Borsa İstanbul Notları

Para piyasası fonu getirileri neden düştü?

Para piyasası fonu getirileri neden düştü?
Google News Icon Takip Et

Para piyasası fonları, genellikle kısa vadeli devlet tahvilleri, bonolar ve vadeli mevduat gibi düşük riskli enstrümanlara yatırım yapar. Bu nedenle çoğu yatırımcı tarafından “güvenli liman” olarak görülür. 

Ancak son dönemde bu fonlardan bazıları zarar açıkladı. 

Peki neden?

Tahvil fiyatları, para piyasası fonlarını nasıl etkiliyor?

Faiz oranları ile tahvil fiyatları arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Faizler yükselirse tahvillerin değeri düşer; faizler düştüğünde ise tahvillerin değeri artar.

Bir örnekle açıklayalım. 👇

Diyelim ki elinde 1 yıl vadeli, 40% faizle alınmış bir devlet tahvili var. Sen bu tahvili aldığında, mevcut faiz oranları da yaklaşık 40% seviyesindeydi. Yani yatırımın piyasa şartlarına uygundu.

Şimdi düşün: TCMB faizleri artırıyor ve piyasada yeni tahviller artık 45% faizle ihraç ediliyor.

Bu durumda senin elindeki 40% faizli tahvil, yeni tahvillere göre daha az cazip hale geliyor. Çünkü yatırımcı, aynı vadede daha yüksek getiri elde edebilecekken, senin tahvilini neden alsın?

Bu nedenle elindeki tahvilin piyasa değeri düşer. Eğer satmak istersen, 40%’lık getiri artık yetersiz görüldüğü için daha düşük fiyata alıcı bulursun. Bu da zarara neden olabilir.

Geçen yıl kasım ayında para piyasası fonlarına getirilen portföylerinde belirli oranlarda kısa vadeli devlet tahvili (DİBS) bulundurma zorunluluğu, bu güvenli liman olarak görülen fonların bile günlük kayıp yazmasına neden oldu. 

Peki zarar nereden geldi?

Son günlerde siyasi gelişmeler nedeniyle Dolar/TL’nin yükselmesi, enflasyon beklentilerinin bozulması, TCMB’nin gecelik vadede faiz oranını 2 puan artırarak 46%’ya yükseltmesi ve Türkiye 5 yıllık CDS’lerin yükselişi, tahvil faizlerinde de sert yükselişi beraberinde getirdi. Öyle ki, bazı vadelerde sadece bir günde faiz oranı 13% kadar yükseldi. Bu da ülkenin artık daha yüksek oranlardan borçlanmaya başladığını gösteriyor. Böyle ani yükselişler, tahvil piyasasında şok etkisi yaratır, çünkü faiz yükseldiğinde önceden daha düşük faizle alınmış tahvillerin değeri düşer.

Para piyasası fonları, portföylerinde bu düşük faizli tahvilleri taşıdıkları için faizlerin bu kadar hızlı yükseldiği bir ortamda zarar açıklamaları kaçınılmaz hale geldi. Özellikle portföyünde tahvil oranı yüksek olan fonlar bu durumdan daha fazla etkilendi.

Üstelik bu etki sadece eski tahvillerin değer kaybıyla sınırlı değil. Faizlerdeki geri çekilme henüz çok kısa vadeli tahvillere tam olarak yansımadığı için, 1–3 ay vadeli yeni tahviller hâlâ yüksek faizle ihraç ediliyor. Bu da portföydeki düşük faizli eski tahvillerin görece cazibesini azaltıyor.

Ayrıca, para piyasası fonları günlük likidite sağlamak amacıyla tahvilleri sık sık alıp satar. Bu da faiz değişimlerinin portföye anında değil, kademeli olarak yansımasına neden olur. Dolayısıyla bu geçiş sürecindeki dengesizlik, bazı fonların kısa vadeli olarak zarar yazmasına neden oldu.

Bu gelişmelerin ardından yatırımcıların fonlardan hızla çıkış yaptığı gözlendi ve para piyasası fonlarından sadece birkaç gün içinde 170 milyar TL’nin üzerinde çıkış yaşandı. Bu, yatırımcıların kısa vadeli dalgalanmalara karşı ne kadar hassas olduğunu gösterse de bu çıkışın büyük ölçüde panik refleksiyle gerçekleştiği ve teknik nedenlerle oluşan geçici zararların abartılı yorumlandığı unutulmamalı.

Hangi fonlar en çok kayıp açıkladı?

19 Mart’ta bazı para piyasası fonları günlük bazda 0,17%’ye kadar zarar açıklarken, en az kayıp yaşayan fonlarda bu oran 0,1% seviyesinde kaldı. Bu fark ise fonların portföy yapısındaki tahvil ağırlıklarından kaynaklanıyor. 

Tahvil ağırlığı daha yüksek olan fonlar, faizlerdeki ani değişimlere daha hassas tepkiler veriyor.

Tahvil ağırlığı en yüksek para piyasası fonları:

  • TP2 – Tera Portföy Para Piyasası Fonu / 41,23% tahvil ağırlığı
  • PPP – Perform Portföy Para Piyasası Fonu / 23,43% tahvil ağırlığı
  • FSK – QNB Portföy İkinci Para Piyasası Fonu / 22,65% tahvil ağırlığı
  • CFO – Rota Portföy İkinci Para Piyasası Fonu / 20,34% tahvil ağırlığı

Tahvil ağırlığı düşük, ters repo ağırlığı yüksek para piyasası fonları ise bu sınavdan daha başarılı çıktı. 

Ters repo ağırlığı en yüksek para piyasası fonları:

  • UPP – Ünlü Portföy Para Piyasası Fonu / 82,72% ters repo ağırlığı
  • IJV – İstanbul Portföy Birinci Para Piyasası Fonu / 77,18% ters repo ağırlığı
  • NVB – Neo Portföy İkinci Para Piyasası Fonu / 75,44% ters repo ağırlığı

Para piyasası fonları gerçekten risksiz mi?

Para piyasası fonları düşük riskli yatırım araçları olarak bilinse de yapısı gereği faiz ortamındaki değişimlere duyarlı enstrümanlar olduğunu unutmamak gerekir. Özellikle faizlerin ani hareket ettiği dönemlerde bu fonlarda da geçici zararlar yaşanabilir.

Öte yandan para piyasası fonları içinde serbest fon statüsünde olan, yani kısa vadeli serbest fonlar ve serbest para piyasası fonları, son dalgalanmalardan neredeyse hiç etkilenmedi. Günlük getirileri hâlâ %0,12 civarında, haftalıkta da %0,5 civarlarında seyrediyor. Yani klasik düzenlerini sürdürüyorlar.

Bu fark neden kaynaklanıyor? Çünkü bu serbest fonlar, diğer para piyasası fonları gibi zorunlu olarak hazine bonosu tutmak zorunda değiller. Bu yüzden, faiz hareketlerinden daha az etkileniyorlar. Eğer bir yatırımcı “Ben daha sakin, daha öngörülebilir bir getiri istiyorum, bu tarz volatilitenin içinde olmak istemem” diyorsa bu serbest para piyasası fonları daha uygun bir tercih olabilir.

Sonuç olarak bir para piyasası fonuna yatırım yaparken sadece geçmiş getirileri değil; portföydeki vade yapısını, tahvil ve ters repo oranlarını ve fon yöneticisinin aktifliğini de göz önünde bulundurmalı.

Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı

Kaynak: TEFAS, İyi Gelir, Ekonomim