Geçen hafta ABD borsaları, hükümetin hâlâ kapalı olmasına rağmen teknoloji hisseleri öncülüğünde yükselişini sürdürdü. OpenAI’ın Advanced Micro Devices (AMD) ile işbirliği açıklaması sonrası S&P 500, 6.764 seviyesini görerek yılın 33. rekorunu kırdı.
Nitekim cuma günü Trump’ın Çin’e ek %100 tarife uygulanacağını açıklamasıyla tablo tersine döndü ve endes, nisandan bu yana en büyük günlük kaybını gerçekleştirdi.
ABD endeks vadelileri yeni haftaya toparlanarak başlıyor.
S&P 500’de yükseliş devam edecek mi?
S&P 500 haftayı 6.552 seviyesinden, %2,43’lük bir düşüşle kapatarak son altı ayın en sert haftalık kayıplarından birini yaşadı. Cuma günü gelen %2,71’lik sert geri çekilme, hem teknik göstergelerdeki aşırı alım sinyalleri hem de Trump’ın Çin’e yönelik yeni gümrük tarifesi tehdidiyle tetiklendi.
Haftanın son işlem gününde endeks, gün ortasında Trump’ın Çin ürünlerine %100 tarife artışı planladığını açıklamasıyla hızla satış baskısına girdi. Bu açıklama, yatırımcıların kâr realizasyonuna yönelmesine ve riskli varlıklardan uzaklaşmasına yol açtı.
Teknik açıdan bakıldığında, endeksin 20 günlük basit hareketli ortalamanın altına sarkması kısa vadede trend gücünün zayıfladığına işaret ediyor.
Nisan ayından bu yana endeksin bu ortalamanın altında yalnızca birkaç kez kapanmış olması, mevcut satışın kısa vadeli bir düzeltme mi yoksa daha derin bir geri çekilmenin başlangıcı mı olacağı sorusunu gündeme taşıyor.
RSI göstergesinin aşırı alım bölgesinden aşağı yönlü çıkması da bu düzeltme eğilimini destekliyor.
Kısa vadede 6.500 seviyesi ilk önemli destek konumunda. Bu seviyenin altındaki kapanışlar, satış baskısının 6.420–6.450 bandına kadar genişlemesine neden olabilir.
Buna karşın, yapay zekâ temalı büyüme hikâyesi ve ABD ekonomisindeki dirençli tablo göz önüne alındığında, orta vadede dipten alım eğiliminin yeniden güç kazanması olası.
Önümüzdeki haftaya girerken, ticaret savaşı söylemlerinin tonunun ve tahvil faizlerinin seyri belirleyici olacak.
10 yıllık tahvil faizinin %4,25’in altında kalması ve Trump yönetiminden tansiyonu düşürecek açıklamaların gelmesi hâlinde, piyasalarda tepki alımlarının hız kazanması beklenebilir. Ancak ticaret gerilimi tırmanırsa volatilitenin yüksek kalmaya devam etmesi ve endeksin 6.500 civarında taban arayışı sürdürmesi muhtemel görünüyor.
Cuma günü ne yaşandı?
Çin, 9 Ekim’de nadir element ihracatında geniş yetkiler içeren yeni sıkı kurallarını duyurdu. Bunun üzerine Trump, ertesi gün tüm Çin mallarına ek %100 gümrük tarifesi uygulayacağını açıkladı.
ABD firmaları, yıllardır Çin’in ihracat kısıtlamalarını üçüncü ülkeler üzerinden dolaylı yollarla aşmayı başarıyordu. Tayland ve Meksika üzerinden yapılan yeniden etiketlemeler, Malezya ve Vietnam’daki hafif işleme faaliyetleri, hatta Hindistan, Japonya ve Güney Kore’de tamamlanan ileri teknoloji mıknatıs üretimleri…
Tüm bunlar, Çin’in kontrolünü dolaylı olarak aşmanın yollarıydı. Yeni Çin kuralları, işte tam da bu boşlukları kapatmayı hedefliyor ve artık dünya genelindeki firmaların neredeyse tamamı Çin’in denetimine tabi olacak.
Trump, bu adımı “düşmanca ve sinsice” olarak nitelendirdi ve 1 Kasım’dan itibaren ek %100 tarifeyi uygulayacağını açıkladı. Ancak 4 Kasım’da başlayacak APEC zirvesi öncesinde görüşmelerin iptal edilip edilmeyeceği konusunda net bir karar vermedi. Yani bu da gösterdi ki ABD ile Çin bunun pazarlığını yapabilir.
Veriler incelendiğinde tarifelere rağmen ABD ticareti devam ediyor; 2025’in ilk sekiz ayında ABD 3,3 trilyon dolarlık ithalat yaptı. Ortalama tarife oranı %17,9 seviyesinde.
Çin’e uygulanan mevcut ABD tarifeleri %50’nin üzerinde, Çin’in tarifeleri ise %30’un üstünde. Trump, %100 ekleyerek toplam %150’ye çıkarmayı planlıyor. Bu durumda Çin açısından ticareti sürdürmek zorlaşacak, ancak nadir elementler söz konusu olduğunda panik yapmaya gerek yok. Çünkü dünya genelinde rezervler mevcut ve ekonomik olarak alternatif üretim bölgeleri devreye alınabilir. Çin’in elindeki işleme kapasitesi baskı unsuru yaratsa da kısa vadeli fiyatlama dışında uzun vadede çözümü mümkün.
Hisseler, risk iştahının bozulmasıyla sert gerilerken ABD borsalarında işlem gören nadir toprak elementleri hisseleri yükseldi. Bu, yatırımcıların kısa vadeli belirsizlikleri hisse piyasasından tahvile kaydırmak yerine daha seçici bir risk yönetimi uyguladığını gösteriyor. Bu bağlamda altın ve gümüşün güvenli liman talebinden destek bulduğunu ekleyelim.
Yapay zeka rallisi bu gibi gerginlikleri duymuyor
Piyasalar son dönemde yaşanan siyasi tıkanıklıklara rağmen şaşırtıcı bir direnç sergiliyor. ABD’de hükümetin kapanma riski, veri akışındaki kesintiler ve Fed’in karar süreçlerini zorlaştırabilecek belirsizlikler sürerken, yatırımcıların dikkati hâlâ iki ana temaya odaklanmış durumda: yapay zekâ yatırımları ve faiz indirimleri.
Özellikle AMD’nin OpenAI’a çip tedarik edeceğine dair haberler, bu alandaki yatırım iştahının hız kesmeden devam ettiğini gösterdi. Bu durum teknoloji hisselerini yeniden öne çıkarırken, büyük ölçekli ABD şirketlerine yönelik kısa vadeli “ağırlık artır” pozisyonlarını destekliyor.
Faiz tarafında ise piyasa, Fed’in bu ayki toplantısında 25 baz puanlık bir faiz indirimi yapacağına neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Küçük ölçekli şirketleri temsil eden Russell 2000 endeksinin son dönemde S&P 500’ü geride bırakması da bu beklentinin bir yansıması. Ancak, hükümetin kısmen kapanması nedeniyle istihdam verilerinin yayımlanamaması, Fed’in işgücü tarafındaki eğilimleri izleme kabiliyetini sınırlıyor. Bu yüzden yeni veri gelmediği sürece merkez bankasının temkinli bir şekilde faiz indirimlerine devam etmesi daha olası görünüyor.
Haftanın en dikkat çekici hareketi ise altın fiyatlarında yaşandı. Ons fiyatı yılın başındaki 2.660 dolar seviyesinden 4.000 doların üzerine çıktı. Bu devasa yükselişi sadece reel faizlerle açıklamak zor. Çünkü faizler yüksek seyretmesine rağmen altın güçlenmeye devam ediyor. Piyasada bu hareketin, artan kamu borcu ve merkez bankalarının bağımsızlığına dair endişeleri fiyatladığı görüşü öne çıkıyor. ABD’de kamu borcunun GSYH’yi aşması beklenirken, Trump yönetiminin Fed’e yönelik siyasi baskıları da yatırımcıları uzun vadeli değer saklama araçlarına yöneltiyor olabilir.
Öte yandan, ticaret politikası cephesinde tansiyon yeniden yükseliyor. Trump’ın Çin Devlet Başkanı Xi ile planlanan görüşmeyi iptal etmesi ve yeni gümrük tarifeleri tehdidinde bulunmasıyla yılın büyük bölümünde güçlü seyreden endeksler, bu tür siyasi gelişmelere karşı daha kırılgan bir zeminde ilerliyor. Özellikle Ekim ayı, tarihsel olarak oynaklığın en yüksek olduğu dönemlerden biri olarak biliniyor. Bu da kısa vadede dalgalanmanın artabileceğine işaret ediyor.
Buna rağmen genel tablo hâlâ kötümser değil. 2026’ya yönelik büyüme ve kâr beklentileri güçlü kalmaya devam ediyor. Ticaret politikalarındaki yumuşama, beklenen vergi indirimleri ve faiz düşüşleriyle birlikte önümüzdeki yılın, piyasalar açısından yeniden bir toparlanma dönemi olabileceği düşünülüyor. Kısa vadeli dalgalanmalara rağmen, uzun vadeye odaklı kalan yatırımcıların bu süreçte avantaj elde etme olasılığı yüksek. ABD-Çin geriliminin azalması ve önümüzdeki hafta teknoloji devlerinin olası güçlü bilançoları ile borsadaki pozitif hava sürebilir.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynaklar: Schwab, Edward Jones