Makro ekonomik koşullar ve konjonktürel gelişmeler sonucunda belli başlı sektörler pozitif ayrışabilirken bazı sektörlerde negatif olarak ayrışabiliyor.
Şirketlerin hisseleri de içinde bulunduğu koşul itibariyle değerlenebilir veya enflasyonun gerisinde kalabilir.
Örnek olarak faizlerin artırıldığı ve parasal sıkılaşmanın olduğu bir ortamda gayrimenkul ve dayanıklı tüketim sektörleri daralabilirken, gıda ve telekomünikasyon sektörü ise pozitif olarak ayrışabilir.
Güncel olarak içinde bulunduğumuz konum itibarıyla da hem yurt içinde hem de yurt dışında yüksek faizler sanayi, inşaat, beyaz eşya, mobilya ve otomotiv sektörlerinde hacimsel daralmaya yol açarken gıda-içecek ve telekomünikasyon sektörü ise pozitif olarak ayrışıyor.
Yılbaşından bu yana baktığımızda iletişim sektörü 86% getiriyle en yüksek getiriye sahip sektör konumunda yer alırken hemen arkasından son 2 haftada yaşanan BoJ’un faiz artışına gitmesi, ABD tarafında resesyonun beklentilerinin artması ve jeopolitik gerilimlerle düşen banka, gıda-içecek ve sigorta sektörü takip ediyor.
Özellikle faizlerin artırıldığı bu dönemde yüksek mevduat oranları sigorta şirketlerinin ellerinde bulundurduğu yüksek nakdi değerlendirmesine yol açarken ortodoks politikalara dönüş ile banka hisselerinde de yukarı yönlü sert hareketler gözlemlendi.
Peki, Banka Hisseleri Neden Yükseldi?
Ticaret kanalları açık, enflasyon oranı düşük olan ülkelerde normalde politika faizlerinin artırılması mevduat-kredi makasını daraltacağından negatif olarak karşılanır.
Biz de ise tam tersi bir durum yaşanırken bankacılık sektörü 8%’den 50%’ye çıkan politika faizine karşın en fazla yükselen sektörler arasında liderlik koltuğuna yakın bir bölgede bulunuyor.
Bunun nedenlerine bakacak olursak biraz eski tarihleri yakından incelememiz gerekiyor.
2010’lu yıllardan sonra borsamızda yabancı takas oranları 60%’ın üzerinde seyrederken 15 Temmuz darbe girişimi, rahip Brunson olayı, yüksek enflasyon sürecine giriş, Merkez Bankası başkanlarında hızlı değişimler ve dolar/TL kurundaki istikrarsız hareketlerle takas oranı %30’ların altına geriledi.
2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında ortadoks politikalara geçiş süreci ve akabinde gelen not artırımları ve gri listeden çıkış hikayesi ile birlikte CDS’lerin düşmesi yabancıların borsadaki ağırlığını arttırdı.
Aynı zamanda Mehmet Şimşek’le beraber gelen istikrar politikaları yabancı fonların borsamıza ilgi göstermesine beklentisine yol açtı.
Banka hisselerinin Borsa İstanbul’da en yüksek likidite ve hacime sahip olduğu düşünülünce ortodoks politikalara dönüş süreci ile birlikte bankacılık sektörü yılbaşından beri en fazla yükselen sektör konumunda yer aldı.
Yılın 2. Yarısında Bankacılık Sektörü Aynı Performansı Gösterebilir Mi?
Bankaların borçlanma maliyetleri kârlılığı direkt olarak etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkarken CDS’lerin düşmesiyle beraber not artışlarının gelmesi bankaların borçlanma maliyetlerini düşürebilir.
Ayrıca TCMB tarafından politika faizlerinin indirilmeye başlanmasıyla beraber borçlanma maliyetleri daha da aşağı gelebilir.
Aynı zamanda verilen yüksek faizli kredilerin geri dönüşüyle beraber kârlılık desteklenebilir.
Fakat bankacılık sektöründeki şirketlerin 2. çeyrek bilançolarını açıklamaları ile beraber net faiz marjlarında ve kredi büyümesinde aşağı yönlü revizyonlar yatırımcıların kafasında soru işaretleri oluşturdu.
Diğer taraftan 2025 yılında bankacılık sektöründe uygulanacak enflasyon muhasebesinin kârlılıkları daraltması da bekleniyor.
Koç Holding finansal tablolarında da gördüğümüz finansal tarafın enflasyon muhasebesiyle değerlenmesi kârlılıkları oldukça geriye çekti.
Yılbaşından bu yana en fazla yükselen sektörlerin başında gelen bankacılık sektörü, 2025 yılında enflasyon muhasebesinin kârları baskılama beklentisi ve net faiz marjlarındaki aşağı yönlü revizyonlarla beraber yılın 2. yarısında aynı performansı göstermeyebilir.
Fakat güçlü bilanço açıklayan GARAN ve TSKB gibi bankalar öncülüğünde yabancıların yılın ilk 4 ayındaki alımlarının benzerini görmemiz durumunda bankacılık sektörü getiri sağlayan sektörler arasında yerini koruyabilir.
Neden Talep Elastikiyeti Düşük Ürünler Üreten Şirketler?
Parasal sıkılaşma, küresel yüksek faiz ortamı ve jeopolitik gerilimlerin sanayi üretiminde baskı yarattığını rahatlıkla gözlemlemek mümkün.
Fakat talep elastikiyeti düşük yani şartlar ve konjonktürel koşullar hangi durumda olursa olsun ürünlerinin satışları devam edebilecek ürünleri satan şirketler enflasyona karşı kârlılıklarını koruma konusunda daha başarılı olabiliyor.
Bunların başında gelen gıda perakendeleri, telekomünikasyon hisseleri, gıda-içecek üreticileri geliyor.
Aynı zamanda lüks tüketim içine girmeyen hazır giyimcilerde bu sektörlerin arkasından takip eden sektör konumunda yer almaya devam ediyor.
Yılın 2. Yarısında da Bu Sektörlerde Hareket Devam Edecek Mi?
Güncel olarak hisse senedi şemsiye fonlarında 176 milyar TL aktif büyüklük bulunuyor.
Parasal sıkılaşma ve küresel yüksek faiz ortamının sanayi üretimini ve lüks tüketimi daralttığı bu dönemde 176 milyar TL’lik hisse senedi şemsiye fonlarının iyi bilanço açıklayabilen şirketleri seçmesi gerekecek.
İyi bilanço açıklayabilecek hisseleri gözlemlediğimizde en azından enflasyon kadar operasyonel kârını artırabilmesi beklenen sektörler bir elin parmağını geçmiyor.
Jeopolitik olaylar, gıda perakendecileri, gıda ve içecek üreten şirketler ise bu dönemde en ön plandaki şirketler olarak karşımıza çıkıyor.
Burada güçlü mağaza büyümesiyle BIMAS ve online taraftaki yatırımlarıyla ön plana çıkan MGROS gıda perakendesi sektöründe ön plana çıkmaya devam ediyor.
Diğer taraftan enflasyondaki düşüş ile beraber daha hızlı fiyatlamala gerçekleştirebilen telekomünikasyon sektöründe güçlü ARPU (Kullanıcı başına ortalama gelir) büyümesiyle TCELL ön plana çıkmaya devam ediyor.
Yaz sezonun gelmesiyle beraber gıda-içecek sektöründe hacimsel artışlarla AEFES, Bangladeş yatırımıyla CCOLA öne çıkan hisseler arasında yer alıyor.
Etkisini Gösterebilecek Başka Sektörlerde Var!
Çimento hisseleri konut kredilerindeki artışla beraber yılbaşından itibaren enflasyonun altında getiri sağladı.
Konut satışlarındaki düşüşle beraber çimento satış hacimlerinde düşüş yaşansa da sektörü ayrıştıran bir kaç durum yer alıyor.
Deprem faciasından sonra deprem illerinin yeniden inşası ve kentsel dönüşüm hikayesi ile beraber çimento hisselerindeki hikaye devam ediyor.
Özellikle doğu illerinde üretim ve satış faaliyeti gerçekleştiren OYAKC ve LMKDC hem deprem bölgelerinin yeniden inşası hem de jeopolitik gerilimler sebebiyle Orta Doğu’da yıkılan yerlerin inşaat faaliyetlerine yakın olması sebebiyle ön plana çıkmaya devam edebilir.
Ayrıca spot enerji fiyatlarının dolar bazında iyileşmesiyle beraber geçen senenin aynı dönemine göre baz fiyatların düzelmesi enerji sektöründe kapasite artışına giden AYDEM, GWIND ve TATEN şirketleri ön plana çıkartabilir.
Genel Değerlendirme
Hisse senedi şemsiye fonlarında bulunan 176 milyar TL’lik toplam aktif büyüklük enflasyonun üstünde getiri sağlayabilecek şirketlerin hisselerine akmaya devam edebilir.
Enflasyona karşı operasyonel kârlılığını koruyabilen sektörleri incelediğimizde ise ürünlerinin talep elastikiyeti düşük yani yüksek faizler, parasal sıkılaşma ve jeopolitik gerginliklere rağmen satışlarında daralma meydana gelmesi en az beklenen gıda perakendeciliği, telekomünikasyon ve gıda-içecek hisseleri oluşturuyor.
Burada mağaza büyümesiyle ön plana çıkan gıda perakendecileri ve müşteri kazanımında ön plana çıkabilen telekomünikasyon şirketlerini yakından takip etmek gerekebilir.
Yılın ilk yarısında en fazla yükseliş gösteren sektörlerin başında gelen bankacılık sektörü ise net faiz marjlarında aşağı yönlü revizyonlar ve 2025 yılında banka ve sigortalara da gelecek enflasyon muhasebesi uygulaması sebebiyle yılın ilk 2 çeyreğindeki hareketi aynı ivmeden görmemiz mümkün olmayabilir.
Diğer taraftan yılın ilk 2 çeyreğinde en az yükselen sektörlerin başında gelen çimento ve enerji şirketleri ise banka ve sigorta sektörünün yerini alabilir.
Bu içerik, içeriğin yayınlandığı günkü veriler baz alınarak hazırlanmıştır. İçerikte geçen hedef fiyat tahminleri, uzman ve analist yorumları bu içeriğin yayınlandığı tarihte geçerlidir. Bu tahmin ve yorumlar zaman içinde değişkenlik gösterebilmektedir. Bu sayfada yer alan haberler ve haberlerin içerdiği şirketler hakkındaki bilgiler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Kullanılan hisse işlem görselleri; hisse adı, fiyatı ve grafikleri de dahil temsilidir, yatırım tavsiyesi değildir.
Detaylı bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken kullanılan kaynaklar: Finnet