Borsa İstanbul Notları

MAC fonu liderliği IPB’den geri alabilir mi?

MAC fonu liderliği IPB’den geri alabilir mi?
Google News Icon Takip Et

Borsa İstanbul’un hisse senedi fonları arasında uzun yıllardır zirvede yer alan MAC fonu, son dönemde birinciliği IPB fonuna kaptırdı. 

Yatırımcılar için önemli dersler sunan bu değişim, aslında piyasa şartlarına uyum sağlama kabiliyeti ve stratejik esneklik açısından dikkat çekici ipuçları barındırıyor.

Peki bu devrin arkasında yatan dinamikler neler? Gel, detaylı bir şekilde inceleyelim.

MAC’in Yükselişi 

MAC fonu, hisse senedi ağırlıklı bir portföye sahip ve BIST100 endeksine doğrudan bağlı bir yatırım stratejisi izliyor. Fonun en az 80% oranında yerli hisse senedi taşıma zorunluluğu, Borsa İstanbul’daki hareketlerden doğrudan etkilenmesine neden oluyor. Güncelde ise fonun hisse oranı 92,4% seviyesinde bulunurken kalan 7,6%’lık kısım para piyasası fonlarında bulunuyor.

Özellikle borsanın yükseldiği dönemlerde MAC, rakiplerine ciddi farklar atarak liderliğini sürdürdü. BIST100 endeksinin son 5 yıllık performansı göz önüne alındığında endeks ağırlığı fazla olan MAC fonunun da göz doldurucu yükselişini destekledi. 5 yıllık getirilerde BIST100 endeksi 800% yükselirken MAC 1829% yükseliş kaydetti. Ancak volatilite yüksek, yani düşüşlerde yaşanan geri çekilmeler MAC’in performansını anında etkiliyor. 

Tarihsel performansı incelediğimizde MAC zaman zaman IPB’ye büyük farklar atsa da yüksek volatiliteyle birlikte benzer performans seviyelerine geri dönüyor. Bu volatil yapı ise MAC’in uzun vadede tutarlı bir liderlik sergileyememesinin en büyük nedeni olarak öne çıkıyor.

MAC Neden Daha Volatil?

MAC fonunda yer alan ağırlığı en yüksek ilk 10 hissenin portföyün yarısını oluşturduğu takip ediliyor.

  • Tekfen Holding (TKFEN)
  • Coca Cola İçecek (CCOLA)
  • Karel Elektronik (KAREL)
  • Tab Gıda (TABGD)
  • Logo Yazılım (LOGO)
  • Teknosa (TKNSA)
  • GSD Holding (GSDHO)
  • Enerjisa (ENJSA)
  • Şişecam (SISE)
  • Doğan Holding (DOHOL)

Fonda en büyük ağırlığa sahip olan ve yılbaşından bu yana 100%’ün üzerinde yükseliş gösteren TKFEN’de kâr satışlarıyla ağırlık azaltılırken CCOLA pozisyonlarının artırıldığı belirtilebilir. Diğer yandan fonun KAREL, LOGO, TKNSA ve GSDHO gibi piyasa değeri düşük hisselere yatırımlarının olması, yüksek volatilitenin nedenlerinden biri olarak gösterilebilir.

IPB’nin Stratejik Esnekliği

IPB fonunun başarısının arkasında ise daha esnek ve çeşitlendirilmiş bir portföy yapısı var. Değişken fon statüsünde olan IPB hem yerli hem de yabancı varlıklara yatırım yapabiliyor. Bu özgürlük de fonun piyasa koşullarına hızlıca uyum sağlamasını mümkün kılıyor.

Örneğin, IPB’nin yönetim stratejisinde şu ifade yer alıyor: “Olumsuz piyasa şartlarında hisse senedi ağırlığı vadeli işlem sözleşmeleriyle -30%’a düşürülebilir. İyimser piyasa koşullarında ise bu ağırlık +60%’a çıkarılabilir.”

İşte bu fark, IPB’yi özellikle borsa düşüşlerinde koruyor. Düşüş dönemlerinde yerli hisse senedi ağırlığını azaltan IPB, bu dönemlerde kayıplarını sınırlıyor. Borsa yükseldiğinde ise hisse ağırlığını artırarak yükselişten faydalanabiliyor. Bu esneklik, IPB’nin volatiliteyi azaltırken getiri potansiyelini korumasını sağlıyor. Yani, yatırımcılar fon tercihi yaparken fonun kategorisine dikkat etmeli.

Güncelde IPB’nin fon dağılımı 70% yerli hisse senetlerinden oluşurken 17% yabancı hisselerden oluşuyor. Fonun kalanı ise nakit teminatları, katılma payları ve tahviller ile çeşitlendiriliyor. IPB, 5 yıllık getirilerde 2006% yükseliş ile lider konumunda bulunuyor.

IPB’nin Fon Dağılımı

IPB fonu değişken fon olmasına rağmen yerli hisse senetlerinde endeks ağırlığı yüksek hisselere yer veriyor. Fonda yoğunlukla bankacılık ve holding hisseleri bulunuyor.

  • Akbank (AKBNK)
  • Alarko Holding (ALARK)
  • Yapı Kredi Bankası (YKBNK)
  • Sabancı Holding (SAHOL)
  • İş Bankası (ISCTR)
  • Koç Holding (KCHOL)
  • Doğan Holding (DOHOL)
  • Batısöke Söke Çimento (BSOKE)
  • Batı Anadolu Çimento (BTCIM)
  • Escar Filo (ESCAR)

Fon dağılımı incelendiğinde faiz indirimi beklentileriyle yükselişe geçen bankacılık ve holding hisselerinin yanı sıra Suriye’deki gelişmelerle ralli yapan çimento hisselerinin fon performansında etkili olduğu ifade edilebilir.

IPB’nin Yönetim Ücretleri Daha Düşük

Fon performanslarını değerlendirirken yönetim ücretleri de önemli bir kriter. IPB, 2,10% yönetim ücreti ile birçok hisse senedi fonundan daha düşük bir oran sunuyor. MAC’te ise bu oran 2,68% seviyesinde. Bu fark sınırlı gibi görünse de yönetim ücretindeki ayrışmalar uzun vadeli getirilerde önemli bir etkiye sahip olabilir.

Diğer yandan hisse senedi fonu sınıfında bulunan MAC stopaja tabi değilken IPB değişken fon sınıfında olduğu için getiriden 10% stopaj uyguluyor.

Bununla birlikte, IPB’nin daha istikrarlı bir getiri sunması, yatırımcıların panik satışları yapmasını da önlerken MAC gibi volatil fonlarda yatırımcılar düşüş dönemlerinde genellikle zararına satış yapıyor ve fondan çıkıyor. IPB’nin düşük volatilite ile sunduğu istikrar bu tür hataların önüne geçiyor. Son verilere göre IPB’nin 43.702 yatırımcısı bulunurken MAC’in 60.272 yatırımcısı bulunuyor.

Riske Göre Getiriler

Risk sınıflarına göre MAC, 7 üzerinden 7 puan ile yüksek riskli olurken IPB 6 risk puanı seviyesinde bulunuyor.

Riskleri karşılaştırırken Sharpe oranını görmezden gelmek olmaz. Peki, nedir Sharpe oranı? Bu oran, fonların performansını değerlendirirken risk faktörünü de göz önünde bulunduran önemli bir gösterge.

Sharpe oranı yatırımcılara, aldıkları risk miktarına göre yatırımlarının ne kadar “değerli” olduğunu gösterir. Yani, Sharpe oranını bir “verimlilik ölçer” olarak düşünebiliriz.

Genellikle yüksek Sharpe oranı olumlu olarak kabul edilir. Çünkü bu, yatırımın alınan risk karşılığında sağladığı ekstra getirinin yüksek olduğuna işaret eder.

MAC’te Sharpe oranı 1,89 seviyesinde bulunurken IPB’nin Sharpe oranının 3,74 olması, IPB’nin riskine göre getirisinin daha tercih edilebilir olduğuna işaret ediyor. Ancak, yalnızca Sharpe oranına göre karar vermek yerine diğer finansal göstergeleri ve yatırımın kendine özgü özelliklerini de dikkate almak daha sağlıklı bir yatırım şekli olacaktır.

Şimdi Ne Olacak?

TCMB’nin faiz indirimleri, jeopolitik risklerin azalması ve yabancı yatırımcı ilgisinin artması 2025’te Borsa İstanbul’u destekleyebilir.

Dolayısıyla borsa yükselişlerinde, MAC’in hisse ağırlığının 80%’in üzerinde olması nedeniyle IPB’den daha fazla getiri sağlaması mümkün olabilir. 

Ama unutmamak lazım ki IPB yalnızca yerli hisse senetleriyle sınırlı kalmadığı için küresel piyasalardaki farklı varlıklardan da kazanç sağlayabiliyor. 

Trump’ın yeniden başkan seçilmesiyle belirsizliklerin ve piyasa dalgalanmalarının arttığı bir ortamda, IPB gibi esnek stratejilere sahip fonların avantajlı olabilir. Ayrıca, IPB’nin dolar bazlı yatırımlar yapabilmesi de TL’nin değer kaybettiği dönemlerde korunma sağlıyor.

Karar Anı: MAC mi, IPB mi?

MAC ve IPB kıyaslamasında, tercih tamamen yatırımcının risk iştahına bağlı. Borsa yükselişlerinde MAC, yüksek getiri potansiyeli sunmaya devam edebilir. Diğer yandan volatiliteye karşı daha temkinli olan ve istikrarlı bir getiri arayan yatırımcılar için ise IPB öne çıkan bir alternatif.

Son 5 yıllık performansa baktığımızda IPB’nin 2000%’i aşan getirisiyle zirvede yer alması, bu stratejinin ne kadar başarılı olduğunu kanıtlıyor. Liderliğin el değiştirmesinin arkasında esneklik, risk yönetimi ve stratejik çeşitlendirme yatıyor. 

Yatırımcıların gelecekte fon tercihi yaparken bu faktörleri göz önünde bulundurması, daha başarılı ve kârlı sonuçlara ulaşmalarını sağlayabilir.

Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı

Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynak: Fonbul, TEFAS, Fintables