Yİ-ÜFE, belirli bir dönem aralığında ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt içinde satışa sunulan ürünlerin değerlerini karşılaştırarak ölçen fiyat endeksidir. Yİ-ÜFE’nin açılımı “Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi”dir. Bu endekste üretici fiyatları baz alınır. Eskiden TEFE olarak bilinen kavram, günümüzde Yİ-ÜFE olarak adlandırılmaktadır.
TÜFE ise “Tüketici Fiyat Endeksi”dir. Hane halkının tüketimi için ayrılan mal ve hizmet fiyatlarının zaman içerisindeki değişimini ölçen endeks olarak tanımlanabilir. Bu endekste aylık değişimi ölçebilmek amacıyla enflasyon oranı hesaplaması yapılır. Yurt içinde önemli bir paya sahip olan üreticilerin yaptığı mal üretimini Yİ-ÜFE kapsar. TÜFE’nin kapsamını ise tüketilmeye yönelik mal ve hizmetlerin satın alımları oluşturur.
2023’te 10 Kat Yükselebilecek 2 Ucuz Hisse!
Yİ-ÜFE ve TÜFE hesaplamalarında çeşitli formüller kullanılır. Yurt içi üretici fiyat endeksini hesaplamak için bu kavramın kapsadığı sektörleri bilmek gerekir. Bu sektörler şunlardır:
Bu alanlarda derlenen üretici fiyatı, yurt içindeki ürünlerin KDV ve ÖTV gibi vergiler hariç peşin satış rakamıdır. Her yılın sonunda ürün sepeti ve ağırlık güncellenir. Hesaplamada zincirleme Laspeyres formülü kullanılır. Her sene aralık ayında endekse yeni maddeler eklenir ve bunlar da hesaplamada aktif rol oynar. Cari fiyatlar bir önceki aralık ayındaki rakamlara bölünür ve endeks hesaplanmış olur. Aralık ayı endeksiyle çarpılarak da zincirleme işlemi sağlanır.
TÜFE ise istatistik biliminde yer alan fiyat endeks sayıları aracılığıyla hesaplanır. Hesaplamada bir yıl seçilir ve o sene temel alınır. Endeks değeri de 100 olarak hesaplamaya eklenir. Böylece sonraki yıllardaki enflasyon kaynaklı değişiklikler gözlemlenebilir. Bu fiyat endeksleri, artışın yanında maliyeti ve talebi ifade eder. Dolayısıyla Yİ-ÜFE ve TÜFE oranında bir denge olması her zaman için daha olumludur. Örneğin Yİ-ÜFE endeksi yükselirse bu, bir süre sonra tüketici fiyatlarına yansır.
Yİ-ÜFE ve TÜFE’nin piyasa üzerinde önemli etkileri mevcuttur. Açıklanan fiyat endekslerine göre ülke ekonomisinin yakın gelecekteki durumu hakkında fikir edinilebilir. Piyasanın ve mevcut durumun yorumlanabilmesi için bu fiyat endekslerinin oranına bakılır.
Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makas açıldığında ekonomideki fiyat dengelerinin bozulduğundan ve korunamadığından söz edilebilir. İki endeks arasındaki makas açıldığında üretici, fiyatları piyasaya yansıtmakta zorluk çeker. Bu da çalışanların ücretlerini baskılamak zorunda kalacakları anlamına gelir. Yİ-ÜFE ve TÜFE dengesizlikleri, işsizlik oranlarında da artışa neden olur. Konkordato ilan eden firmalar da yine bu nedenle çoğalır. İki oran birbirine yakın seyrettiğinde ise işleyen ve sorunsuz bir ekonomik süreçten söz edilebilir.
Kiralı mülklerin aylık ödemeleri yılda bir olmak kaydıyla arttırılır. Kira artış oranı, Yİ-ÜFE ve TÜFE tarafından belirlenir. Kiralara yapılan zam, son 12 aylık TÜFE oranına göre artış gösterir. Kiralanan mülke yapılan zammın TÜFE’yi geçmemesi gereklidir.
Söz konusu TÜFE oranı şartı hem ev hem de iş yeri kiraları için geçerlidir. Üretici ve tüketici enflasyonlarını ifade eden bu kavramlar, kira artış oranını direkt olarak etkiler. Mülke ödeyeceğiniz ya da gayrimenkulden alacağınız kirayı hesaplamak için bu endekslerin son bir yıldaki oranına dikkat etmeniz gerekir. Ayrıca internet üzerinden Yİ-ÜFE ve TÜFE kira hesaplama araçlarını kullanarak da bir sonuca varabilmeniz mümkündür.
Üye temsilcisi, borsada işlem yapma hakkına sahip olan bir yatırımcı yetkilisi olarak tanımlanabilir. Broker olarak da ifade edilen bu kişi, bazen tek bir birey için bazen ise kuruluşlar adına çalışmalar yapabilir. Broker, yatırımcıların taleplerine göre hareket eder. Onların direktifleri doğrultusunda alım satım işlemlerini gerçekleştirebilir.
Borsa üye temsilcisi, çalışmalarını yatırımcıları için yürüten kişidir. Borsadaki hisse senetlerinin alım satımı, ilerleyişleri ve beklentilerine dair yatırımcısını uyaran temsilci, temelde kâr elde ettirmeyi hedefler. Bu anlamda yatırımcı adına alım satım yapabilme yetkisine sahiptir. Üye temsilcisi nedir sorusuna kısaca bu şekilde yanıt vermek mümkündür.
Broker; borsa, emlak, kripto para piyasaları ve sigortacılık gibi alanlarda çalışabilir. Borsada faaliyet yürüten üye temsilcileri, yatırımcıların finansal işlemlerine dair yol gösterir. Broker; yatırımcıyı borsadaki senaryolar, beklentiler ve olası risklere dair bilgilendirir.
Temsilci, yatırımcının satın alma gücünü ve risk yönetimi politikasını doğru bir biçimde belirlemelidir. Üye temsilcisinin bir diğer görevi ise yatırımcıya hisse senetleri, bono ve tahvil gibi araçlara dair bilgi vererek danışmanlık yapmaktır. İyi bir broker, piyasadaki tüm gelişmelerden haberdar olmalıdır.
Broker olarak görev yapmak isteyen bireylerin eğitim alması son derece önemlidir. Finans, uzmanlık ve bilgi birikimi gerektiren bir alandır. Üye temsilcisinin yatırımcıya kâr elde ettirmesi, temel başarı ölçeği olarak sayılabilir. Kâr ettirebilmek için ise piyasayı doğru okumak son derece önemlidir.
Üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler fakülteleri, bu anlamda uzman bireyler yetiştiren eğitim kurumlarıdır. Özellikle iktisat, maliye, ekonomi ve istatistik gibi bölümler finansal anlamda yetkin bireyleri sektöre hazırlar. Üye temsilcisi olmak için üniversite eğitimi sonrasında Borsa İstanbul (BİST) tarafından verilen eğitime katılmak gerekir. Bu eğitimi başarıyla tamamlayan bireyler, sertifikalarını alarak broker olarak görev yapabilir.
Üye temsilcisinin temel uzmanlık alanı ekonomidir. Bu anlamda iyi bir broker, piyasayı anbean takip etmeli ve tüm gelişmeler ile alakalı yatırımcısını bilgilendirmelidir. Özellikle dijital araçların yoğun olarak kullanıldığı günümüzde bilgiye olabildiğince hızlı ulaşan bir broker, yatırımcısını da aynı şekilde haberdar etmelidir.
İyi bir üye temsilcisi, yoğun stres altında da doğru karar verebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Stres yönetimi, üye temsilcisinin uzmanlığını artıran son derece önemli bir noktadır. Tüm bunların yanı sıra raporlama yapabilme, analiz yeteneğinin olması, detayları görebilme ve ayrıntılı çalışabilme gibi vasıflar da bir brokerda mutlaka olması gereken özelliklerdendir. Son olarak üye temsilcilerinin müşteri mahremiyetine sadık kalmaları gerektiğini de belirtmek gerekir.
Borsada yatırımcıların hareketlerini ifade eden bazı kavramlar vardır. Uzun pozisyon da bu kavramlardan biridir. Long position; yatırımcının herhangi finansal bir aracın, menkul kıymetin ya da malın ilerleyen tarihlerde değerinin artacağını düşünerek bunları satın almasıdır. Yatırımcının satın aldığı finansal enstrüman ya da malın değeri artarsa kâr elde edilir.
Söz konusu durumun tersine konumlanmak da bir piyasa stratejisidir. Buna da kısa pozisyon almak denir. Borsadaki kısa pozisyon ise finansal bir aracın ilerleyen zamanda değerinin düşeceği ön görülerek satılmasıdır. Kısa pozisyon düşüş beklentisi üzerinedir. Long position ise yükseliş beklentisi mevcutken söz konusu olur.
Borsada uzun pozisyon açmak, gelecek zaman diliminde değerinin artacağı düşünülen menkul kıymetlerin satın alınmasıdır. Yatırımcı borsada bu pozisyonu alırken kazanç sağlamayı hedefler. Bir örnekle ifade etmek için dolarda yükseliş bekleyen bir yatırımcı olduğu düşünülebilir. Bu yatırımcı kâr elde etmek için dolar ve TL paritesinde long position almış sayılır.
Long short açmak, borsada yatırımcıların aldığı konumları ifade eder. Uzun pozisyonlar, genellikle ilerideki bir zaman diliminde değer kazanması beklenen finansal enstrümanlara alacaklı olmaktır. Yerli bir ihracat firması, 2 ay sonrası için TL ve dolar kurunda uzun pozisyon açabilir. Türev piyasalarında ise long açmak, sözleşme kapsamında net olarak alıcı konumuna geçmektir.
Şirketlerin short açması ise bir süre sonra teslim etmek suretiyle borçlu bir pozisyon almalarını ifade eder. Örnek vermek gerekirse metal kullanarak üretim yapan bir firma ele alınabilir. Bu firma 5 ayın sonunda ürettiği malzemeleri alıcıya teslim edecektir. Burada üretim yapan firmanın girdisi, metal malzemedir. Söz konusu firma, metal piyasasında short açmış olur. Ancak türev piyasalarında short açmak, sözleşmeye dayalı kesin satıcı konumunda olmayı gerektirir.
Alım ve satım, borsadaki tipik hareketlerdir. Ancak yatırımcılar kâr elde etmek ya da kayıp yaşamamak adına finansal araçların piyasa değerlerini takip eder. Yatırımcıların alıp satmayı düşündükleri mallar ya da finansal araçların değeri, piyasadaki dalgalanmalara göre değişir. Yatırımcılar borsada satmayı düşündükleri finansal enstrümanların bazıları için düşüş beklentisinde olur. Aynı şekilde borsaya yatırım yapmak isteyenler tarafından bazı menkul kıymetlerin ya da malların değerlerinin yükselmesi beklenir. Her iki ihtimal de yatırımcıları, borsadan kazançlı çıkmak için bir pozisyon almaya yönlendirir. Özetle ekonomide uzun ya da kısa pozisyon almak yatırım aracını en kârlı şekilde değerlendirmenin bir yoludur.
Borsadaki long oranları anlık olarak değişir. Long pozisyon herhangi bir yatırım varlığının değerinin artması beklentisiyle açılır. Söz konusu pozisyon genellikle spot alımlarda ve kaldıraçlı işlemlerde uygulanır. Ancak vadeli işlemlerde de long pozisyon açmak mümkündür.
Borsada bu işlemden kârlı çıkmak için ise iyi bir takip ve teknik analiz yapmak gerekir. Piyasanın gidişatı uzun pozisyon almaya uygunsa işlem gerçekleştirilebilir. Bu pozisyonu almadan önce yatırım aracının değerinin düşme olasılığı da değerlendirilmelidir. Uzun pozisyon açmak için spot işlemler kaldıraçlı olanlara göre daha risksizdir.
İşlem yapma yetkisi verilen tarafların kendi aralarında ortaya çıkan ve borsa hareketlerinden kaynaklanan problemlere uyuşmazlık adı verilir. İşlemlerden kaynaklanan bu uyuşmazlıkların çözülmesi için yetkili mercilerin aracılık etmesi gerekir. Böyle bir durumda çözüm için başvurulacak yetkili merci Uyuşmazlık Komitesi’dir.
İşlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için Borsa İstanbul yetki sahibidir. Öte yandan uyuşmazlık yaşayan tarafların her zaman adli yargı ya da tahkim yolu hakkı saklıdır. Borsa işlemlerinden kaynaklanmayan uyuşmazlıklarda ise Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği’ne başvurulması gerekir.
Uyuşmazlık başvurusu yapılırken usule uygunluk sağlanması için öncelikle Yönetim Kurulu tarafından belirlenen ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından onaylanan uyuşmazlık bedeli ödenmelidir. Borsa İstanbul’un Yönetim Kurulu kararıyla belirlediği tarifeye göre uyuşmazlık bedeli iki farklı olasılık üzerinden hesaplanır. Bunlardan ilki şikâyete konu olan borsa işleminin tutarının belli olduğu durumlar için geçerlidir. Buna göre uyuşmazlığa konu olan işlemin bedeli, 500 TL ve 2000 TL aralığında ise talep edilen miktarın %1’i tutarında uyuşmazlık hizmet bedeli alınır.
Şikâyete konu olan borsa işleminin tutarı belli değilse farklı bir ücretlendirme yapılır. Bu durumlarda tutar belirlenene kadar 750 TL tahsil edilir. İnceleme sürecinin sonrasında tutar belirlendiğinde, bu hizmet bedeli karar verilen miktar üzerinden işlem görmeye devam eder.
Uyuşmazlık prosedürünün başlatılması için yazılı bir dilekçeyle başvuru yapılmalıdır. Bunun dışında Yönetim Kurulu tarafından belirlenip yine Kurul tarafından onaylanan uyuşmazlık hizmet bedeli de başvuru öncesinde ödenmiş olmalıdır. Başvurunun bahsedilen usullere uygun şekilde yapılmaması durumunda düzeltme talebi için ek bir süre verilebilir. Bu sürenin de aşımı sonrasında usule ilişkin aykırılıklar giderilmemişse Uyuşmazlık Komitesi bu başvuruyu yapılmamış sayar. Uyuşmazlığa konu olan ilk borsa işleminin gerçekleştirildiği tarihten bu yana iki yıl geçmişse tarafların başvuru hakkı ortadan kalkar. .
Başvuru, öncelikle Uyuşmazlık Komitesi raportörü tarafından ön incelemeye alınır. Başvuru şartlarında eksiklik ya da verilen belgelerde usulsüzlüğün varlığı bu süreçte sorgulanır. Herhangi bir eksiklik bulunması hâlinde başvuruyu yapan kişiye, bu eksikliklerin giderilmesi için 15 günlük mühlet verilir.
Usul şartlarını sağlayan başvurular, Uyuşmazlık Komitesi raportörü tarafından ilgili kişiye tebliğe çıkartılır. Bu süreçte karşı tarafın cevap verme ve ilgili belgeleri ibraz etme süresi 5 iş günüdür. Cevap süresi içinde herhangi bir dönüş alınamaması hâlinde dosya incelenmek üzere Uyuşmazlık Komitesi’ne sevk edilir. Bu süreç içinde her türlü incelemeyi yapmak, tarafları dinlemek, bilirkişi tayini istemek gibi görevler raportöre verilir.
Talep edilen belgeler, raportör tarafından Komite’ye sunulur. Ardından incelemeler neticesinde bir karar verilir. Verilen bu karar, Yönetim Kurulu’na sunulur ve uyuşmazlıkların çözümünde yetkili olan kurul tarafından ilgililere tebliğ edilir.
Şirketler, işletmeler ve kuruluşlar için ürünlerini pazarlamak kârı maksimize etmenin önemli bir parçasıdır. Pazarlama, mal veya hizmetlerin üreticiden tüketiciye doğru akışını temsil eder. İşletmeler; ürünlerini, değerlerini ve teknolojilerini kurumsal bir düzlemde pazara yönlendirir. Bu noktada “Uluslararası pazar nedir?” sorusu gündeme gelir. Uluslararası pazar, üretimin gerçekleştiği mevcut ülke dışındaki alanların tümünü kapsayan bir kavramdır.
Yabancı ülkelere taşınan mal ve hizmetler, işletmelerin küresel çapta genişlemesine yardımcı olur. Uluslararası pazar, ülkenin rekabet durumuna ve fırsat kaynaklarına göre yatırımcılara farklı fırsatlar sunar. Bu noktada pazarın büyüklüğü, politik ve ekonomik durumu belirleyici unsurlar olarak öne çıkar. Ayrıca yabancı ülke ile fiziksel ve kültürel yakınlıklar da pazarlama stratejileri açısından önem arz eder.
Uluslararası pazara giriş şeklinin yatırımcı veya şirket tarafından önceden belirlenmesi gerekir. Pazara giriş şeklinin seçimi sırasında çeşitli unsurlar göz önünde bulundurulur. Bunlar arasında; talep düzeyi, tarife, nakliye, marka bilinci, rekabet avantajı gibi durumlara dikkat etmek son derece önemlidir.
Uluslararası pazara giriş, doğrudan ve dolaylı olmak üzere temel iki şekilde yapılır. Doğrudan ihracat olarak adlandırılan ilk yöntem, şirketinin hiçbir aracı kullanmadan tüm işlemleri kendisinin üstlenmesidir. Bu noktada tüm sorumluluklar ihracatçının kendisine aittir.
İhracat yapmak isteyen şirketler, çeşitli ihtiyaçları için aracılardan hizmet talep edebilir. Bu yöntem dolaylı ihracat olarak adlandırılır. Şirketler; personel, kaynak, acente, ulaşım gibi vasıtalar aracılığıyla faaliyetlerini yönetir. Yabancı ülkelere ihracat konusunda gerekli altyapıya sahip olan aracılar, yatırımcı şirketin uluslararası pazarda daha kolay yer edinmesine yardımcı olabilir.
Uluslararası pazara giriş, çeşitli stratejilerle gerçekleştirilir. Pazarlama stratejileri, potansiyel müşterilere ulaşma noktasında şirketlere önemli avantajlar sağlar. Pazara giriş, firmanın sektörde kurumsallaşma açısından güçlü adımlar atması gerekliliğini beraberinde getirir. Bu noktada uygulanan ilk strateji pazar araştırmasıdır. Pazar araştırması yaparken;
stratejileri kullanılır. Tek ürün – tek mesaj yönteminde, ihracatın yapıldığı her ülkede benzer bir pazarlama stratejisi izlenir. Örneğin Coca Cola’nın formülü ve ambalaj tasarımı her ülkede aynıdır. Tek ürün – ayrı mesaj yönteminde ise pazarlamanın yapıldığı ülke koşullarına özel stratejiler belirlenir. Farklı ürün – aynı mesaj, ürünün tüm pazarlarda benzer amaçlarla kullanılacağını fakat içeriğinde değişiklik olacağını işaret eder. Farklı ürün – farklı mesaj stratejisinde ise ihracat yapılan ülkelere özgü ürünler ve kullanım amaçları ön plana çıkar.
Pazarlama karması; ürün, promosyon, yer ve fiyat kavramlarının ihracat faaliyetlerine bağlı olarak stratejik bir şekilde belirlenmesidir. Şirketler tarafından kullanılan bu yöntem, uluslararası pazarda yer edinmek için pazarlamanın en iyi şekilde yapılmasına yardımcı olur. Şirketler pazarlama noktasında hem kâr etmek hem de büyümek için bu aracı doğru bir şekilde tasarlamak zorundadır. Pazarlama karmasını etkin bir biçimde uygulamak şirketin uluslararası arenada görünürlüğüne katkı sağlar.
Uluslararası pazarlama faaliyetleri; ihracat, web sitesi, franchising, ortak girişim ve doğrudan yatırım şeklinde yürütülür. Bu noktada ihracat, firmalar için uluslararası pazara girmenin en kolay yoludur. Ürün ve hizmet satışını başka ülkelere yönlendirmek pazarlama faaliyetlerini doğru uygulamakla mümkündür. Firmaların tercih ettiği bir diğer faaliyet ise çok dilli bir web sitesi kurmaktır. Ürün ve hizmet tanıtımında web sitesinin önemi oldukça büyüktür.
Şirketlerin uluslararası pazarda yer edinmek için tercih ettiği yöntemlerden biri franchising vermektedir. Şirket, ticari markasının isim hakkını belirli koşullar çerçevesinde yurt dışından bir kuruma verebilir. Bunun dışından ortak girişim, farklı ülkelerdeki şirketlerle bir arada yürütülen projelere katılmaktır. Doğrudan yatırım faaliyetlerinde ise hiçbir aracı olmadan markanızın kurumsallığın yabancı ülkelere kanıtlayabilirsiniz.
BIS (Bank for International Settlements), küresel çapta finansal ve parasal istikrarı sağlamaya çalışan bir organizasyondur. Uluslararası Ödemeler Bankası nedir sorusu, ülkelerin merkez bankalarının ve diğer kurumlarının iş birliğini artırma hedefiyle hareket eden bir kuruluştur şeklinde de cevaplanabilir. Uluslararası ölçekte bir organizasyon olan BIS, İsviçre’nin Basel şehrinde 1930 yılında kurulmuştur. Uluslararası Ödemeler Bankası’nın merkezi hâlâ Basel şehridir. Kuruluşun Meksika’da ve Hong Kong’da da ofisleri bulunur.
Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS), organizasyona üye olan ülkelerin merkez bankalarının rezerv politikaları özelinde koordine olmalarını sağlar. Ayrıca merkez bankalar arasında gerçekleşen para transferlerinde önemli bir rol oynar. Aracı kurum görevini üstlenen organizasyonun sermayesi ise altın frank olarak ifade edilir. Buna göre 1 altın frank, 0.29 g altını temsil eder.
Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS), ekonomik analiz ve bankacılık olmak üzere iki ana faaliyet alanında görev alır. Kuruluş, merkez bankası iş birliklerinde teknolojiyi temel alarak kapsamlı çalışmalara imza atar. Genel dâhilî destek de Uluslararası Ödemeler Bankası’nın faaliyetlerinin arasında yer alır.
BIS, tüm faaliyet alanları için dört ana departmana ayrılır. Bunlar; Para ve Ekonomi Departmanı, Bankacılık Departmanı, BIS İnovasyon Merkezi ve Genel Sekreterlik olarak sıralanır. Bu bölümlerin tümü; Hukuk Servisi ve İletişim, İç Denetim ve Uyum Birimleri, Risk Yönetimi Birimi tarafından desteklenir. Düzenleyici ve denetleyici otoriteler, dünya çapındaki merkez bankalarının küresel çapta kontrol edilmesini sağlar. Düzenleyici standartları belirleyen kuruluş, sağlam deneyim mekanizmaları sayesinde uygulamaların hayata geçirilmesine katkı sağlar.
Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS), merkez bankalarıyla iş birliği yaparak ülkelerin finansta istikrar arayışını destekler. Parasal anlamda, kuruluşlara özel bir banka gibi hareket eder. Uluslararası Ödemeler Bankası’nın amaçlarının arasında diyalog ve geniş uluslararası iş birliği için bir forum oluşturmak bulunur.
BIS, küresel çapta düzenlediği faaliyetler ile bankaların geleceğini ve ülkelerin ekonomik iş birliklerini desteklemeyi amaçlar. Ülkelerin bankacılık alanındaki yeniliklerini bilgi paylaşımıyla artırmayı hedefler. Derinlemesine yapılan analizlerin sonucunda, sağlam ve rekabetçi finansal hizmetlere imza atar.
Uluslararası Ödemeler Bankası, geniş üye ağıyla çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürür. Küresel arenada sağlanan iş birliklerinin sonucunda şu anda 63 merkez bankası kuruluşa üyedir. Bunların arasında para otoriteleri de bulunur. Uluslararası Ödemeler Bankası’nın üyelerinin arasında; Avrupa, Asya, Amerika, Afrika, Okyanusya kıtalarındaki ülkeler yer alır.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, 5000 altın frank ile kuruluşun hissedar ülkelerinin arasında yer alır. Ayrıca Cezayir, Arjantin, İsrail, İngiltere, Avustralya ve İsviçre gibi pek çok ülkenin merkez bankası da organizasyona üyedir. Üye bankalar, organizasyonun genel kurul toplantılarında oy kullanma ve temsil haklarına sahip olur.