😱 FED üçüncü kez 75 baz puanlık faiz artışını açıkladı! Art arda gelen bu artış, 1980’li yıllardaki Paul Volcker döneminden beri en agresif sıkılaşma döngüsü oldu.
❗ABD Merkez Bankası FED, 8,3% ile beklentilerin üstünde seyreden enflasyonla mücadele için 75 baz puanlık bir artırım daha yaptı. Karar oybirliği ile alındı. Ayrıca FED, bilanço daraltma hızının duyurulan şekilde sürdürüleceğini söyledi.
Yatırımcılar, Powell’ın konuşmasıyla birlikte noktasal tahminlerde yıl sonu ve 2023 yılı sıkılaşma projeksiyonlarına ilişkin ipuçlarını duymayı özellikle istiyor.
Öte yandan Powell’ın açıklamaları faiz artış döngüsünün ne kadar süreceğine ilişkin bazı mesajları da içerebilir.
Tuncay Turşucu ve Perihan Tantug FED’in 75 baz puanlık faiz artışını yorumladı. Buradan ulaşabilirsiniz.
🗣︎ Powell’ın açıklamaları:
- Faiz oranlarında artışın devam etmesine (gelecekte de) ihtiyaç duyulacak.
- Enflasyonu %2 hedefimize çekme konusunda oldukça kararlıyız.
- Enflasyonda yukarı yönlü risklerin devam ettiğini görüyoruz.
- Faiz artışlarının hızı, tamamen gelecek olan ekonomik verilere (enflasyon, işsizlik, sanayi vb.) bağlı olacak.
- Bir noktada faizlerdeki artışın hızını yavaşlatacağız.
- Tekrar etmekte fayda görüyorum: Enflasyonu hedef oranımız olan %2’ye getirene kadar işimize devam edeceğiz.
- İş gücü piyasalarında biraz yumuşama olabilir.
- Faiz artışlarının etkisini görebilmek adına bir noktada faiz artışlarının hızını yavaşlatıp gözlem yapmaya çekileceğiz.
- Faizlerde belirli bir seviyeye gitmemiz ve bir süre orada kalmamız gerekli, ancak henüz gitmemiz gereken seviyede değiliz. Hâlâ faizlerin gidebileceği (yükselebileceği) yol var.
- Emtia fiyatları çoktan zirvelerine ulaşmış gibi gözüküyor. Bu durum, enflasyonu aşağı getirmeyi kolaylaştıracak.
- ABD ekonomisinin bir resesyon içerisine gireceğini veya bu resesyonun ne kadar derin olabileceğini kimse tahmin edemez.
- Yumuşak bir inişi başarırken fiyat istikrarını yeniden tesis etmek zorlu olacak. Fakat enflasyonu aşağı çekmemek çok daha büyük acı getirir.
- Ekonomi politikamızı “kısıtlayıcı” bir seviyeye yükseltmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
- Yıl sonuna kadar (2022’nin son iki toplantısında) toplam 125 baz puanlık artırım öngörülüyor.
- FED bilanço küçültmesi planlarında henüz bir değişiklik yapmayı düşünmüyor.
- Bir resesyon olup olmayacağıyla ilgili henüz bir fikrimiz yok. Bir süre için ekonomide büyüme, trendin altında olacak. Gelecek yıl da büyüme yavaş gerçekleşecek.
- Enflasyonu geride bırakmamız şart ve bunu acısız yapmanın yolu yok.
- Çekilecek bu acının miktarı, enflasyonda 2% hedefimize ne kadar sürede ulaşacağımıza bağlı.
Dünyaca Ünlü Bankaların FED Faiz Artışı Tahminleri Nasıldı?
FED faiz kararı öncesinde özellikle beklenenden yüksek gelen ağustos ayı enflasyonu ile birlikte masada 75 baz puan ve 100 baz puan ihtimalleri vardı. Piyasalarda 75 baz puan ihtimali 80% olarak fiyatlanırken 100 baz puanlık artış beklentisi ise 20% olarak fiyatlanıyordu.
Özellikle Nomura Securities’ten Robert Dent 100 baz puan artışın yüksek ihtimal olduğunu belirtiyordu.
Zaten Powell da son toplantıda “Eğer Komite gerekli görürse daha büyük bir faiz artışından da çekinmeyiz.” diyerek 100 baz puanlık faiz artışı için açık kapı bırakmıştı.
Öte yandan, Macro Policy Perspectives Başkanı Juılia Coronado “Komite’de Kasım’da 50 baz puanla veya 75 baz puanla devam etmek konusunda farklı görüşler olduğu görülüyor.” diye belirtti.
FED’in faiz artışı kararına ilişkin tahminler aşağıdaki gibiydi:
Peki, Tamam da Nihai Faiz Oranı Ne Olacak?
Nihai faiz oranı, beklenenden daha yüksek gelen enflasyon verilerinin ve FED’in bu rakamları dengelemek için hangi ölçüde sert kararlar verebileceğine dair tartışmaların ardından yatırımcıların odak noktası haline geldi. Son açıklanan ağustos ayı enflasyon verisi, tahvil getirilerini keskin bir şekilde yükseltirken hisse senetlerine zarar verdi.
Tüm bu gelişmelere bağlı olarak nihai faiz oranı için gerçekleştirilen tahminler de değişti. Sam Stovall konuyla ilgili olarak yaptığı bir açıklamada “FED müziğin temposudur. Yani FED’in daha fazla agresifleşmesi, piyasaların ve ekonominin adım adım yavaşlamasına neden olacaktır.” ifadelerini kullandı. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan CFRA’nın Baş Yatırım Stratejisti Sam Stovall, “Nihai oranın en fazla 4,25% seviyesine çıkması, yatırımcıların rahat bir nefes almasını sağlayabilir.” dedi.
FED yetkililerinin bu yıl için faiz beklentisi 4,4%; 2023 sonu için ise 4,6% olarak kaydedildi. Bu beklenti Kasım ayındaki toplantıda da 75 baz puanlık faiz artışının masada olduğuna işaret etti.
Sözlük
💸 Faizlerin Artması Neden Önemli?
Faiz oranlarını, verilen borç paranın fiyatı olarak düşünürsek, kredi (borç) çekmenin fiyatının artması hem bireysel harcamalarımız üzerinde hem de işletmelerin yeni yapacakları yatırımlar üzerinde etkiye sahiptir.
Faiz oranları arttığında, bankaların birbirinden aldıkları borç paranın fiyatı da artar. Dolayısıyla, bankalar da bu artışı hem bireysel hem de kurumsal müşterilerine yansıtarak verdikleri her türden kredinin faiz oranını artırırlar.
Kredi çekmenin maliyeti arttığında ise insanlar daha az kredi ve kredi kartı harcaması yaparak borçlanmalarını ve harcamalarını kısarlar. Daha az harcama yapılması da ekonomideki diğer bireylerin daha az para kazanması anlamına gelir. Aynı şekilde şirketlerin yapacakları yeni yatırımlar için çektikleri kredilerin maliyeti artacağından ötürü işletmeler yatırımlarını ve dolaylı olarak gelecekteki üretimlerini de kısmış olurlar.
Bunlara ek olarak faiz, “karşılaştırmalı olarak” daha risksiz bir yatırım olduğu için artan faiz oranları görece risksiz yatırıma olan talebi artırır ve ticari yatırımların azalmasına neden olur. Üretime dayalı reel yatırım veya hisse senedi aracılığıyla şirket ortaklığına dayalı yatırımlar yerine, daha kolay getiri sağlayan faiz tercih edilmeye başlanır. Üretimin ve yatırımların azalması, ülke ekonomisi için hem daha az iş imkânı hem de daha az gelir kaynağı demektir.
🤷🏼♀️ Faiz Neden Artırılır?
Faiz artırmak bu kadar kötü bir şeyse, neden faizler artırılır? Aslına bakarsak, parasal genişlemenin ve hızlı bir ekonomik büyümenin hedeflendiği bir zamanda faizlerin artırılması tercih edilmese de kimi zaman faizlerin artırılması ülke ekonomisinin sağlığı için bir gerekliliktir.
⚠️ Faizlerin uzunca bir süre düşük kaldığı, ekonomideki parasal teşviklerle enflasyonun yükseldiği, yerel para biriminin değer kaybettiği ve ekonominin ısındığı bir ortamda, faizlerin artırılması enflasyonla mücadelede en önemli araçlardan biri haline gelir.
Günümüz ABD’si buna en güzel örneklerden biridir. Pandemi dönemiyle faizleri 0-25% aralığına çekip uzunca bir süre bu aralıkta bırakan FED, varlık alımlarını hızlandırarak ekonomiye para enjekte etmiş ve ABD ekonomisini canlandırmıştı.
- Varlık alımları ne demek? Halktan borç para almak için verilen borçlanma senetlerinin halktan para karşılığında geri satın alınmasıdır. Borçlanma senetleri FED’e geri dönmüş, halka da yeni basılan dolarlar verilmişti.
- FED bu geri alımlarını durdurarak ekonomiye daha fazla para enjekte edilmesini engellemeyi planlıyor.
FED’in bu genişlemeci politikaları sonucunda ABD’de enflasyon son 41 yılın zirvesine çıktı. Bu yüzden FED, faizleri artırmayı ve varlık alımlarını durdurmayı planlayarak enflasyonla mücadele etmeye çalışıyor. Peki, bu mekanizma nasıl işliyor?
FED Faiz Artırırsa Ne Olur?
Yukarıda da faizin öneminden bahsettiğimiz gibi, faizlerin yükselmesiyle birlikte ekonomideki yüksek harcamalar ve borçlanmalar azalma eğilimine girer. Ürün ve hizmetlere olan talebin azalması ise fiyatlarının da düşmesi veya sabit kalması yönünde baskı oluşturur.
Faiz oranlarının artması, aynı zamanda risksiz yatırımın getirisini de artırır.
Bireyler ve kurumlar birikimlerini hisse senedi gibi daha yüksek riskli yatırım araçları yerine, daha düşük riskli faiz ve türevi yatırım araçlarına kaydırır. Böylece borsaya olan talep azalırken dolaşımdaki para miktarı banka kasalarına gireceği için enflasyon da azalma eğilimine girer. Yurt dışındaki yatırımcılar arasından yüksek faizden yararlanmak isteyenleri de ülkeye çekerek ülkedeki döviz miktarını artırır.
Enflasyonun azalması ve ülkedeki dövizin artması ise yerel para biriminin diğer para birimleri karşısında değer kazanmasına yardımcı olur.
📌 FED noktasında ise bu, ABD Doları’nın özellikle gelişmekte olan ülkelerin para birimleri karşısında değer kazanmasına yardımcı olur.
ABD Doları’nın değeri genellikle “DXY Endeksinden” takip edilir. ABD Doları’nın, endeksin içerisinde bulunan 6 para birimi karşısındaki değerini gösterir. Bu para birimleri: Avro (EUR), Japon Yeni (JPY), İngiliz Poundu (GBP), Kanada Doları (CAD), İsveç Kronu (SEK) ve İsviçre Frankı (CHF)’dır.
Yüksek faizin ülkeye getirdiği yabancı yatırımcıların uzun vadede hisse senedi veya yatırım fonu gibi yerel para cinsinden yatırım araçlarına da ilgi gösterme ihtimali vardır.
Geçmişte FED Faizleri Borsaları Nasıl Etkiledi?
ABD Merkez Bankası FED, faiz oranlarını artırdığında, Amerikan Doları’na yönelik “yatırım talebi” de artmaya meyillidir. Amerikan Doları daha fazla faiz getirisi sunacağı için uluslararası yatırımcılar ellerindeki yabancı döviz varlıklarını Amerikan Doları’na çevirmeye meyilli olabilirler.
Bunun sonucu olarak da Amerikan Doları diğer ülke para birimlerinin karşısında değer kazanırken, özellikle Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin para birimleri değer kaybetmeye meyilli olur.
📉 Örneğin; FED faizlerinin 1,75% seviyesinden 2,50%’ye yükseldiği 2018 senesinde “Gelişmekte Olan Ülkelerin Para Birimleri Endeksi”ne bakacak olursak;
Kırmızı çizgilerle işaretlenen faiz artırımlarının ardından para birimlerinin değerlerinin düştüğünü görürüz.
📈 ABD Merkez Bankası FED’in faizleri 2,50%’den tekrar 1,75%’e düşürdüğü 2019 senesinde ise;
Kırmızı çizgilerle işaretlenen faiz artırımlarının ardından para birimlerinin değerlerinin düştüğünü görürüz.
📉 Faiz oranlarının hisse senedi piyasaları üzerindeki etkisini ise, S&P 500 endeksinin faiz oranları artırımlarına verdiği tepkilerden incelersek;
2018 senesinde FED’in faiz artırımlarını gerçekleştirdiği günün ardından endeks kısa vadede değer kaybetse de ilerleyen günlerde yükselişe geçmiş. 📈
📉 Yine aynı şekilde, faizlerin indirildiği 2019 senesinde ise;
Faiz indirimlerinin ardından endeks 2 kere düşüş, 1 kere de yükseliş yaşamış. Takip eden günlerde ise yine yükselişe geçmiş. 📈
- Öte yandan, faiz artışının etkileri sektörlere göre değişkenlik de gösterebilir. Yüksek faiz oranlarından fayda sağlayabilecek şirket ve sektörlere göre, FED’in kararı yatırımcılar açısından hisse senedi özelinde önem kazanır.
🔍 Peki, Sektörler?
🏦 Finans sektörü, ana gelir modeli olarak faize dayandığı için, faizlerin artması banka ve finans kuruluşlarının verdikleri kredilerden daha fazla gelir kazanmaları anlamına gelir.
⚡️ Enerji sektörü, yüksek enflasyon maliyetini kullanıcıların faturalarına yansıtabildiği ölçüde gelirlerini artırabilir. Yükselen bir enflasyon beklentisi de faiz oranlarını yükseltebilir.
- Düşük faiz oranları, borç paranın maliyetini düşüreceği için borçlanmalar ve harcamalar artabilir. Bu da yüksek enflasyon oluşturur.
📉 Neden faizlerin artması Tesla, Nvidia, Google veya AMD gibi hisseleri etkiliyor?
Nvidia (NVDA), Apple (AAPL), Microsoft (MSFT) veya Tesla (TSLA) gibi kasasına para giren büyüme şirketleri ve Rivian (RIVN), Airbnb (ABNB) veya Snapchat (SNAP) gibi zarar eden şirketlerin hisse senetleri fiyatlanırken, “şu anda kazandıkları” para değil, “gelecekte kazanmaları beklenen” para göz önüne alınır.
- İşte tam olarak bu yüzden bazı şirketler zarar etmelerine rağmen yüksek fiyatlanırken, bazıları da mevcut kazançlarının 60-70 katı üzerinden fiyatlanırlar.
📌 Gelecekteki paranın değeri ise faiz oranlarından direkt olarak etkilenir.
Faiz ve büyüme hisseleri arasındaki ilişkiyi, “time value of money” yani “paranın zaman değeri” dediğimiz kavram ile açıklayabiliriz. Şöyle düşünelim; biri gelse ve sana 1 milyon doları şu anda mı istersin? Yoksa 1 sene sonra mı? diye sorsa, nasıl cevap verirdin? Tabii ki o parayı şu anda almak istediğini söylersin. Hepimiz aynı cevabı verirdik.
Bu kararımız mantıksal sebeplerle alınmış olsun ya da olmasın, finansal olarak kesinlikle doğru bir karar olurdu. Çünkü şu anda aldığımız 1 milyon doları finansal bir enstrümanda değerlendirdiğimizde belirli bir yıllık getiri ile elimizde parayı artırabiliriz.
- Örnek olarak, yıllık 5% getiriden 50 bin dolar elde edebiliriz. Bu ise, “şu anki” 1 milyon doların değerinin, “1 yıl sonraki” 1 milyon doların değerinden 50 bin dolar daha fazla olduğunu gösterir.
Kilit nokta da işte tam buradadır. Getiri oranı ne kadar yükselirse, “gelecekteki paranın” değeri de “şu an”a oranla o kadar azalır. Bu getiri 10% olsaydı, gelecekteki 1 milyon dolar şu anki 1 milyon dolara kıyasla 100 bin dolar, 20% olsaydı da 200 bin dolar daha az değerli olurdu.
İşte faiz oranlarının artması yani faizin kazandırdığı yüzdelik miktarın artması, Tesla veya Nvidia gibi büyüme hisselerinin gelecekte kazanmaları beklenen paranın değerini düşürür. Bu ise hisselerin fiyatlamalarını etkileyerek, değer kaybetmelerine yol açar.
🤿 Derine Dal: Büyüme hisselerine uygulanan bu değerleme yöntemine “Future Cash Flow” yani “Gelecekteki Nakit Akışı” adı verilir. Bu değerden, belirlediğimiz yıllık getiri oranını (yukarıdaki örnekte 5%’ti) düştüğümüz zaman, “Discounted Future Cash Flow” değerini, yani gelecekteki paranın değerinden, yıllık getirinin düşülmüş halini buluruz.
- Bu değer, yatırım yaptığımız şirketin gelecekte kazanacağı paranın değerini “en net” şekilde bize gösterir. Bu hesaplama yönteminde kullanılan yıllık getiri oranı ise genellikle ABD 10 yıllık tahvil faiz oranıdır.
Bu içerik, içeriğin yayınlandığı günkü veriler baz alınarak hazırlanmıştır. İçerikte geçen hedef fiyat tahminleri, uzman ve analist yorumları bu içeriğin yayınlandığı tarihte geçerlidir. Bu tahmin ve yorumlar zaman içinde değişkenlik gösterebilmektedir. Bu sayfada yer alan haberler ve haberlerin içerdiği şirketler hakkındaki bilgiler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Kullanılan hisse işlem görselleri; hisse adı, fiyatı ve grafikleri de dahil temsilidir, yatırım tavsiyesi değildir.
Detaylı bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı