Şimdi sizi 1920 – 1930 arasındaki yıllara götürmek istiyorum çünkü insan davranışları, yaşanan küresel ekonomik olaylar vs. döngülerden ibarettir. Kimi zaman 4 yıllık döngülerden, kimi zaman 20, kimi zamansa 100 yıllık döngülerden bahsederiz. Finansal piyasalardaki yatırımcı davranışları da bu döngülerin grafikleştirilmiş şekilde okumasını yapabilmemize olanak tanır. Geleceği tahmin edemeyiz. Her dönemin koşulları farklılıklar da gösterebilir ama aynılıkları da görmezden gelemeyiz.
Örneğin, 1. Dünya Savaşı sonrası yaşanan İspanyol Gribinin yarattığı kaos ve psikolojik durum ile COVID döneminde yaşanan şok ve benzer durum benzerlikler gösterir. İnsanların üzerinde yarattığı psikoloji açısından karşılaştırılabilir. Finansal piyasaların da insan davranışlarının yansıması olduğu unutulmamalıdır. Kaybedilen hayatlar, yalnızlaşan ve bireyselleşen insanlar, hayatta kalma arzusunun öne çıkması, depresyon ve bunun ekonomiye yansımaları çok farklı değildir.
1920’lerin Gölgesinde: İspanyol Gribi
Bir zaman yolculuğuna çıkmadan önce, 1920’lerin başlamasından hemen önce dünyayı sarsan bir olaya değinmeliyiz: İspanyol Gribi. 1918 ve 1920 yılları arasında, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte, dünya genelinde yaklaşık 500 milyon insanı enfekte eden ve 50 milyon kadar insanın ölümüne neden olan İspanyol Gribi salgını yaşandı. Bu, 20. yüzyılın en ölümcül pandemisi olarak tarihe geçti ve sosyal, ekonomik ve demografik yapılar üzerinde derin etkiler bıraktı.
İspanyol Gribi, savaşın yıkımıyla zaten zor durumda olan toplumları daha da zor bir duruma soktu. İnsanlar, kayıpların yasını tutarken bir yandan da hastalığın yayılmasını önlemeye çalışıyordu. Karantina uygulamaları, maske takma zorunluluğu ve toplu etkinliklerin iptali gibi önlemler o dönemde de yaygındı.
1920’ler vs. 1930’lar: Patlamadan Çöküşe
İspanyol Gribinin yaraları sarılmaya başlandığında, 1920’lerin başı, “Roaring Twenties” olarak adlandırılan, Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde bir ekonomik canlanma dönemine işaret eder. Ancak bu canlanma, 1930’lara gelindiğinde yerini Büyük Buhran’ın getirdiği ekonomik çöküşe bırakacaktır.
Uzun bir tarih yolculuğuna çıkıp öncelikle 1920 öncesine kısa bir bakış atalım. Birinci Dünya Savaşı’nın ve İspanyol Gribinin yıkıcı etkileri, dünya genelinde ekonomik yapıları altüst etmiş ancak savaş ve hastalık sonrası yeniden yapılanma çabaları ve teknolojik ilerlemeler, 1920’lerin başında ekonomik bir canlanmaya zemin hazırlamıştı.
1920 – 1930 Arası: Yükselişten Çöküşe
1920’lerin başı, “Roaring Twenties” olarak adlandırılan, Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde bir ekonomik canlanma dönemine işaret eder. Bu dönem teknolojik yenilikler, artan tüketici harcamaları ve borsada spekülatif yatırımların yükselişiyle karakterize edildi. Otomobil, radyo ve film endüstrilerindeki patlamalar, yeni bir tüketim kültürünü teşvik etti.
Borcun Borçla Ödenmesi
Bu ekonomik canlanmanın bir kısmı, artan borç seviyeleri ve krediyle finanse edildi. Hem hükümetler hem de bireyler, gelecekteki büyüme beklentileri üzerine kurulu bir iyimserlikle borçlandı. Avrupa’da, savaşın yaralarını sarmak için Amerikan kredilerine büyük ölçüde başvuruldu, bu da küresel bir borç döngüsünü teşvik etti.
Roaring Twenties’in Tetikleyicileri
“Roaring Twenties”, savaş sonrası toplumsal ve ekonomik değişiklikler, teknolojik ilerlemeler ve sermaye piyasalarındaki genişlemelerin birleşimiyle meydana geldi. Reklamcılığın yükselişi ve tüketim mallarına yönelik kredi kullanımının artması, tüketici kültürünün patlamasına yol açtı.
1920’lerin Sonları: Merkez Bankalarının Müdahalesi
1920’lerin sonuna doğru, ekonomideki aşırı ısınma belirtileri ve borsadaki spekülatif balon, Federal Reserve (Fed) ve diğer merkez bankalarını müdahaleye itti. Ancak Fed’in 1928 ve 1929 yıllarında faiz oranlarını artırma kararı, beklenen soğutma etkisini yaratmak yerine piyasalarda kargaşaya neden oldu.
Büyük Buhrana Giden Yol
Fed’in faiz artırımına piyasaların tepkisi, spekülatif yatırımların devam etmesi ve hatta artması şeklinde oldu. Yatırımcılar, sürekli yükselen borsa değerlerine güvenerek aşırı borçlanma yoluna gitti. Bu, piyasa psikolojisinde aşırı iyimserliği ve “bu sefer farklı” anlayışını besledi.
Büyük Buhran Günü ve Etkileri
1929 Ekim’inde Wall Street’teki borsa çöküşüyle başlayan Büyük Buhran, derin ekonomik durgunluğa, yüksek işsizlik oranlarına ve yaygın yoksulluğa yol açtı. Bankalar kapandı, yatırımlar buharlaştı ve milyonlarca insan hayatının tasarruflarını kaybetti.
COVID-19 Sonrası Dünya: Bir Yüzyıl Sonra Yine Bir Kriz!
Pandemi sonrası dönemin ekonomik dinamiklerine daha derinlemesine bir bakış atalım. 2020’den beri yaşanan süreç, 1920 – 1930 dönemiyle paralellikler gösteriyor: Teknolojik ilerlemeler, likidite enjeksiyonları, yüksek borçlanma seviyeleri ve spekülatif yatırımların devamı gibi unsurlarla dolu…
Likidite Enjeksiyonları ve Yüksek Borçlanma
COVID-19 krizine yanıt olarak, dünya genelinde merkez bankaları ve hükümetler, ekonomileri desteklemek amacıyla benzeri görülmemiş miktarda likidite enjekte etti. Bu müdahaleler, kısa vadede finansal sistemleri ve ekonomileri ayakta tutmayı başardı. Ancak bu süreç aynı zamanda hane halkları, işletmeler ve hükümetler için borç seviyelerinin tarihi yüksekliklere ulaşmasına neden oldu.
Spekülatif Yatırımların Devamı
Düşük faiz oranları ve genişleyen likidite ortamı, yatırımcıları daha yüksek getiri arayışına itti. Bu durum, özellikle teknoloji sektöründe, “Muhteşem 7’li” olarak adlandırılan büyük teknoloji şirketlerinde ve yapay zeka gibi yeni teknolojilere yapılan yatırımlarda spekülatif bir artışa yol açtı. Bu şirket ve teknolojilerin pandemi döneminde gösterdikleri performans, ‘geleceğin ekonomisine yön vereceklerinin bir işareti’ olarak görüldü.
Fed’in Faiz Artırımlarına Rağmen Devam Eden Yükseliş
Fed ve diğer merkez bankalarının enflasyonla mücadele amacıyla başlattığı faiz artırımlarına rağmen özellikle teknoloji sektöründeki hisse senetleri, yüksek beklentiler nedeniyle değer kazanmaya devam etti. Bu durum, 1920’lerin sonlarına doğru yaşanan ve faiz oranlarındaki artışların borsadaki spekülatif balonu patlatamadığı dönemi anımsatıyor.
2020 – 2030 Arası: Süreç Devam Ediyor
1920 – 1930 döneminde yaşananlarla kıyaslandığında, 2020–2030 yılları arasındaki sürecin de benzer ekonomik ve finansal döngüler içerdiğini görebiliriz. Teknolojik ilerlemeler ve buna bağlı olarak gelişen yeni ekonomik modeller, yatırımcı davranışlarında ve piyasa dinamiklerinde önemli değişikliklere yol açıyor. Ancak bu yeni dönemdeki ekonomik ve finansal yapılar, 100 yıl öncesine göre çok daha karmaşık ve birbirine bağlı.
Karşılaştırmalı Analiz
1920 – 1930 ve 2020 – 2030 arasındaki bu paralellikler, ekonomik tarih boyunca tekrar eden bazı temel motiflerin varlığını gösteriyor: Teknolojik ilerleme, spekülatif yatırımlar, likidite enjeksiyonları ve yüksek borçlanma gibi… Ancak her iki dönemin de kendine özgü koşulları ve zorlukları var. 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde küreselleşme, dijital dönüşüm ve iklim değişikliği gibi yeni dinamikler, ekonomik ve finansal sistemler üzerinde derin etkiler yaratıyor.
Bu karşılaştırmalı analiz, geçmişten alınan derslerle geleceğe daha bilinçli şekilde hazırlanmanın önemini anlatmaya çalışıyor. Ekonomik döngüler ve krizler, değişen koşullar altında bile temel ekonomik prensiplerin ve insan doğasının değişmezliğine işaret ediyor. Bu yüzden geçmişin ekonomik tarihini anlamak hem bu süreç içerisindeki fırsatları değerlendirebilmemize olanak sağlarken hem de gelişen teknoloji ve şirketleri değerlendirmemize imkan sunacak hem de gelecekteki ekonomik dalgalanma ve krizleri anlamamıza yardımcı olacaktır.
Kripto Mevsimi
Bu içerik, içeriğin yayınlandığı günkü veriler baz alınarak hazırlanmıştır. İçerikte geçen hedef fiyat tahminleri, uzman ve analist yorumları bu içeriğin yayınlandığı tarihte geçerlidir. Bu tahmin ve yorumlar zaman içinde değişkenlik gösterebilmektedir. Bu sayfada yer alan haberler ve haberlerin içerdiği şirketler hakkındaki bilgiler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Kullanılan hisse işlem görselleri; hisse adı, fiyatı ve grafikleri de dahil temsilidir, yatırım tavsiyesi değildir.
Detaylı bilgi için: Midas Sorumluluk Beyanı