ABD borsaları, yeni yıla oldukça temkinli başladı.
Soğuma göstermeyen enflasyon, çok güçlü işgücü piyasası, Trump öncesi belirsizlik ve Los Angeles yangınlarının ABD borç stokunu tetikleyebileceğine ilişkin endişelerle yatırımcılar hisse senedi piyasalarından uzaklaşıyor.
Özellikle faiz oranlarına duyarlı bir sektör olan teknoloji hisselerinde yaşanan satışlar, yüksek endeks ağırlıkları nedeniyle piyasayı da aşağı çekiyor.
Peki, ABD’deki teknoloji hisseleri Fed’den korkmalı mı? Teknoloji hisseleri için güzel günler sona mı erdi?
Birlikte inceleyelim.
Fed’in faiz indirimleri rafa mı kalktı?
Piyasalardaki en büyük sorulardan biri, Fed’in bu yıl faiz oranlarını kaç kez indireceği. Hatta bazıları, bu yıl içinde bir faiz artırımı olasılığını bile dillendiriyor.
Son olarak BofA analistleri Fed’in faiz indirim sürecinin durmuş olabileceğini ya da bu yıl faiz indirimi beklemediklerini raporladı.
Fed’in para politikası kararları oldukça önemli, çünkü bu kararlar paranın maliyetini ve bulunabilirliğini etkileyerek ekonomide önemli değişimlere neden olabilir. Ancak Fed’in güncelde geçmişte olduğu kadar merkezi bir öneme sahip olmadığı da belirtilebilir. Çünkü şu an kriz niteliğinde bir enflasyon, resesyon veya likiditede büyük sıkıntılar gibi acil müdahale gerektiren bir durum yaşanmıyor.
Ekonomi yavaşlasa da büyümeye devam ederken enflasyon da Fed’in hedefinin biraz üzerinde seyretse de kriz boyutlarına işaret etmiyor. Aralık toplantısında 4 faiz indirimi beklentisinin 2’ye indirilmesiyle şahin bir ton alsak da günümüzde faiz indirimlerinin 2’den de az olabileceğine dair endişeler, piyasalar için olumsuz bir sinyal olarak değerlendiriliyor.
Ama unutmamak lazım ki, yatırımcıları için yalnızca faiz indirimlerine odaklanmak yanlış bir yaklaşım. Çünkü önemli olan, Fed’in para politikası görünümünü değiştirmesine neden olan ekonomik gelişmeler.
Aralık ayında Fed büyüme tahminlerini artırırken, işsizlik oranı tahminlerini düşürdü ve enflasyon tahminlerini yükseltirken, faiz indirim beklentilerini azalttı. Dolayısıyla daha iyi bir ekonomi, enflasyonun biraz yüksek seyretmesine ve faiz indirimi beklentilerinin geri çekilmesine neden oluyor olabilir.
Hatırlatmak gerekirse; 2023 yılının sonunda Fed’in ilk faiz indirimini Mart toplantısında yapacağına neredeyse herkes emindi. Fakat ekonomik veriler beklentilerin çok üzerinde geldikçe, bu beklenti Eylül ayına kadar ertelendi. İlginç olan ise bu süreçte hisse senedi piyasası yükselmeye devam etmesiydi. Bunun bir sebebi olarak teknoloji hisseleri de gösterilebilir. Çünkü bu süreçte yapay zekâ rallisinin etkisiyle Muhteşem 7’li hisseleri endeksi yukarı taşımış ve S&P 500 rekor üstüne rekor kırmıştı.
Yüksek faiz oranları bazı sektörler için sorun yaratıyor. Özellikle teknoloji gibi yüksek borçla büyüyen sektörler daha az kârlı hale geliyor. Aynı şekilde yüksek borca sahip şirketler, tüketiciler ve ABD federal hükümeti için de faiz maliyetleri bir yük oluşturabilir. Bu durum, toplamda ekonomiyi yavaşlatabilir.
Teknoloji hisseleri bundan ne kadar etkilenebilir?
Teknoloji hisseleri gelecekteki büyüme beklentilerine göre fiyatlanırlar. Yüksek büyüme potansiyeline sahip bu şirketlerin büyüme beklentileri ise gelecekteki nakit akışlarına dayanır. Faiz oranlarının yükselmesi, gelecekteki bu nakit akışlarının bugünkü değerini düşürür. Bu, özellikle yüksek değerlemelere sahip teknoloji şirketleri için daha fazla baskı anlamına gelir.
Bu durum özellikle henüz kârlı olmayan veya yüksek değerleme çarpanları ile işlem gören teknoloji şirketlerine zarar verebilir. Diğer yandan Apple (AAPL) veya Microsoft (MSFT) gibi kârlılığı yüksek, güçlü bilançolara sahip ve borçluluğu düşük olan teknoloji şirketler daha az etkilenebilir.
Yüksek faiz oranları şirketlerin iç dengesini etkilerken yatırımcıların da daha cazip hale gelen sabit getirili yatırım araçlarına yönelmesine neden olarak risksiz varlık sınıflarını öne çıkarabilir.
Fakat teknoloji hisseleri, makro gelişmelerdense şirket içi gelişmelerden daha yoğun bir şekilde etkilenebiliyor. Bunun en yakın örneğini geçen yıl Fed’in faiz indirimlerini ertelemesi ve ABD ekonomisinin resesyona girdiğine ilişkin yayılan korku sırasında teknoloji hisselerinin zirveleri test etmesiyle yaşadık. Dolayısıyla, bu şirketler üzerindeki son gelişmeler sektörün genel gidişatı üzerine ipucu sunabilir.
Teknoloji hisselerine son gelen haberleri kısaca aktaralım: 👇
Çip hisseleri: Biden yönetimi, görevlerinin son bulmasına sayılı gün kala yapay zekâ çiplerinin ihracatına yönelik yeni kısıtlamalar açıkladı ve çip hisseleri geri çekildi. Yeni kurala göre 18 ülke dışında, çip ihracatı ülke başına 50.000 ile sınırlandırılacak. Nvidia (NVDA), AMD (AMD), Supermicro (SMCI), Broadcom (AVGO) ve Oracle (ORCL) gibi büyük oyuncuları temsil eden Yarı İletken Endüstrisi Birliği ve ilgili şirketler bu düzenlemelere itiraz etti.
Kuantum hisseleri: Meta CEO’su Mark Zuckerberg ve Nvidia CEO’su Jensen Huang’ın sektöre dair olumsuz yorumları sonrası Rigetti Computing (RGTI), D-Wave Quantum (QBTS), IonQ (IONQ) ve Quantum Computing (QUBT) hisseleri sert bir şekilde değer kaybetti. Zuckerberg, kuantum bilişimin “kullanışlı bir paradigma olmaktan hâlâ çok uzak” olduğunu belirtti. Huang ise geçen hafta “çok kullanışlı kuantum bilgisayarların” 15 ile 30 yıl uzakta olduğunu söylemişti.
Apple (AAPL): 2024 boyunca iPhone satışlarının 2% azaldığının raporlanmasıyla Apple hisseleri değer kaybetti. Buna ek olarak iPhone satışlarının Çin’de pazar kaybı yaşaması da yatırımcıları tedirgin etti.
Meta Platform (META): ABD Yüksek Mahkemesi’nin Meta’nın reklamverenler tarafından açılan büyük bir toplu dava sürecinden uzaklaşma talebini reddetmesi sonrasında Meta hisseleri düştü. Konuya ilişkin davada reklamverenler Meta’dan 7 milyar dolardan fazla tazminat talep ediyor. Analistlere göre bu dava Meta için ciddi bir finansal yük oluşturabilir.
Tesla (TSLA): Tesla hisseleri, şirketin 2024’ün son çeyreğinde beklentilerin altında araç teslimatı yapması yüzünden düştü. Ayrıca Tesla, 2024 boyunca toplam 1.789.226 araç teslim ederek bir önceki yılın (1,81 milyon) hafif altında kaldı ve yıllık bazda ilk kez bir düşüş yaşadı. Yatırımcılar arasında bu durum, Çinli elektrikli araçların Tesla ile rekabetinde öne çıktığı sinyali olarak algılandı.
Değerleme çarpanları neye işaret ediyor?
Teknoloji şirketlerinin F/K oranı 49,1 ile endeks ortalamalarının yanı sıra son 3 yıllık sektör ortalamasının (40,1) da üzerinde bulunuyor. S&P 500’ün F/K oranı 24,7 ve ileri F/K oranı 21,4 iken teknoloji ağırlıklı Nasdaq 100’ün F/K oranı 32,1 ve ileri F/K oranı 26,4 olarak karşımıza çıkıyor.
Apple (AAPL)
Apple’ın F/K oranı 38,4 ve ileri F/K oranı 28,2 ile sektör ortalaması olan 49,1’in altında. Bu da şirketin mevcut kârlılığına kıyasla makul bir değerlemede olduğunu gösterse de büyüme beklentilerini değerlendirdiğimizde, 5 yıllık kâr büyüme tahmini 10,6% ile sınırlı bir büyüme öngörüyor. PEG oranı 2,8 ve ileri PEG oranı 2,9, yani Apple’ın büyüme oranına göre biraz pahalı fiyatlandığını belirtebiliriz. Ek olarak şirketin marka sadakati, devasa ekosistemi ve yüksek müşteri bağlılığı, şirketin kâr marjlarını uzun vadede koruma ve büyütme kabiliyeti sağlayabilir. Bu durumda, Apple’ın güçlü bir iş modeli ve stabil büyüme profiliyle düşük riskli bir seçenek olduğu söylenebilir, fakat büyüme beklentilerinin sınırlı olması yatırımcıların dikkat etmesi gereken bir unsur.
Nvidia (NVDA)
Nvidia’nın F/K oranı 52,1 ve ileri F/K oranı 29,7, şirketin büyüme beklentilerinin yüksek olduğunu gösteriyor. 57,4% olan 5 yıllık ortalama kâr büyüme tahmini, yapay zeka ve veri merkezi çözümleri gibi hızla büyüyen sektörlerdeki liderliğini yansıtıyor. PEG oranı 0,7 ve ileri PEG oranı 0,7, şirketin değerlemesinin büyüme beklentileriyle uyumlu olduğunu ortaya koyarken cazip bir görünüm sunuyor.
Nvidia’nın rekabet avantajı oldukça güçlü; şirket güncelde yapay zekâ çipi pazarının 95%’ine hakim ve Nvidia’nın yapay zekâ çipleri sayesinde sektörde uzun süre lider kalması bekleniyor.
Microsoft (MSFT)
Microsoft’un F/K oranı 34,4 ve ileri F/K oranı 27,6, sektör ortalamasının oldukça altında bulunuyor. Kâr büyüme tahmini 15% ile istikrarlı bir büyüme oranını temsil ediyor. Şirketin PEG oranı 2,1 ve ileri PEG oranı 2,2, değerlemesinin büyüme beklentileriyle nispeten uyumlu olduğunu gösteriyor.
Öte yandan Microsoft’un Azure bulut hizmetlerindeki güçlü konumu ve Windows işletim sistemlerindeki nakit akışı, şirkete rekabet avantajı sağlarken iş modelini daha düşük riskli hale getiriyor. Dolayısıyla Microsoft, yatırımcılar için dengeli bir seçenek haline olarak değerlendirilebilir.
Alphabet (GOOGL)
Alphabet, 25,1-25,4 bandındaki F/K oranları ve 21,9%’luk kâr büyüme tahminiyle büyüme ve değerleme açısından dengeli bir konumda olarak gösterilebilir. PEG oranları da Alphabet’in büyüme beklentileriyle değerlemesinin uyumlu olduğunu gösteriyor. Öte yandan şirketin otonom araç faaliyetlerini temsil eden Waymo, Alphabet’in Tesla’ya rakip olabilecek bir teknoloji devrimi yaratma potansiyelini yansıtıyor. Gelişmiş sürücüsüz araç sistemleri ve lojistik çözümleriyle Waymo, yalnızca Tesla’nın elektrikli araç segmentine değil, aynı zamanda otonom ulaşımın geleceğine de meydan okuyarak Alphabet’i bu alanda yeni bir lider konumuna taşıyabilir. Bu, Alphabet’in uzun vadeli büyüme stratejileri için önemli bir rekabet avantajı sağlıyor.
Amazon (AMZN)
Amazon, 35,2%’lik kâr büyüme tahmini ile güçlü bir büyüme beklentisi taşıyor. Şirketin günümüzde 46,6 olan F/K oranı, 35,2 ileri F/K seviyesine düşüyor ve bu da büyüme odaklı yatırımcılar için dikkat çekici bir fırsat sunuyor. İleri PEG oranı 1,4 ile Amazon’un yüksek büyüme potansiyeliyle uyumlu bir değerlemede olduğunu gösteriyor.
Meta Platforms (META)
Meta, 1,5 trilyon dolarlık piyasa değeri ve 13,6%’lık 5 yıllık ortalama kâr büyüme tahminiyle diğer büyük teknoloji şirketlerinden daha sınırlı bir büyüme beklentisine sahip. 28,1 olan F/K oranı ve 23,4 olan ileri F/K oranı, şirketin kârlılık açısından dengeli bir profil sunduğunu gösteriyor. İleri PEG oranı ise 1,9 ile Meta’nın metaverse ve dijital reklamcılık alanlarındaki potansiyelini yansıtsa da düşük kâr büyümesi tahmini, Meta’nın daha riskli bir yatırım olarak değerlendirilmesine neden olabilir.
Tesla (TSLA)
Tesla’nın F/K oranı 108 ve ileri F/K oranı 121,5 ile sektör ortalamasının oldukça üzerinde bulunuyor. 4,4% olan kâr büyüme tahmini ise düşük bir büyüme profiline işaret ediyor. Şirketin PEG oranı 33,7 ve ileri PEG oranı 33,7 gibi olağanüstü yüksek bir seviyede, bu da Tesla’nın büyüme beklentilerine kıyasla oldukça pahalı fiyatlandığını gösteriyor. Bu durum, Tesla’nın değerlemesinin büyüme beklentilerinden çok daha primli fiyatlandığına işaret ediyor.
Diğer yandan sektördeki Çinli oyuncuların Tesla’dan pazar payı alması da şirketin rekabet avantajını azaltıyor. Yatırımcılar, bu tür yüksek değerleme seviyelerinde dikkatli olmalı ve Tesla’yı yüksek riskli bir seçenek olarak değerlendirmelidir.
Broadcom (AVGO)
1 trilyon dolarlık şirketler sınıfının yeni üyesi Broadcom’un F/K oranı 175 gibi oldukça yüksek bir seviyede, ancak ileri F/K oranı 29,6 ile daha makul bir seviyeye gerilerken şirketin 19,9%’luk kâr büyüme tahmini, güçlü bir büyüme potansiyeline işaret ediyor. Ancak PEG oranı 11,8 ile büyüme beklentilerine göre aşırı değerli olduğunu gösteriyor. İleri PEG oranı 1,8, daha dengeli bir değerleme sunuyor. Broadcom’un yapay zekâ çiplerinin verimli çalışması için kritik olan hızlı ve esnek bağlantı çözümleri daha geniş bir müşteri kitlesine hitap ederek şirketin Nvidia’ya karşı rekabet avantajını desteklese de yüksek değerlemesi yatırımcılar için bir risk unsuru oluşturabilir. Broadcom ve Nvidia çekişmesine ilişkin detaylı bir inceleme için “Broadcom’un “Nvidia Anı”: Yapay zekâ çip yarışında yeni bir rakip mi doğuyor?” başlıklı yazımıza göz atabilirsin.
Genel olarak Apple, Microsoft ve Alphabet gibi şirketler, sektör ortalamasına kıyasla makul F/K oranları ve dengeli büyüme tahminleri ile istikrarlı yatırımlar olarak öne çıkıyor. Nvidia, hem düşük PEG oranları hem de yüksek büyüme beklentileri ile yatırımcılar için cazip bir fırsat sunuyor. Ancak Tesla, çok yüksek PEG oranı ve düşük büyüme tahmini ile oldukça pahalı bir değerlemeye sahip ve bu da ciddi bir risk oluşturuyor. Öte yandan, bu şirketlerin yeni bir faaliyet alanına odaklanması, yeni bir yatırım yapması ve rekabet avantajı sağlayabilecek hamleler atması, şirketlerin kâr beklentilerinde değişikliğe neden olabilir. Dolayısıyla yatırımcılar, büyüme beklentilerinin çarpanlarda ve hisse fiyatlamasında uyumlu olup olmadığına odaklanmalı.
Peki, şimdi ne olacak?
Teknoloji sektörü, 2024’te olduğu gibi 2025 yılında da S&P 500 endeksinin itici gücü olmaya devam edecek gibi görünüyor.
2024 yılında teknoloji şirketlerinin net kâr marjı, diğer sektörlere kıyasla üstünlüğünü koruyarak 20% seviyelerinde seyretti. S&P 500 teknoloji dışı sektörlerin net kâr marjları ise 5-10% bandında sıkışıp kalırken, teknoloji sektörünün operasyonel verimliliği ve yüksek kârlılık kapasitesi, yatırımcıların bu sektöre olan ilgisini artırdı.
2025 yılı için de teknoloji sektörünün bu güçlü yapısını sürdürmesi beklenebilir ve uzun vadeli büyüme arayan yatırımcılar için fırsatlar sunabilir. Öte yandan 2025 yılında Muhteşem 7’li olarak adlandırılan büyük teknoloji şirketlerinin büyüme ve kâr beklentilerindeki olası bir yavaşlama, genel piyasa performansı üzerinde önemli bir etkisi olabilecek kritik bir risk faktörü olarak izlenebilir.
Muhteşem 7’li şirketlerinin 2020-2022 arasında pandeminin etkisiyle 200%’ü aşan kâr büyümesi, 2023 ve 2024’te normalleşmiş olsa da diğer sektörlere kıyasla daha yüksek oranlarda kalmaya devam edebilir.
Araştırmalar da bilanço beklentilerinin bu dönemde güçlü olduğuna işaret ediyor. Bilanço dönemlerindeki analizleriyle bilinen FactSet, teknoloji sektörünün 2025’te diğer sektörlerden pozitif ayrışabileceğini raporladı.
S&P 500 genelinde 2025 yılı için 14,9%’luk bir yıllık kâr büyümesi beklenirken, teknoloji şirketleri 23,3% kâr büyümesi ile bu büyümenin önemli bir kısmını oluşturacak. Teknoloji sektörünün net kâr marjlarının da genel S&P 500 kâr marjlarının oldukça üzerinde seyretmesi bekleniyor.
2025 için genel büyüme beklentileri güçlü olsa da analistlerin 2024’ün dördüncü çeyreği için S&P 500 şirketlerinin kâr tahminlerini 2,7% düşürmüş olması dikkat çekiyor. Bu düşüş teknoloji sektörünü diğer sektörlere göre daha az etkilemiş durumda olsa da sektörün genel büyüme beklentilerine bağlı riskler hâlâ mevcut. Özellikle, yapay zekâ gibi alanlarda hızla artan rekabet ve tedarik zinciri sorunları, yatırımcıların göz önünde bulundurması gereken faktörler arasında.
29 Ocak’ta Tesla, Meta ve Microsoft’un bilançosu; 30 Ocak’ta ise Apple’ın bilançosu odakta olacak. Nvidia’nın bilançosunun 19 Şubat’ta yayımlanması beklenirken yarın açıklanacak TSMC (TSM) bilançosu, Nvidia bilançosu hakkında ipucu sunabilir. Çünkü TSMC gelişmiş yapay zekâ çiplerinin 92%’sini üreterek Nvidia ile birlikte çalışıyor. Nvidia, TSMC’nin en büyük ikinci müşterisi ve gelirlerinin 10%’unu sağlıyor.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken kullanılan kaynaklar: StockRover, FactSet, JPMorgan, Investing, Bloomberg