Küresel piyasalar, dün ABD enflasyon verisine ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz kararına odaklanmıştı. İlk olarak Avrupa Merkez Bankası, faizleri sabit bıraksa da ECB Başkanı Lagarde dezenflasyonist sürecin sona erdiğini ve enflasyon altında yatan dinamiklerin %2 hedefiyle uyumlu olduğunu dile getirdi.
Lagarde’ın konuşmasının gerisi ise her faiz toplantısında söylediği şeyleri devam ettirmesi oldu. Fakat artık %2 hedefine ulaştıklarının ve beklentilerin de bu yönde oluştuğunun dile getirilmesiyle ECB’nin faizleri indirecek alanı bulunmakta.
AB tarafında tahvil faizlerinde de Lagarde’ın konuşması sonrasında geri çekilmeler faiz indirimleri ihtimallerini fiyatlamakta.
ABD tarafına döndüğümüzde TÜFE, %0,3 beklentilerinin üzerinde, %0,4 olarak açıklanırken çekirdek TÜFE beklentilere paralel şekilde 0,3% oldu, FedWatch’ta 50 baz puanlık indirim beklentileri %10’un altına geriledi.
Fakat petrol arzında üretim artışı kararı sonrasında 66 doların altına yerleşen brent petrol fiyatları, kısa vadeli tahvil faizlerinin artışını sınırladı ve hisse senedi piyasalarını destekledi. ABD endeksleri dün, tarihi zirvesini tazeledi.
Yurt içi tarafta ise TCMB’nin faiz kararını aldık. TCMB, beklentilerin 50 baz puan üzerinde 250 baz puanlık bir indirim gerçekleştirdi. Fakat metinde faiz ayarlamalarının ara hedefe göre yapılacağının altını çizilmesi karar sonrası endeksin ilk etapta sınırlı negatif etkilenmesine neden oldu. Diğer yandan karar metninde “TL’nin reel olarak değerlenmesi” ifadesinin kaldırılması tartışmalara neden oldu.
Fakat kapanışa yakın BIST 100 endeksi, bugün gerçekleşmesi beklenen diploma davası öncesinde zaten 2 haftadır fiyatlanmasına rağmen siyasi riskler sebebiyle %2’ye yakın düştü. Dün başta sınırlı etki eden TCMB’nin “şahin metni” sonrasında ise siyasi risk fiyatlamaların içinde olsa da bugün de gündem maddesi sebebiyle endekste baskı hissedilebilir.
Dün faiz metninde TL’nin reel değer artışı ifadesi çıkarılmış olsa da TCMB’nin rekor düzeylere ulaşan rezervleri bulunurken burada kurlarda olası volatilite artışının oldukça sınırlı olacağı beklenmekte. Nitekim yabancı kurumlar tarafında da yıl sonu beklenen faiz seviyelerinde revizyona gidilmedi. VİOP sabah seansı güne %0,18 düşüşle başladı.
Yurt dışında görünmeye başlayan riskler
Hafta içinde Orta Doğu’da ve Rusya-NATO arasında belirgin risk başlangıçlarını izledik. Şimdi ise Financial Times’ın haberlerinde Trump’ın kutuplaşmayı iyice artırma yoluna gitme planı olan G7’yi Çin ve Hindistan’a tarifeler uygulamaya çağırma planı bulunmakta.
Olası bir G7-Çin ve Hindistan arası gerginliğinin en fazla yarayacağı ülke olarak Türkiye öne çıkabilir. Fakat bu tarz hamleler dünyadaki ekonomik büyümeye direkt zarar vermekte.
Önümüzdeki süreçte ana katalistin yurt içinde ve yurt dışında faiz indirimlerinin olacağının öngörüldüğü bir ortamda bu tarz hamleler ve artan korumacılık, katalist saydığımız faiz indirim etkisini büyük ölçüde saf dışı bırakıyor. Geriye kalan tek şey, faiz-hisse senedi piyasası arasındaki para geçişkenliği.
Küresel tarafta siyasi ve jeopolitik risklerin yeniden canlanma eğiliminde olması gün içinde risk iştahını baskılamakta. ABD ve Avrupa vadeliler güne yatay başladı.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı