, anaparasını tercih ettiği bankanın vadeli hesabına yatırarak getiri elde eder.
Bileşik faiz ise uzun vadeli (1 yıldan fazla) kredi işlemlerinde tercih edilir. Bu, sermayenin sabit kalmadığı bir hesaplama türüdür. Böylece her dönem elde edilecek getiri tutarına faiz bir sonraki dönem işler. Bileşik faiz hesaplaması aylık ya da yıllık olarak yapılabilir. Tüm vadelerin sonunda kazanılan getiri oranı, anaparaya ilave edilir. Böylece yatırımcının anaparası çoğalmış olur. Yeni getiri oranı ise artan para miktarı üzerinden hesaplanır.
Faktoring; işletmelerin ticari faaliyetlerinden doğan vadeli alacaklarını temlik ederek finansal güvence sağlayan bir sistemdir. Çek, senet ve benzeri vadeli araçlarla ödeme alan işletmeler, faktoring firmaları ile anlaşarak vade probleminden kurtulabilir. Bu işlemin en basit tanımı; belirli bir komisyon karşılığında vadesini beklemeden ödemeyi tahsil etmektir. Çok yönlü bir finansman desteği sunan bu sistem, ileri tarihli alacakları güvence altına alır.
Finansal kuruluşlar, ticari işletmelerin faaliyetlerine sağlıklı bir şekilde devam edebilmesini sağlayan hizmetler sunar. Özellikle esnaflar ve KOBİ statüsündeki işletmeler, geleneksel yöntemlerle ticaret yaptıkları için çek, senet gibi ödeme araçları kullanır. Bu araçlar, tahsilatı öteler ve satış yapan taraf maddi kaynağa erişmek için birkaç ay beklemek zorunda kalır. Bu durumda devreye faktoring şirketleri girer.
Çeşitli faktoring işlemleri bulunur. Gelecekte paraya dönüşebilen bir ödeme aracına sahip olan işletmeler, bunlar üzerinden farklı hizmetler alabilir. Başlıca faktoring türleri garanti, tahsilat ve nakit olarak sıralanabilir. Faktoring hissesi ise bunlardan farklı bir kavram olarak karşımıza çıkar.
Garanti yöntemi, alacakların sigorta edilmesi şeklinde tanımlanabilir. Finans kuruluşu ya da faktör, borçlu tarafa kefil olur. Bu sayede borçlunun vade günü geldiğinde ödeme yapamayacak durumda olması alacaklı için herhangi bir problem oluşturmaz. Söz konusu borcu faktör kuruluşu üstlenir.
Tahsilat yönetimi, genel bir hizmet olarak da ele alınabilir. Bu sistemde faktör; alacağı bulunan işletme adına hareket ederek borçlu ile iletişim kurar. Alacaklıyı temsil eden finansal kuruluş; ihbar ve ihtar gibi işlemleri yerine getirir. Alacak kayıtlarını tutar, pazar araştırması yapar. Bu hizmet sayesinde işletme, tahsilat süreçlerinde sorun yaşamaz.
Nakit, en temel faktoring yöntemidir. Bu sistemde alacaklı, vadeli ödemesini ilgili kuruluşa devreder. Firma ise sunduğu hizmetin karşılığında bir komisyon kesintisi yaparak borç tutarını alacaklıya öder. İşletme, vadeyi beklemeden alacağını tahsil etmiş olur.
Borsada Hisse Seçme Rehberi: Beta Katsayısı Mucizesi
Faktoring hizmetleri veren finans kuruluşu, temsil edeceği alacaklının yanında borçlu tarafı da inceler. Tarafların arasındaki ticari ilişki ve borçlunun güvenilirliği bu noktada önemlidir. Başvuru sürecinde imza sirkülerinden vergi levhasına kadar pek çok evrak talep edilir. Süreç başladıktan sonra faktör olarak işlem gören kuruluş, komisyon ve hizmet ücreti alır. Bu ücretler, genellikle borç miktarı üzerinden hesaplanır. Komisyon ve hizmet ücreti konusunda faktoring oranları, tercih edilen finansal kuruluşa göre değişebilir. Ayrıca bu ücretler, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’ne tabidir.
Fesih, günlük hayatta sık kullanılan terimlerden bir tanesidir. İş hayatında ve ekonomide de kendisine sıkça yer bulan bu kavram, eski Türkçedir. Bu sebeple pek çok kişi, fesih nedir sorusunun cevabını merak eder. Bu kelime, geçersiz kılma ve sonlandırma anlamına gelir. Günlük hayatta da bir durumun ya da anlaşmanın artık geçerli olmadığını belirtmek için sıkça kullanılır.
Bu kavram, iş hayatında kullanıldığında genellikle bir ortaklığın ya da anlaşmanın sonlandırıldığını ifade eder. Bu anlaşma, işveren ve çalışan arasında olabileceği gibi herhangi bir hizmet sağlayıcısı ile tüketicileri de ilgilendirebilir. Yapılan anlaşmalarda fesih durumuna neden olabilecek çeşitli unsurlar açık bir şekilde sıralanır. Tüm bunlara ek olarak taraflardan biri, fesih haklarını kullanarak anlaşmanın yükümlülüklerinden feragat edebilir. Bu durumun mümkün hâle gelebilmesi için kanun aracılığı ile belirlenmiş olan bazı şartlar ve kısıtlamalar mevcuttur.
Örneğin; internet, doğal gaz ve su gibi hizmetler için çeşitli firmalar ile abonelik anlaşmaları yapılır. Bazı durumlarda kişilere taahhütlü abonelik sözleşmeleri sunulur. Bu sözleşmelerde belirtilen sürenin sonunda kişiler abonelik hizmetinden ayrılabilir. Bunların yanı sıra sözleşmenin süresi sona erdiğinde firmalar tarafından taahhütün otomatik olarak yenilenmemesi için kişiler anlaşmayı bozma haklarını kullanabilir.
Güçlü Sektörlerin Rasyolarına Göre Cazip Hisseleri
Bu hak, anlaşmalarda her iki tarafa da sağlanır. Sözleşmenin taraflarından herhangi biri ya da her ikisi de çeşitli nedenler göstererek anlaşmayı bozma haklarını kullanabilir. Bu durumun suistimal edilmesini engellemek ve anlaşma taraflarının mağdur olmasını önlemek için belirli şartlar dikkate alınır. İş akdi feshi gibi bazı özel durumlar ise kanunların belirlediği nedenler doğrultusunda incelenmelidir. Kişiler, yaptıkları anlaşmalara kendileri de çeşitli fesih nedenleri ekleyebilir. Fesih sebepleri yapılan sözleşmesinin türüne göre değişebilir. Bunlardan bazıları şunlardır:
Fesih maddeleri, anlaşmanın içeriğine göre çeşitlenir. Bazı durumlarda ise anlaşmanın bozulabilmesi için kişilerin bir dilekçe ile başvuruda bulunması gerekir. Bu noktada ilgili nedenlerin açık bir şekilde belirtilmesi önem arz eder.
Bu, her ne kadar anlaşmanın taraflarına sağlanan bir hak olsa da uyulması gereken çeşitli şartların da sınırlarını çizer. Bazı durumlarda sözleşmenin sonuçlanabilmesi için fesih bildirimi gerekir. Bildirim, anlaşmanın taraflarına yazılı olarak yapılmalıdır. Bu gibi durumlarda bir süre sınırı da bulunur. Bu süre sınırı, genellikle sözleşmenin türü göz önünde bulundurularak kanun tarafından belirlenir. Öte yandan bazı durumlarda sözleşmenin tarafları fesih süresini kendileri de belirleyebilir. Bu noktada şartların ve süre sınırının yazılı olarak beyan edilmesi gerekir. Mücbir sebep ve haksız şart gibi durumlarda ise herhangi bir süre sınırı dikkate alınmaz. Taraflar bu noktada direkt olarak anlaşmayı bozabilir.
Ekonomi dünyasında “leasing” olarak bilinen finansal kiralama; yatırımlara ilişkin ekipmanların kişilere veya firmalara taksitle satılmasını veya icara verilmek suretiyle mülkiyetinin el değiştirmesini ifade eder. Bu finansman tekniğine konu olan ekipmanın mülkiyet hakkı onu kiralayan şirkete aittir. İlerleyen süreçlerde çeşitli anlaşmalar dâhilinde sahiplik haklarının kiracılara devredilebildiği yöntem, her türlü taşınır ve taşınmaz mal üzerinde uygulanabilir.
Türkiye’de ilk kez 1980’li yılların sonunda kullanılan finansal kiralama, ekonomide giderek artan bir paya sahiptir. Bu teknik, mülkiyet sahibi ile kiracı arasında düzenlenen bir sözleşmeye dayanır. Sözleşmenin gereği, söz konusu malın belli bir süre sonra kiralayan kurum tarafından satın alınması veya sahibine devredilmesi şeklindedir. Kiralanan malın kullanım hakkı kiracıdadır. Mülkiyet hakkı ise kiralayanda kalmaya devam eder. Finansal kiralama nedir sorusuna bu şekilde cevap vermek mümkündür. Kiralayan ile malın sahibi arasındaki bu sürecin sonunda mülkiyet hakkının değişimi ancak tarafların anlaşmasıyla mümkün olur.
Finansal kiralama, orta ve uzun vadede işletmelere kendi sermayelerini daha verimli kullanma imkânı tanır. İhtiyaç duyulan yatırım mallarının büyük meblağlarla satın alınması yerine kiralanarak kullanılmasını sağlayan sistem; küçük firmalara büyüme, kararlılığını sürdürme ve piyasada yer edinme sürecinde avantaj sağlar. Finansal kiralama sisteminde ihtiyaç duyulan işletme aracının bizzat firma tarafından seçilmesi de sürecin olumlu yönlerinden biridir. Süreç sonunda ise malın mülkiyeti çeşitli anlaşmalar dâhilinde kiracıya devredilebilir. Finansal kiralama yöntemiyle tıbbi cihazlar, enerji tesisleri, santraller ve haberleşme ekipmanları, tekstil gereçleri, laboratuvar gereçleri, vinç gibi inşaat makineleri, gayrimenkul gibi mülk ve araçlar kiralanabilir. Modern üretim alanlarında yeni faaliyete başlayan firmalar veya mevcut tesislerini büyütmek isteyen şirketler bu finansman tekniğini tercih edebilir.
Borsada Hisse Seçme Rehberi: Beta Katsayısı Mucizesi
Finansal kiralama kendi içinde birçok türe ayrılır. Bu leasing türlerinde kiralama giderlerinden vadeye kadar birçok şart değişiklik gösterir. Bunlar; satışa yardımcı, brüt, tam ödemeli, gerçek, yurt içi ve yurt dışı, takas, ikinci el ve dolaylı-dolaysız kiralama olarak sıralanabilir. Net kiralama olarak da ifade edilen brüt leasing türü, giderleri kimin karşılayacağının belirlendiği bir sistemdir. Gerçek kiralama, kiracının söz konusu malı piyasa şartları temel alınarak normal ekonomik değerine göre satın almasına imkân verir. Vergi avantajlarından yararlanmayı mümkün kılan bu yöntem hem bireysel tüketiciler tarafından hem de işletmeler tarafından sıklıkla tercih edilir.
Finansal kiralama türleri arasında yer alan dolaylı leasing, kiracıya daha geniş seçim hakları tanır. Kiralanan malın ekonomik değeri, teslim koşulları ve benzeri detaylar doğrudan üretici firma ile anlaşılarak yapılır. Karıştırılan kavramlardan biri olan finansal kiralama hisseleri ise leasing türlerinden biri değildir. Bu terim, kiralama hizmeti veren bankaların veya şirketlerin BİST üzerindeki değerini ifade eder.
Forward işlemler, yatırımcıların sıkça karşılaştığı terimler arasında yer alır. Bu işlem; malın ileri bir tarihte teslim edilmek üzere vadesinin, miktarının ve fiyatının bugünden belirlenerek sözleşmeye bağlanmasıdır. Forward işlemler; döviz, altın veya bir mal üzerinden yapılabilir.
Forward işlemi ne demek sorusuna geçmeden önce bu yöntemin kur dalgalanmalarının sık yaşandığı dönemlerde tercih edildiğini belirtmek gerekir. Forward, varlıkların kur dalgalanmalarına karşı korunduğu bir yatırım biçimidir. Kurun yükseleceğinin düşünüldüğü durumlarda elde bulunan dövizi korumak ve risk oranını minimuma indirmek için forward yapılır. Koşulların sözleşmeyle belirlendiği bu yatırımda alıcı ve satıcı olmak üzere iki taraf bulunur. Her iki taraf da sözleşmeyle birlikte malın miktarını ve fiyatını bir daha değiştirmemek üzere kabul eder.
Forward işlemler sayesinde ileride artacak olan ürün fiyatlarından etkilenmenin önüne geçilir. Bu işlem, gelecekte ihtiyaç duyulacak bir malın sözleşmesini önceden daha düşük döviz miktarıyla imzalamanızı sağlar. Sözleşme sırasında herhangi bir ödeme gerçekleşmese de tüm kur dalgalanmalarına rağmen belirlenen tarihte aynı miktar ve fiyat geçerli olur. Forward, yükselen piyasalarda daha önceden satın alınan malın ne kadar değer kazandığı ile ilgilidir. Forward işlemler sayesinde anapara kura bağlı olarak değerlenirken çapraz kurlar üzerinden ileri tarih için kârlı alım-satımlar da yapılabilir. Sözleşme yapılırken geçerli olan kur miktarına göre gelecekte kâr yapma avantajı kadar zarar etme riski de bulunur.
Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler
Forward işlemleri nedir sorusunu daha iyi açıklayabilmek için örnek vermek iyi olabilir. Anlık piyasada USD-TRY kuru 3.60 TL iken 1000 USD almak için 3600 TL vermek gerekir. İleri bir tarihte gerçekleşecek olan kur dalgalanmaları öngörülebiliyorsa bu işlem forward ile 3 ay vadeli yapılabilir. 3 ay vadeli forward işlemindeki kur 3.80 TL ise yatırımcı 1000 USD’yi 3800 TL’ye alabilir. Bu fiyat, 3 ay sonra 1000 USD’ye ne kadar Türk Lirasına alınabileceğini ifade eder.
3 ay vadeli gerçekleştirilen forward işlemi sayesinde bu sürenin sonunda USD ne kadar artarsa artsın sözleşmede geçerli miktar ve fiyat değişmez. 3 ay sonra kur 4.30 TL’ye çıksa bile yatırımcı 4300 TL yerine sözleşmede geçerli olan 3800 TL’yi ödeyerek 1000 USD alır. Forward sayesinde 3 ayda kurun gördüğü yükselişle yatırımcı 500 TL kâr elde etmiş olur. Ancak bu süre içinde kurun düşmesi de mümkündür. 3.80 TL ile yapılan sözleşmenin zamanı geldiğinde kur 3.00 TL’ye düşmüş olabilir. Bu durumda aynı miktardaki USD, 3000 TL’den değil yine 3800 TL’den alınır.
Yarının kurunu öngörerek yapılan forward işlemleri, bankalar ve müşteriler arasında gerçekleşir. Forward işlemi nasıl yapılır konusunu anlamak için öncelikli olarak prensipleri kavramak gerekir. Forward işlemleri, banka ve müşteri arasında belli maddelerin taahhüt edildiği sözleşmelerle yapılır. Sözleşmeye göre müşteri, belirlenen vade tarihinde yine yazılı olarak beyan edilen değerle ürün almayı taahhüt eder. Sözleşmeyle vade ve ürün belirlendikten sonra alım-satım değeri beyan edilir. Müşteri sözleşmeyle belirlenen alım değerini ödemeyi, banka ise vade tarihinde satış yapmayı taahhüt eder. Yani sözleşmenin her iki tarafı da aynı vadeyi, miktarı ve değeri kabul eder.