Midas’ı indirmek için QR kodu taratın
Aracılık yüklenimi; halka arz edilen menkul kıymetlerin tümünün, satılacağı aracı kuruluşlar tarafından ihraç eden şirkete taahhüt edilmesi işlemine denir. Bir başka deyişle sermaye piyasası araçları, halka arzda aracı şirketler tarafından satışa çıkarılır. Bu varlıkların alım satım işlemlerine aracılık edilir.
Aracılık yüklenimi nedir sorusuna daha ayrıntılı bir cevap vermek gerekir. Bu işlem esnasında kuruluşların azami mali sorumluluğuna Kurul tarafından karar verilir. Halka arz sırasındaki aracılık faaliyetlerinde yüklenilen taahhütlerin tutarı Kurul’un sermaye yeterliliği doğrultusunda belirlenir ve sınır aşılmaz.
Halka arzda aracılık eden yetkili kuruluş, sermaye piyasasının miktarı çok yüksek olduğu takdirde risk almak istemeyebilir. Bu doğrultuda iş yükünü ve sorumluluğu paylaşmak için birden fazla yetkili kuruluş halka arzda yer alabilir. Bu şekilde aracılık yüklenim şekilleri kısmen ve tamamen gerçekleştirilebilir. Aracı kuruluşların tercihi doğrultusunda farklı yüklenimler uygulanabilir.
Aracılık yüklenimi, işlem türünden şirkete kadar pek çok farklı şekilde yapılabilir. Aracılık yüklenimi türleri; bakiyeyi, tümünü, kısmen bakiyeyi ve kısmen tümünü olmak üzere 4’e ayrılır.
Bu işlemin türlerinden bir tanesi bakiyeyi yüklenimdir. Halka arz esnasında satılmayan varlıklar söz konusu olabilir. Satılmayan bu kısım, aracı yetkili kurum tarafından tam olarak satın alınır. Bu işlem satış süresi sona erdiğinde gerçekleştirilir. Kalan tüm varlıklar, nakit ödenir.
Aracılık türlerinden bir diğeri tümünü yüklenimdir. Bu işlem, satış başlamadan önce yapılır. Halka arzdan önce tam ve nakit olarak varlığın ücreti ödenir. Tümünü yüklenimde varlığın tamamı alınıp ardından halka satılır.
Aracılık çeşitlerinden biri de kısmen bakiyeyi yüklenimdir. Bu işlem, satış esnasında gerçekleştirilir. Aracı kurum kalan kısmın tamamı yerine belli bir oranı almayı taahhüt eder. Bu durumda yetkili kurum kalan kısmın hepsini almak zorunda kalmaz. Bu işlemde aracı kuruluş dilediği oranda varlık satın alır.
Aracılık işleminin son türü, kısmen tümünü yüklenimdir. Bu türde aracı kurum satış öncesinde varlığın bir kısmını alır. Bu işlem, mal halka arza açılmadan önce gerçekleşir. Satış gerçekleştikten sonra kurum aldığı tutarı halka arz eder.
Aracılık yüklenimi oldukça önemli bir işlemdir. Bu yüklenim sayesinde halka arz faaliyetlerinde yetkili kuruluşlar ve yatırımcılar arasında bir güven oluşur. Kuruluşlar hisse senetlerini rahatlıkla satışa çıkarabilirken yatırımcılar ise dolandırılma endişesi olmadan satın alma işlemi yapabilir.
Aracılık yüklenimi yetkili kuruluşlara ve yatırımcılara kolaylık sağlar. 4 farklı türe sahip olan bu işlem sayesinde aracı kurum satım ve alım işlemlerinde esnek olabilir. Bu yöntem, aynı zamanda piyasada henüz tanınmayan ve işlem geçmişine sahip olmayan şirketlerde oluşabilecek olumsuz sonuçları ortadan kaldırır. Kamuda bilgileri henüz özümsenmemiş bir ortaklığın ilk satışında ortaya çıkabilecek talep eksikliği de böylece ortadan kalkar. Aracılık yüklenimi sayesinde piyasaya henüz girmemiş olan şirketler, yatırımcıların güvenini daha kolay kazanabilir.
Alış (Bid), finans piyasasında aktif olarak işlem yapan katılımcıların döviz ve menkul kıymet gibi değerleri almaya istekli oldukları fiyattır. Bu değer, piyasada işlem yapmak isteyen kişilerin kârını maksimize etmek için dikkat ettiği konuların başında gelir. Alış (Bid) nedir sorusu, piyasadaki değerlerin yatırım amaçlı alım süreçlerindeki fiyatlandırması şeklinde cevaplanabilir.
Katılımcı, pozisyonunun çeşidine göre en iyi fiyattan alım yapmak ister. Bu noktada en düşük fiyattan almak ve en yüksekten satmak tüm yatırımcıların hedeflediği bir durumdur. Anlık piyasa verilerine göre değişen bid değeri, alış yapılacak değerin satış hacmini de etkiler.
Piyasa katılımcıları, “Alış (Bid) nasıl kullanılır?’’ sorusunun cevabını merak eder. Anlık finans piyasasında işlemin hangi fiyat düzeyinde gerçekleşeceği alış veya satış durumuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Kaldıraç oranı ve işlem hacmi, alış (bid) kullanımını etkiler.
Örneğin; 1 lot EURUSD alımı sırasında teminat oranı 1:100 kaldıraç oranı üzerinden hesaplanır. Bu durumda (1,12355×1) x (100) = 1123,55 USD ödemeniz gerekir. 1 lot EURUSD satış işleminde ise bid fiyat üzerinden teminat miktarı (1,12350×1) x 100 = 1123,50 USD olacaktır. Bu durumda 0,05 USD, alış satış fiyat farkını temsil eder. Alış (Bid) nasıl yapılır sorusu bu şekilde yanıtlanabilir.
Geleneksel ve kripto piyasalarda işlem yaparken bid fiyat değeri katılımcılar için önem arz eder. Kâr değerini maksimize etmek için bu değerleri doğru bir şekilde hesaplamak gerekir. Anlık piyasa verilerine bağlı olarak alım yaparken büyük bir emir vermek yerine riski küçük parçalara bölmek gerekir. Emirleri dağıtırken ise mevcut hacmin göz önünde bulundurulması önemli bir unsurdur. Mevcut hacimden daha yüksek emirler vermemek için bid değerini anlık olarak kontrol ederek işlem yapabilirsiniz.
Anlık finans piyasasında oluşan iki çeşit fiyat tipi bulunur. Bunlar ask fiyat ve bid fiyat olarak adlandırılır. Her iki fiyat değeri de spot piyasada anlık olarak belirlenir. Katılımcının alış veya satış yönlü hareketi, hangi fiyatlandırmayı değerlendirmeye alacağını belirler. Eğer ki katılımcı alış yönlü bir pozisyonda ise ask fiyatı üzerinden işlem yapar. Bu noktada işlem hacmi ve kaldıraç oranı göz önünde bulundurularak teminat hesaplaması sürecine gidilir. Satış yönlü yapılan işlemlerde ise bid fiyatı etkili olur. Anlık veriler dikkate alınarak bir teminat hesaplaması yapılır. Özetle; işlemin alış veya satış olması, değerlerin fiyatları üzerinde farklılık yaratır.
Açık pozisyon, yatırımcıların düşmekte olan bir finansal varlıktan kâr etmek üzere başvurdukları bir alım-satım stratejisidir. “Short position” olarak da bilinen açık pozisyonda önce yüksek fiyattaki varlıklar ödünç alınır. Ardından fiyat düştüğünde bu varlıklar gerçekten satın alınıp aracıya iade edilir.
Açık pozisyon ne demek sorusunun cevabı borsa işlemleri kapsamında incelenmelidir. Bu strateji, hisse senetlerinin değerindeki düşüşten kazanç elde etmek üzere kullanılabilir. Normalde yatırımcılar, fiyatı yükseldiğinde satıp kâra geçmeyi planlayarak hisse senedi alır. Açık pozisyon ise bu durumun tam tersidir. Yatırımcılar, aracı kurumdan özel bir hesap dâhilinde ödünç olarak aldıkları hisseleri satarak açık pozisyon yaratır. Bu sürece açığa satış denir.
Ayrıca Borsada Short Ne Demek içeriğimize de göz atabilirsiniz.
Aracı kurumlar, yatırımcılar tarafından istenilen hisseleri ellerinde bulundurdukları büyük stok envanterinden ya da başka bir firmadan tedarik ederek ödünç verme yoluna gidebilir. Bu işlemde aracının beklentisi doğal olarak ödünç verdiği hisseleri bir süre sonra geri almaktır. Ayrıca açığa satış işlemi sırasında yatırımcıdan belli ücretler de talep edilir. Açığa satışta yatırımcı öncelikle hisse senetlerini aracı firmadan ödünç alır. Ardından bunları üçüncü bir kişiye satar. Hisseleri ödünç alıp üçüncü bir kişiye satarak açık pozisyon yaratan yatırımcı, bu varlıkları aracı firmaya iade etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğünü yerine getirmek üzere aynı miktarda hisse senedini yeniden satın almalıdır.
Yatırımcı, açığa satış yaptığı zamana göre yeniden aldığı hisselerin fiyatında bir düşüş meydana gelmişse bu durumdan kâr elde eder. Açık pozisyonda alış işlemi yüksek fiyattan yapılırken satış işlemi düşük fiyattan gerçekleştirilir. Böylece bir varlığın değerinin yükselmesi yerine düşüşünden bir kazanç sağlanmış olur. Bu strateji genellikle birkaç günlük ya da haftalık kısa vadeli düşüş beklentileri söz konusu olduğunda uygulanır. Açık pozisyonda varlığın değeri düşerse para kazanılacağı gibi değer yükseldiğinde ise kayıp yaşanır.
Örnek olarak; Jale Hanım ünlü bir otomotiv firmasının çıkardığı yeni modeli için geniş çaplı bir geri çağırma başlatacağı duyumunu alsın. Bu durumda Jale Hanım, geri çağırmanın yüksek maliyetler ve olumsuz haberler sebebiyle firmanın hisse değerinin birkaç hafta içinde düşeceğini öngörerek açık pozisyon almaya karar verir. Bu doğrultuda Jale Hanım 100 adet hisseyi aracıdan ödünç alıp o günkü kapanış fiyatı olan 34 TL’den başka bir yatırımcıya açığa satar. İki hafta sonra geri çağırma haberlerine karşılık gelen tepki satışlarıyla hisse fiyatı 28 TL’ye geriler. Jale Hanım hemen bu fırsatı değerlendirip 100 adet hisse satın alır ve bunları ödünç aldığı önceki hisselerin yerine aracı kuruma iade eder. Bu durumda;
Alım satım opsiyonu, başka bir varlığa bağlı olarak değişen türev ürünlerine denir. Bunlar; opsiyona ve vadeye bağlı olarak oluşturulan belli bir finansal ürünü, malı veya ekonomik göstergeyi almak ya da satmak için hazırlanan sözleşmelerdir.
Alım satım opsiyonu nedir sorusuna daha ayrıntılı bir cevap verilebilir. Bu finansal işlemler, alıcı ve satıcı olmak üzere iki taraf arasında yapılır. Bu sözleşmede alıcı, ödeyeceği belli bir opsiyon miktarı karşılığında spesifik bir vadeye kadar belirlenen fiyat üzerinden finansal göstergeyi satın alma hakkına sahip olur. Buna ek olarak satıcı, sözleşmeden doğan hakları doğrultusunda malı yasal yollardan satar.
Alım satım opsiyonu alıcıya hak, satıcıya ise yükümlülük tanır. Bu türev ürünü, belirli bir vadeye ve fiyata dayanır ve yatırım amaçlı kullanılabilir. Ek olarak alıcı ve satıcı bu ürünü korunma ve arbitraj doğrultusunda tercih edebilir.
Uzun taraf, opsiyondaki alıcı kişidir. Bu bireyler, prim ödeme dışında başka bir yükümlülük taşımaz. Alım satım opsiyonu çevirme işleminde birey parayı yatırıma dönüştürür. Kişilerin belli bir vadeye kadar alım ya da satım işlemini gerçekleştirilmesi beklenir. Kişiler sorumluluk aldığı için risk taşır ve satıcıdan teminat alınır.
Opsiyonda finansal göstergenin spot fiyatı kullanım ücretinden yüksekse opsiyon kârdadır. Tam tersi durum söz konusu olduğunda türev ürün zarardadır. Her iki fiyat aynıysa opsiyon başa baş olarak bilinir. Alım satım opsiyonu açma durumunda her iki taraf fiyatları göz önünde bulundurmak zorundadır.
Alım satım opsiyonu alma, Avrupa ve Amerikan tipi olmak üzere iki türlüdür. Avrupa tipinde vade bitmeden önce alıcı o ürünü kullanamaz. Uzun taraf vade sonunda yaptığı yatırımdan faydalanabilir. Amerikan tipi alım satım opsiyonunun en spesifik özelliği ise yatırımcının istediği zaman ürünü kullanabilmesidir. Bu durumda birey, ürünün vadesinin bitmesini beklemek zorunda değildir.
Bu ürünler, satın alındığı yer doğrultusunda değişkenlik gösterebilir. Borsada işlem gören opsiyonlar standart sözleşmelidir. Bunlara ek olarak hisse senedi, endeks ve döviz sözleşmelerine dayalı opsiyon seçeneklerinden faydalanılabilir. Tezgâh üstü opsiyonlar borsada listelenmez; bu yüzden taraflar sözleşmenin şartlarını istedikleri gibi ayarlayabilir. Alım satım opsiyonu arttırma işlemi doğrultusunda bireyler yatırımlarını katlayabilir.
Alım satım opsiyonunun birtakım avantajları ve dezavantajları vardır. Bu işlem, alıcı için oldukça kârlıdır. Bireyler opsiyon primi dışında bir ödeme yapmaz. Bunun yanı sıra satıcıdan teminat göstermesi istenir. Alıcı, opsiyonu kullanırsa dayanak varlığı alım ve satım hakkına sahip olur. Aynı durumda satıcının satma ve alma zorunluluğu ortaya çıkar.
Alım ve satım opsiyonları yükselen ve düşen piyasa beklentisi doğrultusunda kullanılabilir. Sözleşmede bahsi geçen mal için anlaşılan ileri tarihli alım satım ücretine kullanım fiyatı denir. Bu sözleşmede geçen malın alınıp satılması için opsiyon priminin ödenmesi gerekir. Ödeme işlemi gerçekleştirildikten sonra elde edilen hak, yatırımcılara kâr elde etme imkânı tanır.
Ayı piyasası, ekonomik süreçlerde sık kullanılan bir kavramdır. Diğer adı bear markets olan terim, fiyatların sürekli olarak düşme eğiliminde olmasını ifade eder. Özellikle kripto para dünyasında sıklıkla duyduğumuz bu kavram, ayıların doğal davranışlarından esinlenilerek türetilmiştir. Ayı etkisinin varlığından söz etmek için fiyatların, uzun bir süre aşağı yönlü hareket ettiğini görmek gerekir. Örneğin; son tepe noktasından %20 aşağıda olan ve düşmeye de devam eden bir kripto para için, ayı piyasasının oluştuğu söylenebilir.
Özetle “Ayı piyasası nedir?” sorusuna “Piyasanın herhangi bir ürün ile ilgili karamsar bir tablo çizdiği ve fiyatların buna bağlı olarak düşüş eğiliminde olduğu süreç.’’ şeklinde cevap verilebilir. Bu piyasa eğilimi, genellikle ülkelerin ekonomik durumu ile bağlantılıdır. Yani savaş, salgın, doğal afet, ekonomik kriz, yüksek enflasyon gibi faktörler, ayı piyasası şartlarının oluşmasında bir etkendir.
Ayı piyasası özellikleri incelendiğinde temel niteliğin düşüş eğilimi olduğu görülür. Böyle bir ortamda yatırımcılar, alım satış işlemlerini gerçekleştirmeye çekinirler. Belirsizliğin söz konusu olduğu şartlar altında yatırımcı, kâr veya zarar ihtimalini kestiremez. Düşüş trendli piyasa işlemlerinin devam ettiği süreçte ekonomi de enerjisini kaybeder. Alım satım işlemleri, durma noktasına gelir. Süreçte birçok firma, işçi çıkarmaya başlar ve işsizlik artar.
Boğa piyasasının tam tersi şekilde ifade edilen bu piyasada, hisse satışı daha yüksektir. Özellikle açığa satış bu panik atmosferinde en sık başvurulan çıkış yöntemidir. Ayrıca belirtmek gerekir ki fiyatların düşüş eğiliminde olduğu bu şartlarda, çıkışlara da rastlamak mümkündür. Yani bu piyasada, kâr etme ihtimalinin olmadığı söylemez. Bu iniş çıkışlar, fırsata çevrilirse düşüş eğilimi yatırımcıların lehine sonuçlanabilir. Bireyler kâr etmek için piyasayı iyi gözlemlemeli, doğru zamanda doğru noktada harekete geçebilmelidir.
Ayı piyasasında düşüş eğiliminin ne kadar süreceğini söylemek zordur. Şartlar; ekonomik büyüme, yatırımcıların his ve yönelimleri gibi faktörlere bağlı olarak şekil alır. Örneğin ekonomik büyüme tablosunun yansıttığı iyimserlik boğa piyasasını, yüksek enflasyon ve durgunluk ise ayı piyasasını doğurur. Yatırımcılar, bu durumun en az 6 ay süreceğini göze alır. Savaş ve salgın gibi sebeplerle bu sezon doğmuş ise bu süreç, daha da devam edebilir.
Fakat ekonomik büyüme ve istikrarlı piyasa koşulları, yatırımcıların önlerini görebilmelerini sağlar ve dolaylı olarak ayı sezonunun bitmesini kolaylaştırır. Bu şartlar altında sık karşılaşılan, ayı tuzağı kavramına değinmek gerekir. Ayı tuzağı, genel anlamda yükseliş trendi görülen piyasada kısa süreli düşüş yaşanması, bu durumun ise yatırımcı tarafından uzun vadeli algılanmasını ifade eder.
Aracı kuruluş, sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunmak üzere yetkilendirilmiş bankalar veya şirketlerdir. Aracı kurum olarak da bilinen bu resmî şirketlerin yetkileri, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından teslim edilir. Yetki sahibi olan kuruluşlar, farklı gruplara ayrılır.
“Aracı kuruluşlar nelerdir?” sorusunun cevabı, banka kökenli olanlar ve olmayanlar şeklinde ikiye ayrılır. Banka kökenli olan aracı kurumlar da ikiye ayrılır. Bu iki gruptan ilkinde ticarî bankalar yer alır. Diğeri ise kalkınma ve yatırım bankalarını kapsar. Aracı kuruluşları; özeller, yabancılar, kamuya ait olanlar ve TMSF olarak gruplamak da mümkündür.
Sermaye piyasasında faaliyet göstermek isteyenlerin aracı kurum açma şartlarını bilmeleri gerekir. Aracı kurum kurma şartlarından ilki başvuru takvimini dikkatle takip etmektir. Sermaye Piyasası Kurulu, aracı kurum olma başvurularını belirli dönemlerde kabul eder. Güncellenmiş başvuru formunu tam ve doğru bilgilerle dolduranların müracaatı işleme alınır. Başvurusu onaylanan şirketler, aracı kurum olmaya hak kazanır ve bu alanda faaliyet göstermeye başlar.
Aracı kurumların faaliyetlerinden ilki, sermaye piyasası araçlarının ihraç ve halka arz yoluyla satılmasıdır. Bu kurumların diğer görevi, daha önce ihraç edilmiş olan sermaye piyasası araçlarının alım ve satım işlemlerini yönetmektir. Bu kuruluşlar, bütün türev araçların alım satımına da aracılık edebilir. Aracı kurumların diğer faaliyetleri ve görevleri şu şekilde sıralanır:
Gerçekleştirilen faaliyetler sırasında aracı kuruluşların yapılan işlemlerin ses kayıtlarını düzenli olarak tutması gerekir. Aracı kurumların sorumluluklarından diğeri de yasa dışı işlemleri, Sermaye Piyasası Kurulu’na bildirmektir. Yorum ve tavsiyelerde bulunulmasına ilişkin esaslara uyma sözü veren bu kuruluşların daha birçok faaliyet, görev ve sorumluluğu vardır.
Aracı kurum işlemleri, bu faaliyetler sonucu gerçekleştirilen hisse alım satımına dayanır. Aracı kurum işlem hacimleri ise bu alım satımları gösteren canlı bir grafiktir. Söz konusu grafik üzerinden farklı aracı kurumların birbirlerine göre konumları izlenebilir. Aracı kurum dağılımı olarak adlandırılan bu grafiği okuyabilir ve analizler doğrultusunda seçim yapabilirsiniz.
Aracı kurum seçmek, yatırımdan alınan verimi etkilediği için önemlidir. Dolayısıyla genel geçer aracı kurum önerileri vermek doğru değildir. Bütçe planınıza ve yatırım amacınıza en uygun aracı kurumu belirlemenizde fayda vardır. Aracı kurum seçimi yaparken öncelikle kuruluşun türüne karar vermeniz gerekir.
Aracı kurum olarak banka kökenli kuruluşları veya yatırım şirketlerini tercih edebilirsiniz. Bankalar, bu noktada öne çıkar; ancak bu kuruluşların komisyonları yüksektir. Ayrıca bankalarda uzman yatırım danışmanları bulmanız her zaman mümkün olmayabilir. Yatırım şirketleri ise uzman finans danışmanları çalıştırır. Bu kuruluşlar, kredili işlem yapma olanağı tanır ve düşük komisyonlara sahiptir. Karar verirken bu noktaları göz önünde bulundurmanız önerilir.
Ayı tuzağı, borsada piyasa yönünü anlatmak için kullanılan terimlerden biridir. Bu tuzak, düşüşte olan piyasalarda mevcut ve önem arz eden destek noktaları kırıldıktan sonra yatırımcılar tarafından fiyatların yükseleceği algısınının oluşturulması durumudur. Bahsi geçen kavram, borsayla ilgilenen kişileri oluşturduğu algıyla yakalar ve alım yapmaya sevk eder.
Boğa piyasasında, yani yükseliş trendinde, yatırımcıların belli bir alım stratejisi vardır. Buna göre fiyat belli bir seviyenin altına düşünce satış yapılır. Ardından short işlemlere yönelerek kâr etme amacıyla yeniden alım işlemi gerçekleştirilir.
İzlenen strateji sayesinde varlıkların fiyatları alım için ideal hâle getirilir. Beklenen düşüş trendi kısa süre içerisinde gerçekleşmezse veya tersine dönerse bu noktada ayı tuzağından söz edilebilir. Yatırımcıları harekete geçirmek için ayı piyasasında aldatıcı bir izlenim bırakılmaya çalışılır. Yatırımcılar, fiyatları istedikleri seviyede tutarak diğer kitleleri tuzağa çekip yanıltmayı amaçlar. Bu yanıltıcı algıya kapılmamak için bir yatırımcı olarak ayı tuzağı hakkında bilgi sahibi olmanız oldukça önemlidir.
Finansal bir varlığın değerinde düşmeye meyilli bir durum sezen yatırımcılar, ayı piyasasında işlem yapar. Bu tuzak ile söz konusu düşüşten kâr etmek amaçlanır. Kâr elde edebilmek için uygulanan stratejide ise short, yani kısa pozisyonlardan yararlanılır. Şayet yatırımcı varlık fiyatının kısa vadede düşeceğine inanırsa short pozisyondan faydalanarak açığa satma emri vermek ister. Böylece varlıkların yeniden yükselişe geçeceği noktada tekrardan alım yaparak kâr etmek ister.
Analistler, kurumsal yatırımcıların kişileri short işlemlere yöneltmek için tuzak kurduğunu belirtir. Kurumsal yatırımcılar, kurduğu tuzakta başarılı olursa short pozisyonların tasfiyesini sağlayabilecekleri bir konuma ulaşır. Bireysel yatırımcıları yanıltan ayı tuzağını yapmak için varlığın fiyatına düşüş eğilimine geçtiği sinyalini verdirmek gerekir. Bu sinyale kapılan yatırımcılar, ayı tuzağına düşmüş olur. Açığa satış emri veren yatırımcılar, varlığın fiyatı artış gösterdikçe mevcut pozisyonlarını korumakta zorluk çeker.
Piyasa eğilimlerini doğru şekilde analiz etmek ve çeşitli stratejiler geliştirmek için yatırımcılar tarafından tercih edilen bazı güvenilir teknik yapılar vardır. Çoğu yatırımcı ayı tuzağını tespit edebilmek için Fibonacci, RSI (göreceli güç endeksi) ve analitik araçlardan faydalanır.
Kullanılan teknik yapılar sayesinde varlığın mevcut fiyatının sürdürülebilirliği hakkında fikir sahibi olunabilir. Bu teknik araçlar sayesinde söz konusu tuzak belirlenir ve daha etkili yatırım kararları alınır.
Ayı tuzağı grafiklerini incelemek de bu yanılsama hakkında bilgi sahibi olabilmenizi sağlar. Farklı biçimlerde gelişebilen ayı tuzağı grafiklerinde genel olarak şu hareketler gözlemlenir:
Yükseliş başlamadan hemen önce görülen tutarsız kırılmalar, bu tuzağın habercisi olabilir. Piyasada yaşanan aşağı yönlü kırılma, 4 saatlik süre boyunca devam ediyorsa bu noktada ayı tuzağından bahsedilmez. Ayı tuzağı grafik verileri, daha kısa süreli olarak gelişir. Böyle bir durumda doğal ve gerçek değer kaybından söz edilmelidir.
Piyasa düşüş eğilimindeyken ortaya çıkan grafik göstergelerine ayı tuzağı formasyonu adı verilir. Büyük destek seviyesi çevresinde oluşan formasyon, yüksek ihtimalle bireysel yatırımcılara iyi alım sinyalleri verir. Ancak bir sonraki aşamada varlık değeri büyük destek seviyesine doğru düşüş gösteriyorsa süreci mutlaka takip etmeniz gerekir.
Söz konusu düşüş, ayı tuzağı şemalarından birini oluşturabilir. Bu noktada tuzağa düşmemek için takip sürecinde denetimi elden bırakmamanız tavsiye edilir. Ayrıca ayı tuzağı formasyonundaki bütün göstergeler, yatırımcılara ihtiyaç duydukları satın alma sinyalini verebilir.
Anüite, belirli bir sürede eşit aralıklarla ve tutarlarla aynı faiz oranı üzerinden gerçekleştirilen ödemeler toplamına verilen isimdir. Kavrama dair açıklamayı daha detaylı hâle getirmeden önce bu ödeme biçimine en sık rastlanan alanları belirtmekte fayda vardır. Kira ödemeleri, tahvil faizleri, arazi gelirleri ve eşit taksitlere bölünen krediler bu kapsamda yer alır.
Örneğin, bankaya beş yıl süreyle ve aynı faizle her ay 2.000 TL taksit yatırılması, anüite ödeme olarak adlandırılır. Benzer olarak her ay yapılan kira ödemeleri de bir diğer örnek olarak gösterilebilir.
Eşit ödemeler olarak da adlandırılan anüite, belirli bir zaman diliminde gerçekleştirilen nakit akışlarını ifade eder. Bu ödeme biçiminin temel mantığında taksitlerin eşit aralıklara sahip olması ve faiz oranlarının değişmemesi yer alır. Ayrıca kavram, dönem başı ve sonu eşit ödemeler olmak üzere iki ayrı şekilde incelenir. Ödemenin dönemin hangi diliminde yapıldığı bu ayrımı belirler. Genelde finansal işlemlerde dönem sonu eşit ödemeler dikkate alınır.
Borsada Hisse Seçme Rehberi: Beta Katsayısı Mucizesi
Belirli sayıda taksitlerle ifa edilecek borcun hesaplanabilmesi için eşit ödemenin bugünkü değerinin öğrenilmesi gerekir. Bugünkü değer, nakit akışının eşit aralıklarla ve aynı faiz oranıyla gerçekleşmesi için şu an ödenecek meblağı belirlemeyi mümkün kılar. Bu hesaplama işlemindeki ödemeler, ilgili faiz oranı üzerinden iskonto edilir. İskonto, borcun vadesine kadar işleyecek faizin ana paradan düşülmedir. Anüite bugünkü değer hesaplamasında dönem başında ve sonunda kullanılan formüller ise şu şekildedir:
Formüllerde yer alan “A” ibaresi, anüite kavramını gösterir. “i” ise ilgili dönemdeki faiz oranını ifade eder. Son olarak, formülde yer alan “n” harfi de dönem yani taksit sayısını belirtir. Bu değişkenler aracılığıyla yapılan hesaplamalar sonucunda eşit ödemelerin mevcut değerine ulaşılır. Böylece taksit bitimi ve bugünkü değer arasında fiyat karşılaştırması yapmak da mümkün olur.
Taksitleri içeren dönemin sonuna dek yapılan tüm ödemelerin toplanmasıyla gelecekteki değere ulaşılır. Söz konusu değeri bulabilmek için eşit ödemelerin tüm taksitlerini faiz oranı üzerinden hesaplamak ve çıkan sonuçları toplamak gerekir. Gelecekteki değeri bulabilmek için dönem ayrımına göre kullanılan formülleri aşağıda görebilirsiniz:
Yukarıda yer alan formüller, eşit ödemelerin türlerine göre de değişiklik gösterebilir. Örneğin taksit ödemesinin belirlenenden daha ileri bir tarihte yapıldığı ödemelere geciktirilmiş anüite denir. Bu eşit ödeme sistemindeki değeri hesaplarken anüite formülüne taksitlerdeki gecikme süresini belirten ibareler eklenir. Anüite hesaplaması yaparken bu ayrımı göz önünde bulundurmak önemlidir.
Eşit ödemelerin farklı özellikleriyle ön plana çıkan üç ayrı çeşidi bulunur. Bu ayrım, ödemelerin başlayacağı ve biteceği tarihlere göre yapılır. Ayrıca söz konusu işlemlerin başlaması için gereken koşullar da eşit ödemeler sisteminin ayrımını oluşturur. Eşit ödemelerin çeşitlerini şu şekilde birbirinden ayırt etmek mümkündür:
Taksitle alınan taşınmaz için yatırılacak taksitlerin hangi tarihte başlayacağının ve biteceğinin bilinmesi kesin anüitenin bir örneğidir. Kaza sigortaları ve emeklilik aylığı ise koşullu eşit ödemeler kapsamında yer alır.
Belirli bir yatırım sayesinde kâr elde etmek isteyenler, fon çeşitlerinden kolayca faydalanabilir. Fonların yatırımcılara sunduğu en büyük avantajlardan biri, farklı stratejilere uygun bir yapıda olmalarıdır. Bu özellik, piyasanın çeşitlenmesine ve özgür bir ekonominin oluşmasına yardımcı olur. Yatırım fonları A ve B tipi olmak üzere iki kısma ayrılır.
A tipi yatırım fonu nedir sorusuna, genel olarak hisse senetlerinin yoğunlukta olduğu bir tür şeklinde cevap verilebilir. Bu fonda en az %25’i Türk şirketlerine ait hisse senetlerinin bulunması gerekir. Portföy dağılımında hisse senedi ağırlığının fazla olması, bu fon çeşidinin yüksek riske sahip olduğunu gösterir. Bunun yanı sıra A tipi yatırım fonu getirileri de bir hayli yüksek olur. Örnek olarak yatırımcı, bir gün içerisinde parasına değer katabilir ya da parasının büyük bir kısmını kaybedebilir. A tipi fon genellikle risk alan yatırımcılar tarafından tercih edilir. Uzun vadeli yatırımcılar için pek uygun bir seçenek değildir. “A tipi yatırım fonu/ortaklığı nedir?” sorusunun cevabı bu şekilde açıklanabilir.
“A tipi yatırım fonu/ortaklığı nedir?” sorusunu cevapladıktan sonra bu yatırım ortaklığının özelliklerine değinmek gerekir. A tipi yatırım fonları kendi içerisinde farklı gruplara ayrılır. Fonların özellikleri de türe göre değişiklik gösterir.
A tipi hisse fon, risk oranı en fazla olan yatırım formudur. Bu türdeki fonların yaklaşık %51’inde hisse senetleri yer alır. Riskin bu denli fazla olması, kâr marjını da aynı ölçüde yükseltir. Bu fon türünde yüksek kazançlar elde etmek mümkündür.
A tipi karma fon, en aza iki sermaye piyasası aracının bulunduğu bir türdür. Her bir piyasa aracından %20 oranında fon bulundurmak gerekir. Kullanılan yatırım araçları arasında değerli madenler, döviz ve hisse senedi getirici gayrimenkul kıymet yer alır.
A tipi değişken fon, bağımsız şekilde kurulup yönetilen bir fon çeşididir. Herhangi bir kısıtlamanın bulunmadığı bu türde hisse senedi ve hazine bonosu kullanılır.
Yabancı Yatırımcının İlgisini Çekebilecek Cazip Hisseler
A tipi fon türleri, likit fon grubunda yer alır. Herhangi bir banka ya da aracı kurumda yatırım hesabı açarak A tipi fonu alıp satabilirsiniz. En çok kullanılan A tipi fon örnekleri arasında hisse senedi, hazine bonosu, döviz, sabit getirili menkul kıymet ve değerli maden yer alır.
A tipi fonlar, bazı durumlarda vergiye tabidir. Yatırımcıların bu fon türünden elde ettiği kârdan %10 oranında stopaj vergisi kesilir. Ancak portföyde 1 yıldan fazla tutulan ve %51 oranında hisse senedi içeren fonlar vergiye tabi değildir. %75 oranından fazla hisse senedine sahip portföyler de stopaj vergisinden muaf olur.
A tipi fon, risk almayı tercih eden yatırımcılar için uygundur. Kısa sürede yüksek kazançlar elde etmek için bu yatırım fonu türünü tercih edebilirsiniz. Hisse senedinin ağırlıkta olduğu A tipi yatırım fonu, özgür bir ekonominin oluşmasına katkı sağlar. Aynı zamanda pazar stratejilerini de geliştirerek yatırımcıların piyasa hakkında bilgi sahibi olmasını destekler.
Ağırlıklı ortalama fiyat, hisse senedi yatırımı yapanlara veriler sunan bir kavramdır. Piyasalarda hisse senetleri belirli senanslarda daha fazla işlem görür. Senetlerin alım satımlarına dair işlemlerin fazla olduğu bu seanslarda ağırlıklı ortalama fiyat hesaplaması gerçekleştirilir. Yani bu kavram, bir hisse senedinin ağırlıklı olarak hangi seansta nasıl bir fiyat aralığı üzerinden el değiştirdiğini göstermektedir.
Bu oran, senedin bir sonraki seansa kadar aktarılmasında ve fiyatının belirlenmesinde direkt olarak etkilidir. Söz konusu fiyat, en kısa tabirle hisse senetlerinin miktar ağırlıklı fiyatı olarak da ifade edilebilir. Ağırlıklı ortalama fiyat nedir sorusuna yanıt verdikten sonra bu oranının nasıl hesaplanacağına da değinmek gerekir. Çünkü bu fiyat, özellikle hisse senedi yatırımcılarına önemli ölçüde yol gösterir.
Borsada Hisse Seçme Rehberi: Beta Katsayısı Mucizesi
Ağırlıklı ortalama fiyat hesaplamasına geçmeden önce hacim profili kavramını açıklamak gerekir. Hacim profili, bir hisse senedinin piyasa içinde hangi fiyattan kaç adet satıldığını ve nasıl işlem gördüğünü gösterir. Örneğin, 5 ila 10 TL arasındaki hacim profilinde farklı fiyatlardan 20 adet işlem görmüş bir hisse senedi değişik aralıklarda fiyat ve miktar bakımından listelenir. Son tahlilde bu senedin hangi aralıkta en çok işlem gördüğünün ortalaması ise bize ağırlıklı fiyatı verir. Ağırlıklı ortalama fiyatın hesaplanması için ∑(işlem fiyatı x işlem miktarı) / (toplam işlem miktarı) formülü kullanılmalıdır. Bu formüldeki tüm parametreler, ilgili kavramın aralığını doğrudan değiştirir.
Ağırlıklı ortalama fiyat, özellikle bir sonraki seansta hisse senetlerinin nasıl fiyatlanacağını belirler. Dolayısıyla senetlerin kıymet artışı ya da azalışı noktasında son derece etkilidir. Basit ve anlaşılır bir formülle hesaplanan ağırlıklı ortalama fiyat, yatırımcıların önünü görmesini sağlayan en önemli faktörlerin başında gelir. Bu kavram sayesinde bir sonraki seansta hisse senedi almak isteyen yatırımcılar, bu kıymetin aşağı yukarı hangi fiyat aralığında sunulacağını kestirebilir. Buna göre temin edilen kıymete dair kâr zarar hesabını yapabilmek de mümkün olur.
Bu kavram, hisse senedinin küsuratsız ve miktar ağırlıklı fiyatını ifade eder. Dolayısıyla ağırlıklı ortalama fiyat konusunda elde edilen verilerin güvenilir olduğunu söylemek mümkündür. Bir hisse senedinin ağırlıklı ortalamasının artması o yatırıma olan ilginin de yükseldiğini gösterir. Aynı şekilde fiyatının yükselmesi de söz konusu kıymeti daha da değerli bir hâle getirir.