Piyasaların yükünü uzun zamandır omuzlayan yatırımcı, artık her dalgalanmanın, her bekleyişin yorgunluğunu hissediyor. Ancak hem Türkiye’de hem de küresel piyasalarda bu hafta ve gelecek hafta açıklanacak kritik veriler ve kararlar borsada yeni bir sayfa açılabilir.
Bekleyiş uzun sürdü, ama belki de şimdi en kritik dönemeçteyiz. Gelişmeler borsada bir ralliyi tetiklemese de endeksin yönünü yukarı çevirebilir.
BIST 100 endeksi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı sonrasında güne 0,17% artışla 8961,03 puandan başladı.
Geçen hafta cuma günü endeks negatif seyirle devam ederken, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ‘BIST 50 hisselerine açığa satış yasağını kaldırmayı düşünüyoruz.’ söylemi ve enerji teknolojilerinde yer alan hisselerin güçlü hareketleriyle beraber endeks haftayı pozitif kapattı.
Endekse en güçlü katkı Enerji ve Tâbii Kaynaklar Bakanı Bayraktar’ın geçen hafta res ve ges gücünde 2035 yılına kadar 4 katlık bir artış beklendiğini söylemesi ve her sene 2 bin Megavatlık YEKA ihalesi düzenlenmesini açıklaması üzerine enerji teknolojileri hisselerinden geldi. İlk aşamada 1200 Megavatlık res ihalesi yayımlanırken 800 megavatlık ges ihalesinin de bu hafta yayımlanması bekleniyor.
Endeks haftalık olarak pozitif kapanış sonrasında 9 günlük hareketli ortalamalarının üstünde bulunurken 21 günlük hareketli ortalaması 9000 seviyelerinin üstünde kapanış yapabilmesi ise takip edilecek. Güncel olarak endeks 9000 seviyelerinin üstünde bulunuyor. 21 Günlük hareketli ortalamasının üzerinde kapanış yapması endeks için teknik anlamda pozitif görünüm sağlayabilir. 50 günlük hareketli ortalamayı incelediğimizde ise 9.400 seviyeleri yeni direnç seviyesi olarak karşımıza çıkabilir. Tabi ki teknik görünüm öncesi yurt içinde ve yurt dışında yaşanan gelişmeler takip edilecek.
Geçtiğimiz haftalarda katalist eksikliği bir nebze devam ederken, bu hafta cuma gecesi açıklanması beklenen S&P not revizyonu ve cuma günü saat 10:00’da açıklanacak İSO imalat PMI verileri endeks için pozitif katalist oluşturabilir.
S&P’nin kararı en katalist gelişme olarak gündemde yerini alırken derecelendirme kuruluşunun herhangi bir karar yayınlamaması da ihtimaller arasında yerini alıyor. Fakat cari açıkta beklentilerin üzerinde gelişen veriler, brüt rezervlerin tarihi olarak en yüksek seviyeye çıkması ve ortodoks politikaların politika faiz metniyle uyumlu olarak kararlılıkla devam etmesi not artırım ihtimalini güçlendiriyor.
Genel beklenti ise S&P’nin Türkiye’nin kredi notunun bir kademe artırılarak “B+”dan “BB-“ye çıkarılması, “pozitif” olan görünümün ise “durağan” olarak değiştirilmesi yönünde.
Görünümün ‘’durağan’’ olması mevcut kredi notunun korunmasının muhtemel olduğunu belirtir, değişiklik beklenme ihtimalini düşürür. Gelecek not artırımları açısında beklentiyi nötr seviyede korunmasını sağlar. ‘’BB-’’ seviyesine yükseltilmesi ise kredi notunun yüksek derecede spekülatif bölgeden spekülatif bölgeye geçmesini sağlar. Fakat bu seviye yatırım yapılabilir seviyenin 3 kademe aşağısında bulunmaktadır.
Geçen ay Türkiye imalat PMI verisi son 4 senenin en düşük verisine işaret ederken, endeksin zayıf görünümüne ana destek oluşturmuştu. PMI’ın daha da düşmesi ekonomi ve dolaylı yoldan bilançolar için negatif görünüm oluşturabilir. Fakat PMI verilerinde toparlanma emareleri olursa, faiz indirim sürecinin beklentiler ışığında yaklaşmasıyla beraber endeks için pozitif katalist görevi görebilir.
Ayrıca yurt içinde haftaya açıklanacak enflasyon verisi faiz indirim sürecinin başlama tarihi hakkında önemli olacak. Eylül ayında gelen yüksek enflasyon sonrasında Ekim ayı enflasyonunun da beklenti üstü gelmesi faiz indirim sürecinin ötelenmesine sebep olabilir.
ABD tarafında bugün açıklanacak GSYH (3.çeyrek) ve reel tüketici harcamaları verileri ise küresel piyasalar için takip edilecek. Ayrıca yarın Avrupa Birliği bölgesi enflasyon verileri ve ABD tarafında çekirdek kişisel tüketim harcamaları faiz indirimleri için önemli ışıklar tutacak.
Cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdam verileri ise haftaya çarşamba günü açıklanacak olan faiz oranı kararı için en önemli veriler arasında yer alıyor.
Geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği bölgesinde açıklanan PMI verileri beklentilerin üstünde gelirken açıklanacak enflasyon rakamının beklenti üstü gelmesi yumuşak iniş mesajlarına işaret edebilir.
Çin tarafında ise perşembe günü açıklanacak PMI verileri asya piyasaları tarafında takip edilecek.
Cuma günü Japonya Merkez Bankası’nın faiz kararı önemli olacak. Japonya Merkez
Japonya Merkez Bankası (BOJ), bu hafta düşük faiz oranlarını koruması bekleniyor, ancak ABD’deki resesyon endişelerinin azalması ve yenin daha fazla değer kaybetmesini önlemek için daha az güvercin bir duruş sinyali verebilir. BOJ, Mart ayında on yıl süren radikal teşvik programını sona erdirdiğinden beri faizleri artırmayı planladığını belirtti, ancak Temmuz ayındaki faiz artışının piyasalarda çalkantı yaratması nedeniyle bu süreci yavaşlatma kararı aldı. Yenin düşüşü, özellikle yakıt ve gıda ithalat maliyetlerini artırarak zayıf tüketimi olumsuz etkileyebileceğinden, banka daha güvercin bir mesaj vermekten kaçınmak istiyor.
BOJ’nin 31 Ekim’de sona erecek toplantısında, kısa vadeli faiz oranlarını %0,25’te sabit tutması bekleniyor. Analistler, BOJ’nin piyasalarda dengesizlik yaratmadan faiz artışlarına açık kapı bırakma ihtiyacı duyduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, BOJ’nin çok yavaş hareket etmesi, spekülatif pozisyonların birikmesine neden olabilir. Başkan Ueda, dikkatli ilerlemek istediklerini ancak bu dengenin korunmasının zor olduğunu ifade etti.
Bankası (BoJ) tarafından gelebilecek bir faiz artırımı küresel piyasalarda 31 Temmuz-1 Ağustos tarihine benzer negatif bir etkiye sahne olabilir. Fakat BoJ başkan yardımcısı Shinichi Uchida Ağustos ayında piyasaların istikrarsız olmasına sebep olacak bir faiz indirimi gerçekleştirmeyeceklerinin sinyalini vermişti. Bu karar doğrultusunda BoJ Eylül ayında da faiz oranlarını sabit tutma kararı almıştı.
Fakat gelen bilançoları ve konsensüs beklentileri incelendiğinde otomotiv, bankacılık, rafineri ve dayanıklı mal tüketimi sektöründe kârlılıklarda ciddi daralmalar gözlemlenmeye devam ediyor. Ayrıca küresel tarafta ABD seçimleri öncesindeki belirsizlik ortamının yarattığı baskı BIST endeksleri içinde tehdit oluşturabilir.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in mevkidaşı ABD Hazine Bakanı Yellen’le görüşmelerinin olumlu sinyaller vermesi ve BIST 50 hisseleri için açığa satış yasağının kaldırılması söylemi ise yabancı yatırımcıların borsaya ilgisinin orta-uzun vadede artması adına pozitif görünüm sağlıyor.
Yabancı fonların Türkiye piyasalarında en fazla şikayetinin likidite olduğu düşünülünce açığa satış yasağının kaldırılması hacim ve likidite için oldukça pozitif.
Düşük hacim hem hissenin volatil olmasına sebep olurken hem de fonların alım satımını oldukça zorlaştırıyor. Bu sebepten dolayı özellikle büyük fonlar likiditesi düşük hisseleri portföyüne eklemeyi tercih etmeyebiliyor.
Fakat BIST 50 endeksinde yer alan hisselere açığa satış yasağının kaldırılması özellikle düşük hacime sahip BIST 50 hisseleri için fonların dikkatini çekebilir.

Bu içerik, içeriğin yayınlandığı günkü veriler baz alınarak hazırlanmıştır. İçerikte geçen hedef fiyat tahminleri, uzman ve analist yorumları bu içeriğin yayınlandığı tarihte geçerlidir. Bu tahmin ve yorumlar zaman içinde değişkenlik gösterebilmektedir. Bu sayfada yer alan haberler ve haberlerin içerdiği şirketler hakkındaki bilgiler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Kullanılan hisse işlem görselleri; hisse adı, fiyatı ve grafikleri de dahil temsilidir, yatırım tavsiyesi değildir.
Detaylı bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynaklar: Finnet