ABD başkanlık seçim yılları genellikle piyasalar için volatil bir dönem yaratır. Geçmişte yaşanan büyük çöküşler ve kazançlarla dolu bu dönem, yatırımcılar için riskli ancak bir o kadar da fırsat dolu olabilir.
Geçmiş verilere bakıldığında, hisse senetleri seçim öncesi dönemde genellikle hafif bir düşüş yaşar. Ancak bu dönemi genellikle bir “seçim sonrası rahatlama rallisi” izler. Bu, Kasım’daki seçim gününden Ocak’taki yemin törenine kadar olan dönemi kapsar ve yatırımcılar için dikkat çekici fırsatlar sunabilir.
Cetera Financial Group’un analizine göre, “2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ABD başkanlık seçim yıllarında S&P 500, oylamadan önceki 60 günde ortalama 0,6% getiri sağlamıştır”. Bu getiri oranları, mevcut başkanın yeniden seçilmesi durumunda daha yüksek (2,9%) olurken, karşı partinin kazanması durumunda ortalama 3,6%’lık bir kayıp yaşanmıştır. Bu, piyasaların belirsizlikten ne kadar nefret ettiğini gösterir.
Ancak seçim sonrası dönem de ilginçtir. Özellikle sonuçların çok yakın olduğu seçimlerde, “küçük ve değer hisseleri” çok daha iyi performans gösterir. Research Affiliates’ın verilerine göre, seçim sonrası piyasa rallisi, kıl payı sonuçlanan seçimlerde çok daha güçlü olmuştur .
Piyasaların uzun vadede başkanın partisinden bağımsız olarak genellikle güçlü getiriler sağladığı gözlemlenmiştir. Yani Cumhuriyetçi ya da Demokrat fark etmeksizin, S&P 500’ün yıllık ortalama getirisi 11,9% olmuştur. Bununla birlikte, Demokrat başkanlar döneminde getiriler biraz daha yüksek olma eğilimindedir (15%), Cumhuriyetçi başkanlar döneminde ise 9,1%’lik bir ortalama getiri sağlanmıştır .
Bizi Ne Bekliyor?
Eğer Kamala Harris başkanlık koltuğuna oturursa, mevcut yönetimin (Biden-Harris yönetimi) politikalarının çoğunun devam etmesi muhtemel. Ancak Donald Trump başkanlığa geri dönerse, en büyük değişikliklerden biri küresel ticarette yaşanabilir. Trump, tüm ithalatlara 10%’luk bir minimum gümrük vergisi ve Çin’den gelen mallara 60%’lık bir vergi getirmeyi öneriyor. Bu, ithalata yönelik ortalama 17%’lik bir gümrük vergisi anlamına geliyor, ki bu seviyede bir gümrük vergisi ABD’de en son 1935 yılında görülmüştü.
Trump’ın önerdiği 10%’luk genel ithalat vergisi ve Çin’den gelen ürünlere 60%’lık vergi, Amerikan tüketicilerinin maliyetlerini artıracaktır. Bu yükselen maliyetler doğal olarak enflasyonu körükleyebilir ve enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarının artırılması gibi ekonomi yavaşlatıcı önlemler gündeme gelebilir. Capital Economics’in araştırmalarına göre, 10%’luk bir vergi, yıllık enflasyonu 4%’e çıkarabilir ki bu, Fed’in hedeflediği enflasyon oranının iki katı.
Eğer ABD’nin ticaret ortakları karşı önlemler alıp kendi gümrük vergilerini yükseltirse, küresel ticaretin bozulmasına neden olabilir. Barclays’e göre bu da ABD’nin büyümesini 1,4%, Çin’in 2% ve Euro Bölgesini 0,7% oranında daraltabilir.
Bu Risklerden Portföyünü Nasıl Koruyabilirsin?
Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna geri dönmesi durumunda, küresel ticaret ve vergi politikaları büyük değişiklikler getirebilir. Özellikle Çin’e karşı sert ticaret politikaları uygulaması bekleniyor. Trump’ın Çin’den ithal edilen ürünlere 60%’a varan gümrük vergisi getirme vaadi, ABD borsalarında işlem gören Alibaba (BABA), Nvidia (NVDA), Qualcomm (QCOM) gibi Çin ile yüksek ticari ilişkisi olan şirketler üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir.
Ayrıca, elektrikli araç sektöründe de olumsuz bir tablo çizilebilir. Çevre düzenlemelerini gevşetmeyi planlayan Trump’ın, elektrikli araç standartlarını yürürlükten kaldırması ve Enflasyon Azaltma Yasası kapsamında verilen teşvikleri iptal etmesi, Rivian (RIVN) ve Lucid (LCID) gibi elektrikli araç üreticilerine zarar verebilir. Öte yandan, geleneksel otomotiv üreticileri Ford (F), Stellantis (STLA) ve General Motors (GM), elektrikli araç üreticilerinin azalan pazar payından faydalanabilirler.
Savunma sanayisinde ise, Trump yönetiminin artan savunma harcamaları politikaları Lockheed Martin (LMT) ve Raytheon (RTX) gibi büyük savunma şirketleri için olumlu bir gelişme olabilir. Ayrıca, fosil enerji sektörüne yönelik destek politikaları Exxon Mobil (XOM), Chevron (CVX) ve ConocoPhillips (COP) gibi yerli petrol ve doğalgaz şirketlerine pozitif katkı sağlayabilir. Son olarak, Trump’ın kripto paralara yönelik olumlu tavrı, Coinbase (COIN) ve Marathon Digital (MARA) gibi kripto para madenciliğiyle ilgilenen şirketler için fırsat yaratabilir.
Peki, Harris Başkan Seçilirse Ne Olur?
Kamala Harris’in seçilmesiyle Demokratların yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlar (EV) konusundaki olumlu politikalarının devam etmesi bekleniyor. Bu da rüzgar ve güneş enerjisi, EV üreticileri, şarj ağı operatörleri ve batarya üreticileri için olumlu olabilir. Bu sektördeki şirketlerden oluşan bir sepet için First Trust NASDAQ Clean Edge Green Energy Index Fund (QCLN) gibi fonlar değerlendirilebilir.
Ayrıca, Harris’in önerdiği 3 milyon yeni konut inşası, ilk kez ev alacaklara 25.000 dolara kadar peşinat desteği ve küçük boyutlu uygun fiyatlı evler inşa eden müteahhitlere vergi teşvikleri gibi önerileri, inşaat sektörünü de destekleyebilir. Bu sektördeki çeşitlendirilmiş bir yatırım için “SPDR S&P Homebuilders ETF (XHB)” düşünülebilir.
Ancak Harris dönemindeki en büyük fırsat, Trump’ın ticaret ve tarifeler konusundaki sert duruşunun aksine, Çin ile olan ticaret gerilimlerini tırmandırmaktan kaçınacağına yönelik beklentiler olabilir.
Kamala Harris başkanlık yarışını kazanırsa, özellikle teknoloji, altyapı ve yenilenebilir enerji sektörleri için olumlu bir dönem başlayabilir. Harris’in, rekabet hukuku reformları ve büyük şirketlere yönelik antitröst düzenlemeleri, özellikle Walmart (WMT) ve Target (TGT) gibi büyük gıda perakende şirketlerini hedef alabilir ve bu sektör üzerindeki baskıyı artırabilir. Ayrıca, ilaç sektöründe daha sıkı düzenlemeler getirmesi beklenen Harris’in Medicare for All reformu kapsamında Pfizer (PFE), Merck (MRK) ve Johnson & Johnson (JNJ) gibi ilaç devlerinin kâr marjlarını baskılaması muhtemel.
Diğer taraftan, yapay zeka ve siber güvenlik gibi yükselen teknoloji alanlarında, Harris’in yeni düzenlemeleri ve yatırımları CrowdStrike (CRWD) ve Fortinet (FTNT) gibi şirketler için fırsat yaratabilir. Harris’in altyapı projelerine yönelik yerli üretim zorunluluğu, Caterpillar (CAT) ve US Steel (X) gibi şirketlere olumlu yansıyabilir.
Özellikle federal araç filosunun elektrikli hale getirilmesi, Rivian (RIVN) ve ChargePoint (CHPT) gibi elektrikli araç ve şarj istasyonu üreticilerine destek sağlayacaktır. Yenilenebilir enerji yatırımları kapsamında güneş paneli üreticileri de pozitif etkilenebilir; First Solar (FSLR) ve Enphase Energy (ENPH) gibi şirketler, fosil enerjiye bağımlılığın azaltılması hedefleri doğrultusunda güç kazanabilirler.
Bu içerik, içeriğin yayınlandığı günkü veriler baz alınarak hazırlanmıştır. İçerikte geçen hedef fiyat tahminleri, uzman ve analist yorumları bu içeriğin yayınlandığı tarihte geçerlidir. Bu tahmin ve yorumlar zaman içinde değişkenlik gösterebilmektedir. Bu sayfada yer alan haberler ve haberlerin içerdiği şirketler hakkındaki bilgiler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Kullanılan hisse işlem görselleri; hisse adı, fiyatı ve grafikleri de dahil temsilidir, yatırım tavsiyesi değildir.
Detaylı bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynak: Finimize