D

Yabancı ülkeler tarafından aktif olarak kullanılan para birimine döviz adı verilir. Bir devletin kullandığı ödeme aracının diğer ülkelerin para birimleri cinsinden fiyatına ise döviz kuru denir. Bir paranın döviz cinsinden değeri farklı yöntemlerle hesaplanabilir.  

Ülkelerin kullandıkları para birimlerinin değerini etkileyebilecek birçok farklı faktör bulunur. Üretim, ithalat, ihracat ve enflasyon oranı gibi veriler ülkelerin ulusal ödeme araçlarının değerini direkt olarak etkiler. Bunlara ek olarak ülke içerisindeki politik durum da son derece önemlidir. Politik dengeye sahip bir ülkenin para biriminde kolay kolay ani değişiklikler söz konusu olmaz. 

Bir ülke, para birimi değerliyse daha ucuza ve daha çok mal alabilir. Dövizin düşük olması ithalatı artırır. Bu da ülkenin alım gücünün yükselmesi anlamına gelir. Ulusal paranın yabancı birimler karşısında değersiz olması ise ülkenin genel alım gücünü düşürür. Dövizdeki ani değişmeler ülkedeki ekonomik faaliyetleri direkt olarak etkiler. Bu nedenle döviz kurlarının istikrarlı bir çizgide ilerlemesi ülkenin ekonomik durumu açısından son derece önemlidir. 

Döviz kuru hesaplaması örnek üzerinden açıklandığında çok daha net bir şekilde anlaşılabilir. 1 Türk lirası ile alınabilecek ABD doları miktarını döviz kuru belirler. 1 USD’nin 14,30 TL olması döviz kuruna örnektir. Kurlar, çok fazla etkene bağlıdır ve bu nedenle zaman içerisinde değişiklik göstermeleri olağandır.

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Döviz Kuru Türleri

Döviz kuru nedir sorusuna kapsamlı bir şekilde cevap verebilmek için bu kavramın türleri de açıklanmalıdır. Kurlar, enflasyon ve satın alma gücü başta olmak üzere farklı değişkenlere bağlı olarak çeşitlenir. Döviz kuru; nominal, reel, çapraz ve efektif olmak üzere 4 çeşittir. Ayrıca alış ve satış olarak da iki ayrılır. Kur türlerinden elde edilen veriler farklı alanlarda kullanılır. Ülkedeki genel satın alma gücünün hesaplanması ile ticaret hacimlerinin para birimine etkisi incelenirken farklı döviz kuru verileri baz alınır. 

Nominal kur, diğer ülkeler tarafından kullanılan paraların ulusal birim karşısındaki değeridir. Nominal kur değeri, ulusal birim ile yabancı bir parayı satın alırken ödenmesi gereken miktarı belirler. 1 dolar almak için ödenen Türk lirası miktarı nominal kura örnektir. 

Reel kur ise nominal değerlerin enflasyon oranına göre düzenlenmesiyle hesaplanır. Başka bir deyişle reel kur, bir ülkenin ulusal parasının yabancı para birimi üzerindeki satın alma gücüdür. Reel döviz kurunun düşmesi, ulusal paranın yabancı mallar üzerinde daha fazla satın alma gücüne sahip olması anlamına gelir. Bu durumda ithalat oranında artış görülebilir. Reel döviz kurunda artış söz konusu olduğunda ise ulusal para birimi değer kaybeder. Bu durumda ise ihracat artışı yaşanabilir. Reel döviz kurunun ülkeler arasındaki ticari ilişkilere direkt olarak etkisi olduğu söylenebilir. 

Çapraz kur, iki yabancı paranın birbirine olan oranının başka bir birimle ifade edilmesidir. Bu işlem ikiden fazla para birimi arasındaki kur hesaplaması olarak da anlatılabilir. Çapraz kur konsepti farklı para birimleri arasındaki hesaplamaları kolaylaştırmak için türetilmiştir. 

Efektif kur ise bir ülke ile onun ticaret yaptığı başlıca devletlerin para birimlerinin ağırlıklı ortalamasıdır. Bu kur türünün hesaplanması için bir devletin dış ticaret hacminde en büyük önemi taşıyan ülkelerin paraları baz alınır. Ortak bir sepette toplanan dövizlerin ulusal para karşısındaki ağırlığı efektif kuru verir. 

Deflasyon, piyasa fiyatlarıyla yakından ilgili bir ekonomi kavramıdır. Bu iktisat terimi, piyasa fiyatlarındaki genel düşüşü ifade eder. Enflasyon temel olarak piyasada artan fiyatlara karşı azalan alım gücü nedeniyle gerçekleşir. Deflasyon ise bunun tam tersi olarak fiyatların azalmasını ve alım gücünün artmasını ifade eder. Ancak bu durum belli bir dengeye oturtulamadığında arz miktarını geçen talep yoğunluğu ekonomik ve sosyal krizlere yol açabilir. 

Tarihte yaşanan çeşitli deflasyon örnekleri bulunur. 2006-2016 yılları arasında Japonya’da yaşanan durgunluk dönemi bilindik örnekler arasında yer alır. Bu dönemde gerçekleşen pozitif arz şoku, Japonya’da fiyatlarda hızlı düşüşe ve işsizlik artışına neden olmuştur. 1929 yılında ABD’de yaşanan Büyük Buhran da bunun en büyük örneklerinden biridir. 

Piyasa fiyatları, zaman zaman aşağı ve yukarı yönde dalgalanmalara şahit olabilir. Bu dalgalanmaların toplu şekilde artı yönde gerçekleşmesi enflasyonu doğurur. Piyasa fiyatlarının tamamında görülen eksi yönde dalgalanma ise deflasyon nedir sorusunu akıllara getirir. Bu kavram, enflasyonun karşıt anlamlısı olarak düşünülebilir. Fiyat seviyesinin genel anlamda düşmesi olarak açıklanabilen bu duruö, olumsuzluğu çağrıştırmasa da ekonomik krizlere yol açabilir. 

Deflasyonun Nedenleri Nelerdir?

Piyasada sürekli olarak düşen fiyatlar, alıcılarda düşüşün devam edeceği algısını uyandırır. Daha düşük fiyatlar bekleyen tüketicilerin ürünlere olan talebi de yavaşlar. Pozitif arza karşı neredeyse duran talep, mal ve hizmetlerin birikmesine yol açar. Yani deflasyon sebeplerinin ilki arz ve talebin aynı anda aşağı yönde hareket etmesidir. Diğer deflasyon nedenleri ise aşağıdaki gibidir. 

Bu ekonomik buhran, mevcut teknolojik gelişmeler ve küresel sağlık sorunları nedeniyle de gerçekleşebilir. Örneğin dünyayı etkisi altına alan salgınlar, toplumda belli mallara karşı tasarrufa yönelme eğilimi doğurabilir.

external link icon
ucuzkalanlar (1) (1) (1) (1)

Güçlü Sektörlerin Rasyolarına Göre Cazip Hisseleri

Deflasyon Sonuçları Nelerdir?

Deflasyon, enflasyona karşı olumlu bir kavram gibi görünse de ileri boyutlara ulaştığında arz tarafında çeşitli sorunlara yol açabilir. Ülke ekonomisini de doğrudan etkileyen deflasyon sonuçları şu şekilde sıralanabilir;

Deflasyon; üretim, ücret, talep ve istihdamın aynı anda düşüşe geçmesiyle ekonomik durgunluğa yol açar. Fiyatların her zaman düşeceğine olan inanç, içinden çıkılması güç bir kısır döngüye neden olabilir. 

Deflasyon Nasıl Önlenir?

Deflasyon sarmalının önüne geçmek için ülke çapında çeşitli önlemler almak gerekir. Deflasyon özellikleri ve nedenleri kadar tedbirler de oldukça önemlidir. Kamu harcamalarını artırma ve bunun için yapılabilecek girişimler ilk önlemler arasında yer alır. Faizlerde azalmaya giderek tüketicilerin kredi talebi ve harcama eğilimi artırılabilir. Azaltılan vergi oranları, yatırımların ve harcamaların da doğrudan artmasına yardımcı olur. Çalışanların aldığı ücretleri artırmak arz ve talebin dengelenmesini sağlar. Özel sektörü yatırıma yönlendiren teşvik uygulamaları, negatif talep şokunu önlemeye yardımcı olabilir.

Deflatör, enflasyona karşı alınan önlemlerin arasında bulunan ve sıkça duyulan kavramlardan bir tanesidir. İktisadi bir terim olan deflatör, enflasyon ile ters yönlü ilişkinin kurulabilmesi için kullanılır. Günümüzde pek çok kişi tarafından deflatör nedir sorusunun cevabı sıkça araştırılır. TÜFE oranlarıyla birlikte sıkça gündeme gelen kavram, enflasyonun hafifletilmesini ve deflasyonist eğilimlerin desteklenmesini tanımlar. İndirgeyici olarak da bilinen bu terim aynı zamanda parasal değerleri gerçek fiyatlara dönüştürmek için kullanılan bir endekstir. 

Enflasyonun fiyat ortalamasındaki genel artış olduğu düşünülürse bu durumun tersinin de deflasyon olduğu söylenebilir. Fiyat artışının getirdiği olumsuz etkileri ortadan kaldırma işlemi, GSYİH deflatörü ile gerçekleşir. Deflatör, piyasa fiyatlarında yaşanan toplu artışların sonucunda sık duyulmaya başlanan kavramların arasında yer alır. Alım gücünü bir hayli azaltan fiyat artışı, yükselen faizler, kredilerin daraltılması ve piyasadaki paranın geri çekilmesi enflasyona yol açabilir. 

Mallarda ve hizmetlerde görülen ortalama fiyat artışının etkileri, indirgeyici endeks sayesinde azaltılabilir. Fiyat endeksi olarak da bilinen bu kavram, parasal anlamda ifade edilen bir faktörün gerçek değere dönüştürülme aşamasında ortaya çıkar. Bu fiyat düşürücü etken, ekonomik hacmin değerinin anlaşılabilir rakamlara dönüşmesine yardımcı olur. Yurt içindeki malları kapsayan deflatör, fiyat artışının etkilerini ortadan kaldırmak için kullanılır. 

external link icon
betacontent (1)

Borsada Hisse Seçme Rehberi: Beta Katsayısı Mucizesi

Deflatör Özellikleri Nelerdir?

Deflatör, ekonomik büyüklüğün değerinin gerçeğe çevrilmesi için kullanılan bir çarpandır. Bu, nominal olanı reele çevirir. Deflatör, çeşitli parasal kavramların gerçek fiyatlara dönüştürülmesini sağlar. Bu noktada indirgeyici ve TÜFE, sıkça karıştırılır. Ancak deflatör özellikleri ile diğerlerinden kolayca ayrılır. Bunlar, şu şekilde sıralanabilir:

İndirgeyici fiyat endeksi, ülke içinde değişen fiyatların hesaplanmasını sağlar. Deflasyon, enflasyonun hareketliliğinin hesaplanmasına ve dengelenmesine imkân tanır. 

Deflatör Nasıl Hesaplanır?

Deflatör, mevcut yılda parasal olarak ifade edilen değerleri gerçek rakamlara çevirmek için kullanılan bir hesaplama aracıdır. Bu terim, kullanım alanına göre bir sayı ya da indeks olarak kabul edilir. Deflatör hesaplaması yapabilmek için parasal ve gerçek GSYİH rakamlarını bilmek gerekir. GSYİH, bir ekonomide söz konusu olan tüm hizmetlerin ve malların parasal değerini ifade eder. GSYİH rakamlarının bu hesaplamada yer alma nedeni kolayca anlaşılabilir. Bunun sebebi, mevcut süre zarfında gözlemlenen ve yıllara göre değişen tüketici eğilimlerini de hesaplamaya dâhil etmektir. 

Hesaplama aşamasında ilgili yıl için belirlenen baz oranı da büyük bir önem taşır. Basit birer çarpma ve bölme işleminin sonucunda indirgeyici hesaplaması yapılabilir. Nominal GSYİH rakamı, reel olanın oranına bölündükten sonra ortaya çıkan sonucun 100 ile çarpılması, indirgeyici indeksini gözler önüne serer. Çarpım rakamı, baz olarak alınan senenin indeks değerine göre değişir. 

Dezenflasyon tanımı, fiyat artış hızının belirli sebeplerden ötürü azalmasını ifade eder. Ülkemizde de yaygın olarak kullanılan bir ekonomi programıdır. Fiyat artışının azalması vatandaşın alım gücünü olumlu etkileyeceği için gelirlerin enflasyon nedeniyle erimesine mâni olunur. 

Bu olgu ile fiyat artış hızını azaltmak veya tamamen durdurmak amaçlanır. Böylece toplumsal refah da artmış olur. Hükümet politikaları, dünyadaki mali dengeler ve arz-talep olguları enflasyonun aşağı yönlü bir ivme kaydetmesini etkiler. Kısaca dezenflasyonun, enflasyon artış hızının düşmesi olduğu söylenebilir.

Dezenflasyon Nedenleri Nelerdir?

“Dezenflasyon nedir?” sorusunun ardından nedenlerinden bahsetmek gerekir. Fiyat artış hızındaki düşüşlerin en temel nedeni enflasyonu önlemeye yönelik politikalar geliştirmektir. Dezenflasyon politikaları, makro ölçekte tüketimi kısıtlamak ya da para arzını azaltmak şeklinde olabilir. Ayrıca piyasa içerisindeki mal ve hizmetlerin artışı da fiyatların yukarı yönlü tırmanışını engeller. Üretimin artması, enerji maliyetlerinin düşmesi, maliye politikalarının enflasyonu düşürücü etkiye yönelik düzenlenmesi aşağı yönlü enflasyonun nedenlerinden sayılabilir. Çünkü üretim artarsa piyasadaki girdiler de artacak ve arz fazlalığından kaynaklı olarak fiyatlar düşecektir. 

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Dezenflasyonun Etkileri Nelerdir?

Fiyat artış hızının düşmesi hem Türkiye’de hem de dünyada ekonomi açısından olumlu yorumlanır. Çünkü yüksek enflasyon özellikle yatırımcıların önünü görememesine neden olan olumsuz bir süreçtir. Enflasyon oranındaki düşüş ile ülkedeki yabancı yatırımcı sayısı artar ve istikrarlı bir yapı meydana gelir. Ayrıca yerli yatırımcılar da ellerinde tuttukları likiditeyi faiz yerine gerçekçi yatırımlara dönüştürür. 

Dezenflasyon politikaları faizlerin de ciddi anlamda düşmesine neden olur. Böylece vatandaşlar konut başta olmak üzere pek çok ihtiyacını kredi yoluyla karşılayabilir. Bu durumda da piyasa hareketlenecek ve enflasyon oranı daha da düşecektir. Yani bu olgu ekonomileri olumlu etkileyen zincirleme bir etki yapar. 

Dezenflasyon Örnekleri Nelerdir?

Tüm bu açıklamalardan sonra dezenflasyonun nihai amacının enflasyon oranını belirli bir seviyenin altına düşürmek olduğu söylenebilir. Bir ekonomide yüksek enflasyon yıllara bağlı olarak düşme eğiliminde ise bu kavramın varlığından söz edilebilir. Örneğin 2015 yılında enflasyon oranı %20 olan bir ekonomi, 2016 ve 2017 yıllarında enflasyon oranını %18 ve %17 gibi rakamlara çekmişse dezenflasyon var demektir. Bu gibi dezenflasyon örneklerinden de anlaşılacağı üzere kademeli fiyat düşüşleri ekonomiyi canlandıran ve vatandaşların refah içerisinde yaşamasını sağlayan durumlardır. Fiyatlar düşünce alım gücü yükselecek, piyasa canlanacak ve direkt ya da dolaylı pek çok olumlu etki görülecektir.

Defter değeri, şirketlerin öz kaynak toplamlarının ödenmiş sermaye tutarına bölünmesi ile elde edilen bir orandır. Piyasa değeri (PD/DD) olarak da bilinen kavram, hisse senetlerinin fiyatlarını sahip olduğu öz kaynaklara göre ölçmeye yarar. Bu değerlendirme oranı belgenin ucuz ya da pahalı olduğuna dair bir fikir oluşturur. 

Genel kanı, yüksek PD/DD oranına sahip olan hisselerin daha pahalı, düşük piyasa değerine sahip olanların ise daha ucuz olduğu şeklindedir. Fakat bu varsayım, her zaman doğru olmayabilir. Bu şekilde kısaca “Defter değeri nedir?” sorusunu cevapladıktan sonra özelliklerine ve hesaplanmasına geçelim.

Defter Değeri Özellikleri Nelerdir?

Bu değer, hisselerin talebini etkileyen önemli bir faktördür. PD/DD oranı için, ilk basamak 1 olarak kabul edilir. Yani PD/DD sonucu 1 olan işletmeler, kendi öz kaynaklarıyla eşit değerlenir. 1 rakamının altında konumlanan şirketlerin, öz kaynaklarından daha ucuza fiyatlandığı söylenebilir. Özellikle zarar eden şirketlerde bu değerin, 1’in altında olması beklenir. Çünkü zarar eden işletmenin, öz kaynakları erimeye başlar. Piyasa değeri 1’in üzerinde olan şirketlerin ise daha fazla fiyata işlem gördüğünü söylemek mümkündür. PD/DD oranı genellikle aynı sektörde olan işletmeleri, birbirleriyle kıyaslamak için kullanılır.

external link icon
yabanci (1)

Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler

Ayrıca bakınız: PD/DD nedir?

Defter Değeri Önemi Nasıldır?

Defter değeri/piyasa değeri, yatırımcılar tarafından iyi anlaşılması gereken kritik bir kavramdır. Bu değer, işletmelerin öz sermayelerini ifade eder. Öz sermaye ise şirketlerin varlıklarından, yükümlülükleri çıkarıldığında ortaya konur. DD, çoğu zaman işletmenin gerçek değerlerini ifade etmez. Bu kavramın sadece muhasebe defteri üzerindeki bir değer, olduğunu belirtmek gerekir. Fakat defter değeri, hisse senedi alım satımında doğrudan ya da dolaylı olarak etkilidir. Çünkü PD/DD oranının belirlenmesinde rol oynar. 

Defter Değeri Nasıl Hesaplanır?

Defter değeri hesaplama çok da karmaşık bir işlem değildir. Bu değer, iki farklı şekilde bulunabilir. İlk yöntem, öz sermayenin asıl sermayeye bölünmesiyle elde edilir. İkincisinde sermayenin toplam hisse senedine bölünmesi gerekir. Gerçek değer ile DD arasındaki fark yüksek olabilir. Örneğin, 30 yıl evvel satın alınan bir işletmenin verileri düşük görülebilir. 

Defter değeri, hisse senedine yatırım yapılıp yapılmayacağı yönünde karar verilmesini sağlar. Yatırımcı, işletmenin PD/DD oranına bakarak ucuz ya da pahalı olduğunu düşünür. Burada değerlendirme yaparken, işletmelerin çalıştıkları sektörün dinamiklerini de göz önünde bulundurmaları gerekir. Hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir şirketin PD/DD oranı ile, sanayi sektöründe çalışan bir işletmenin PD/DD oranı kıyaslanamaz. 

Yasal ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye’de olmamasına rağmen ülke sınırları içerisinde gelir eden kişilerin kazançları üzerinden vergilendirme yapılır. Bu tür bir vergilendirmeye tabi tutulan kişilere de dar mükellef denir. Dar mükellefiyet vergilendirmesi pek çok kritere bağlı olarak hesaplanır.

Vergi mükellefiyeti hem gerçek hem de  tüzel kişiler için geçerli bir kavramdır. Vergi mükellefiyeti olan kişiler ve kurumlar, bir takvim yılı içinde Türkiye’de ticari ve zirai gelir elde edenlerdir. Türkiye’de 6 aydan fazla kalsa bile ülkeye yerleşmemiş kişilerden ve kurumlardan da dar mükellefiyet kapsamında vergi alınır. Bu vergi, Türkiye’ye belli ve geçici bir görev için gelip burada kazanç elde edenlere de uygulanır. Buna ek olarak tutukluluk veya hastalık gibi elde olmayan sebeplerden dolayı Türkiye’de kalan kişilerden de bu vergi alınabilir. 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 6. maddesi kapsamında Türkiye’de ikamet etmeyen kişilerin ülke sınırları içerisinde elde ettikleri kazançlar vergiye tabi tutulur. 

Dar mükellef nedir sorusuna daha ayrıntılı bir şekilde de cevap verilebilir. Vergi Usül Kanunu doğrultusunda Türkiye’de iş yeri bulunduran yabancı kurumların ticari kazancından vergi alınması gerekir. Dar mükellefiyet, yabancı kurumların temsilciler aracılığıyla kurduğu zirai işletmeden ve serbest meslekten elde edilen kazançları da kapsar. Türkiye’de kiralanan taşınır ve taşınmaz varlıklardan elde edilen iratlar da dar mükellef vergilendirmesi kapsamındadır. Buna ek olarak Türkiye’de kazanılan menkul sermaye gelirleri de Vergi Usül Kanunu’na tabidir. Kişinin ya da kurumun gelirini oluşturan tüm kazançlar bu kanun çerçevesinde vergilendirilir.

external link icon
norvec (3)

Norveç Varlık Fonu'ndan Türk Şirketlerine 1,3 Milyar Dolar Yatırım!

Kişi, ihraç etmek için Türkiye’den satın aldığı malları yurt dışına gönderebilir. Bu durumda kurumun elde ettiği kazançlardan vergi alınmaz. Mallar Türkiye’de satılmadığı için elde edilen kazanç vergilendirilmez. Dar mükellef sistemine tabi tutulmak için alıcının ya da satıcının Türkiye’de olması gerekir. Hatta her iki taraf da Türkiye’de olabilir. Bunun yanı sıra satış sözleşmesi Türkiye’de yapıldığı takdirde de kazanç elde eden kişi vergiye tabi tutulur. 

Dar mükellef konusu örnek üzerinden çok daha net bir şekilde anlaşılabilir. Amerikan vatandaşı Bay Williams 2019 yılında 7 ay Türkiye’de yaşamıştır. Bu süre zarfında kişi, ticari aracılık yapmış ve 7 ayın sonunda ülkeden ayrılmıştır. Bu örnekte Bay Williams, 6 aydan daha uzun süre Türkiye’de ticari kazanç elde etmiştir. Bu kişi Türkiye’de ikamet etmediği için dar mükellef vergilendirme sistemine tabi tutulur. 

Çalıştığı şirket Amerika’da olan Bay Williams, Mersin’den aldığı lastikleri yurt dışına ihraç etmiştir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 7. maddesi kapsamında Türkiye’den satın alınıp ihraç edilen mallar vergilendirilmez. Ancak Bay Williams aynı zamanda Türkiye’deki sanayilere de lastik satışı gerçekleştirmiştir. Türkiye’de ticari amaçlı serbest meslek kapsamında yapılan satışlardan elde edilen kazançlara da dar mükellef vergilendirme sistemi uygulanır.