Yatırım Rehberi

Yatırım kararlarını kendin verdiğini mi sanıyorsun? Tekrar düşün!

Yatırım kararlarını kendin verdiğini mi sanıyorsun? Tekrar düşün!
Google News Icon Takip Et

Borsada bazen her şey yolundaymış gibi görünür ama bir anda sert satışlar başlar. 

Düne kadar yükselen hisseler aniden çakılır, kimse risk almak istemez ve panik dalgası yayılır. 

Peki, bu irrasyonel hareketlerin sebebi sadece piyasa koşulları mı? Ya da yükseliş serisi yakaladığında neden daha fazla risk almaya başlıyorsun? 

Aslında, yatırım kararlarının arkasında düşündüğümüzden daha büyük bir faktör var: Hormonlarımız

Özellikle testosteron ve kortizol hormonları, yatırımcıların risk iştahını, panik anlarını ve karar alma süreçlerini doğrudan etkiliyor. 

Bu biyolojik etkenler fark edilmezse, yatırım stratejin sandığından çok daha duygusal olabilir. 

Biraz daha detaya inelim. 👇

Yatırım stratejilerini gerçekten kim belirliyor?

Cambridge Üniversitesi ve Imperial College London’dan araştırmacılar, piyasaların düşündüğümüzden çok daha karmaşık olduğunu ortaya koyuyor. 

Büyük ralliler ve sert düşüşler yalnızca makroekonomik verilerle açıklanamaz. Hormonlar, yatırımcı psikolojisini doğrudan etkileyerek dalgalanmaların hız kazanmasına neden oluyor.

Cambridge Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, Londra’daki profesyonel yatırımcıların sabahki testosteron seviyelerinin gün içindeki kazançlarıyla doğrudan bağlantılı olduğu görüldü. 

Sabah testosteronu yüksek olan yatırımcılar, gün boyunca daha agresif işlemler yaparak daha fazla kâr elde etti. 

Hatta bu etki bir döngüye dönüşüyordu: Kazanç arttıkça testosteron yükseliyor, testosteron yükseldikçe daha fazla risk alınıyor ve bu da daha büyük kazanç ya da kayıplara yol açıyor.

Bu durumu spor bahislerinde kazananların daha yüksek oranlarda tekrar oynamasına veya pokerde büyük el kazanan oyuncuların daha riskli hamlelere yönelmesine benzetebilirsin. Çünkü başarı hissi, beynin ödül sistemini tetikleyerek daha fazla risk alma dürtüsünü artırıyor.

Ancak işin tehlikeli yanı şu: Testosteron yükseldikçe aşırı özgüven devreye giriyor ve gerçekçi risk algısı bozuluyor. Kâr serisi yakalayan bir yatırımcı, gereğinden büyük pozisyonlar açarak büyük kayıplara sürüklenebiliyor. 

Örneğin birkaç gün üst üste kazanan bir yatırımcı, elindeki tüm nakdi kullanarak büyük bir pozisyon açmaya karar verebilir. Ancak piyasada her şey yolunda gitmez. Yükselen bir hisse ya da piyasa bir noktada düzeltme yapar ve aşırı risk alan yatırımcı, büyük bir kayıpla karşı karşıya kalabilir.

Bu yüzden büyük kârlar elde etmek yatırımcıyı disiplinli düşünmekten uzaklaştırabilir. Profesyonel yatırımcılar, kâr serilerinde bile aynı disiplinle işlem yaparak büyük kayıplardan korunmayı başarır.

Stres hormonu kortizol: Panik satışlarının görünmez gücü

Şimdi tam tersini düşünelim. Piyasalar düşüşte, belirsizlik hakim ve herkes satış yapıyor. 

İşte tam bu noktada kortizol seviyesi yükselmeye başlıyor. 

Araştırmalar gösteriyor ki, yatırımcıların stres seviyelerinin zirveye ulaştığı dönemlerde, piyasa likiditesi düşüyor ve yatırımcılar risk almaktan tamamen kaçınıyor.

Bu da büyük bir çelişki yaratıyor: Kısa vadeli kortizol artışı daha fazla risk almayı teşvik ederken, uzun vadeli yüksek kortizol seviyeleri riskten tamamen kaçınmaya sebep oluyor. 

2008 finansal krizinde yatırımcıların kortizol seviyeleri %68 oranında arttı ve bu dönemde piyasada işlem hacmi belirgin şekilde azaldı. 

Stres ne kadar uzun sürerse, yatırımcılar o kadar az işlem yapıyor ve piyasalar giderek durağan hale geliyor.

Kadın ve erkek yatırımcılar arasındaki kritik farklar

IMF’nin eski, Avrupa Merkez Bankasının mevcut başkanı Christine Lagarde’ın meşhur sorusu: “Ya Lehman Brothers yerine Lehman Sisters olsaydı?”

İlk bakışta bir cinsiyet eşitliği tartışması gibi görünse de bilim insanları, yatırımcıların davranışlarını yalnızca sosyal faktörlerin değil, biyolojinin de şekillendirdiğini söylüyor. 

Kadın ve erkek yatırımcılar arasında hormon seviyelerinden kaynaklanan ciddi farklılıklar var ve bu farklar doğrudan piyasa dinamiklerine yansıyor.

Leicester Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, finans sektöründe kadın oranı arttıkça günlük piyasa volatilitesinin yükseldiği ancak sistemik riskin azaldığı tespit edildi. Yani, piyasada kısa vadeli dalgalanmalar artsa da, büyük çöküşlerin olasılığı azalıyor.

Bunun nedeni ne olabilir? Kadın yatırımcılar genellikle daha istikrarlı kararlar alıyor, aşırı risk alma eğilimi daha düşük oluyor ve kararlarında daha uzun vadeli düşünüyorlar. Erkek yatırımcılar ise testosteron etkisiyle kazanç dönemlerinde daha fazla risk alıyor ve bu da büyük dalgalanmalara sebep olabiliyor.

Örneğin, bir finans kurumu en başarılı yatırımcıları ödüllendiren agresif bir prim sistemi kurduğunda, risk alan yatırımcılar daha fazla teşvik ediliyor. Bu da aşırı özgüvenli erkek yatırımcıların daha büyük pozisyonlar açmasına ve piyasada ani hareketlere neden olmasına yol açabiliyor. 

Kadın yatırımcıların daha düşük testosteron seviyeleri sayesinde genellikle daha istikrarlı yatırım kararları aldığı düşünülse de bu, kadın yatırımcıların hiç risk almadığı anlamına gelmiyor. Aksine, daha bilinçli ve stratejik riskler alarak uzun vadede daha istikrarlı bir getiri elde edebiliyorlar.

Peki, yatırım kararlarında hormonların etkisini nasıl minimize edebilirsin?

Şimdi işin biraz daha pratiğe dökülen kısmına bakalım. 

Eğer yatırım yapıyorsan, bilinçli ya da bilinçsiz olarak hormonlarının kararlarını nasıl etkileyebileceğini bilmek sana büyük avantaj sağlayabilir.

  • Kazanç serisi yakaladığında dikkatli ol. Kendini aşırı güvenli hissediyorsan, bu testosteronun etkisi olabilir. Mantıklı düşündüğünden emin ol ve işlemlerine duygularını karıştırmamaya çalış.
  • Zararda uzun süre beklemek, bilinçli bir karar mı? Yoksa stres seviyen mi seni tutuyor? Yüksek kortizol seviyesi, zarar eden pozisyonları uzun süre tutmana sebep olabilir. Bunu fark etmek, zararı minimize etmenin anahtarlarından biri olabilir.
  • Risk yönetimi her şeydir. Biyolojik tepkilerimizin farkında olmak, riski doğru yönetmek için önemli bir adım.

Borsa İstanbul’da ya da ABD borsalarında işlem yapıyor olabilirsin. Ama unutma, kazanan yatırımcı sadece piyasaları okuyan değil, aynı zamanda kendi psikolojisini ve biyolojisini de tanıyandır. Çünkü en büyük düşmanın, bazen kendi hormonların olabilir. 

Sonraki yatırım kararında belki de ekran başında sadece grafiklere değil, aynı zamanda kendi ruh haline de bir göz atmak iyi bir fikir olabilir. 

Kim bilir, belki de en iyi yatırım stratejin, kendini daha iyi tanımaktan geçiyordur.

Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı