ABD Borsası Notları

Dipten almak alışkanlık mı, strateji mi?

Dipten almak alışkanlık mı, strateji mi?
Google News Icon Takip Et

2025 yılı itibarıyla bireysel yatırımcılar, finansal piyasalarda yalnızca gözlemlenen bir etken değil, aynı zamanda belirleyici bir güç haline geldi. 

Nisan ayının başında Trump’ın tarife gündemiyle yaşanan sert düşüş, bunun en çarpıcı örneklerinden biri. Sadece iki işlem gününde ABD hisse senedi piyasalarından 6,6 trilyon dolar eridi ve bu, tarihsel olarak S&P 500’ün en büyük beşinci iki günlük düşüşü olarak tarihe geçti. 

Ancak bu düşüş, özellikle bireysel yatırımcılar için alışıldık bir tepkiyi beraberinden getirdi: “Dipten al.”

Bireysel yatırımcılar artık panik yerine alım yapmayı tercih ediyor ve bu bir stratejiden çok davranış biçimi haline geldi. Düşüşlerin bir fırsat olarak görülmesi, 2008’den sonra yatırımcıların benimsediği önemli bir alışkanlık haline geldi. 

Hatta dipten alma davranışı bugüne kadar birçok kez işe yaradı. Ama önemli nokta şu ki, bu sefer yalnızca hisse almadılar, aynı zamanda piyasaya ciddi bir para girişi sağladılar.

Her düşüş bir alım fırsatı mı?

ABD borsalarındaki küçük yatırımcılar, 2018’deki piyasa düşüşü, 2020’deki Covid çöküşü ve 2022’deki enflasyon endişelerinin ardından her defasında “dipten alma” stratejisini uyguladılar ve tarihsel olarak bu strateji genellikle ödüllendirildi. 

Hisseler düştü, yatırımcılar alım yaptı ve bir süre sonra fiyatlar yükseldi. Bu döngü, yatırımcıları “bu da geçer” felsefesiyle hareket etmeye yönlendirdi.

Peki, bu kez gerçekten farklı bir durum var mı? Her ne kadar küçük yatırımcıların piyasa düşüşlerine gösterdiği direnç, birçok analist ve yatırımcı için olumlu bir gösterge olsa da içinde bulundukları makroekonomik ortamda riskler hala devam ediyor. 

ABD’de 2024 sonu itibarıyla bireysel yatırımcılar toplamda 35 trilyon dolarlık hisse senedi varlığına sahip ve bu, toplam piyasanın %38’ini oluşturuyor. Aynı zamanda Bloomberg Intelligence verilerine göre, bireysel yatırımcılar, 2024 başında ABD hisse senedi işlem hacminin %19.5’ini oluşturuyordu. Bu oran, pandemiden önceki seviyelerin çok üzerinde ve bunun arkasında komisyonsuz işlem platformlarının etkisi büyük.

Trump’ın piyasaya yönelik mesajları, yatırımcı davranışlarını tetikledi

Dipten alma davranış biçimini şekillendiren unsurlardan biri de siyasi liderlerin piyasaya yönelik söylemleri oldu. Bu dönemin belki de en ilginç yönlerinden biri, Trump’ın sürekli olarak “dipten al” mesajlarıyla piyasalara yön vermesiydi. 

Trump, özellikle ticaret savaşları ve tarife belirsizlikleri sırasında, kendisinin piyasa düşüşlerini tam zamanında tahmin ettiğini belirterek bireysel yatırımcıları cesaretlendirdi.

Bunun etkisi büyük oldu. Trump’ın açıklamaları sonrası, Nasdaq yılbaşından bu yana %24 oranında değer kazandı. 

Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var: Bu yükseliş, Wall Street’in büyük oyuncuları tarafından değil, bireysel yatırımcılar tarafından sürüklendi. 

Kurumsal yatırımcılar, bu dönemde daha temkinli hareket etti; özellikle büyük teknoloji hisselerine olan ilgilerini azalttılar. Ama aksine, bireysel yatırımcılar risk almaktan çekinmedi.

Peki, bu yatırımcılar gerçekten neye güveniyorlardı? Bunun cevabı, hem teknik hem de temel verilere dayanıyor. S&P 500 şirketlerinin ilk çeyrek kârları beklentilerin çok üzerinde geldi. Kâr büyümesi 12% ile piyasa beklentisinin çok üzerinde oldu. Bu da birçok yatırımcıya, özellikle büyük teknoloji şirketlerine olan güveni artırdı. Yapay zekâ temalı hisseler, yatırımcıların en çok ilgisini çeken alanlardan biri oldu.

Nisan’daki dip seviyesinden 50% yükselen hisseler

Nisan ayında ABD Başkanı Trump’ın gümrük tarifeleri ile hisse senetleri dip seviyelere düştükten sonra tarife ortamının yumuşaması, şirket kârlılıklarının güçlü gelmesi ve makroekonomik temellerin iyileşmesi sonrasında mayısta endekste yükseliş kaydedildi. 

Bu süreçte bazı hisseler, endeksten çok daha iyi performans gösterdi. CNBC Pro’nun verilerine göre, Trump’ın açıklamalarından bu yana bazı S&P 500 şirketleri yatırımcısına adeta altın çağ yaşattı.

İşte son toparlanma döneminin en çok kazandıran hisseleri:

  • NRG Energy (NRG)
  • Microchip Technology (MCHP)
  • Palantir Technologies (PLTR)
  • Monolithic Power Systems (MPWR)
  • First Solar (FSLR)
  • Seagate Technology (STX)
  • Constellation Energy (CEG)
  • Western Digital (WDC)
  • Vistra (VST)
  • GE Vernova (GEV)
  • Tesla (TSLA)
  • Mosaic Company (MOS)

Dipten Alma’nın da riskleri var mı?

Tarihsel olarak dipten al stratejisi genellikle başarılı olsa da her başarılı strateji zamanla aşırı güven yaratabilir. 

Örneğin, dot-com balonu 2000’li yıllarda birçok yatırımcıyı mağdur etti. O dönemde de bireysel yatırımcılar piyasa düşerken alım yapmışlardı, ancak bu sefer yükselmek yerine Nasdaq 15 yıl boyunca eski zirvelerine ulaşamadı. Bu, yatırımcı psikolojisinde büyük bir kırılma yaratmış ve bireysellerin hisse senedi sahipliği oranı 21,3%’ten %13,8’e düşürmüştü.

Bugün, bireysel yatırımcılar daha deneyimli ve daha hazırlıklı. Fakat yine de her dip, kendine has riskler taşıyor. Yüksek faiz oranları ve işsizlik endişeleri gibi makroekonomik faktörlerin gelecekte piyasa üzerinde baskı yaratma ihtimali hâlâ masada. Bu da piyasa için potansiyel bir satış dalgası anlamına gelebilir.

Fed’in faiz politikası, şu an için piyasa üzerinde bir belirsizlik yaratmaya devam ediyor. Piyasalar, Haziran toplantısında beklediği faiz indirimini önce Temmuz toplantısına, sonra da Eylül toplantısına öteledi. 

Nasıl bilinçli yatırımcı olunur?

Bireysel yatırımcılar, son yıllarda piyasadaki en güçlü oyunculardan biri haline geldi. Öte yandan “dipten al” stratejisinin uzun vadede sürdürülebilir olup olmadığı hala büyük bir soru işareti. 

Bu strateji, genellikle doğru zamanda ve doğru hisse senediyle uygulandığında başarılı olabilir; fakat her düşüşün bir fırsat olmadığını unutmamak gerekiyor.

Bireysel yatırımcılar, güçlü bir alışkanlık haline gelen bu stratejiye güveniyorlar ve birçok kez doğru karar verdiler. Ancak piyasalar her zaman aynı şekilde işlemiyor. Ve geçmişte kazanan her strateji, gelecekte de aynı sonuçları vermez.

Dolayısıyla dikkat çeken nokta, yatırımcı davranışlarının piyasalarda nasıl büyük etkiler yaratabileceği ve “dipten al” stratejisinin psikolojik bir alışkanlıktan çok, makroekonomik ve sektörel gelişmelerle şekillenen bir stratejiye dönüşmesi gerektiğidir. 

Evet, dipten almak hala bir strateji olabilir, ancak yatırımcıların gözlerini açıp sadece “alışkanlık” değil, aynı zamanda risk yönetimi ve temel analiz yapmaları da kritik hale gelmiş durumda.

Yatırımcılar için mesele artık ne zaman alacakları değil, neden alacakları. Ve bu soruya sağlam bir cevabın yoksa, alışkanlıklar seni yanıltabilir.

Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı

Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynaklar: Bloomberg, CNBC