Geçen hafta ABD borsalarında veri gündemi oldukça yoğundu.
Makroekonomik tarafta enflasyon göstergesi olan PCE verisi beklenti üstünde artış gösterirken Tarım Dışı İstihdam verisi son ayların en zayıf işgücü piyasasının sinyalini verdi.
Diğer yandan Fed, politika faizini beklendiği gibi sabit bıraksa da Powell’ın şahin açıklamaları risk iştahını baskıladı. Zayıf istihdam verilerin sonrasında Trump, ABD İşgücü İstatistikleri Bürosu Komiseri Erika McEntarfer’in görevden alınması talimatını verdiğini söyledi. Dün ise Trump, pazar günü gazetecilere yaptığı açıklamada, önümüzdeki günlerde yeni bir Fed üyesi ve yeni bir istihdam istatistikçisi atayacağını açıkladı.
Ek olarak, geçen hafta takip edilen teknoloji bilançoları güçlü gelse de Trump’ın plansız şekilde açıkladığı ek gümrük tarifeleri iştahı baskıladı.
Bu belirsizlik ortamında hisse senedi piyasalarının değer kaybettiği ve altının öne çıktığı belirtilebilir. Bu hafta veri gündemi sakin görünüyor.
S&P 500’den düzeltme hareketi
S&P 500 endeksi geçtiğimiz hafta dalgalı bir seyir izledi. Hafta başında Microsoft ve Meta’nın güçlü bilançoları ile endeks yeni tarihi zirvelere yükselse de haftanın devamında zayıf istihdam verisi ve artan jeopolitik risklerle satış baskısı öne çıktı. Böylece endeks, rekor seviyelerden geri çekilerek haftayı 20 günlük ortalamasının altında kapattı.
Bu görünüm, kısa vadede yukarı yönlü trendin yorulduğuna ve piyasanın bir düzeltme sürecine girebileceğine işaret ediyor. Özellikle haftanın ortasında oluşan “yutan ayı” formasyonu, teknik açıdan bir uyarı sinyali olarak dikkat çekiyor.
Buna rağmen orta-uzun vadeli trendde tablo pozitif kalmaya devam ediyor. Yılın ikinci çeyreğinde S&P 500 şirketlerinin 82%’si kâr beklentilerini aşarken özellikle teknoloji devlerinden gelen güçlü bilançolar endeksin genel görünümünü destekliyor. Bununla birlikte, son dönemde açıklanan yeni tarifeler ve zayıflayan işgücü piyasası verileri yatırımcıların temkinli kalmasına neden oluyor.
Teknik açıdan bakıldığında, 6.427 puan seviyesinden başlayan geri çekilme sonrası endeksin 50 günlük ortalamasında tutunma çabası öne çıkıyor. Bu seviyenin korunması hâlinde yukarı yönlü bir tepki hareketi görülebilir. Fakat mevcut zayıflık devam ederse, 6.200 puan civarı olası ilk destek olarak izlenecek.
Yani, kısa vadede piyasanın bir konsolidasyon sürecine girmesi şaşırtıcı olmayacak olsa da uzun vadeli yükseliş trendi henüz bozulmuş değil.
Powell ne dedi, Trump ne yaptı?
Fed’in geçen haftaki toplantısında faizler sabit tutulsa da Powell’ın açıklamaları dikkat çekiciydi. Powell, basın toplantısında özellikle yeni tarifelerin enflasyon üzerindeki etkilerinin henüz tam olarak netleşmediğini vurguladı ve bunun verilere yansımasının “beklenenden yavaş” olabileceğini söyledi. Bu açıklamalar, Powell’ın güçlü bir duruş sergileyerek şahin bir ton kullandığını ortaya koydu. Nitekim toplantı sonrası eylül ayında faiz indirimi ihtimali %40’a kadar geriledi.
Fakat tablo, geçen hafta açıklanan zayıf istihdam verileriyle hızla değişti ve piyasalarda Fed’in eylülde faiz indirimine gitme ihtimali %80’e yükseldi.
İstihdam cephesindeki bu zayıflama dikkate değer. Temmuz ayında yalnızca 73 bin yeni iş yaratılırken, önceki iki ayın verileri toplamda 260 bin aşağı yönlü revize edildi. Son üç aylık ortalama istihdam artışı 35 bine gerileyerek iş gücü piyasasında anlamlı bir yavaşlama sinyali verdi. İşsizlik oranı %4,2’ye çıkarken iş gücüne katılım oranı son iki yılın en düşük seviyesi olan %62,2’ye indi. Bu tablo, Fed’in çift yönlü görevinde ağırlığı fiyat istikrarından istihdama kaydırabileceğini gösteriyor. Bu da piyasalarda faiz indirim beklentilerini artırıyor.
Trump cephesinde ise baskı giderek artıyor. Trump, Fed’in faiz indirimine direnmesine öfkeli ve Powell’a yönelik eleştirilerini sertleştirmiş durumda. Geçen hafta Powell’ı “çok sinirli, çok aptal ve çok siyasi” sözleriyle hedef alan Trump, zayıf istihdam verilerinin ardından harekete geçti. Pazar günü yaptığı açıklamada, bu hafta yeni bir Fed guvernörü ve yeni bir Çalışma İstatistikleri Bürosu komiseri atayacağını duyurdu. Bu hamle, Powell üzerindeki siyasi baskıyı artırırken Trump’a Fed içerisinde kendi politikalarına daha yakın isimlerle kadroyu şekillendirme fırsatı veriyor.
Bu gelişmeleri daha geniş çerçevede okumak gerekiyor. Bloomberg Economics’e göre “doğal faiz oranı” son yıllarda yeniden yükselişe geçti. Baby boomer kuşağının emekliliğiyle tasarruf havuzu daralırken Çin ve Körfez ülkelerinin ABD tahvillerine ilgisi azalıyor; savunma, altyapı ve yapay zekâ yatırımları için artan kamu ve özel sektör borçlanması ise kredi talebini yukarı çekiyor.
Bu yapısal dinamikler, 10 yıllık ABD tahvil faizlerinin %4,5–5 bandında kalıcı olabileceğini gösteriyor. Yani yapısal nedenlerle ABD’nin uzun vadeli borçlanma maliyetleri kalıcı biçimde yüksek kalabilir. 10 yıllık tahvil faizlerinin yüksek seviyede kalması, şirketlerin iskonto oranlarını yukarı çekebilir ve özellikle yüksek değerlemeli hisseler için çarpan baskısı yaratabilir. Dolayısıyla Trump’ın Powell’ı görevden alması ya da yeni atamalar yapması bile, ABD ekonomisinin yüksek faizli yeni normunu değiştirmeye yetmeyebilir.
Tarife belirsizliği yeniden alevlendi
Trump’ın ticaret politikalarında vites artırması, küresel piyasalarda belirsizlik dozunu yeniden yükseltti. 1 Ağustos itibarıyla Avrupa Birliği ile otomobiller dahil bazı mallarda %15 gümrük vergisi konusunda anlaşmaya varılırken karşılıklı bazı indirimler de masaya gelmişti.
Fakat aynı esneklik diğer ülkelere tanınmadı. 7 Ağustos’tan itibaren yürürlüğe girecek yeni tarifelere göre Brezilya’dan gelen mallara %50, Güney Afrika’ya %30, Hindistan’a %25 artı ek tarife, Vietnam’a %20, Endonezya ve Filipinler’e %19, Japonya ve Güney Kore’ye %15 ve Türkiye’ye ise %10’dan %15’e yükseltilmiş gümrük vergileri uygulanacak. Kanada ürünlerine getirilen %35’lik vergi artışı ise NAFTA kapsamındaki mallar hariç tüm ürünleri kapsıyor.
Tüm bu gelişmeler küresel ticarette maliyetleri artırırken, Trump’ın “kafasına göre” attığı bu adımların öngörülebilirliği azaltması piyasalarda tedirginliği artırıyor. ABD ile Çin arasındaki geçici ateşkes süresinin 12 Ağustos’ta sona erecek olması da tansiyonu daha da artıran bir unsur. Görüşmeler sürse de son sözü Trump’ın söyleyecek olması belirsizliğin daha uzun süre gündemde kalabileceğini gösteriyor.
Ticaret savaşı yeniden alevlenirken, yatırımcılar riskli varlıklardan uzaklaşarak güvenli limanlara yönelmeye başladı. Bu ortamda öne çıkan en dikkat çekici varlık ise yine altın oldu. Artan jeopolitik ve ticari risklerin etkisiyle ons altın fiyatı yeniden yükseliş trendine girdi; bu durum gram altına da yansıdı. Küresel ticaretin bozulabileceği, enflasyonist baskıların artabileceği ve yatırım ortamının dalgalı seyredeceği bir dönemde, yatırımcıların portföylerinde altın gibi koruyucu varlıklara ağırlık vermesi dikkat çekiyor. Ticaret gerilimleri çözülmediği sürece, altının cazibesi yüksek kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
Bu hafta dikkat çekenler
Palantir (PLTR)
Palantir, pazartesi günü piyasa kapanışının ardından ikinci çeyrek sonuçlarını açıklayacak. Hisse bu yıl %110’un üzerinde yükselerek yapay zekâ temalı yatırımların en güçlü temsilcilerinden biri haline gelse de hissenin yüksek çarpanlarla işlem görmesi, beklentilerin çok üzerinde bir performans gerektiriyor. Konsensus, 939 milyon dolar gelir (+%39 yıllık) ve hisse başına 0,14 dolar kâr (+%54 yıllık) öngörüyor.
Şirketin ilk çeyrekte ABD gelirleri %55, ABD ticari gelirleri %71 artmış, toplam gelir 884 milyon dolara ulaşmıştı. CEO Alex Karp’ın her bilanço döneminde yaptığı iddialı açıklamalar yatırımcıların yakından takip ettiği unsurlar arasında ve bu kez de tonlaması kritik olacak. Q2 için şirket 934–938 milyon dolar gelir ve 401–405 milyon dolar arasında operasyonel kâr öngörürken, yıl geneli için 3,89–3,90 milyar dolar gelir hedefini koruyor.
Analist cephesinde beklentiler yüksek. Loop Capital, hisse hedefini 178 dolara çıkarırken, Piper Sandler “benzersiz büyüme” vurgusuyla olumlu görüş bildirdi. Wedbush ise hedef fiyatını 160 dolara yükselterek Palantir’in yapay zekâ stratejisine dikkat çekti. Ancak küresel gelirlerdeki yavaşlama ve yüksek değerleme, yatırımcıların temkinli kalmasına neden oluyor.
Bilanço sonrası hisse volatilitesinin yüksek seyretmesi muhtemel, opsiyon piyasaları 11,2%’lik fiyat hareketine işaret ediyor. İlk çeyrek sonuçları sonrası hissede %12’lik sert bir düşüş yaşanmıştı. Bu kez de güçlü bir bilanço gelse dahi, özellikle şirketin ABD dışındaki büyüme potansiyeli ve yapay zekâ platformu AIP’nin ticari etkisine yönelik beklentiler, fiyatlamada belirleyici olacak.
AMD (AMD)
Advanced Micro Devices (AMD), salı günü piyasa kapanışı sonrası ikinci çeyrek bilançosunu açıklayacak. Tahminlerine göre şirketin gelirinin yıllık %27 artışla 7,43 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Ancak sıkılaşan Çin ihracat kısıtlamaları nedeniyle 800 milyon dolarlık gelir kaybı uyarısında bulunan AMD’nin düzeltilmiş net kârının 796,6 milyon dolara (hisse başına 0,48 dolar) gerilemesi öngörülüyor.
Şirketin hisse performansı ise beklentilerin aksine oldukça güçlü. 2025 başından bu yana %40’tan fazla yükselen AMD hisseleri, özellikle veri merkezi satışlarındaki büyüme ve Çin’e MI308 çip ihracatının yeniden başlaması için alınacak onaylara ilişkin iyimserlikten destek buluyor.
Analistlerin görüşü de genel olarak pozitif. 10 analistin 6’sı “al” veya eşdeğeri tavsiyeye sahipken, hedef fiyatlar 111 ile 210 dolar arasında değişiyor. Geçen hafta UBS hedef fiyatını 160 dolardan 210 dolara yükseltirken, Bank of America 175 dolardan 200 dolara çıkardı. BofA ayrıca, AMD’nin CPU pazarındaki payını 2026’ya kadar %30’un üzerine taşıyabileceğini, bu süreçte Intel’in pay kaybının hızlanabileceğini öngörüyor.
Bu çerçevede, bilanço sonrası odak noktası şirketin veri merkezi satışlarının sürdürülebilirliği ve Çin pazarına ilişkin net mesajları olacak. Yatırımcılar, hem kârlılığın toparlanma patikasını hem de yapay zekâ odaklı çip segmentindeki büyüme stratejisini yakından izleyecek.
Uber (UBER)
Uber Technologies, 6 Ağustos’ta ikinci çeyrek sonuçlarını açıklayacak. Zacks verilerine göre analist beklentisi, şirketin hisse başına 0,62 dolar kâr açıklaması yönünde. Bu, yıllık bazda %31,9’luk bir artış anlamına geliyor. Gelirlerin ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla %16,4 artışla 12,46 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Hisse fiyatı açısından kritik olan, bu beklentilerin üzerine çıkılıp çıkılmayacağı. Beklentileri aşan bir tablo, hisse üzerinde pozitif fiyatlamaya yol açabilirken zayıf sonuçlar aşağı yönlü hareketi tetikleyebilir. Özellikle, yönetimin bilanço sonrası yapacağı açıklamalar ve ileriye dönük projeksiyonlar piyasanın tepkisini şekillendirecek. Opsiyon piyasaları 7,3%’lük hareketi fiyatlıyor.
Son 30 günde konsensüs hisse başına kâr tahmininde bir değişiklik olmaması, analistlerin çeyrek performansına ilişkin mevcut öngörülerini koruduğunu gösteriyor. Ancak bireysel revizyonlar, sonuçların nasıl karşılanacağı konusunda ipuçları verebilir.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynaklar: Schwab, Edward Jones