M

Forex piyasalarında sıkça kullanılan terimlerden biri olarak öne çıkan marjin, temelde teminat anlamına gelir. Mevcut piyasada yer alan bir varlığa yatırım yapmadan önce belirli bir miktar teminat yatırmaya ise marjin işlem adı verilir. Söz konusu işlemi bir depozito olarak düşünmek mümkündür. Marjin işlem sonrasında yatırım yapılan varlıktan kâr eldesi durumunda sermayede de kazanç oranında artış meydana gelir.

Yurt dışında işlem gören para piyasalarında yatırım yaparken sermayeden daha fazlasını kaybetmek ihtimal dâhilindedir. Ancak Türkiye’de marjin işlemden zarar edilse dahi başlangıç sermayesinden daha fazlasını kaybetme durumu söz konusu değildir. Kısacası bu işlem türüyle yapılan yatırımlarda borçlanma ihtimali bulunmaz. Marjin, bir harcama olmadığından piyasadaki pozisyon kapatıldıktan sonra serbest bırakılır. Bu noktada yatırımcıların marjin hesaplamasını bilmesi, Forex piyasasında zarar etmemeleri adına son derece önemlidir.

Marjin İşlemin Faydası Nelerdir?

Marjin bir diğer adıyla kaldıraçlı yatırım, küçük bir miktar teminat ile yüksek hacimli işlem yapmanızı mümkün kılar. Böylece piyasanın istediğiniz yönde hareket etme durumunda kârınız sıradan bir yatırımdan daha yüksek olur. Marjin işlemin faydaları ise şu şekilde sıralanır:

Marjin işlem, piyasa hareketlerinde yatırımcılara önemli avantajlar sağlar. Söz konusu işlem sayesinde piyasada satışa çıkarılan bir varlığın hem düşüş hem de yükseliş anlarında yatırımcının para kazanma şansı bulunur. Ayrıca küçük miktarlar harcayarak spot marketlere kıyasla daha kârlı işlem yapmak da mümkün hâle gelir.

Marjin Çağrısı Nedir?

Marjin çağrısı (margin call), borsada yatırımcılara yapılan bir uyarıdır. Yatırımcının marjin hesabının değeri, kâr işlemi için saklanan gerekli tutarın altına gerilediğinde bireye aracı kurum tarafından bir çağrı yapılır. Marjin çağrısı stop out olana kadar devam eder. Stop out ise yatırım amaçlı kullanılan teminatın belirli bir yüzdesi kadar varlık kalması durumunda yaşanır. Kısacası marjin çağrısı alan yatırımcı, stop out durumuna düşmemek için gerekli teminat miktarını tamamlamalıdır. Ayrıca Forex piyasalarında stop out durumunu yaşamamak adına işlem hacminin toplam sermaye göz önünde bulundurularak dengelenmesi de son derece önemlidir.

Çapraz Marjin ve İzole Marjin Arasındaki Fark Nedir?

Forex ve kripto para borsalarında yatırım yapan kişiler, stratejilerine bağlı olarak farklı marjin türlerini tercih eder. Sık tercih edilen işlem türleri arasında ise çapraz ve izoloje marjin yer alır. Çapraz marjin işleminde hesaptaki tüm bakiye, likidasyonu yani pozisyonu kapatmayı  önlemek amacıyla teminat olarak kullanılabilir. Ayrıca bu işlemde kullanılan teminat, hesaptaki tüm pozisyonlar tarafından paylaşılır ve mevcut bakiye aracılığıyla da desteklenir. 

İzole marjin işleminde ise bir pozisyonda gerekli olan minimum teminat seviyesinin altına düşüldüğü takdirde likidasyon gerçekleşir. Dolayısıyla izole marjin işleminde yüksek fiyat değişimleri ve kaldıraç hareketleri borsadaki pozisyonunuzu likidasyona uğratabilir. Ayrıca söz konusu marjin türünde teminat yalnızca tek bir pozisyon için kullanılabilir. Özetlemek gerekirse çapraz marjin bir riskten korunma aracı olarak daha çok deneyimli yatırımcılar veya kurumsal yapılar için uygundur. İzole marjin ise başlangıç düzeyinde olup potansiyel kayıplarını sınırlandırmak isteyen yatırımcılara hitap eden bir işlemdir.

Marjin Nasıl Hesaplanır?

Forex piyasası işlemlerinde marjin hesaplamasını doğru bir şekilde yapmak oldukça önemlidir. Marjin hesaplaması işleminde parite fiyatı ve kaldıraç oranı birbirine bölünür. Hesaplama sırasında kullanılan formül ise aşağıdaki gibidir.

Ürün Fiyatı x Kontrat Büyüklüğü x Lot Miktarı/Kaldıraç Oranı= Marjin 

Örnek olarak; EUR/USD paritesinde ve 1.0750 fiyat seviyesinde 1 lot işlem açtığınızı varsayalım. Bu işlemde 1/10 kaldıraç oranını kullanalım. Formüle uyguladığımızda 1.0750 x 100.000 x 1/10= 10.750 çıkar. Kısacası bu işlemi açabilmek için verilmesi gereken teminat yani marjin miktarı 10.750 USD’dir. 

Mevduat, bankacılık işlemlerinde sıkça karşılaşılan terimlerden biridir. Bu kavram, istenildiği zaman bir kısmı ya da tamamı çekilmek üzere bankaya yatırılan parayı ifade eder. Bankalara belirli bir süreliğine yatırılan para, vadeli ve vadesiz olmak üzere temelde iki farklı şekilde değerlendirilir. Yatırımlarını bankada değerlendirmek isteyen tasarruf sahipleri, mevduat hesabı açarak işlem yapabilirler.

Mevduat en temel tanımıyla bankaya yatırılan para anlamına gelir. Bu para, müşterisi olunan bankaya belirli bir faiz karşılığında yatırılır. Tasarruf sahipleri, bankada açtıkları hesap türüne bağlı olarak maddi kaynaklarını istedikleri zaman geri alma hakkına sahiptir. Söz konusu sistemde, bankalar faiz karşılığında paranızı belirli bir süre hesapta tutma koşulu koyar. Hesabınızda yer alan mevcut parayı süresiz olarak da geri çekmeniz mümkündür. 

Mevduat Hesabı Ne Demektir?

Bankacılık sistemlerinde, faiz karşılığında belirli bir süre sonunda veya istenildiği zaman geri almak üzere para yatırmak için mevduat hesabı kullanılır. Temel bankacılık işlemleri arasında yer alan bu hesap türü hem bireysel hem de kurumsal olarak açılabilir. Bu hesap türünde, bankalar müşterilerine iki farklı seçenek sunar. Vadeli ve vadesiz olarak açılabilen bu hesap, birikimlerinizi faiz karşılığında bankada tutmanıza imkân verir. Söz konusu hesap, bankaya yatırılan paranın faiz sistemi ile kâr getirmesi amacıyla açılır. Birikimlerinizi veya elinizde bulunan parayı hesabınıza yatırarak bankanın uyguladığı faiz oranları aracılığıyla maddi kaynaklarınıza değer kazandırmanız mümkündür.  

Vadeli Mevduat Hesabı Nedir?

Vadeli mevduat, bankaya yatırılan paranın işletilmesi sonucu doğan kazancın birikim sahibi ile paylaşılması için gerekli olan bir hesap türüdür. Vadeli hesap, banka müşterisinin anaparasını kaybetme riski bulunmadan faiz oranlarıyla kâr elde etmesi amacıyla açılır. Risksiz bir yatırım aracı olan bu işlem türünde, bankaya yatırılan paraya belirli bir vade ile faiz uygulanır. Hesapta bulunan para; 1, 3, 6 veya 12 ay gibi vadelere uygulanan faiz oranı kadar getiri sağlar. Vadeli hesap açıldığında paranın bankada kalma süresi uzadıkça faiz oranı artış gösterir. Faiz getirisinden yararlanmak için ise belirlenen vade boyunca paranın hesapta kalması gerekir. Hesapta bulunan anapara miktarını artırmak için dilediğiniz zaman bankaya birikimleri aktarmanız mümkündür.

Vadesiz Mevduat Hesabı Nedir?

Vadesiz mevduat, bankaya yatırılan paradan herhangi bir faiz talep edilmeyen bir hesap türüdür. Bu hesap türünde uygulanan bir vade sınırı olmadığı için dilediğiniz zaman paranızı bankadan çekebilirsiniz. Bankalarda hem bireysel hem de kurumsal olarak vadesiz mevduat hesabı açmak mümkündür. Vadesiz mevduat hesabına altın, döviz ve Türk Lirası gibi farklı tasarrufları yatırabilirsiniz. Vadesiz hesap açmak elinizde bulunan parayı saklamak için en uygun yöntemdir. Bu hesap türü, vadelideki gibi faiz işletilmediği için birikim yapmaya uygun değildir. Hesabınıza dilediğiniz zaman para ekleyebilirsiniz veya bankadan tasarruflarınızı geri çekebilirsiniz. 

Mevduat Faizi Nasıl Hesaplanır?

Mevduat faiz oranları, belirli aralıklar ile Merkez Bankasının Para Politikaları Kurulu tarafından belirlenir. Diğer tüm finansal kuruluşlar ise Merkez Bankasının belirlediği mevduat faizini kendi prosedürlerine bağlı olarak müşteri hesaplarına uygular. Bu bağlamda mevduat faizi hesaplama işlemini şu örnekle açıklayabiliriz.

Bu işleme göre 100.000x15x30/36500= 1.250 TL’dir. 100.000 lirasını 1 aylık faize yatıran bir tasarruf sahibinin ay sonunda parası 101.250 TL’dir. Bankaların müşterilerine sunduğu faiz oranlarını dikkate alarak mevcut birikimlerinizden risksiz bir şekilde kâr elde edebilirsiniz.

Manipülasyon kavramı; insanların düşünce ve davranışlarının bilinçli ve art niyetli olarak kontrol edilmesini ifade eder. Bu terim, borsa terminolojisinde kitlelerin algılarını yöneterek kâr elde etmeye yönelik hareketleri tanımlar. Finansal manipülasyon, borsa işlemlerinde dikkate alınması gereken bir risktir. Söz konusu hareketler, piyasadaki arz talep dengesinin bozulmasına sebep olur. Manipülatif hareketlerden korunmak hem bireysel hem de kurumsal yatırımcılar için hayatî önem arz eden bir konudur.

Finansta Manipülasyon Nedir?

Kitleleri hatalı veriler ve hareketlerle yönlendirerek menkul kıymet alım satımına teşvik etmek finansal manipülasyon olarak adlandırılır. Bu hareketler, kıymet fiyatlarını yapay seviyelerde sabitleme amacı taşır. Borsa manipülatörlerinin temel motivasyonu, piyasada gerçekçi olmayan bir dalgalanma yaratarak kâr elde etmektir. Söz konusu dalgalanmalar, yatırımcıların zarar görmesine sebep olur.

Piyasada bir arz talep dengesi söz konusudur. Bu dengenin normal koşullarda doğal bir seyrinin olması gerekir. Manipülatif hareketler, arz talep dengesini bozar. Söz konusu dengenin bozulması, fiyatları manipülatörler lehine ve yapay düzeylerde olmasına sebep olur. Faaliyetlerin kontrol edilememesi ise piyasanın zarar görmesiyle sonuçlanır.

Manipülasyon ile Spekülasyon Arasındaki Fark Nedir?

Spekülasyon olarak tanımlanan işlemler, kesin veri ve bilgiye dayalı değildir. Söz konusu işlemler, gelecekteki olası hareketlere dayalı tahminlerle yapılır. Spekülatif işlemler, yatırımcı ve piyasa açısından risk teşkil eder. Spekülasyon, bahsedilen risk durumuna rağmen yasa dışı bir nitelik taşımaz. Tahminlere dayalı hisse senedi alım satımı belli bir riski kabul etmeyi gerektirir ve suç değildir. Piyasayı korumak adına spekülatif işlemlere karşı önlemler alınabilir fakat çoğunlukla cezai bir yaptırım söz konusu olmaz.

Manipülasyon ile spekülasyon arasındaki fark suç faktörüyle belirlenir. Sermaye Piyasası Kanunu (SPK) mevzuatında manipülasyon açık bir biçimde suç olarak belirtilir. Bu durumun sebebi manipülatif hareketlerin açık bir biçimde piyasayı ve kitleleri yanıltma amacı taşımasıdır. Bu hareketlerde risk faktörü bilinçli olarak yaratılır. Manipülatif işlem ve enformasyonlar, söz konusu sebepten ötürü yasal yaptırımlara sebep olur.

Manipülasyon Türleri Nelerdir?

Piyasa manipülasyonları, temelde algı yönetimi amacına dayanır. Kitleleri alım-satıma teşvik etmek için kullanılabilecek çeşitli yöntemler mevcuttur. Bu yöntemlerin temel amacı, asılsız ve tuzak haberler yayarak piyasayı etkilemektir. Manipülasyon türleri, yanıltıcı haber ve hareketin yayılış biçimine göre ayrılır. Borsalarda yaygın olarak görülen manipülatif hareket türleri şunlardır:

İşlem Bazlı Manipülasyon

Sermaye piyasası araçlarının alım satımına dayalı yanıltıcı hareketler işlem bazlı manipülasyon olarak adlandırılır. Bu aktivitenin temel amacı, hesap hareketlerini piyasayı etkileyecek biçimde değiştirmektir. Manipülatif alım satım emirleri, piyasada suni hareketler görülmesine sebep olur.

İşlem bazlı manipülatif hareketler piyasada yüksek ve olumsuz bir tesire sahiptir. Söz konusu manipülasyon, fiyat oluşum sürecini olumsuz etkiler. Bu durum da piyasanın kötü etkilenmesine sebep olur. Hisse alım satımlarındaki usulsüzlükler, büyük yatırımcılardan son tüketiciye kadar ulaşan bir etkiye sahiptir. Bu hareketler, engellenmediği takdirde ülkenin genel ekonomik durumunu dahi kötü etkileyebilir.

Bilgi Bazlı Manipülasyon

Finansa ve ekonomiyle ilgili haberler, kitleleri ellerindeki varlıkları satmaya veya hisse alımına teşvik edebilir. Bilgi bazlı manipülasyon, söz konusu haberlerin kasıtlı olarak yanlış yayılmasına dayanır. Yanlış haber, bilgi ve yorum paylaşımı, kitleleri paniğe sürükleyerek hızlı karar vermeye teşvik eder. Böyle bir durumda varlıkların değerlerinin arz talep dengesinin doğal akışından bağımsız ve manipülatif işlemlerle belirlenmesi mümkün olur.

Borsa işlemleriyle ilgili yanlış yorumlar yapmak veya hatalı öngörülerde bulunmak normaldir. Bu tür yorumların tamamı manipülasyon kapsamında değerlendirilmez. Söz konusu haber, yorum ve bilgiler SPK tarafından incelenir. Haberin yayılmasını sağlayan kişi ve kurumlar, oluşan piyasa hareketliliği sebebiyle kâr elde ettiyse bu durum manipülasyon olarak tanımlanır. Başka bir ifadeyle; yanlış bilgilerin kazanç amacıyla kasten paylaşılması finansal manipülasyon kapsamındadır.

Hareket Bazlı Manipülasyon

Hisse senetlerinin gerçek değerlerini değiştirmek amacıyla yapılan manipülatif hareketler hareket bazlı manipülasyon olarak adlandırılır. Bu hareketler cari fiyatların değiştirilmesi yoluyla gerçekleşir. Söz konusu fiyatlar değiştiğinde piyasa hareketliliği manipülatör lehine seyreder. Manipülasyonu yapan kişi ve kurumlar, bu hareketler sonucunda kazanç elde etmeyi amaçlar.

Bir şirketin çalışanlarının hisse paylarını eşzamanlı olarak alıp satmaları hareket bazlı manipülasyona örnek gösterilebilir. Bu durumda hisselerin değerlerinde suni bir hareketlenme olur. Söz konusu örnekte hisseleri alıp satan kişiler arz talep dengesinde olmayan bir durumdan dolayı kâr elde eder. Bir şirketin elindeki hisseler için satım emri gerçekleştirmemesi de manipülasyon olarak tanımlanabilir. Bu durumda hisse fiyatı, doğal olmayan bir akış içinde yükselir.

Finansal Bilgi Manipülasyonu Yöntemleri Nelerdir?

Şirketlerin faaliyet ve sonuçlarıyla ilgili enformasyon finansal bilgi olarak tanımlanır. Söz konusu bilgiler, tablo ve raporlar hâlinde gösterilir. Bahsi geçen enformasyonun kasıtlı olarak değiştirilmesi ise finansal bilgi manipülasyonudur. Bu hareket, verilerin bilinçli olarak yanlış gösterilmesine dayanır.

Şirket raporlarında hatalı bilgilerin olması her zaman manipülasyon amacı taşımayabilir. Böyle bir durumun gerçekleşmesi için, hatalı bilgilerin bir kâr amacına hizmet etmesi gerekir. Manipülatif hareketler, muhasebe kayıtları incelenerek belirlenir. Söz konusu kayıtlar usulsüz bir biçimde tutulmuş ve değiştirilmişse bu durum manipülasyon olarak tanımlanır. Finansal bilgi manipülasyonu, hapis cezası da dâhil olmak üzere yasal yaptırımlara sebep olur.

Finansal Bilgi Manipülasyonunun Amaçları Nelerdir?

Finansal bilgi manipülasyonu amaçları arasında hisse fiyatlarını etkileme maksadı ön plana çıkar. Firmaların zayıf bir biçimde yönetilmesi, kamuya arz edilen paylarda düşüşe sebep olabilir. Bazı şirketler, bu durumda manipülatif hareketlerle payların değerlerini arttırma ve etik olmayan yollardan kâr elde etme amacıyla hareket eder. Söz konusu hareketlerde, sermaye ve değer artırımı hedeflenir. 
Kredi ve yatırım olanakları, manipülasyon amaçları arasındadır. Sahte kârlılık ve piyasa hareketleri, kredi riskinin düşük gösterilmesi amacıyla kurgulanır. Bu yöntemle, kredi veren kuruluşların ve yatırımcıların şirketin yüksek kâr oranına sahip olduğunu düşünmesi amaçlanır. Finansal manipülasyon, vergi avantajı sağlamak amacıyla da uygulanabilir.

Marjinal maliyet, finans dünyasında sıklıkla kullanılan ifadeler arasında yer alır. Özellikle üretim alanında faaliyet gösteren sektörlerde marjinal maliyet nedir ve nasıl hesaplanır gibi kavralar ile karşılaşmanız mümkündür.

Marjinal Maliyet Nedir?

Marjinal maliyet; temelde üretim sırasında ortaya çıkan bir birimlik değişimin toplam harcanan değere olan etkisi şeklinde tanımlanır. Herhangi bir işletme, fazladan üretim gerçekleştirdiği takdirde ek bir hizmet vermiş olur. Bu hizmetin bir neticesi olarak da işletmenin toplam maliyetinde düşüş veya yükseliş meydana gelir. 

Marjinal maliyet, çoğunlukla bir üretim için harcanan sermayenin artışı söz konusu olduğunda gündeme gelir. Sabit maliyetlerde herhangi bir değişiklik olmadığı için marjinal harcamaları etkileyen tek faktör üretim alanında yaşanan artış ve azalıştır. Kısacası bu kavram, üretimde yaşanan değişimin toplam harcamalara oranı şeklinde tanımlanır.

external link icon
thomas-kinto-JVtlG3dU1yY-unsplash

Bu Hisseler 2023’ü Parlak Geçirebilir!

Marjinal Maliyet Nasıl Hesaplanır?

Marjinal maliyet hesaplaması, basit bir matematik formülü kullanılarak yapılır. Söz konusu hesaplama formülünde işletme ya da şirketin toplam maliyeti ile üretim miktarı gibi faktörler yer alır. Denklem içerisinde marjinal ve toplam olmak üzere iki farklı maliyet türü bulunur. Marjinal maliyetten bir malın üretim bedeli dışındaki harcamalar olarak da bahsetmek mümkündür. Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda sabit harcamalar dışında kalan veriler hesaplama için gerekli kabul edilir. Hesaplama işlemi için aşağıdaki formül kullanılır.

Marjinal Maliyet = Maliyetteki Değişiklik / Miktardaki Değişiklik

Hesaplamayı bir örnekle daha net açıklayabiliriz. X şirketi, 10.000 TL maliyetle 1000 adet mal üretir. Ancak üretim 1500 adete çıkarılır ve toplam maliyet de aynı oranda 15.000 TL’ye yükselir. Buna göre; 15.000-10.000 / 1500-1000= 10 sonucu ortaya çıkar. Formüle göre üretimi bir birim artırmanın maliyeti 10 TL’dir.

Marjinal Maliyetin Avantajları Nelerdir?

Marjinal maliyet çıktılarını doğru bir şekilde tespit etmek, üretim alanında faaliyet gösteren şirketlere avantaj sağlar. Söz konusu maliyet türünün avantajları ise şu şekildedir:

Marjinal maliyet, şirketlere nakit akışını artırma ve finansal modelleme yapma gibi konularda yol gösterir. Üretim noktasında harcamaları dengede tutmaya da önemli ölçüde katkı sağlayan bu kavramı doğru şekilde anlamak gerekir.

Marjinal Maliyetin Artması Sonucu Ne Olur?

Üretim yapan şirketlerin, finans dengesi açısından maliyet takibi yapması son derece önemlidir. Marjinal maliyet eğrisi veya grafiği, şirketin yönetim ekibine üretim gidişatı hakkında fikir verir. İlave bir mal üretiminde hesaplanan fiyatın marjinal maliyetten yüksek olması gelirin belirli bir ölçüde artacağını işaret eder. Böyle bir durumda işletme, kâr açısından mantıklı olduğu için ek üretime devam eder. Ancak marjinal maliyet artması, bahsi geçen durumun zaman içerisinde tersine dönmesi demektir. Yani, işletmenin ilave üretim için yaptığı masraf, iş sonucunda elde edeceği gelirden daha yüksek olur. Bahsi geçen durum söz konusu olduğunda ise ek üretim gözden geçirilmelidir. Ayrıca kâr dengesi sağlanamadığında da ilave üretimden vazgeçilebilir. Bu noktada öz sermaye ve borçlarla ilişkili olan kaldıraç hesaplaması da kâr ve zarar dengesini ortaya çıkarmak için kullanılabilir. 

Marjinal Maliyet ve Ortalama Maliyet Arasındaki Fark Nedir?

Üretim yapan kuruluşlar için marjinal ve ortalama maliyet hesaplamaları hayati önem taşır. Bu noktada ortalama maliyet, üretimde harcanan toplam sermayenin mal sayısına bölünmesiyle elde edilir. Marjinal maliyet hesaplamasında ise üretime dâhil olan ek birimlerden söz etmek mümkündür. Ortalama maliyette temel amaç, üretimde yaşanan değişikliğin yanı sıra toplam birim harcamalar üzerindeki değişimi tespit etmektir. Marjinal maliyetteki hedef ise bu durumun aksine ek bir mal birimi üretmenin şirket gelirine yararlı olup olmadığını bulmaktır.

Sermaye piyasalarının başarılı bir şekilde faaliyet göstermesi için likidite ve fon arz-talep eden kurumların işlem yapması gereklidir. Piyasalarda likiditeyi artıran önemli faktörlerden birisi menkul kıymet ödünç alma ve verme işlemleridir. Ödünç veren tarafından menkul kıymet teslimi ile mülkiyet hakkı ödünç alana geçer. İlgili sermaye piyasası aracının ödünç veren tarafından mislen geriye alınması da menkul kıymet ödünç işlemleri olarak adlandırılır. Ödünç işlemi, menkul kıymetlerin belirlenen faiz ya da komisyon karşılığında geçici süreliğine verilmesi ile gerçekleşir.

Menkul Kıymet Ödünç İşlemleri Kimler Arasında Yapılır?

Menkul kıymetler ödünç işlemi nedir sorusuna yanıt arayan pek çok kişi bu durumun hangi taraflar arasında gerçekleştiğini merak eder. Menkul kıymetler ödünç piyasalarının temel katılımcıları, ödünç alan ve veren taraflardır. Ödünç alma ve verme işlemlerini gerçekleştiren katılımcılar; aracı, takas ve saklama hizmeti sunan kurumlardır. 

Takas yükümlülüklerini yerine getirmek isteyen aracı kuruluşlar, bunu yapabilmek için menkul kıymet ödünç işlemleri yapar. Ödünç veren taraflar; emeklilik, yatırım ve sigorta fonları gibi menkul kıymetleri portföylerinde tutan kurumsal yatırımcılardır. Küçük ve büyük ölçekli tüm yatırımcılar, şartları karşılamak koşulu ile menkul kıymet ödünç alabilir. 

Menkul Kıymet Ödünç İşlemleri Süreli midir?

Menkul kıymet ödünç işlemleri, taraflar arasında belirlenen sürelerde gerçekleştirilir. Bu süre zarfında ve belirlenen bir teminat karşılığında menkul kıymet bazında ödünç verilir. Taraflar arasında mutabık kalınan sürenin sonunda aynı cins ve miktardaki varlıklar geri ödenir. Belirlenen süre dolmadan geri ödeme yapmak ise ödünç alanın sorumluluğundadır. 

Kıymetli madenler ile emir işlemlerinin geçerliliği, seans süreleri ile kısıtlıdır. Emri verilen ancak henüz gerçekleşmemiş olan işlemler, geçerli oldukları seansta değiştirilebilir ya da iptal edilebilir. Seans sonuna kadar müdahale edilmeyen emirler otomatik olarak iptal edilir. Bu noktada, işlem yapılan vade süresi referans alınır. 2 günden uzun vadeli işlem yapan kişilere, durum bildirim günlerinden önceki 2 günde kıymetli maden borç ve alacakları bildirilir. 

Menkul Kıymet Ödünç İşlemlerinde Prim Karşılığı Yapılan Ödünç İşlemi Nedir?

Menkul kıymet ödünç işlemleri, taraflar arasında bir prim miktarı belirlenerek gerçekleştirilir. Bu durumda, ödünç alan tarafın ayrıca faiz ödemesine gerek kalmaz. Ödünç işlemlerinde prim miktarı taraflar arasında pazarlık yaparak belirlenir. Menkul kıymeti borç olarak veren taraflar, piyasa şartları ve ödünç alma taleplerine göre fiyat belirler. Prim karşılığı menkul kıymet ödünç alan taraf, borsada işlem yapılan her gün için hisse başına ödeme yapmalıdır. Piyasada menkul kıymet borçlanmaya olan talebin yoğun olduğu dönemlerde prim karşılığı yapılan ödünç işlemlerine ilgi artar.

Maksimum lot nedir sorusu, özellikle borsada işlem yapanlar tarafından sıklıkla araştırılır. Maksimum lot, özellikle hisse senedi alım satımında sınırlı emir olarak tek seferde girilebilen en yüksek miktarı ifade eder. Borsa yatırımcılarının kâr etmek maksadıyla kullandıkları bir yöntemdir. 

Maksimum lot nedir sorusu, yalnızca lot kavramı ele alınarak da açıklanabilir. Lot; borsada herhangi bir hisse senedinin alım satımında kullanılabilecek en az miktarı ifade eden bir birimdir. Bu lot miktarı, senedin kıymetine göre değişiklik göstermektedir. Örneğin; yüksek fiyatlarla yatırımcıya sunulan bir hisse senedinin lot oranı da daha fazla olur. Düşük fiyatlıların ise daha azdır.

external link icon
liam-kevan-W-NZZIkuARI-unsplash

Büyük Gelir Artışı Beklenen Ucuz Hisseler

Maksimum Lotun Özellikleri Nelerdir?

Lot miktarı, küçük ve büyük yatırımcıyı korumak için kullanılan bir terimdir. Özellikle bireysel yatırım yapmak isteyenler için hareket alanı sağlar. Tek seferde büyük miktarlarda alım yapma imkânı sağlayan maksimum lot kavramının ise daha çok büyük yatırımcıları ilgilendirdiğini söylemek mümkündür.

“Maksimum lot nedir?” sorusunu açıkladıktan sonra bu kavramın özelliklerine de değinmek gerekir. Maksimum lotun özelliklerinden ilki, bir hisse senedine girilebilecek en yüksek birimi vermesidir. Borsalar, bu verileri değişik parametreler kullanarak belirler. Bunun yanı sıra yatırımcılar, maksimum değil minimum banttan da hisse senedi almak isteyebilir. Bu durumda da devreye minimum lot kavramı girer. 

Maksimum Lot Nasıl Belirlenmektedir?

Bir hisse senedine yatırım amaçlı tek seferde girilebilecek birim her ay yeniden belirlenir. Maksimum lot miktarı da her hisse senedi için ayrıdır. Maksimum lot miktarını aşan yatırım işlemlerinde; kalanı iptal etme, özel limit fiyatlı ya da limit değerli emir tipleri kullanılabilmektedir. Fakat bu gibi emirlerin TL bazında büyüklüğü belli bir tutarın üzerine çıkamaz. 

Minimum ya da maksimum lot oranları belirlenirken amaç hem küçük yatırımcıyı hem de büyük yatırımcıyı korumaktır. Çünkü çok yüksek fiyatlardan yüklü miktarda hisse alarak borsaya giren kurumsal firmalar, özellikle küçük yatırımcılar için engel teşkil edebilir. Bu anlamda bireysel yatırımcıyı pay alamama probleminden uzak tutmak için maksimum lot uygulaması hayata geçirilir. Maksimum lot, bu çerçevede yatırımcı odaklı bir kavram olarak değerlendirilmelidir. 

Sürekli olarak finansal işlemler gerçekleştiren bireyler, menkul kıymet kelimesi ile sıklıkla karşılaşabilir. Bu terim, yatırım yapma konusunda tecrübesiz olan bireylerin aklına takılır. Kişiler, menkul kıymet nedir sorusunun cevabını merak eder. Bu kavramın çok daha iyi bir biçimde anlaşılabilmesi için öncelikle menkul kelimesinin anlamı öğrenilmelidir. Bu sözcük, taşınabilmesi mümkün olan malları ifade etmek için kullanılır. Menkul kıymetler ise taşınabilen ve yatırım aracı olarak kullanılabilen değerli kâğıtları belirtir. Değerli evrakın düzenlenmesi, belirli kanunlara ve kurallara bağlanmıştır. 

Şirketler ve kişiler bu belgeleri rastgele çıkaramaz. Kıymetli evrakın hazırlanabilmesi için Sermaye ve Piyasalar Kurumu’ndan izin alınması gerekir. Aksi takdirde bu konuda herhangi bir işlem gerçekleştirmek mümkün olmaz. Bu evrak, belirli bir tutarı temsil eder. Bunların alınıp satılması kişilere ortaklık ve mali alacak hakkı kazandırır. Bahsi geçen haklar, belge ile bağlantılıdır. Hakkın saklı tutularak evrakın devredilmesi mümkün değildir. Bu tür bir işlemin sonucunda belge ile birlikte pay ve alacak hakkı da ilgili kişiye geçer.

external link icon
national-cancer-institute-s9WLlvDlbx4-unsplash

Analistlerin 118% Yükseliş Öngördüğü Hisse!

Menkul Kıymetlerin Özellikleri Nelerdir?

Menkul kıymet özellikleri denildiğinde kişilerin aklına pek çok konu başlığı gelebilir. Bunlar, söz konusu evrakın bir yatırım aracına dönüşmesine imkân tanır. Bahsi geçen özellikler şu şekilde sıralanabilir:

Bu özellikler değerli evrakın işleyiş prensibini oluşturur. Değerli evrak, farklı şekillerde düzenlenebilir. Bu noktada menkul kıymet çeşitlerinden bahsetmekte fayda vardır.

Menkul Kıymet Örnekleri Nelerdir?

Değerli evrak türleri, ilgili menkul kıymetin düzenlenmesini sağlayan şirketin yapısına ve pay temsil etme durumuna göre değişiklik gösterebilir. Bu sebeple piyasalarda farklı menkul kıymet örneklerine rastlamak mümkündür. Örneğin hisse senetleri, yatırımcıların sık tercih ettiği değerli evrak türlerinin arasında yer alır. Hisse senedi, yatırım yapmak isteyen kişilerin bir şirketin ortağı olabilmek adına satın aldığı belgedir. Bir diğer yatırım aracı olan tahviller ise anonim şirketler ya da kamu kuruluşları tarafından piyasaya sunulan uzun vadeli borç senetleridir. 

Başka bir yatırım aracı olan intifa senetleri diğerlerinden daha farklıdır. Bunlar, kişilere pay sağlamaz. Yalnızca mal varlığı üzerinde belirli haklar sağlar. Bu belgeler, sık tercih edilen değerli evrak türlerinin arasında bulunur. Kâr – zarar ortaklık belgelerinin yanı sıra hazine, finansman ve banka bonoları gibi farklı menkul kıymet türleri de bulunur. Kişiler borsada bu araçları kullanarak yatırım yapabilir. Şirketler ve çeşitli kuruluşlar ise bu araçlar sayesinde kendilerine finansman sağlar. 

Menkul kıymet borsaları, finans dünyasında yatırım yapılan bir kanaldır. Kıymetli evrak üzerinden işlem yapan pek çok kişi, bu kavrama aşinadır. Ancak bu alanda yeni olan ve finansal yatırım konusunda bilgi edinmek isteyenler, menkul kıymet borsası nedir sorusuna cevap arar. Bu terimi, kısaca farklı kıymetlerin alınıp satılabildiği borsa çeşidi olarak tanımlamak mümkündür. 

Menkul kıymetler borsasını anlayabilmek için öncelikle bu alanda işlem gören varlıkları bilmek gerekir. Bu pazardaki kıymetler, bir yatırım aracı olarak alınıp satılması mümkün olan taşınabilir belgelerdir. Bono, tahvil ve hisse senedi gibi çeşitleri bulunan bu belgelerin işlem gördüğü, alınıp satıldığı ve bu yolla kazanç elde edilebildiği alan ise menkul kıymet borsasıdır. Ayrıca bu pazarda, para ve borsa yatırım fonları (ETF) da işlem görmektedir.

Borsada işlem görmekte olan varlıkların iki çeşit değeri bulunur. Nominal değer, evrakın üzerinde yazılıdır. Bu varlık, belgeyi hazırlayan kişi tarafından belirlenir. Evraka maddi değer kazandıran bir diğer özellik ise piyasada gördüğü taleptir. Piyasa değeri, bir menkul kıymetin  alınıp satılma oranına göre değerlenmesidir. Kişilerin pazarda kâr elde etmeleri genel olarak bu değer ile bağlantılıdır.

Menkul Kıymet Borsaları Özellikleri Nelerdir?

Menkul kıymetler borsası işlemleri belirli kanun ve şartlara tabidir. Hemen her ülkenin kendisine ait bir borsası bulunur. Değerine göre en büyük 3 menkul kıymet borsası; New York, NASDAQ ve Tokyo piyasalarıdır. Bu pazarlarda işlem hacmi oldukça yüksektir ve piyasalar ülkeler açısından büyük öneme sahiptir. Menkul kıymetler borsası özellikleri açısından hem yatırımcıların hem de şirketlerin kazanç sağlayabilecekleri bir pazar yeridir. Ülkemizde ise Borsa İstanbul alım satım konusunda hizmet verir.

Menkul Kıymet Borsasının Ekonomik İşlevleri Nelerdir?

Menkul Kıymet borsasının; ülkeler, şirketler ve yatırımcılar açısından olumlu işlevleri bulunur. Bu işlevler, üç grup için de ayrı ayrı incelenebilir. Ülkeler açısından, borsa ekonomiye önemli bir kaynaktır. Piyasada işlem gören hisse senetlerine gösterilen ilgi, ülkenin ekonomik durumuna dair önemli bir gösterge kabul edilir. Bu sebeple pazardaki değişiklikler, ülkelerin itibarı açısından önem taşır. 

Menkul kıymet borsası yararları şirketler açısından daha farklıdır. Birçok kurum, bu piyasayı kısa dönemli finansman aracı olarak değerlendirir. Şirketler hisse senetlerini halka arz ederek kredi gibi yöntemlere nazaran daha az maliyetle finansman elde eder. Buna bağlı olarak da firmalar, daha hızlı bir şekilde büyüyebilir. Ayrıca hisse senetleri, şirketlerin dolaylı olarak bilinirliğini artıran bir ölçüttür. Bir şirketin hisselerinin borsada yoğun ilgi görmesi, büyümesinde olumlu bir kıstas kabul edilir.

Yatırımcılar açısından ise menkul kıymet borsası; hisse, bono ve tahvil senedi gibi belgeleri kolayca satabilecekleri bir pazardır. Bu pazarda kişiler kâr elde edebilir. Uzun veya kısa vadeli yatırımlarda bulunabilir. 

Merkez bankaları, dünyanın her yerinde paranın basımından politikalarının yürütülmesine kadar pek çok işlemi yerine getirir. Para; ekonomik parametrelerin yürütülmesinin yanı sıra bir egemenlik sembolü olarak da kullanılır. Merkez bankaları, 17. yüzyıldan bu yana para politikalarının yürütülmesi için oluşturulmuş karar merciileridir. Merkez bankasının bağımsızlığı bu kuruluşları güvenilir kılar. Güven neticesinde oluşturulan para politikaları ise başarıya ulaşır. Ayrıca merkez bankasının bağımsızlığı, ülkelerin fiyat istikrarı noktasında koyduğu hedeflere de daha hızlı bir şekilde yürümesini sağlar. Kısacası bağımsızlık olgusu, hükümetlerin ve diğer unsurların banka üzerindeki etkisini sınırlamayı ifade eder. 

Ülkemizde merkez bankası bağımsızlık türleri 4 başlık altında incelenir. Amaç bağımsızlığı, TCMB’nin para politikasını uygularken koyacağı hedefleri bağımsız olarak belirlemesini ifade eder. Araç bağımsızlığı ise bu hedefe ulaşırken kullanılacak olan yöntemlerin serbestliğini belirtir. Finansal ve kurumsal bağımsızlık ise merkez bankasının karar verme konusunda özgür olduğunun altını çizen diğer başlıklardır.

Merkez Bankasının Bağımsızlık Kriterleri Nelerdir?

Merkez bankasının bağımsızlık kriterleri, teknik ve akademik pek çok çalışmada 4 madde ile anlatılır. Bu kriterler; merkez bankasının başkan ve üyelerinin değiştirilmesi sıklığı ile kurumun para politikası kıstasları olarak ifade edilebilir. Ayrıca merkez bankası amaç ve araçlarının belirlenmesi kıstasları ile kamuya açılan kredi sınırlarına bakılarak bağımsızlık kriterleri hakkında karar verilir. Merkez bankasının hesap verme sorumluluğu ve şeffaflığı da bağımsızlık olgusunun yansımaları arasında yer alır. Merkez bankalarının sorumluluğu, yaptıkları işlemler ve aldıkları kararlar ile ilgili topluma karşı hesap verebilir olmalarını kapsar. Şeffaflık ise yapılan faaliyetlerin toplum tarafından anlaşılacak şekilde detaylandırılıp kamuoyu ile paylaşılması esasına dayanır. 

Merkez Bankası Bağımsızlığının Önemi Nedir?

Dünyanın her yerinde yeni ekonomik politikaları geliştirmenin temel amacı, toplumsal refahı artırmaktır. Merkez bankaları da bağımsızlık olgusu ile fiyat istikrarını sağladığından büyüme ve refah artışına katkıda bulunur. Çünkü istikrarsız fiyatlar ve enflasyon, ekonomik parametreleri olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir. Merkez bankası bağımsızlığı önemi toplumun her kesimi tarafından anlaşıldığında uzun vadeli politikalarda başarıya ulaşılabilir. İstikrarı sağlayabilmek için tüm siyasi parametrelerden uzak, stratejik planlar yapabilen ve bunları hayata geçirebilme kabiliyeti olan kuruluşlara ihtiyaç vardır. 

Merkez bankası; olası riskleri durdurmak, alınan tedbirleri uygulamak ve para politikalarını hayata geçirmek için oluşturulmuş önemli bir kurumdur. Bu kurumun bağımsızlığı, ekonomilerin enflasyonla mücadelesini sağlayan önemli bir araçtır. Kronik ve yüksek enflasyon geçmişi olan pek çok ülkede bu tür olumsuzluklarla mücadele etmenin ilk şartı, bağımsız bir merkez bankasıdır. Bu anlamda özellikle araç bağımsızlığı, enflasyonla mücadeleye odaklanılmasına imkân verir. Bağımsız bir merkez bankası, yabancı yatırımcılara da güven sağlayan önemli bir kriterdir.