Geçen hafta ABD’de takip edilen enflasyon verileri, karışık sinyaller verdi. Üretici enflasyonu %-0,1 ile artış beklentisinin altında gelse de tüketici enflasyonunun aylık %0,4 artışla %0,3 beklentisinin üstünde açıklanması, Fed’den 50 baz puanlık faiz indirimi beklentilerini baskıladı.
Yeni haftanın en kritik gündemi Fed faiz kararı olacak. Piyasa katılımcıları Fed’in faiz indirimine kesin gözle baksa da Powell’In önümüzdeki toplantılar için yapacağı sözlü yönlendirmeler ve açıklanacak noktasal grafik, fiyatlamaların seyrinde belirleyici olacak.
Faiz indirimi beklentisiyle yeni zirveler gören ABD endeksleri, Fed’den aradığını bulamazsa kâr realizasyonlarına sahne olabilir.
S&P 500’den yeni zirve
S&P 500 endeksi haftayı yaklaşık %1,5 yükselişle 6.594 seviyesindeki tarihi zirveye ulaştı. Kapanış ise 6.581 seviyesinde gerçekleşti. Endeks hâlen 30 günlük hareketli ortalamanın üzerinde tutunmaya devam ediyor. Geçen haftaki dalgalanmalarda bu seviyeye yaklaşsa da alıcıların yeniden devreye girmesi dikkat çekti.
RSI göstergesi aşırı alım bölgesinden gerilerken, rallinin hız kaybettiğine işaret ediyor. Momentum zayıflasa da trendin hâlen yukarı yönlü olduğu ve endeksin ana ortalamalarının üzerinde kaldığı görülüyor. Bu da yükselişin teknik açıdan korunduğunu teyit ediyor.
Sektör bazında haftanın öne çıkan teması yapay zekâ oldu. Oracle’ın (ORCL) açıkladığı güçlü bulut büyümesi ve Microsoft’un (MSFT) Nebius (NBIS) ile yaptığı anlaşma, piyasalara teknoloji ağırlıklı pozitif katkı sağladı.
Önümüzdeki hafta için odak noktası Fed’in faiz kararı ve noktasal grafik sunumu olacak. Beklentilere paralel bir faiz indirimi ve güvercin mesajlar gelirse, bu durum özellikle faiz hassasiyeti yüksek sektörlere (küçük ölçekli şirketler, finans, konut ve emlak sektörleri) alım getirebilir. Ancak daha şahin bir ton veya içerde fikir ayrılıklarının artması, kâr satışlarını tetikleyebilir.
Kısa vadede S&P 500 için temel senaryo, 30 günlük ortalama üzerinde tutunarak 6.600 seviyesinin üzerine kalıcılık sağlayıp sağlayamayacağı olacak. Bu seviye korunursa yeni bir ivme mümkün; aksi halde sınırlı kâr realizasyonları ve konsolidasyon gündemde kalabilir.
Fed’den beklentiler
Bu hafta yatırımcıların en kritik sorusu, Fed’in piyasalarda fiyatlanan faiz indirim beklentilerine ne ölçüde yanıt vereceği. Piyasa, Çarşamba günü açıklanacak faiz kararında 25 baz puanlık bir indirim olacağını neredeyse kesin görürken, işgücü piyasasındaki hızlı yavaşlamalar ve ekonomik veriler, yarım puanlık bir hamleyi de olasılık dahilinde bırakıyor. Trump’ın “büyük indirim” beklentisini dile getirmesi de hisse piyasalarında yükselişleri destekleyen bir unsur oldu.
Tarım dışı istihdamın sınırlı artışı, işsizlik başvurularındaki yükseliş ve işgücüne katılım oranındaki düşüş, ekonomik büyümenin yavaşladığına dair sinyaller veriyor. Piyasa bu verileri “Fed daha fazla gevşeyecek” şeklinde yorumlasa ve S&P 500 gibi endeksler, rekor seviyelerini korusa da enflasyonun hedefin üzerinde seyretmesi ve tarifelerin fiyatlar üzerindeki etkisinin devam etmesi, Fed’in daha temkinli bir dil kullanma olasılığını gündeme getiriyor.
Hisse senedi piyasaları özellikle Fed’in noktasal grafik projeksiyonuna odaklanmış durumda. Eğer yıl sonu ve 2026’nın ilk çeyreğine dair indirim beklentileri net şekilde teyit edilirse, endekslerde güçlü bir tepki beklenmeyebilir. Ancak noktasal grafik daha belirsiz olursa, opsiyon piyasalarında fiyatlandığı üzere S&P 500’de %1 civarında sert hareket görülebilir. Bu yüzden, yatırımcılar açıklamalara temkinli yaklaşarak olası volatiliteye karşı pozisyon alıyor.
Politik baskılar da piyasadaki risk algısını etkiliyor. Trump’ın Powell’a yönelik eleştirileri ve olası yeni Fed üyesi atamaları, yatırımcıların faiz indirimi beklentilerini şekillendiriyor. Şu anda piyasalar, politik olarak daha agresif bir Fed’in beklenenden fazla gevşeyebileceğini fiyatlıyor; bu durum, açıklamalar sonrası hisse senedi volatilitesini artırabilecek en önemli risk olarak öne çıkıyor.
Endekslerde düşüş beklentisi
ABD borsalarında rekor seviyeler izlense de stratejistler, kısa vadede duraklamaların olası olduğunu belirtiyor. Yatırımcıların odağı artık sadece Fed’in para politikası değil; ekonomik yavaşlamanın işaretleri ve işgücü piyasasındaki zayıflama da fiyatlamalarda önemli rol oynuyor. S&P 500, büyük teknoloji şirketleri ve yapay zekâdaki iyimserliğin desteğiyle bu yıl %12 civarında yükselmiş durumda.
Fed’in beklenen 25 baz puanlık indirimi ise piyasalar tarafından fiyatlanmış durumda; 50 baz puanlık hamle olasılığı ise yatırımcıların temkinli davranmasına neden oluyor. Stratejistler, faiz indirimleri başladıktan sonra kısa süreli geri çekilmeler görülebileceğini, ancak trendin hâlen yukarı yönlü olduğunu vurguluyor.
Piyasadaki görüş ayrılıkları belirgin. Morgan Stanley ve JPMorgan stratejistleri kısa vadeli baskılara dikkat çekerken, Oppenheimer ve bazı büyük banka stratejistleri ekonomik direncin devam edeceğini varsayarak düşüşlerin sınırlı kalmasını öngörüyor. Bu ortam, kısa vadeli dalgalanmaların alım fırsatları yaratabileceği mesajını güçlendiriyor.
Portföy stratejisi açısından, büyük ve orta ölçekli kaliteli hisseler hâlen değer sunuyor. Dev teknoloji dışındaki döngüsel şirketler, piyasa liderliğinin genişlemesinden fayda sağlayabilir. Sektör bazında, tüketim, finans ve sağlık öne çıkabilir. Tüketim sektörü, azalan tarifeler ve vergi indirimlerinden destek alabilir. Finansal şirketler, Fed’in faiz indirimiyle birlikte daha yüksek getirilere erişebilir. Sağlık sektörü ise düşük değerlemelerle işlem görerek potansiyel değerleme artışı fırsatı sunabilir.
Yani kısa vadeli dalgalanmalar olabilir, ancak geri çekilmeler portföyde dengelemeler veya fırsat alımları için kullanılabilir. Fed’in yaklaşımı ve ekonomik göstergeler, önümüzdeki dönemde hisse senedi piyasalarının yönünü belirlemeye devam edecek.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynaklar: Schwab, Edward Jones