2025’in ilk yarısı yatırımcılar için sıradan bir dönem değildi; tam anlamıyla bir stres testiydi.
Trump’ın bir gün açıklayıp ertesi gün geri çektiği tarifeleri, Fed’in yön belirsizliği içeren mesajları ve zaman zaman tırmanan jeopolitik riskler, piyasaları çok yönlü dalgalara sürükledi.
Bu çalkantı ortamında asıl farkı yaratan unsur ise ne tahminlerdi ne de haber akışına refleks verilen pozisyonlar.
Farkı yaratan şey, portföy yapısıydı.
Çünkü yatırımda sadece neye yatırım yaptığınız değil, nasıl bir yapıyla yatırım yaptığınız belirleyicidir. Bazı portföyler, piyasa rüzgarını arkasına alıp kısa sürede büyür ama ilk fırtınada sarsılır. Diğerleri ise daha yavaş ama sağlam adımlarla, kötü günlerde bile ayakta kalmayı başarır.
Bu farkı daha net görmek için 2024’ün sonunda 10.000 dolarlık sermayeyle oluşturulan iki portföyü yan yana koyalım: Biri, yapay zekâ anlatısına yoğun şekilde odaklanmış “tek hikâyelik” bir strateji, diğeri ise küresel ölçekte çeşitlendirilmiş, çok yönlü risk yönetimiyle tasarlanmış bir yapı.
Hangisinin daha başarılı bir strateji olduğuna ise birlikte karar verelim.
Portföy A: Güçlü bir hikâyeye dayalı ama korumasız
İlk portföy, 2023 ve 2024’te piyasalara damga vuran yapay zekâ temasına odaklanıyor. Nvidia (NVDA), Meta (META) ve Tesla (TSLA) gibi yapay zekâ odaklı büyüme hisseleriyle donatılmış bu portföy kısa vadede güçlü getiriler sunsa da aslında bir anlatıya aşırı bağımlı.
Hisse bazında bakıldığında, her biri kendi alanında etkileyici hikâyelere sahipti: Nvidia veri merkezlerine yönelik talep patlamasıyla yükselmişti, Meta reklam altyapısını yapay zekâ destekli biçimde dönüştürüyordu ve Tesla da enerji depolama ile otonom sürüşteki adımlarıyla dikkat çekiyordu.
Fakat 2025’e girerken kartlar yeniden dağıtıldı. Trump’ın teknoloji ve otomotiv gibi ihracata dayalı sektörleri hedef alan tarifeleri, bu hisseler üzerinde ciddi baskı oluşturdu. Meta reklam gelirlerinde ivme kaybetti. Tesla, hem Çin ile yaşanan politik gerilimlerin hem de Musk-Trump kavgasının ortasında kaldı. Nvidia da büyümeye devam etse de yüksek değerleme baskısıyla karşılaştı.
Üstelik bu portföydeki üç büyük hissenin aynı anda düşüşe geçmesi, yatırımcının nefes alabileceği hiçbir alan bırakmadı.
Portföy A’nın %90’ı teknoloji devlerine ayrılmıştı. Böyle bir yapı, yükseliş döneminde dikkat çekici getiriler sunsa da hikâyenin yönü değiştiğinde savunmasız kalmaya mahkûmdu.
Bu, “yüksek konsantrasyon”un cesaret değil, bazen körlük olabileceğini gösterdi. Çünkü politik risk sektör sınırı tanımaz ve aynı anlatıya bağlı şirketlerin aynı anda sarsılması portföyde domino etkisi yaratabilir.
Portföy B: Denge, koruma ve sürdürülebilirlik
İkinci portföy ise bambaşka bir yaklaşımı temsil ediyor.
Yalnızca ABD’ye değil, gelişmiş ülke borsalarına da yatırım yapan; sadece teknolojiye değil, temel tüketim, tahvil ve altın gibi farklı sektör ve varlık sınıflarına da yer veren çok katmanlı bir yapı.
S&P 500 gibi endekslerle birlikte altın madenciliği hisseleri, tahviller, küresel tüketim şirketleri ve bir miktar nakit barındıran bu portföy yapısı, riskleri hem coğrafi bazda hem varlık türü bazında hem de savunma, büyüme, enflasyon koruması gibi tematik konseptte yaymayı başardı.
Bu çeşitlilik, 2025’in ilk beş ayındaki çalkantılara karşı güçlü bir kalkan sundu. Trump’ın tarifeleri açıklandığında teknoloji hisseleri düşerken altın madenciliği şirketleri yükseldi. Ortadoğu’daki gerilimlerde enerji fiyatları artarken altın bir kez daha koruma sağladı. Fed’in faiz indirimi sinyali veremediği dönemlerde tahviller devreye girerek portföyü dengede tuttu.
Sonuç: Portföy A düşerken, Portföy B aynı anda birkaç farklı kaynaktan getiri üretmeye devam etti.
Bunun yatırımcı açısından anlamı çok net: Dengeli dağılıma sahip Portföy B daha az dalgalanıyor, maksimum gerileme oranı çok daha sınırlı kalıyor ve panikle karar alma riskini düşürüyor.
Yani sadece getirisi değil, yatırımcının portföyde kalma konforu da daha yüksekti.
Veriler ne söylüyor?
Ocak–Mayıs 2025 dönemine baktığımızda, iki portföy arasındaki farklar çok belirgindi. Portföy A, %20’lere varan gerileme yaşarken Portföy B en fazla %7–8 düştü.
Sharpe oranı, yani risk başına alınan getiri açısından Portföy B çok daha iyi performans gösterdi. Dahası, standart sapma, yani günlük oynaklık Portföy A’da yatırımcının sabrını zorlayacak kadar yüksekti. Portföy B ise her şokta biraz sarsılsa da yapısı gereği dengeyi çabuk buldu.
Bu sadece matematiksel bir mesele değil. Volatilite, yatırımcının duygularıyla da ilgili.
Günlük %5 düşüş yaşayan bir portföy, teknik olarak hâlâ cazip olabilir. Ama yatırımcı psikolojisi o zararı telafi etmeden yeniden pozisyon almayı zorlaştırır. Portföy B’nin daha dengeli dalgalanması, yatırımcının stratejiye sadık kalmasını kolaylaştırdı.
Kazanmak kadar ayakta kalmak da önemli
Bu iki örnek, bize yatırımda üç temel gerçeği hatırlatıyor:
- Portföyün yapısı, piyasanın yönünden daha önemli. Hangi hissede olduğun kadar, o hisse portföyün ne kadarını oluşturuyor ve diğer varlıklarla nasıl etkileşiyor soruları performansta belirleyici oluyor.
- Yatırımda hikâyelere değil, yapı disiplinine güvenmek gerekir. Yapay zekâ gibi anlatılar güçlü olabilirse de haber akışına fazlasıyla duyarlı olduklarını unutmamak gerekir.
- Gerçek başarı yalnızca getiri değil, o getiriye ulaşmak için alınan riskle birlikte değerlendirilmelidir.
2025’in ilk yarısında piyasalar yeni bir yatırım paradigmasına işaret etti: Sürprizler artık istisna değil, yeni normal.
Tarifeler, faiz politikası belirsizliği, seçimler, enerji arzı, yapay zekâ regülasyonları… Hepsi aynı anda gündemde. Bu yüzden kazandıran stratejiler artık sadece “büyümeyi” değil, aynı zamanda dengeyi, savunmayı ve esnekliği de içinde barındırmalı.
Dayanıklı portföyler, karışık dönemlerde doğar
Yatırımın amacı sadece fırsatları kovalamak değil, risklere dayanabilecek sağlamlıkta yapılar kurmaktır. Sadece kazandıran değil, yatırımcısını ayakta tutan portföyler, kalıcı başarıyı getirir ve bu başarı, büyüme ile savunma arasında doğru bir denge kurarak dalgaların yönüne göre değil, fırtınaya hazırlıklı bir şekilde hareket etmekle mümkündür.
Çünkü piyasalar her zaman karışır. Hazırlıklı olanlar ise kazanmasa da ayakta kalır. Unutma ki ayakta kalanlar, zamanı geldiğinde en çok kazananlar olur.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı