Uzman Analizleri

Temettü Diplomatları: Bert ve Lanny’nin Hikayesi

Temettü Diplomatları: Bert ve Lanny’nin Hikayesi
Google News Icon Takip Et

Herkese selamlar. 

Finansal özgürlük hikayelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 

Bu yazıda sizlere Dividend Diplomats blogunun kurucuları olan Lanny ve Bert’ü tanıtmak istiyorum. 

Finansal özgürlük amacıyla yola çıktığınızda, sık sık karşınıza “uzun vadeli yatırım”, “temettü hisseleri” ve “bileşik getiri” gibi kavramlar çıkar. Bu kavramları hayata geçiren, yani sadece teoride bırakmayıp pratikte de uygulayan insanlar genellikle birbirlerini destekleyip bilgi paylaşır ve motivasyonlarını artırmak adına çeşitli topluluklar oluştururlar. 

İşte Dividend Diplomats olarak bilinen Lanny ve Bert de bu dünyada kendilerini kanıtlamış, pek çok yatırımcıya ilham veren iki yakın arkadaş. Onlar, ortalama gelire sahip bir kişinin bile temettü yatırımı yoluyla finansal özgürlüğe giden yolda büyük adımlar atabileceğini gösteriyorlar.

Lanny ve Bert’ün ortak bir yönü var: İkisi de hemen hemen aynı kültürden, aynı şehirden ve benzer bir aile yapısından geliyorlar. 

Gençlik yıllarından itibaren tutumluluk, çalışkanlık ve finansal farkındalık konularına ilgi duydular. Uzun bir süre boyunca finansal bağımsızlığı hayal etmelerine rağmen, uygulamaya geçmeleri biraz zaman aldı. Ancak ne zaman ki dünyayı sarsan 2008 ekonomik krizi yaşandı, işte o zaman bu iki genç yatırımcının kafasında büyük bir şimşek çaktı. Para biriktirmek, temettü hisselerine yatırım yapmak, gelecek için uzun vadeli planlar kurmak konusunda ciddi adımlar atmaya başladılar. 

Öyleyse vakit kaybetmeden bu ikilinin hayat hikayesine bakalım.

Lanny’nin Öyküsü

Lanny, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ohio eyaletinde, Akron civarında doğup büyümüş aslen İtalyan kökenli bir yatırımcı. Ailesi orta gelirli, mütevazı bir yaşam sürerken Lanny de tıpkı yaşıtları gibi normal bir çocukluk geçirdi. Sporla ilgilendi, okul hayatı boyunca başarılı sayılabilecek ortalamalara sahip oldu. Fakat onu diğerlerinden ayıran en önemli özellik, genç yaşlarda tasarruf etmenin ve küçük bütçelerin bile nasıl büyüyebileceğinin farkına varmasıydı. Aile içinde para her zaman kısıtlı bir varlık idi. Lanny özelinde bu, kendi deyimiyle “çocukluğunda onu rahatsız eden” fakat büyüdüğünde ise hedeflediği yolda oldukça yardımcı olan bir özellik olan tutumluluk alışkanlığını kazandırdı.

Çocukluk yıllarında harçlıklarını idareli kullanır, bazen fazladan para biriktirmek için ufak tefek işlerde çalışırdı. Örneğin mahallede çim biçme, komşuların köpeklerini gezdirme veya okuldaki kulüpler için kek satma gibi faaliyetlerle ek gelir elde eder, bunu da saklamaya özen gösterirdi. Üniversiteyi de yaşadığı şehir olan Akron’da okumayı tercih etmesi bu yüzdendi. Yaşıtlarının aksine çeşitli burs fırsatlarını değerlendirerek, mümkün olduğunca borçsuz bir eğitim alabilmenin peşine düşmeyi tercih etti. 

Üniversitede muhasebe ve finans dersleri alan Lanny bir yandan teorik bilgileri öğrenirken, diğer yandan da 2008 finansal krizinin etkilerini bizzat görmüş oldu. Büyük bankaların iflasları, işsizlik oranlarındaki artış, insanların hayat standartlarının düşmesi gibi olaylar genç Lanny’yi derinden sarsmıştı. 

İşte bu ortamda, “Kendimi ve ailemi gelecek krizlerden koruyacak en iyi yöntem nedir?” sorusunun cevabını aramaya başladı. Böylece borsaya, uzun vadeli yatırımcılığa ve özellikle de temettü hisselerine olan ilgisi arttı. 

Tarihler 9 Şubat 2009’u gösterirken Lanny, üniversitedeki bilgisayar laboratuvarında çalışıyordu. 2008 krizi başlamış, birçok hisse 52, 104 hatta 156 haftalık diplerinde sürünmekteydi. 

O esnada genç Lanny hissesini alacağı iki şirket arasında kalmıştı. Tercihini yaptı ve 20 yaşında banka hesabındaki 4.000 dolar ile ilk hissesi olan T Rowe Price’ı (TROW) satın aldı. Diğer şirket hangisi miydi? Düzeltilmiş fiyatla 3 dolardan işlem gören ve 52 haftalık dibinde olan Apple (AAPL). O tarihten bugüne Apple dolar bazında yaklaşık 67 kat kazandırırken T Rowe 6 katta kaldı.

Lanny bu ilk başarısızlığına rağmen yılmadı ve araştırmasını sürdürdü. Hem kendi birikimlerini düzenli olarak borsaya aktardı hem de blogunda temettü stratejilerine dair ilk yazılarını yazmaya koyuldu. Zaman içerisinde kariyerinde ilerleyip maaşı yükseldikçe, birikim oranını da mümkün olduğunca artırmaya gayret gösterdi. 

Bugün geldiğimiz noktada Lanny, finansal bağımsızlık için oldukça önemli bir seviyeye ulaşmış durumda. Eşinin portföyü hariç yıllık temettü geliri 35 bin doların üzerine çıktı ve her yıl artmaya devam ediyor.

Bert’ün Öyküsü

Bert de Lanny’nin yaşadığı Akron’a yakın bir kent olan Cleveland, Ohio’da dünyaya geldi. Lanny ile çok farklı olmayan bir çocukluk geçirdi. Orta halli bir ailenin çocuğu olarak, ailesinin finansal anlamda büyük zorluklar yaşadığını söylemek doğru olmaz; ancak hiçbir zaman lüks bir hayatları da olmadı. Bert, paranın nasıl kazanılacağı ve nasıl yönetileceği konusunda meraklı bir çocuktu. O da tıpkı Lanny gibi ufak tefek işlerde çalışarak kendi harçlıklarını çıkarmaya çabaladı. Annesi, bu çalıştığı yerlerden kazandığı paraların yarısını alır ve Bert adına açılmış bir IRA (bizdeki BES) hesabına yatırırdı. Bert, liseli bir genç olarak bundan nefret ederdi. Yıllar sonra ise blogunda annesine kendisine tasarruf ve yatırım bilinci kazandırdığı için ne kadar teşekkür etse az olduğunu yazıyor.

Bert’ün en büyük tutkularından biri, teknolojiyi kullanarak işler yapmaktı. Daha lise yıllarındayken, bilgisayarlara ve internet girişimciliğine ilgisi vardı. Ancak zaman geçtikçe, bu ilgisini muhasebe, işletme ve finans alanlarına kaydırdı. Ohio State University’de okuyan Bert, Lanny ile benzer bölümlerde ders aldı ve tıpkı Lanny gibi 2008 krizinin etkilerini yakından izledi. 

Bert, mezuniyetinin ardından kurumsal hayata adım attı ve muhasebe-finans departmanlarında tecrübe kazandı. Kariyerinin ilk birkaç yılında, maaşın tamamını değilse de ciddi bir bölümünü yatırım için ayırmaya çalıştı. Onun için de “bileşik getiri” kavramı büyük bir motivasyon kaynağıydı. Az miktarla bile başlasa, sabredip her ay düzenli yatırım yaparak ileride büyük başarılara ulaşabileceğine inanıyordu. İşte bu inanç, onu uzun vadeli hisse senedi portföyü oluşturmaya yöneltti.

Zamanla Bert, temettü ödemelerinin ne kadar istikrarlı ve güçlü bir getiri yaratabileceğini keşfetti. Özellikle temettüsünü düzenli artıran şirketlere yatırım yaparak, her yıl biraz daha yüksek miktarda pasif gelire kavuşabilirdi. Bu noktada, blog yazıları yazarak ve sosyal medya paylaşımları yaparak, deneyimlerini ve araştırmalarını paylaşmaya başladı. 

Bert’ün dili, Lanny’e göre biraz daha teknik olsa da ikisi de aynı amaca hizmet ediyor: Daha fazla kişiye, temettü yatırımının gücünü anlatmak ve cesaretlendirmek.

Bert bugün geldiği noktada, ciddi bir temettü portföyüne sahip. Artık portföy miktarını açık olarak paylaşmasa da aralık ayı için hazırladığı temettü raporunda sadece o ay içerisindeki pasif gelirinin 8.000 doları aştığını söylüyor. Bu, uzun yıllar süren birikim, yatırım disiplini ve iş hayatındaki ilerlemesinin bir sonucu. Ancak Bert, hâlâ emeklilik kararını hemen uygulamayı düşünmüyor. Planı, çalışma hayatını sevdiği sürece sürdürmek, hem işinden gelen maaşla yatırımlarını büyütmek hem de temettü gelirlerini katlamaya devam etmek. Kendisi de her zaman vurguladığı gibi, “Önemli olan ne kadar kazandığın değil, ne kadarını kenara koyduğun ve nasıl yatırım yaptığın.”

Lanny ve Bert’ün Yatırım Stratejisi

Lanny ve Bert’ün stratejisinin temelinde, uzun vadeli temettü hissesi yatırımı var. Onlara göre, borsada kısa vadeli al-sat işlemleri yapmak riskli ve stresli. Oysa uzun vadede temettüsünü düzenli artıran sağlam şirketlere yatırım yaparsanız, zaman içinde elde edeceğiniz pasif gelir her geçen yıl artar. Bu artış, bileşik getiri etkisiyle katlanarak büyür.

Peki nasıl şirketler tercih ediyorlar? Genellikle:

  1. Uzun süredir temettü ödeyen ve artıran şirketler: Örneğin 25 yılı aşkın bir süredir temettüsünü artıran “Temettü Aristokratları” olarak bilinen şirketler, Lanny ve Bert’ün listesinde hep ilk sıralardadır.
  2. Sağlam finansal yapıya sahip olanlar: Borç oranı düşük, nakit akışı güçlü, kâr marjı istikrarlı firmaları seçmeye özen gösteriyorlar.
  3. Makul değerlemeye sahip hisseler: Her ne kadar uzun vadede “kaliteli” şirketlere yatırım yapmak isteseler de fahiş fiyatlardan alım yapmaktan da kaçınıyorlar. Dolayısıyla “F/K oranı, temettü verimi ve temettü büyüme oranı” gibi kriterleri inceliyorlar.

Ayrıca her ikisi de tasarrufu bir yaşam biçimi haline getirmiş durumda. Yani, yatırım sadece elde para olduktan sonra yaptıkları bir şey değil, para akışlarını en baştan buna göre ayarlıyorlar. Basit bir örnek vermek gerekirse: Aylık gelirlerinin en az %30’unu mutlaka borsaya aktaracak şekilde bütçe yapıyorlar. Harcamaları da bu plana göre kurguluyorlar. Bu yüzden, bütçelerine uymayan lüks harcamalardan uzak duruyorlar, kendilerini gereksiz borç batağına sokmamaya özen gösteriyorlar.

Temettü stratejisinde bir diğer önemli nokta ise kâr paylarını geri yatırma (reinvestment). Lanny ve Bert genellikle aldıkları temettüyü tekrar hisse alımında kullanıyorlar. Böylece her ay ya da her çeyrekte hesaplarına giren temettü miktarı, portföy değerlerini ve dolayısıyla bir sonraki temettüyü artıran bir çark gibi işliyor. Bert bu konuyu sık sık “kartopu etkisi” olarak tanımlıyor. Yamaçtan yuvarlanan küçük bir kar topu, zamanla devasa bir kütleye dönüşebiliyor.

Bloglarında veya YouTube videolarında, zaman zaman hisse incelemeleri de yapıyorlar. Örneğin tüketim malları, bankacılık, enerji gibi farklı sektörlerden, bilançosu güçlü şirketlerin değerlendirmelerini paylaşıyorlar. Gelir tablosu, bilanço, nakit akışı, temettü ödeme geçmişi, borçluluk oranları gibi verileri inceleyerek kendi yatırım kararlarını hangi temellere dayandırdıklarını gösteriyorlar.

Ayrıca arada sırada vlog tarzında içerikler de paylaşıp, günlük yaşamlarındaki tasarruf yöntemlerini gösteriyorlar. Örneğin market alışverişinde nasıl indirim kuponu kullandıklarını, hafta sonu tatillerini nasıl ucuza getirdiklerini veya evde kahve hazırlamanın Starbucks’tan daha tasarruflu olduğunu anlatıyorlar.

Sonuç

Lanny ve Bert’ün öyküsü, Sıfırdan başlayarak da büyük hayaller kurulabilir. mesajını çok güzel özetliyor. İkisi de Cleveland gibi “mütevazı” sayılabilecek bir bölgede büyümüş, ortalama aile gelirlerine sahip olmuş, ama genç yaşlardan itibaren yatırım yapmanın ve tasarrufu bir yaşam biçimi haline getirmenin önemini kavramışlar. Onları diğer insanlardan ayıran şey, bu disiplini yıllar boyunca sıkı sıkıya korumuş olmaları. 10 yılı aşkın bir süredir blog yazıyorlar ve yatırımda olduğu gibi bu alanda da istikrarı korumayı başardılar.

Lanny ve Bert’ün hikâyesi bizlere şunu gösteriyor: Zengin olmak veya finansal özgürlüğe kavuşmak için çok büyük geliriniz olması gerekmiyor. Geliriniz ortalama olsa bile, doğru stratejilerle uzun vadede büyük başarılara imza atabilirsiniz. Elbette ki yolculuk boyunca inişler ve çıkışlar olacaktır. Piyasalar her zaman istikrarlı gitmez. Ama onlar gibi temettü odaklı yatırım yapanlar, zamanın ve sabrın getirdiği güce güveniyorlar.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Bay Tutumlu

Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı

Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynaklar: Dividend Diplomats1, 2, 3, 4, YouTube, SeekingAlpha