Altın, uzun zamandır kişisel finans stratejilerinin temel taşı olarak kabul ediliyor ve enflasyona ve ekonomik belirsizliğe karşı bir koruma aracı olarak değer görüyor. Yatırımcıların altına yatırım yapmak için iki ana yolu var: fiziksel altın satın almak veya altın borsada işlem gören fonlarına (ETF) yatırım yapmak.
Her yaklaşımın kendine özgü avantajları ve dezavantajları var. Bu nedenle doğru seçim, finansal hedeflere, risk toleransına ve yatırım ufkuna bağlı olarak değişiyor.
Fiziksel Altın: Fiziksel altın, altın külçeler, madeni paralar ve mücevherler gibi somut varlıkları ifade ediyor. Fiziksel altına yatırım, bazı yatırımcılar için çekici çünkü bankalardan veya finansal kurumlardan bağımsız, dijital kayıtlar veya aracılar içermiyor. Altının içsel değeri ve tarihsel olarak servet biriktirme aracı olarak rolü de nesiller arası servet transferi için cazip kılıyor.
Gold IRA Custodians’ın kurucusu Tim Schmidt, CNBC’ye yaptığı açıklamada, “Son dönemdeki borsa dalgalanmaları arasında, geleneksel finansal yapıların dışında var olan somut, fiziksel varlıklara yeniden ilgi görüyoruz.” dedi.
Ancak güvenli depolama ve sigorta maliyetleri yüksek olabiliyor ve fiziksel altın piyasası nispeten likit olmayabiliyor. Bazen bir alıcı veya satıcı bulunana kadar işlemler gecikebiliyor. Ayrıca, fiziksel altın faiz veya temettü getirisi sağlamıyor, bu nedenle getiriler ancak altın satıldığında elde edilebiliyor.
Altın ETF’leri: Altına odaklanan bir borsada işlem gören fona yatırım yapmak, yatırımcılara metali doğrudan sahip olmadan veya depolamadan altın fiyat hareketlerine maruz kalma imkânı sağlayabiliyor.
Wells Fargo Investment Institute’ta küresel hisse senetleri ve reel varlıklar başkanı Sameer Samana, CNBC’ye yaptığı açıklamada, “Çoğu yatırımcı için altın külçesi destekli bir ETF’in en mantıklı seçenek olduğunu söyleyebilirim.” dedi.
Burada yer alan bilgiler yatırım tavsiyesi içermez. Bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı
Bu içerik hazırlanırken faydalanılan kaynak: Benzinga
Görsel kaynak: Shutterstock